Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Görüldüğü gibi NAMAZ düşman üstün gelince idam mangasının önünde ve sel basınca bir salın üzerinde kılınıyor. Peki, idam mangasının önünde ve o salın üzerinde Kuran dersi verilebilir mi; verilirse akla girer mi?
Bunu sormamın nedeni: BAZI MÜSLÜMANLARA GÖRE Kuran'daki "salât"tan kasıt Kuran dersidir; Allah'ın kitabında kıyamlı-rükulu-secdeli "namaz"dan söz edilmiyor.
Oysa bakın, sal ve idam alanı gibi ders yapılamıyacak ortamlar var. Nisâ 102 işte öyle bir ortamda yerine getirilen "salât"ı anlatıyor. Namazdır o. Allah'ın kitabında namaz var.
Buyurun birlikte okuyalım. Önce 101:
Araziye çıktığınızda
salâttan geri kalmanız caizdir
eğer kafirlerin size saldıracağından korkuyorsanız.
Kafirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Bundan sonraki ayetten anlaşıldığı üzere "salâttan geri kalmak"tan kasıt onu temelli bırakmak değil eksik uygulamaktır. Çünkü ortam hâlâ cephe denen can pazarıdır ve orada salât ediliyor. Ayet 102:
Sen onların içinde olup
namaz kılmalarını sağlarken
bir bölüğü seninle salâta dikelsin
silahlarını da alsınlar.
Görüldüğü üzere inanan savaşçılar bu "salât"ı yerine getirirken silahlarını ellerinin altında bulundurmak zorundalar çünkü düşmanın her an saldıracağından korkuyorlar. Yani idam mangasının önü ne ise burası odur. "Cephe"dir burası; can pazarıdır. Burada Kuran dersi olmaz. Bu uygulanan SALÂT namazdır.
İlginçtir. Nisâ 102'deki "salât"ın Kuran dersi olduğunu iddia eden kardeşimiz "Orası cephe değil!" dedi. Yani cephede Kuran dersi yapılamaz; bunu biliyor da oranın cephe olduğunu bilmiyor.
Aslında oranın cephe olduğunu aklı başında herkes bilir; bunun için subay olmak şart değil. Ama farz edelim ki uzmanlığa da ihtiyaç var. O zaman da kişinin, hiç olmazsa, bilmediğini bilmesi gerekmez mi?
102'ye devam:
secde ettiklerinde
arkanıza geçsinler
ki salât etmemiş olan sonraki bölük gelip
seninle salât etsinler.
Silahlarını ve malzemelerini de alsınlar ...
Korku namazının bir kısmından geri kalınabilir ama hepsinden vaz geçilemez. Namazın "1 kıyam + 1 secde"lik kısmı kesinlikle kılınır ama secde edilince namaz biter; arkaya geçilir.
O halde, salâtın "1 kıyam + 1 secde"lik bu uygulamasına REKÂT dersek, korku namazı 1 rekâttır.
Peki, namazın tamamı kaç rekâttır? Haliseten 1 rekâtı tamamına erdiren uygulama kaç rekâtsa namazın tamamı o kadar rekâttır. Dikkat! 2 rekâtı tamamına erdiren değil, 3 rekâtı tamamına erdiren değil. Çünkü korku namazı 2 rekât değil, 3 rekât değil, yalnızca 1 rekât.
Tam namaz 3 rekât olabilir mi? Hayır! Çünkü o, 2 rekâtı da tamamına erdirir. Oysa korku namazı 2 rekât değil yalnızca 1 rekât. 4 rekât olabilir mi? Hayır! O, 2 rekâtı ve 3 rekâtı da tamamına erdirir. Oysa 2 rekâtlık, 3 rekâtlık korku namazı yok.
Tam namaz 2 rekât mıdır? Evet. Kesinlikle. Çünkü haliseten 1 rekâtı tamamına erdiren odur. Matematik bu. Kesin gerçek. Hani Temel'e sormuşlar: 1, 1 daha kaç eder? "İki... bilemedin uç (3)!" demiş. Matematik "bilemedin 3!" şakasını kaldırmaz. 1, 1 daha 2'dir.
Cephedeki uygulaması 1 rekât olan salâtın tamamı 2 rekâttır.
Nasıl kılınır? Sürekli sorulan bir soru bu; hattâ iddia o ki Kuran'da namazın nasıl kılınacağı yok. Oysa Nisâ 102'de kıyam var, secde var... Ve Hz İbrahim'den itibaren namaz sürekli kılınmıştır; kıyamın, secdenin ne olduğu bilinir.
Örneğin eskiden yahudiler kılardı; zamanla unuttular (19:59). Şu çizimlere bakar mısınız:
Namazın nasıl kılınacağını anlatan bu çizimler Hayim Halevy Donin’in yazdığı "Yahudi Gibi IBADET ETMEK: İbadet ve Sinagog Servisleri El Kitabı"ndan alınmıştır.
Katılma Tarihi: 11 ocak 2009 Yer: Micronesia Gönderilenler: 474
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam,
"Ben Robinson Crusoe gibi ıssız bir adada yaşasaydım ve Kuran'ı orda kendi başıma okusaydım namazı böyle
kılardım." demişsiniz;
Herşeyden önce ne yaparsanız yapın onun adı Namaz olmazdı.Namaz kelimesinin kur'an da geçmediğini
sizde biliyorsunuz.O halde o yaptığınız "eylemin" adını Namaz diye tanımlayamayacağınız kesin.
İkincisi Namaz kelimesinin Mecusilerden geldiğinide bilmeyecektiniz.
Türkler coğrafi konum olarak müslümanlığı, Arap kaynaklarından değil de Farisi (İran) kültürü kanalından
almış olmaları sebebiyle, temel ibadetlerimize isim olan kavramlar Farsçadır.
Bu sadece bir dil geçişi değil, aynı zamanda kültürü de beraberinde getirmiştir.
Namaz; Mecusilerin ateşe eğilmesini ifade eden kavram!... Rasulullah dilinde aslı SALAT!…
Salat; klasik namaz kavramından çok daha kuşatıcı ve zengin anlamlar saklar… Salat kelimesindeki ruhu,
Namaz kelimesinde bulamazsınız. Çünkü özümüze ait bir kavram olmadığı gibi, tapınma anlayışının
titreşimlerini
içinde barındıran bir kavramdır…Oruç ve Abdest de aynı…
NAMAZDA ELLERİN KONUMU
Caferilerin namazda ellerini açarak namaz kılmaları bu konuda Ehl-i Beyt kanalıyla nakledilen hadislerden
dayanmaktadır. Çünkü bu hadislerde namazda ellerin bağlanmasının sakıncalı olduğu açık bir şekilde
vurgulanmıştır.
Bize Hadisleri Reddedipte sonrada örnek vermeyi eleştirenlere sözüm şu olacaktır;Hadisin
hükmünü kabul edenler için Tutarlılık ilkesi gereği delil niteliği vardır:
Zürâre İmâm Muhammed Bâkır'dan (a.s) şöyle nakletmektedir:
"Namazını şevk ve huzur içinde kıl ve ellerini bağlama; zira bu fiil tarzını Mecusiler (büyüklerine
karşı) yapmaktadırlar."
Şeyh Sadûk kendi senediyle Hz. Emir-ül Mu'minin Ali'den (a.s) şöyle nakletmektedir: "Müslüman bir kimse
namazında Allah'ın huzurunda durduğu bir sırada ellerini bağlayarak küfür ehli olan Mecusîlere
benzememelidir."
Zaten Ehl-i Sünnet'in de dört mezhebinden hiç birisi el bağlamanın farz olduğuna, hatta vacip olduğuna
fetva vermemiştir. Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde sünnet olduğu söylenirken, İmam Mâlik'e bu konuda
üç fetvâ isnad edilmiştir: a) Meşhur fetvası olan ellerin namazda açılması ve bağlanmaması gerektiği b)
Ellerin göğüs ile göbek arasında bağlanması c)
Mükellefin, bağlama veya açma hususunda serbest olduğu.
(Bu konuda Ehl-i Sünnet'in şu kaynaklarına baş vurulabilir:
(El-Mecmu', C.3, S.311, El-Lübâb, C.1, S.71, El-Muğnî, C.1, S.473, El-Hidâye, C.1, S.47, Şerh-u Feth-il
Kadir,C.1, S.201, Neyl-ül Evtar, C.2, S.203, Şerh-ul Hidaye,C.1, S.102, El-Mebsut, C.1, S.23-42)
Gördüğünüz gibi hiç bir imamları bunun farz olduğuna fetva vermemiştir. Ama maalesef insanlarımızın çoğu
bunları bilmediği için birisinin eli açık namaz kıldığını görünce, hemen "Bu da nasıl namaz kılmaktır? diye
itiraz ediyorlar.
Bana kalırsa Taassubun ve Şartlanmışlığın etkisinde kalmış bir Beyin Hımarlı /Sarhoş hükmündedir.
Tıpkı kadınlarla aynı ortamı paylaşmaktan imtina edenlerin Hac da dumura uğramaları gibi.
Sonrada orası "Allahın evi" diye istisna kabul etmeleri gibi.
O FOTOĞRAFLAR BURNUNA KADAR ŞİRKE BATMIŞ BİR TOPLUMUN GELDİĞİ VE HAKETTİĞİ NOKTAYI GÖSTERİYOR.
İşte böyle düşmanları veya Felaketler eliyle ZELİL olurlar.
Foto1:İdam mangası önünde olduğu iddia edilen kadın/erkek belirsiz mahlukatın neye SECDE ettiği belli
değil...Fotoğraf ön cepheden çekildiğine göre zaten ölüm korkusu içinde ne yaptığını bilmez bir halde
olduğunu tahmin ediyorum.
Bu tip fotoğraflara Meşhur Saddamın Askerleri de çok konu olmuştu.Amerikalıların ellerini öpmeleride
Rekatlara dahildi...
Foto2:Sal üzerinde sıkışık vaziyette secde herhalde en komik şey olsa gerek.
Gerçek anlamda SECDE nin mekana ihtiyacı olmadığını anlatmak herhalde abesle iştigal olacak.
O insanlar neye secde ettiklerini bilseler zaten o durumda olmazlardı.
Bir de Salatı sadece Kur'an dersine indirgemek herhalde yapılacak en büyük Haksızlık olsa gerek.
Salatı üç-beş mekanik harekete indirgemekle aynı şey olsa gerek...
Namazları bozulmuyor mu? Yoksa NEBİ ye(Peygambere) mi Salat ediyorlar?? Neden O Ayetleri çoğul olarak
"Salavat"
çeviriyorlar? Peygambere Namazlar kılmak tuhaf geliyorda ondan mı?
Peygamber Fars asıllı bir kelimedir ve Kur'an da geçmez!
Foto1:İdam mangası önünde olduğu iddia edilen kadın/erkek belirsiz mahlukatın neye SECDE ettiği belli değil...Fotoğraf ön cepheden çekildiğine göre zaten ölüm korkusu içinde ne yaptığını bilmez bir halde olduğunu tahmin ediyorum.
Merhaba Metehan kardeşim. İdamdan önce namaz kılan o kişi hakkında tahminde, zanda bulunmaya mecbur değilsiniz. Araştırma pencerenize idamdan önce namaz yazıp tıklayın; ihtiyacınız olan doğru bilgiye ulaşacaksınız.
Namaz kelimesine takılmanız da ne yazık ki benim ne dediğimi, örneğin salâtın "1 kıyam + 1 secde"lik bu uygulamasına REKÂT dersek şeklindeki ifademi anlamadığınızı gösteriyor.
Şimdilik size cevap yazamıyacağım. Sonra belki, Allah isterse.
Düşünüyorum,eğer Kuranda var olduğu söylenen bu namaz bu haliyle bu malzemeleriyle doğru uygulanıyorsa bu adına islam toplumu denen yığınların bu perişanlıkları neden?
Hasan abim,
ben Kuranda Allahı anmanın şeklen değil içsel ve içselin dışa vurumu olan boyun büküklüğü tazarruyu anlıyorum..
Bana göre Kuranda anlaşılmayan en yetkin ve konsantre kelime salattır..salat doğru anlaşılsaydı eğer,inan bu şekilci adamlar kesinlikle onunda peşinden koşarak giderlerdi..bu topluma artık bir peygamberlik mi gerekiyor bir nebilik mi bilmiyorum..en hassas kelime en hatalı şeklide anlaşılmış ve hala üzerinde ısrar edilmekte..
salat kelimesinin gerçek manası insanlara ikna edici bir şeklide anlatılabilseydi şunlar olacaktı..
İnsanların sırtlarından yüklerini almış olacaktınız bu 1, İnsanlar gayrete gelip daha barışçıl bir şeklide yaşayacaklardı bu 2, İnsanlar Allaha kul olmak nedir bunu idrak edeceklerdi bu 3.
yine bu cahil halime aldırmadan nisa 102 de anlatılan salattam ne anladığımı söylemek isterim..
İnsanlar teyakkuz halinde..halbuki evvelden kuru kuruya ah bi savaş çıksada bu yolda can versek diyenlerin sayısı fazlacaydı..ama iş gerçeğe binince gözler kaymaya başladı..
müminler 2 grup..1,grup nöbette,gözlemede..her an bir saldırı olma ihtimaline karşı..2.grup ise elçi tarafından desteklenmedeler..gözler kaymış kalpler yerinden fırlayacak gibi..işte onlara elçi gereken son desteği veriyor..cennet vaadediyor..Allah bizimle beraber diyor,onlara moral veriyor..onları orada neden bulıundukları ne uğurda çarpışacakları hakkında mutmain hale getiriyor..burada mutmain hale gelmek secde etmenin ta kendisidir..ve sonra bu eminliğe İHTİYACI olan diğer grup geliyor ve onlarda mutmain hale getiriliyor..dönüp kaçmayacaksınız..elçi ölse öldürülse bile arkanızı dönmeyeceksiniz..çarpışacaksınız..ve Allah yardım edecek..ellerinizden tutacak..buna emin olan gönüller isteyerek hevesle azimle çarpışır..
Sağolasın,Allah sendende razı olsun Metehan kardeşim...
Aslında salatı böyle düşünmemin ana nedenlerinden biride;salatın bu kadar kısır bir şekilde anlaşılmış olması..salatı namaz olarak anladığımızda gerçekten salatı anlayamamış oluyoruz,Allahın Kuranda defaatle ısrarlı olarak andığı salat,kesinlikle şekilsel olamaz..bu kadar sığ olamaz..
birde şu var ki,Kuranda anılan salatın kopmaz yarısı zekattır lakin genelin anladığı uyguladığı salatta zekat yarısı yoktur..toplumun anladığı salat,zekatsız bir salattır..bu haliyle bile Kurana uygunluk arz edemiyor..
Düşünüyorum,eğer Kuranda var olduğu söylenen bu namaz bu haliyle bu malzemeleriyle doğru uygulanıyorsa bu adına islam toplumu denen yığınların bu perişanlıkları neden?
Hasan abim,
ben Kuranda Allahı anmanın şeklen değil içsel ve içselin dışa vurumu olan boyun büküklüğü tazarruyu anlıyorum..
Bana göre Kuranda anlaşılmayan en yetkin ve konsantre kelime salattır..salat doğru anlaşılsaydı eğer,inan bu şekilci adamlar kesinlikle onunda peşinden koşarak giderlerdi..bu topluma artık bir peygamberlik mi gerekiyor bir nebilik mi bilmiyorum..en hassas kelime en hatalı şeklide anlaşılmış ve hala üzerinde ısrar edilmekte..
salat kelimesinin gerçek manası insanlara ikna edici bir şeklide anlatılabilseydi şunlar olacaktı..
İnsanların sırtlarından yüklerini almış olacaktınız bu 1, İnsanlar gayrete gelip daha barışçıl bir şeklide yaşayacaklardı bu 2, İnsanlar Allaha kul olmak nedir bunu idrak edeceklerdi bu 3.
yine bu cahil halime aldırmadan nisa 102 de anlatılan salattam ne anladığımı söylemek isterim..
İnsanlar teyakkuz halinde..halbuki evvelden kuru kuruya ah bi savaş çıksada bu yolda can versek diyenlerin sayısı fazlacaydı..ama iş gerçeğe binince gözler kaymaya başladı..
müminler 2 grup..1,grup nöbette,gözlemede..her an bir saldırı olma ihtimaline karşı..2.grup ise elçi tarafından desteklenmedeler..gözler kaymış kalpler yerinden fırlayacak gibi..işte onlara elçi gereken son desteği veriyor..cennet vaadediyor..Allah bizimle beraber diyor,onlara moral veriyor..onları orada neden bulıundukları ne uğurda çarpışacakları hakkında mutmain hale getiriyor..burada mutmain hale gelmek secde etmenin ta kendisidir..ve sonra bu eminliğe İHTİYACI olan diğer grup geliyor ve onlarda mutmain hale getiriliyor..dönüp kaçmayacaksınız..elçi ölse öldürülse bile arkanızı dönmeyeceksiniz..çarpışacaksınız..ve Allah yardım edecek..ellerinizden tutacak..buna emin olan gönüller isteyerek hevesle azimle çarpışır..
orada olan secdenin açıklaması bana göre budur...
Merhaba İbrahimizm kardeşim. Bir: GÜZEL ÜSLUBUNUZ İÇİN Allah sizden razı olsun. İki: CEPHE gerçeğini de kâle alan yeni bir yorum getirdiniz Nisâ 102'ye. Hayırlı olsun.
"Şekilsel salât"ı görmezden gelenler şu ana kadar CEPHE gerçeğini de görmezden geldiler.
Yok, "Bir ortamda şekilsel salât yapılabiliyorsa bir tür şekilsiz salât olan KURAN DERSİ de verilebilir!" dediler. Sal üzerinde namaz kılan sel felaketzedelerinin fotoğrafını koydum önlerine. Sordum: "Bakın burada namaz kılınıyor; Kuran dersi verilebilir mi, verilirse akla girer mi?"
Yok, "Nisâ 102'deki olayın geçtiği yer cephe değil!" dediler. Hatırlattım: HER AN düşman saldırısı bekleniyor orda. HER AN düşman saldırısının beklendiği yerdir cephe. Kesinlikle cephe orası. Can pazarı.
O müminler bunu biliyorlar ki "Silahlarını da alsınlar!" buyruğuna hak verip salât sırasında dahi silahlarını ellerinin altında tutuyorlar. Diken üstündeler, kelle koltukta. Biliyorlar oranın cephe olduğunu.
Ama sizin tuzunuz kuru. Bilmemeniz doğal... da "Bari bilmediğinizi bilin!" demek zorunda kaldım.
Değerli İbrahimizm!!! Siz ayakları daha bi yere basan kardeşimizsiniz. Hani, düşmanla sıcak temastan önce askerler isteklendirilir. Siz onu göz önüne alıp "salât"ı bir isteklendirme yöntemi diye sunuyorsunuz. Ama o arada Allah'ın elçisini Çaldıran'da askerlerini "Ya erkekçe savaşın ya da gidin karılarınızın eteğinin altına saklanın!" misillu sözlerle kışkırtan Yavuz Sultan Selim derekesine indiriyorsunuz.
Salât = savaşa isteklendirme? Salât ve çıkarcılık...
Ve idam edilmeden önce namaz kılan mahkum. Ona "Bırak Allah'a baş vurup dert yanmayı şimdi! Beni dinle!" diye nutuk mu çekilmeli? Hangi şeye isteklendirilecek bir dakika sonra idam edilecek olan mahkum?
Görünen o ki biraz daha düşünmeye ihtiyacınız var. Kendinize "Çabalama kaptan!" dedirtmeden.
Benim doğru olduğuna inandığım ise şudur: DÜŞMANIN kendilerine saldıracağından korkan müminlere cephede Hz Peygamber imam olup 1 kıyam + 1 secdelik salât ettiriyor. Şekilsel salât. Nisâ 102'de anlatılan odur. Türkiye'de buna NAMAZ deniyor. Kuran'da namaz var.
Bunu inkar etmek için bin dereden kalburla su getirmenin lüzumu yok.
Benim doğru olduğuna inandığım ise şudur: DÜŞMANIN kendilerine
saldıracağından korkan müminlere cephede Hz Peygamber imam olup 1 kıyam
+ 1 secdelik salât ettiriyor. Şekilsel salât. Nisâ 102'de anlatılan odur. Türkiye'de buna NAMAZ deniyor. Kuran'da namaz var.
Hasan abim peki o zaman şöyle diyebilir miyiz?
Salat hem sizin hemde benim anladığımdır..yani salat tek cepheye sahip bir oluşum değilde farklı yüzleri olan üç boyutlu bir oluşumdur..
1:Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber�e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin. 33/56
Allahın ve meleklerinin yaptığı salat..
2:Onların mallarından, onları
kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve
onlara dua et. Çünkü senin salatın onlar
için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla
işitendir, hakkıyla bilendir.9/103
elçinin inananlara yaptığı salat...
3: Benim, de: cidden namazım, ıbadetlerim, hayatım, ölümüm hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindir.6/162
elçinin kendi için yaptığı salat...salat ve ibadet/hayat ve ölüm..ikiside birbirine zıt kavramlar..???
4:Ya Şuayb, dediler: atalarımızın
taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamızı sana
salatın/inanç sistemin/bizden gayri olan yaşam biçimin mi? emrediyor?
Her halde sen, çok uslu akıllısın
Elçinin üzerinde olduğu salat..
5:Hem salatı bırakma gündüzün taraflarından ikisinde ve gecenin gündüze yakın
saatlerinde, çünkü hasenat, seyyiatı giderir, bu, idrâki olanlara bir
öğüddür 11/114
??????????? nisa 102 de var olduğu söylenen salatın benzeri olabilir mi?
6:İnanan kullara söyle, salatı eksiksiz uygulasınlar, hiçbir alışveriş ve
dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak
verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.14/31
ilk defa inananlar için,insanlara yükümlülük getiren salat..infakla anılıyor
7:Güneşin zevalinden (öğle vaktinde
Batı�ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde)
salatı uygula. Bir de sabah salatını. Çünkü sabah salatı
şahitlidir/toplulukla yapılır.
burası yine nisa 102 ile aynı salat mı..vakitleri verilen ve sabah vaktine özel bir atıfla..??
8:Baksan â hakikat Allah, o Semavât-ü Arzdaki kimseler ve o kanad çırpıb süzülen dizilen kuşlar hep onun için tesbih ediyor, her biri cidden salâtını ve tesbihini bilmiş, Allah da, ne yapıyorlarsa hep biliyor 24/41
evet buradada canlıların salatı..salatlarını bilmiş oluyorlar derken tespihte işin içinde var..eğer dağlar bizi sarsmasın diye yere çakıldıysa o dağların salatı bizi yerde sallanmayalım için değil midir?onun bu hal üzere sabit kalmış olmasıda yani görevi ifası ise Allaha tespih midir?
9:Ey o bütün iyman edenler! ellerinizdeki memlûkleriniz ve sizden henüz bülûğa irmiyenler üç vakıt size istiyzan etsinler: sabah namazından evvel ve öğle sıcağından elbisenizi çıkardığınız sırada, bir de yatsu namazından sonra ki sizin üç eksikli vaktınızdır, bunların maadasında ne size ne onlara günah yoktur, üzerinize dolaşırlar, birbirinize bakarsınız, işte böyle size Allah âyetleri beyan ediyor, ve Allah alîmdir, hakîmdir 24/58
buradaki salatlarında nisa 102 ile alakaları var mı?
10:Hem salatı uygulayın, zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki rahmete irdirilesiniz 24/56
salatın Kuranda en çok anılan boyutu sanırım..zekatla...
yani:
Mutlak salat=Rahman ve Rahim olan Allahın salatı..
salat a=tabiatın sistemin canlılığın işleyişi
salat b=elçilerin ümmetlerine olan salatı
salat c=elçilerin insana yüklediği salat
salat d=elçilerin üzerinde olduğu salat
salat e=iblisi salat
Hasan abim eğer salatın bu boyutlarının varlığı ve nasıllığı üzerinde fikir beyan edersek böyle bir kelimeyi nefslerimiz ve inançlarımız için heba etmiş olmayız..
secde kelimesi için ise bir türlü bir yorum getiremediğim şu ayetler;
O gün ki saktan bir keşf olunur ve secdeye da'vet edilirler o vakıt güçleri yetmez. kalem/42
Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken da'vet olunuyorlardı.kalem/43
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma