Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Dostlar
Trabzon Diyanetin Web sitesine koydugu Sunnetin Kurandaki Ayetlerin Hukmunu ortadan kaldirmasi yazisi ilginc. Sizinle bu kismini paylasayim dedim. Bu buyuk alimler Buhariye Kuran ayetlerini Iptal yetkisi vermisler. Ibretlik bir yazi, daha ne inciler var. ALlah ayetlerini Keciye yediren Buhariyi, Peygamberimizden 220 sene sonra yazdiklari ile ayetleri nesh edebiliyormus. Bu Diyanetin resmi sitesinde ...............
Sünnet, kitabın müphem, müşkil ve mücmelini açıkladığı ammını tahsis mutlakını takyid etiği gibi cumhura göre nasih ve mensuhu da bildirir. [1] Yani biz nasih ve mensuhu sünnet vasıtasıyla öğreniriz. [2] Sünnetin dördüncü görevi de mütevatir sünnetin Kur’an’ı neshetmesidir. [3]
Hz. Peygamber kendiliğinden bir ayeti neshedemez. O vahiy ile konuşur. [4] ve vahye tabi olur.[5]Öyle ise vahyi nesheder. Sünnet ve Kur’an vahye dayalı oldukları için birbirlerini neshedebilirler. [6]
Nesh şeri ahkamın yerleşmesini temin maksadıyla ilahi hikmet gereği gerçekleştirilmiş şer’i bir tasarruftur.Nesh, üzerinde düşündüğümüzde bu uygulamanın islama yeni girenler için gerçekleşmiş olduğunu göreceğiz. Mesela, önceleri kıble Beyti makdise karşıydı.Sonra Kabe oldu. Bunu örnekleri çoktur[7].
Eğitim ve öğretimde önemli bir yer işgal eden, nesh kavramının anlamı ve buna dair örnekler üzerinde birkaç söz etmenin yararlı olacağı kanaatindeyiz.
Nesh kelimesi lugat manası açısından yok etmek, izale etmek ve ayazmak anlamlarına gelmektedir. Istılahi anlamda nesh, şer’i bir hükmün daha sonra gelen şer’i bir hükümle kaldırılmasıdır. [8]
Alimler arasında kitabın, kitabı; sünnetin de sünneti neshi konusunda ihtilaf yoktur. Bazı ayetler, bazılarını neshettiğine dair usul kitaplarında örnekler verilmiştir. Sünnetin sünneti neshi konusunda da, mütevatirin mütevatiri , ahadın ahadı neshetiği kabul edilmiş ve ‘sizi kabir ziyaretinden nehyetmiştim, onları ziyaret ediniz.’ [9] hadisi örnek verilmiştir. Yalnız alimler arasında Ebu Müslim el- İsfehani neshin varlığını inkar eder. [10] Kur’an’ın sünneti ve sünnetin Kur’an’ı neshi hususu ise ihtilaflıdır. İbn Hazm, Kur’an ve sünnetin vahye dayandığını ileri sürerek birbirlerini neshetmelerinin caiz olduğunu savunur.[11] Gazali ve Amidi de Kur’an ve sünnetin birbirlerini neshedebileceğini söyler.
Bilindiği gibi Hanefiler, mütevatir ve meşhur sünnet ile kitabın neshedebileceği kanaatindedirler. Onlara görenesh bir hükmün son bulduğu açıklamadan ibaret olunca, kitaptaki bir hükmün sona erdiğini peygamber açıklayabilir.zaten peygamberimizin görevi ilahi hükümleri açıklamak değil midir? Ancak şunu belirtmek gerekir ki sünnet ile nesih, kitabın sadece hükmünde cari olur, nazmında olmaz. Zira sünnet ile kitabın nazmının değiştirme ve ortadan kaldırma caiz değildir. [12]İma-ı Şafi ise sünnetin Kur’an’ı neshedemeyeceğini savunur.[13]
Netice olarak şunu söylemek mümkündür. Cumhura göre Kur’an’la Kur’an’ın, Kur’an’la sünnetin, sünetle de Kur’an’ın neshi caizdir. Zira her ikisi de vahiy ile gelmiştir. [14]
Bunlar çeşitli örnekler verilmiştir. Biz her üçüne sırayla birer örnek verelim.kur’an’da içki yasağı ile ilgili inen ayetler dört tanedir. Birinci ayet: ‘üzümlerden içki ve güzel rızık elde edersiniz.[15] İkincisinde: ‘Sana içki ve kumardan soruyorlar. Deki o ikisinde büyük günah vardır. İnsanların bazı faydaları varsa da günahları faydasından büyüktür.[16] Üçüncüsü: ‘Ey iman edenler sarhoş iken namaza yaklaşmayın.[17]Sonuncusu ise, ‘Ey iman edenler içki kumar , dikili taşlar, şans okları, şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının.[18] Buyurulmakta ve dördüncü ayette diğerlerinin hükmü kaldırılarak içki yasaklanmaktadır.
Beytul Makdis’in kıble olarak tayini sünnetle bilinmektedir. Ayetlerde oraya dönüleceğine dair malumat yoktur. Ancak bu sünnetin ‘Mescidi Haram tarafına yüzünü çevir.[19] ayetiyle neshedildiğini nakledilmiştir. ’[20]
Sünnetle Kur’an’ın neshedildiğine dair de şu örnek vardır. ‘Birinize ölüm yaklaştığı zaman eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Allah’dan korkanlar üzerine borçtur.[21]ayetinin hükmü ‘ Varise vasiyet yoktur. Hadisiyle neshedilmiştir.[22]
Ben neshin felsefesini yapmak yerine nesh edildiği öne sürülen ayetleri konuşmak isterim. Örneğin şu iddia:
...önceleri kıble Beyti makdise karşıydı.Sonra Kabe oldu.
Bunun neshle zerre kadar ilgisi yok. Çünkü o olan, kıblenin değişmesi değil bir yanlışın giderilmesi ve doğru hükmün konmasıdır.
Tıpkı başkalarının çocuğunu bir adamın evlat edinip onu kendi adıyla çağırması gibi. Yanlıştı bu; Ahzab 4, 5, 37 vasıtasıyla giderildi ve doğru hüküm kondu:
...Allah, evlatlıklarınızı özoğlunuz yapmamıştır. Bunlar sizin ağzınıdan çıkan sözler. Doğruyu ise Allah söyler ve yol gösterir (33:4).. Onları babalarının adıyla çağırın. Allah için bu daha adildir... (33.5).
ZoZan kardeşiimizden de aynı açık sözlülüğü beklerim. Hangi ayetin neshedildiği öne sürülüyor, söylesin. Konuşalım. Allah isterse.
Katılma Tarihi: 05 ekim 2006 Yer: Iran Gönderilenler: 29
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
nesh kelimesi bir çok anlamı kapsayan bir kelime ama nedense tefsir ilminde çoğunlukla tek anlamı tercih edilmiş o da "bir şeyi yürürlükten kaldırıp yerine başka hatta farklı yer yer de zıt bir şeyi koymak" anlamı tercih edilmiş halbuki Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda nesh mümkün değildir vukubulan hadiseler Hasan Beyin belirttiği minvalde olmuş olabilir nesh kelimesinin bir anlamı da yenilemedir, yani Rabbul alemiyn olan Allah mesajını yenilediğini ve bu yenilediği mesajın önceki mesajlarının ya aynısı ya da ondan daha güzel olduğunu belirtmektedir ilgili ayette (bakara suresi). Yani buna bir anlamda insanlar tarafından değiştirilen tahrif ve tahrip edilen ilahi mesajların asliyetinin yeniden hatırlatılması diyebiliriz. o takdirde nesh üzerine yürütülen spekülasyonlar da sona ermesi gerekir. nesh aklen de mümkün değildir. Allah-ü teala bir çok ayette Kur'an-ı Kerim'de hiç bir çelişki ve şüphe olmadığını bildirmektedir eğer nesh teorisini kabul edersek haşa bu ayetleri kabul etmemek gibi bir yanlışa düşeriz. son gelen vahiyle birlikte ilahi hakikatler bir kere daha bildirilmiş böylece öncekilere de ihtiyaç kalmadığı belirtilmiştir. zaten neshi savunan zatlarında neshedilen ayetler konusunda ortak bir fikir edinememeleri de buna bir kanıttır. üzerinde bu kadar farklı görüş olan bir konu herhalde müttefekun aleyh olamaz. velhasıl ben şahsen Kur'an'ın içinde neshin olmadığını mümkün olamayacağını ve tüm ayetlerin yürürlükte ve kıyamete kadar bağlayıcı olduğunu düşünüyorum. tabii en doğrusunu Allah bilir.
NESH HADİSESİ,ANCAK AYETİN ORTADAN YADA YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASIYLA ALLAHIN ARTIK ONU KANIT YANİ AYET OLARAK KORUMAYIP DIŞARDAN İÇİNE İLAVE CÜMLE İLE HÜKÜM KONMASI VEYA SİLİNMESİ VE ORJİNALİNE ULAŞMA ŞANSİ HİÇ KALMADIĞINDA OLUR.İNCİL VE TEVRAT TAHRIP OLUP ORJINALİ KORUNMAYIP İLAVE OLMUŞTUR YANİ NESH OLMUŞTUR AMA KURANIN HER AYETİ KIYAMETE KADAR GEÇERLİDİR VE ORTADIR KALDIRILMAMIŞTIR,ÇELİŞKİ VE TUTARSIZLIK KURANDA YOKTUR YOBAZLARIN İDDA ETTİĞİ GİBİ AYETLER BİRBİRİNİ NESH ETMEZ.EĞER ETTİĞİNE İNANILIYORSA MUTLAKA YORUM HATASI VARDIR.
Örnek İçki, ile olan ayetlerde sarhoşken ne denıldığı bılenıne kadar namaza yaklaşmayın denıyor,içki gunahtır,yasaktır ama namaz herkese farzdır zina yapanada içki içenede tövbe kapısı da açıktır.Gunah işlemek namaza engel değil, vurgulanan sarhoşvari namaz kılmamak...
Ey peygamber, inananları savaşa özendir. Sizden dirençli yirmi kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden yüz kişi, kafirlerden bin kişiyi yenebilir. Çünkü onlar, anlamayan bir topluluktur.
Ancak, ALLAH sizde zayıflık bulunduğunu bildiğinden şimdi sizden yükü hafifletti. Sizden dirençli yüz kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden bin kişi olsa, ALLAH'ın izniyle iki bin kişiyi yenebilir. ALLAH sabredip direnenlerle beraberdir
enfal suresindeki bu iki ayeti merak ediyorum...20 ye karşı ikiyüz mü
Katılma Tarihi: 05 ekim 2006 Yer: Iran Gönderilenler: 29
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"burada olması gerekenle olan farkı irdeleniyor olsa gerek yani müslümanlar aslında öyle kendilerini yetiştirmeliler ki bir kişi on kişiye karşı koyacak fikir ve maddi güçte olmalı ama eğer bunu başaramazsanız en azında ikiye bir olmalı şeklinde anlaşılabilir" bu konuda Edip Yüksel isimli şahsa ait olan bu yorum bana mantıklı gibi geldi doğrusunu Allah bilir
Ey peygamber, inananları savaşa özendir. Sizden dirençli yirmi kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden yüz kişi, kafirlerden bin kişiyi yenebilir. Çünkü onlar, anlamayan bir topluluktur (8:65).
Ancak, ALLAH sizde zayıflık bulunduğunu bildiğinden şimdi sizden yükü hafifletti. Sizden dirençli yüz kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden bin kişi olsa, ALLAH'ın izniyle iki bin kişiyi yenebilir. ALLAH sabredip direnenlerle beraberdir (8:66).
enfal suresindeki bu iki ayeti merak ediyorum...20 ye karşı ikiyüz mü
yoksa 100 karşı ikiyüzmü
vahiyle kalın
Sevgili ZoZaN,
Bu iki ayet birer şart cümlesi. Yani beklentinin gerçek olması şarta bağlı. Şart ne? Müminlerin dirençli olması. O halde müminler eğer dirençliyse 20 tanesi 200 kafiri yener; dirençli değilse 100 tanesi 200 kafiri yener.
Yüce Allah'ın bildirdiğine göre o devrin müminleri yeteri kadar dirençli değilmiş; zayıf imişler. O halde onların 100 tanesi 200 kafiri yenebilir.
Başka devirlerde kaç müminin kaç kafiri yenebileceği ise o devirlerdeki müminlerin ne kadar dirençli olduğuna bakar. Dirençliyseler 20 tanesi 200 kafiri yener; değillerse yani zayıf iseler 100 tanesi 200 kafiri yener.
Gördüğün gibi iki ayette söylenen de doğru. Ama gerçekleşmeleri şarta bağlı. Neshi gereken hiçbir şey yok.
Şimdi sor kendine: bu devirde kaç mümin kaç kafiri yenebilir? Neden?
hasan akçay bu yorum zaten kendimce kabul ettiğim ve bildiğim bir yorum.ama daha farklı birşey olabilir mi diye düşünüyordum...neyse...açıklaman için tşk...
bu arada iddet suresiyle ilgili ayetlerele ilgili görüşünü merak ediyorum...
ilimsiz insanlar ilmi meselelere el atınca malesef ciddi problemler çıkıyor ortaya.
hasan akçay beyefendi kıble konusunda ayetin bir yanlışı düzelttiği fikrini uydururken ne gibi bir hata yaptığının farkında değil. insanda biraz ilmi edeb olmalı. bilmiyorsa bilmediğinin fakında olmalı. yani yıllarca peygamberimiz ve ashabı yanlış amel etmişler kuranı kerimde onu düzeltmiş. peygamerler hata yapmazlar hasan efendi. peygamberlerde zelle denen haller vardır onlarda hemen ayetle müdahale edilir. lütfen biraz kurana ve sünnete saygılı olalım.
insanlar ilim öğrenirken.
ben hiç bişey bilmiyorum ben bişeyler öğrendim ban bayağı bişeyler öğrendim ben herşeyi öğrendim (türkiyedeki keyfe keder müslümanların genel hali) benim bilmediklerimde varmış. benim bilmediklerim bayağı çokmuş benim hildiklerim bilmediklerimin yanında hiçbişeymiş.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma