Yazanlarda |
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Dostlar,
aşağıda ,20 Taha 120-121 Ayetlerinin Meallerini sunmuş bulunuyorum :
önce 120. Ayet :
Okunuş |
Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkil la yebla |
Diyanet Çevirisi |
Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” |
Diyanet Vakfı |
Derken şeytan onun aklını karıştırıp «Ey Âdem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?» |
Elmalılı Orijinal |
Derken Şeytan ona vesvese verdi: ey Âdem! sana kılâğuzluk edeyim mi Huld ağacına ve çürümez mülke? Dedi |
Elmalılı Sade. 1 |
Derken şeytan ona vesvese verdi: «Ey Adem, sana sonsuzluk ağacını ve çürümesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?» dedi. |
Elmalılı Sade. 2 |
Nihayet şeytan ona vesvese verdi. Şöyle dedi: «Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?» |
Ö. N. Bilmen |
Sonra O'na şeytan vesvesede bulundu, dedi ki: «Ey Âdem, seni ebedîyyet ağacına ve fena bulmayacak bir mülke delâlet edeyim mi?» |
S. Ateş |
Nihâyet şeytân ona fısıldayıp: "Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi? dedi. |
A. Bulaç |
Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" |
Muhammed Esed |
Ne var ki, Şeytan o'na sinsice fısıldayarak: "Ey Adem!" dedi, "Sana sonsuzluk ağacını ve (dolayısıyla) hiç çökmeyecek bir hükümranlığı(n yolunu) göstereyim mi?" |
Y.N. Öztürk |
Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?" |
S. Yıldırım |
Ama şeytan ona vesvese verip: "Âdem! dedi, "ister misin sana ebediyet (ölümsüzlük) ağacını, zamanın geçmesiyle zeval bulmayan bir devlet ve saltanatı göstereyim?" |
Tefhimü-l Kuran |
Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: «Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?» |
Fizilalil Kuran |
Fakat şeytan «Ey Adem, ölümsüzlük ağacını ve hiç yıkılmayacak egemenliğin sırrını sana göstereyim mi?» diyerek onu ayarttı. |
Ş. Piriş |
Sonunda şeytan ona vesvese verdi: -Ey Adem dedi, Sana ebedilik sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir saltanat göstereyim mi? |
şimdi de 121. Ayet :
Okunuş |
Fe ekela minha fe bedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsifani aleyhima miv verakil cenneti ve asa ademü rabbehu fe ğava |
Diyanet Çevirisi |
Bunun üzerine onlar (Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı. |
Diyanet Vakfı |
Nihayet ondan yediler. Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağı ile örtmeye çalıştılar. (Bu suretle) Âdem Rabbine âsi olup yolunu şaşırdı. |
Elmalılı Orijinal |
Bunun üzerine ikisi de ondan yediler, derhal kendilerine kötü yerleri açılıverdi ve üzerlerine Cennet yaprağından yamamağa başladılar ve Âdem rabbına asîy oldu da şaşkın düştü |
Elmalılı Sade. 1 |
Bunun üzerine ikisi de ondan yediter; hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp göründü, üzerlerine cennet yaprağından yamamağa başladılar ve Adem Rabbine asi oldu da şaşkın düştü. |
Elmalılı Sade. 2 |
Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler. Hemen ayıp yerleri kendilerine açılıp görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı. |
Ö. N. Bilmen |
Artık ikisi de ondan yediler, hemen ikisi için avret mahalleri açılıverdi. Üzerlerine cennetin yaprağından yapıştırmaya başladılar. Ve Âdem Rabbine âsi oldu da şaşırdı kaldı. |
S. Ateş |
O ağaçtan yediler. Böylece kendilerine kötü yerleri göründü (üreme organları ortaya çıktı). Üstlerini cennet yaprağıyle örtmeğe başladılar. Âdem Rabbinin buyruğuna karşı geldi de şaşırdı. |
A. Bulaç |
Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. |
Muhammed Esed |
Ve böylece her ikisi de o ağac(ın meyvesin)den yediler; bunun üzerine çıplaklıklarının farkına vardılar ve bahçeden topladıkları yapraklarla üzerlerini örtmeye çalıştılar. Ve (böylece) Adem Rabbine karşı geldi ve dolayısıyla ciddi bir hataya düşmüş oldu. |
Y.N. Öztürk |
Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı. |
S. Yıldırım |
Derken ikisi de o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerlerinin açık olduğunu fark ettiler. Derhal cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi de şaştı kaldı. |
Tefhimü-l Kuran |
Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. |
Fizilalil Kuran |
Böylece ikisi de o ağacın meyvasından yediler. Meyvayı tadar tatmaz ayıp yerlerinin farkına vardılar. Bunun üzerine cennetteki ağaçların yaprakları ile örtünmeye koyuldular. Adem Rabb'inin emrine karşı geldi ve yoldan çıktı. |
Ş. Piriş |
İkisi de ondan yediler, hemen avret yerleri açıldı. Üzerlerine cennet yapraklarıyla kapatmaya çalıştılar. Adem Rabbine asi olmuş ve şaşkına dönmüştü. |
ve şimdide Sayın HakkıYılmaz Mealine bakalım
20 Taha 120-121 :(Hakkı Yılmaz Meali :)
Fevesvese ileyhişşeytanu kale ya Ademu hel edüllüke alâ şeceretil huldi ve mülkin la yebla;
Sonunda şeytan ona vesvese verdi. Dedi ki: “Ey Âdem! Sana şeceretil huldi/sonsuzluk ağacı/malı ( altını gümüşü,deveyi,arpayı,buğdayı,hurmayı vb), ve eskimez / çökmez mülk / saltanat için rehberlik edeyim mi?
Feekela minha febedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsıfani aleyhima min varakıl cenneti, ve asa Ademu Rabbehu feğava;
Bunun üzerine ikisi de o”şecereden”/ ağaçtan/maldan (altından, gümüşten,deveden,arpadan,buğdaydan,hurmadan vb.)yediler.
Hemen se’veteleri/çirkinlikleri(kötü huyları) kendilerine açılıp görünüverdi.
Ve üzerlerine varakıl cenneti /cennet yaprağından/“(insana haz veren para, mal, mülk ve çeşitli nimetlerden”) örtüp yamamaya başladılar. Âdem Rabbine asi oldu ve şaşırdı.( Hakkı Yılmaz )
Değerli Dostlar
bu iki Ayetin Mealini düşünmenizi rica ediyorum
yukarıda hemen hemen birbirine paralel 14adet meal ve onlardan farklı Sayın Hakkı Yılmaz'a aid Meal görülmektedir
sizce bu Ayetlerle ilgili hangi Meal daha uygun görünüyor ?şahsen HakkıYılmaz'ın Taha 120-121 Meali beni daha çok ikna etti
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Öktem.Kusura bakma ama hayatımda bu kadar ilgisiz,bu kadar bozuk bir anlamlandırma görmedim.Adem ve eşinin cennetten neden kovulduğu,daha doğrusu Adem ve eşinin şeytana neden kandığı,Kur"an"da açıkca belirtilirken,Adem ve eşinin mal mülk uğruna şeytana kandığını söylemek,bana göre,hiç mantıklı değil.
Adem ve eşinin,cennette mal,mülk,refah ve konfor ihtiyacı mı vardı ki? Zaten bunlar cennette fazlasıyla vardı.Adem ve eşi,cennette sahip olduğu söz konusu nimetlere ebediyen sahip olmak vaadiyle şeytana kandı.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Kardeşlerim!
Cennet ile ilgili bir çalışmayı bilgilerinize sunmak istiyorum.
“Cennet” sözcüğü, “cinn” sözcüğü gibi “cenn” kökünden türemiş bir isim olup, sözcüğün esas anlamı; “gizlenmek, karanlıkta kaybolmak” demektir. Bitkilerin dal ve yapraklarıyla örttükleri toprak parçalarına cennet/ bostan denir ve çoğul hâli olan “cennat” ve “cinan” şekilleriyle kullanılır.
Dinî terim olarak ise cennet; peygamberlerin davetine uyarak, Allah`tan gelen Hakk Din`e inanan, salih ameller işleyen, Allah`tan sakınan kullar için ahirette hazırlanmış olan mutluluk ve mükâfat yurdudur. Bu cennetin farklı nitelikleri; hoş kokulu yiyecekler, gönlün hoşlandığı her türlü yiyeceğin varlığı, içinden nehirlerin akışı, bal ve sütten ırmaklar, emre amade kişiye özel hizmetçiler, ipek atlas giyecekler, altın ve gümüşten kaplar, sınırsız genişlik vs. ile birlikte, bunları kimlerin hak ettiği ve bunlara kimlerin kavuşacağı Kur`an`da hep açıklanmıştır. Ancak Kur`an`da, yukarıda sayılan niteliklerin birer sembol, örnek olduğu vurgulanır ve asıllarının daha muhteşem olduğu ima edilir (Ra`d; 35, Muhammed; 15, İnsan; 12-22). Ahiretteki mutluluk yurduna “cennet” adı verilmesinin nedeni, ağaçlarının ve gölgelerinin çokluğundan ötürü olsa gerektir.
“Cennet” kavramı ve inancının, Arapça`dan başka dillerde de, İslâm`dan başka dinlerde de yeri vardır. Ama biz konuyu, Kur`an`dan öğrenerek açıklığa kavuşturmak durumundayız.
“Cennet” sözcüğü, Kur`an`da sadece dinî terim olarak değil, sözcük anlamıyla da kullanılmıştır. Meselâ Âdem peygamberin kıssasındaki cennet, sözcük anlamındaki cennettir. Yani Âdem peygamber bu dünyadaki yeşili, bitkisi, ağacı bol bir yerde yaratılmış, orada iken Allah`ın emrine aykırı davranmış ve oradan çıkartılarak çöle indirilmiştir. Çünkü Kur`an`dan öğrendiğimize göre ahiretteki cennet bir ikram ve lütuf yurdudur, orada yasak olan ve günaha sokacak bir şey yoktur, o cennet süreklidir, ebedîdir:
Vakıa; 25: “Ne boş bir lâf işitirler orada (cennette) ne de günaha sokacak bir şey.”
Vakıa; 32, 33: “ Bir çok meyveler arasındadırlar. Ne tükenir, ne yasaklanır.”
Zühruf; 71: “Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. -Ve siz orada sürekli kalacaksınız.-“
Duhan; 56:”Orada ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar…”
Halbuki Âdem peygamber ve eşinin yaşadığı cennette yasak ağaç vardır, kötülük eden ve vesvese veren şeytan (İblis) vardır ve bu cennet ebedî değildir. Nitekim İblis, yasak ağaca yaklaşma konusundaki vesveseyi ölümsüzlük vaadiyle vermiştir.
Kur`an`da, “cennet” sözcüğü, sözcük anlamıyla sadece Âdem peygamber ile ilgili ayetlerde değil, başka ayetlerde de kullanılmıştır.
Bakara; 265: “ Allah`ın rızasını kazanmak ve kendilerini sağlamlaştırmak için infakta bulunanların (mallarını bağışlayanların) durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren,verimli topraklardaki bir cennetin (bahçenin) durumuna benzer.
Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisinti, bir nem bile yetişir. Allah yapmakta olduklarınızı tam bir biçimde görmektedir.”
Kalem; 17: “Haberiniz olsun ki, Biz onlara belâ vermişizdir (kesinlikle belâ vereceğiz), (tıpkı) o cennet (çiftlik, bahçe) sahiplerine belâ verdiğimiz gibi. Hani onlar, sabah olunca mutlaka onu devşireceklerine yemin etmişlerdi.”
Konumuz olan ayetin siyak ve sibakından (ön ve arkasından, konu akışından), bu “ جنّة المأوى cennet-ül me`va (bahçe konak)”nın da ahirette vadedilen cennet olmadığı, yeryüzündeki belli bir coğrafî nokta olduğu anlaşılmaktadır.
Yani bu ayetteki “cennet” sözcüğü, dinî anlamıyla değil, sözcük anlamıyla kullanılmıştır.
Yüzyıllardır rivayetçilerin etkisinde kalmış “bilgin etiketliler” ise, cesaret gösterip işin gerçeğini haykıramamışlar, bu ayetteki cenneti ahirete, göğün katlarına hatta Allah`ın yanına yerleştiren rivayetlerin karanlık gölgesinde kalmışlardır.
Özetle ifade edecek olursak; 7-10. ayetlerdeki olaylar, yani Allah`ın yeryüzüne inmesi, yaklaşması ve kuluna vahyetmesi, yanında cennet-ül me`va (bahçe konak) bulunan son sidre ağacının yanında olmuştur. 14, 15. ayetlerde, bu olayın vuku bulduğu, yani ilk vahyin vuku bulduğu mahallin adresi verilmektedir.
O günün Mekkelileri, bu bahçe konağı, oradaki sidre ağaçlarını ve en sondaki sidre ağacını biliyor olmalılardı ki, içlerinden hiçbirisi bu yerin neresi olduğuna dair bir soru sormamış ve bu olayın peygamberimizin göğe çıkıp Allah veya Cebrail ile sohbet ettiğini anlatan bir olay olduğuna dair de bir iddia ileri sürmemişlerdir.
Peygamberimizin göğe çıktığı yolundaki çarpık anlayış, peygamberimizden 90-100 yıl sonra yaşayan rivayetçilerin, o günün iktidarına yaranmak için, art niyetli davranışlarından kaynaklanmıştır.
Kaynak: İşte Kur’an (Hakkı Yılmaz)
Kusursuzluk sadece Allah’a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah’tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah’a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Dost1.
Astığın iletiyi size ait zannederek dehşet içinde okudum.Ama yazının sonunda Hakkı Yılmaz ismini okuyunca rahat bir nefes aldım.Bu arkadaşın bazı yazılarına göz gezdiriyorum.Bana göre.bu arkadaş 1000 yıl yaşasa,1000 yılda Kur"an"ı incelese,başına geçirdiği anti tasafvufcu gözlüklerini çıkartmadan Kur"an"ı anlayamaz,anlamaz.
Sevgili Dost1.Tüm islam dünyasına göre,Hz.Muhammedin göğe çıktığına dair Kur"an"da ayet yok.Ama bana göre var.Ama görmek için göz gerek.
Yahut altundan bir evin olmalı,ya da göğe çıkmalısın.Ama sen üzerimize,okuyacağımız bir kitap indirmedikçe SENİN GÖĞE ÇIKTIĞINA DA İNANMAYIZ...17/93
Sevgili Dost.Size bir takım bilgiler veren bir adama,siz,senin göğe çıktığına inanmıyorum dermisin?O adam size,göğe çıktığını söylemeli ki,sizde ona,senin göğe çıktığına inanmıyorum diyesin.
Aslında olayı daha iyi anlayabilmek için,ayeti,90.ayetten itibaren incelemek gerekmektedir.Hz.Muhammed muhataplarına göğe çıktığını,yani cennete gittiğini söylüyor ve orada gördüklerini anlatıyor.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Naci Çelik Kardeşim!
naci celik Yazdı:
Sevgili Dost1.
Astığın iletiyi size ait zannederek dehşet içinde okudum.Ama yazının sonunda Hakkı Yılmaz ismini okuyunca rahat bir nefes aldım.Bu arkadaşın bazı yazılarına göz gezdiriyorum.Bana göre.bu arkadaş 1000 yıl yaşasa,1000 yılda Kur"an"ı incelese,başına geçirdiği anti tasafvufcu gözlüklerini çıkartmadan Kur"an"ı anlayamaz,anlamaz.
Sevgili Dost1.Tüm islam dünyasına göre,Hz.Muhammedin göğe çıktığına dair Kur"an"da ayet yok.Ama bana göre var.Ama görmek için göz gerek.
Yahut altundan bir evin olmalı,ya da göğe çıkmalısın.Ama sen üzerimize,okuyacağımız bir kitap indirmedikçe SENİN GÖĞE ÇIKTIĞINA DA İNANMAYIZ...17/93
Sevgili Dost.Size bir takım bilgiler veren bir adama,siz,senin göğe çıktığına inanmıyorum dermisin?O adam size,göğe çıktığını söylemeli ki,sizde ona,senin göğe çıktığına inanmıyorum diyesin.
Aslında olayı daha iyi anlayabilmek için,ayeti,90.ayetten itibaren incelemek gerekmektedir.Hz.Muhammed muhataplarına göğe çıktığını,yani cennete gittiğini söylüyor ve orada gördüklerini anlatıyor.
Selam ile.
|
|
|
Allah Razı olsun. Düşüncelerinizi bizlerle paylaştınız.
Size yüzde yüz katılıyorum.
Gerçekten de;
"Kur'an'a tasavvuf gözlüğü takarak bakanlar"
sizin gibi,
"Antitasavvuf gözlüğü takarak bakanlar"
Hakkı Yılmaz gibi
düşünürler.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
kamer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
naci celik Yazdı:
...Tüm islam dünyasına göre,Hz.Muhammedin göğe çıktığına dair Kur"an"da ayet yok.Ama bana göre var.Ama görmek için göz gerek. |
|
|
Aleyküm selam Naci çelik;
Aslında uygulamada tam tersi;İslam aleminin çoğu Hz.Muhammed'in göğe çıktığını söylüyor.Bunu da ayetlere dayandırıyorlar.Tıpkı sizin gibi düşünüyorlar.İslam aleminin çoğu bunu böyle görüyor.Demek ki Görmek için kaliteli göze gerek yok.
naci celik Yazdı:
Yahut altundan bir evin olmalı,ya da göğe çıkmalısın.Ama sen üzerimize,okuyacağımız bir kitap indirmedikçe SENİN GÖĞE ÇIKTIĞINA DA İNANMAYIZ...17/93
Sevgili Dost.Size bir takım bilgiler veren bir adama,siz,senin göğe çıktığına inanmıyorum dermisin?O adam size,göğe çıktığını söylemeli ki,sizde ona,senin göğe çıktığına inanmıyorum diyesin.
Aslında olayı daha iyi anlayabilmek için,ayeti,90.ayetten itibaren incelemek gerekmektedir.Hz.Muhammed muhataplarına göğe çıktığını,yani cennete gittiğini söylüyor ve orada gördüklerini anlatıyor.
Selam ile.
|
|
|
Bu ayette ......... Allah Resul’ünden istekte bulunuyorlar; istekleri;
1-Göğe yükselmesi,
2-Gökten bir kitap getirmesi,
3-Eğer Gökten bir kitap getirmez ise , göğe çıktığına da inanmayacakları.
Kardeşlerin daha iyi değerlendirmesi için meallerin bir kısmını asıyorum.
İsra/93:
Okunuş |
Ev yekune leke beytüm min zuhrufin ev terka fis sema' min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura ve len nü'mine li rukiyyike hatta tünezzile aleyna kitaben nakraüh kul sübhane rabbi hel küntü illa beşerar rasula |
Diyanet Çevirisi |
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.” |
Diyanet Vakfı |
«Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız.» De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. |
Elmalılı Orijinal |
Yâhud senin altından bir evin olsun, Yâhud Semaya çıkasın, ona çıktığına da aslâ inanmayız tâ ki üzerimize okuyacağımız bir mektub indiresin, de ki: sübhanallah ben ancak beşer bir Resulüm |
Elmalılı Sade. 1 |
veyahut altından bir evin olsun ya da gökyüzüne çıkasın; ona çıktığına da asla inanmayız; ta ki bize okuyacağımız bir mektup indiresin!» De ki: «Rabbimin şanı yücedir, ben sadece beşer olan bir peygamberim.» |
Elmalılı Sade. 2 |
«Yahut altından bir evin olsun, ya da göğe çıkmalısın. Ona çıktığına da asla inanmayız. Ta ki bize, okuyacağımız bir kitap indiresin.» De ki: «Rabbimi tenzih ederim. Nihayet ben de, peygamber olan bir insandan başka bir şey değilim.» |
Ö. N. Bilmen |
«Veyahut senin için altın- dan bir hane olmalı veya göğe derece derece yükselesin ve senin yükselmene de asla inanmayız, tâ ki, üzerimize kendisini okuyacağımız bir kitap indiresin.» De ki: «Rabbimi tenzih ederim, ben bir beşer olan resûlden başka değilim.» |
S. Ateş |
"Yahut altundan bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Ama, sen üzerimize, okuyacağımız bir Kitap indirmedikçe senin sadece göğe çıkmana da inanmayız!" De ki: "Rabbimin şânı yücedir. (Böyle şeyleri yapmak benim işim değildir). Ben, sadece elçi ol(arak gönderil)en bir insan değil miyim?" |
A. Bulaç |
"Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki: "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?" |
Muhammed Esed |
yahut altından (yapılmış) bir evin olmadıkça; yahut göğe yükselmedikçe -kaldı ki göğe yükselmene dahi, bize (oradan, kendi gözlerimizle) okuyabileceğimiz bir kitap getirmedikçe inanmayız ya!" (Ey peygamber) de ki: "Kudret ve yüceliğinde sınırsız olan Rabbimdir! Ben ölümlü bir elçiden başka biri miyim ki?" |
Y.N. Öztürk |
"Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız!" De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?" |
S. Yıldırım |
Yok, yok! Bu da yetmez, senin altundan bir evin olmalı yahut göğe çıkmalısın.(Ama unutma!) Sen bize oradan dönerken okuyacağımız bir kitap indirmedikçe yine de senin oraya çıktığına inanmayız ha!"De ki: "Fe Sübhanallah! Ben sadece elçi olan bir insandan başka ne olabilirim ki?." |
Tefhimü-l Kuran |
«Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız.» De ki: «Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?» |
Fizilalil Kuran |
Ya da altından bir köşkün olmalı veya göğe çıkmalısın. Gökte bize okuyabileceğimiz somut bir kitap indirmedikçe de oraya çıktığına kesinlikle inanmayınız.» Onlara de ki; «Subhanallah! Ben peygamberlikle gönderilmiş bir insandan başka bir şey miyim ki? |
A. Gölpınarlı |
Yahut altından yapılma bir evin olmadıkça, yahut da gökyüzüne gözümüzün önünde çıkmadıkça ve bunu yapsan bile herbirimize gökten yazılı bir kitap indirmedikçe ve biz, onu okumadıkça gene gerçeklemeyiz, seni, gene inanmayız sana. De ki: Rabbimi tenzîh ederim, ben neyim, ancak insan bir peygamber. |
H. S. Yeter |
"Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız." De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. |
A. Uğur |
Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız. De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. |
G. Onan |
"Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız" De ki: "Rabbimi yüceltirim; ben elçi olan bir beşerden başkası mıyım?" |
Ş. Piriş |
-Veya altından bir evin olmalı ya da göğe yükselmelisin oradan bize okuyacağımız bir kitap getirmedikçe yine de sana inanmayacağız. De ki: -Rabbimi tenzih ederim, ben elçi olan bir insandan başka bir şey miyim? |
Mutlu ve esen kalın.
__________________ Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili Dost.
Ben,imanım gibi eminim ki,benim gözlüklerimin tasavvufi gözlükler olmadığını farketmişsin.Yani benim nevi şahsına münhasır bir yorumcu olduğumu farketmişsin.Allah için düşün.Hiç bir tasavvufcu yukarda verdiğim ayeti görmüş veya benim gibi yorumlamış mı? Eğer onlar bu ayeti görebilseydi,bu ayet onların ağızlarından düşmezdi.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Sevgili Kamer.Her konuda olduğu gibi,bu konuda sadece bir ayetten hareketle açıklanamaz.Ben bu ayeti konuyla ilgili diğer ayetlerle(İsra:1.ayet.Necim:1-18.ayet) birlikte okuyorum.Çünkü Kur"an",Kur"an ile tefsir edilir.Zaten aynı surenin 1.ayeti,Hz.Muhammedin çevresi mübarek kılınmış uzaktaki bir toplanma yerine(Mescidi Aksa) gittiğini açıkca söylüyor.Necim Suresi:15.ayette gittiği yerin cennet olduğunu,yukardaki ayette cennetin gökte olduğunu vurguluyor.Ve Kur"an"da cennetin gökte olduğunu vurgulayan,daha bir çok ayet var.
Yukardaki ayet,Hz.Muhammedin gökte görüp,yaşadıklarını muhataplarına anlatışını ve muhataplarının da ayni şeyleri onlara da gösterip,yaşatmasını istediğini tasvir ediyor.
Selam ile.
|
Yukarı dön |
|
|
kamer Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 171
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
naci celik Yazdı:
İsra/(90-93) :Dediler ki:
“Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça;
yahut senin hurmalardan,
üzümlerden oluşan bir bahçen olup,
aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça;
yahut iddia ettiğin gibi,
gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe;
yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe;
yahut altından bir evin olmadıkça;
ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız.
Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.
De ki:“Rabbimi tenzih ederim.Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
....
Yukardaki ayet,Hz.Muhammedin gökte görüp,yaşadıklarını muhataplarına anlatışını ve muhataplarının da ayni şeyleri onlara da gösterip,yaşatmasını istediğini tasvir ediyor.
Selam ile.
|
|
|
Aleyküm Selam naci çelik,
Bu ayetler Allah Resul'ünü zorla göğe çıkaran .......... lerin durumunu en güzel şekilde açıklıyor.ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız.
Cevap Yüce Allah'tan geliyor:De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Mutlu ve esen kalın.
__________________ Kamer/17-22-32-40:Ant olsun Biz Kur`an`ı düşünme/öğüt için kolaylaştırdık/hazırladık.O hâlde var mı ibret alıp düşünen?
|
Yukarı dön |
|
|
Me.MET Newbie
Katılma Tarihi: 15 mart 2007 Yer: Almanya Gönderilenler: 27
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
kamer Yazdı:
naci celik Yazdı:
İsra/(90-93) :Dediler ki:
“Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça;
yahut senin hurmalardan,
üzümlerden oluşan bir bahçen olup,
aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça;
yahut iddia ettiğin gibi,
gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe;
yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe;
yahut altından bir evin olmadıkça;
ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız.
Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.
De ki:“Rabbimi tenzih ederim.Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
....
Yukardaki ayet,Hz.Muhammedin gökte görüp,yaşadıklarını muhataplarına anlatışını ve muhataplarının da ayni şeyleri onlara da gösterip,yaşatmasını istediğini tasvir ediyor.
Selam ile.
|
|
|
Aleyküm Selam naci çelik,
Bu ayetler Allah Resul'ünü zorla göğe çıkaran .......... lerin durumunu en güzel şekilde açıklıyor.ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız.
Cevap Yüce Allah'tan geliyor:De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
Mutlu ve esen kalın.
|
|
|
Selamün Aleyküm,Sayin Kamer kardesim bende dün bu konuyu incelerken düsündüm ayni senin vardigin sonuca ciktimda acaba Naci kardesimin gözlükleri derecemi kaybetmis anlamadim?eline saglik güzel bir aciklama.Dost1 tesekkürler,Hakki Yilmaz Üstadada selamlar diyorum.
__________________ LaSiia LaSünnia LaVahabiya ISLAMA ISLAMA
|
Yukarı dön |
|
|
|
|