Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Mihrciler ile yaptığım tartışmada hidayeti konusunu araştıracağıma dair söz vermiştim. İşte şimdi o araştırma :
Fatiha 6 - Hidayet eyle bizi doğru yola, اهْدِنَا
Bakara 2 - İşte o kitap, bunda şüphe yok, müttakiler (kötülükten korunacaklar) için hidayettir. هُدًى
Bu ayette görülüyor ki hidayet tabiri Kur’an-ı Kerim kast edilerek kullanılmış. Parantez içine hidayet rehberi yazmak ayeti saptırmak olacaktır. Bu çalışmamız boyunca da parantez içi kullanmayacağım. Sadece hitap olursa hitabın kime yönelik olduğunu bildirmek gibi durumlarda kullanacağız.
هُدًى kelimesi ile ilk defa Kur'an kast ediliyor.
Bakara 5- Bunlar, işte Rabblerinden bir hidayet üzerindedirler ve bunlar işte felaha erenlerdir. هُدًى
Ayetin Arapçasında geçen kelime min. Den dan manasına geliyor . Dolayısıyla hidayeti Allah’a ulaşmak olarak çeviremeyiz. Rabden gelen ne ? Vahiy yani Kur'an .
هُدًى kelimesi ile 2. defa Kur'an kast ediliyor.
Bakara 16- İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar. بِالْهُد 14;
Hidayet ve delalet kavramları ilk defa olarak bu ayette karşılıklı olarak kullanıyor. Onlar diye kast edilenlerin özellikleri ise önceki ayetlerde sayılıyor. Peki nedir bu özellikler :
1. Onlar inanmazlar (Bakara 6)
2. Kalbleri ve kulakları mühürlenmiştir. Kulaklarına perde çekilmiştir
(Bakara 7 )
3. inanmadıkları halde, "Allah'a ve ahiret gününe inandık." derler
(Bakara 8 )
4. Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar (Bakara 9 )
5. Kalplerinde hastalık vardır (Bakara 10 )
6. Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler. (Bakara 11)
7. Ortalığı bozarlar. (Bakara 12 )
8. Onlara: "İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bilmezler. (Bakara 13 )
9. Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler. Fakat şeytanlarıyle yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler (Bakara 14 )
10. Allah onlarla alay eder. (Bakara 15 )
Bakara 38- Onlara dedik ki: "Hepiniz oradan inin. Size benim tarafımdan bir hidayet geldiğinde, kim o hidayetçimin izinde giderse, onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
هُدًى ,هُدَايَ
Bakara 97- Söyle; her kim Cebrail'e düşman ise iyi bilsin ki, Kur'ân'ı senin kalbine Allah'ın izniyle kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, müminlere hidayet ve müjde kaynağı olmak üzere o indirdi. هُدًى
Görülüyor ki bu ayette de Bakara 2 – 5 nci ayetler doğrultusunda 3 . kez Kuran’a hidayet deniliyor.
Bakara 120- Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı.
هُدَى, هُدَى اللَّهِ .
İşte sorun da burada ortaya çıkıyor. İskender Bey ayette geçen hudâ kelimesinin birini hidayet diye çevirirken hidayet Allah’a ulaşmaktır diye çeviriyor. Peki gerçekten de bu şekilde bir tercüme veya anlayış doğru mu ?
Biz henüz çalışmanın başında olduğumuzdan bu hususa bir şey demiyoruz ve devam ediyoruz.
Bakara 135- Bir de: "yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız." dediler. Sen onlara de ki: "Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim'in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı." هُودًا
Bu ayette geçen hidayet tabirini ulaşmak olarak çevirdiğinizde ayetin ilk kısmının anlamı oturmasına rağmen ; ikinci kısmı ile beraber anlaşıldığında ortaya ciddi bir sorun çıkıyor .Yahudi veya Hıristiyan olun ki Allah’a ulaşırsınız cevabına mukabil hayır ben hanifim demek mantıksız bir cevap olmuş olur.
Burada demek ki hidayet kelimesi ile de yine kitap kast edilmiş olmasına rağmen biz örtülü bir anlatım olduğu ve farklı anlamalar çıkabileceği için (din) gibi sıralamamıza dahil etmiyoruz.
Bakara 137- Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse hidayeti bulmuş olurlar. Yok eğer yüz çevirirlerse onlar sadece ve sadece didişmenin içindedirler. Allah onlara karşı sana yeter. Ve O, işitendir, bilendir.
Peki bu ayette geçen siz kelimesinden kasıt ne ? Hemen bir önceki ayete bakalım :
136- Deyiniz ki, "Biz, Allah'a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim'e,İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa'ya ve İsa'ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız.
Demek ki Bakara 137 ‘deki hitap genel tüm müslümanlara yönelik bir hitap var . Bakara 137 ‘ deki amenu kelimesini deki Allah’a ulaşmayı dilemek olarak çevirmek Kur’an bütünlüğünü bozmuş oluyor.
Bakara 142- İnsanlar içinde bir kısım beyinsizler takımı, "Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da, batı da Allah'ındır. O, kimi dilerse sirat-ı müstakime ulaştırır. يَهْدِي
Bakara 143- Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. هَدَى اللَّهُ
Bu ayeti de Bakara 120 ile beraber en sona bırakıyoruz .
Bakara 157- İşte onlar var ya, Rablerinden, mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidayete erenler de onlardır. الْمُهْ 8;َدُونَ
Bakara 159 İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. Lanet edebilecek olanlar da lanet ederler.
وَالْهُد 14;ى
Bu ayette geçen kelimeyi Allah’a ulaşmak olarak çeviremeyeceğimize göre Kur’an kast edilerek 4. kez hidayet anlatılmış oldu.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bakara 175 - İşte onlar, hidayeti verip sapıklığı, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar! بِالْهُد 14;ى
Hidayeti verip sapıklığı alanlar ? kim bunlar ? Bir önceki ayete bakalım :
Bakara 174 : 174- Allah'ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Kıyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çıkarır. Onlara sadece acı veren bir azab vardır.
Görülüyor ki ilk ayette hidayetten kasıt yine Kur’an . Çünkü onlar tabiri ile Kur’an dan bir şeyi gizleyenler anlatılıyor ki Kur’an ı verip karşılığında sapıklığı almış oluyorlar.
Kuran hidayet kelimesinin kast ettiği mana anlamında 5 . kez kullanılıyor .
Bakara 185 - O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz. هُدًى
Kuran hidayet kelimesinin kast ettiği mana anlamında 6. kez kullanılıyor.
Ali İmran 3-4O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip doğrulayan bu kitabı hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'ı ve İncil'i de yine O indirmişti.. Evet bu Furkan'ı da O indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah çok güçlüdür, intikamını alır. هُدًى
Bu ayette de yine Kur’an dolaylı olarak hidayet olarak tavsif edilirken daha önceki kitaplar Tevrat ve İncil de doğrudan hidayet olarak vasıflandırılmış.
Ali İmran 8- Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin. هَدَيْتَ 06;َا
Hidayet demek ki Allah’ın bir hidayeti . Burada kullarında bir duası var. Peki kim bu kullar ? Bunlara ne hediye edilmiş de bunlar bu hidayet için dua ediyorlar ? Hemen bir önceki ayete bakalım :
Ali İmran 7 - Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez.
Kuran hidayet kelimesinin kast ettiği mana anlamında 7. kez kullanılıyor.
Ali İmran 20 - Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler ve haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlar içinde adaleti emredenlerin canına kıyanlar yok mu? Bunlarıacıklı bir azapla müjdele!
İslama girerlerse hidayete ermiş olurlar. İslama girmek Kur’an ı kabul etmekle olduğuna göre: Ancak ayetin ilk kısmında Efendimizle münakaşa edenler var kimler bunlar ve münakaşa konusu nedir bir önceki ayetten bakalım :
Ali İmran 19 - Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir.
Bu insanlara kitap verilmiş. Ayetleri de inkar ediyorlar. Demek ki Ali İmran ‘daki hidayet kelimesinin karşılığı yine Kur’an olmuş oluyor.
Kuran hidayet kelimesinin kast ettiği mana anlamında 8. kez kullanılıyor
Ali İmran 96- Şüphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet olan Beyt (Kabe)dir. هُدًى
Görüldüğü gibi bu ayette ise hidayet kelimesinin kastı Kabe.
Maide 44 - İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. هُدًى
Görüldüğü gibi hidayet kelimesi burada da doğrudan Tevrat için kullanılmış.
Maide 46- O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik. هُدًى
Görüldüğü gibi hidayet kelimesi burada da doğrudan İncil için kullanılmış.
Maide 108 - İşte bu, şahitliklerini gerektiği gibi yapmaları, yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmaları için en iyi yoldur. Allah'tan korkun ve emirlerini dinleyin. Allah, doğru yoldan çıkan bir topluluğu hidayete erdirmez. يَهْدِي
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Enam 35- Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma! الْهُدَى
Yüz çevrilen nedir ? Efendimizin kendisi midir yoksa başka bir şey midir ? Hemen önceki ayetlere bakalım :
Enam 33 - Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar, fakat, o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
Enam 34- Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir
Demek ki yüz çevrilen Kur’an ayetleri .
Enam 90- Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy. De ki:"Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür. هَدَى اللَّهُ , فَبِهُدَ 75;
Bunlar ile bir kısım resullerin ismi zikrediliyor. Ayette geçen هَدَى اللَّهُ kelimesini bunlar Allah’a ulaşan kimselerdir diye çevrilebilir.Peki bunların hidayeti nedir ? İşte bir önceki ayetten de bunu bulabiliriz :
Enam 89- İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlık) ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanımamazlık etmiyecek bir toplum getiririz.
Görüldüğü gibi resullerin hidayeti de yine bu ayette kitap olarak açıklanmış .
Enam 91 : Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar. وَهُدًى
Yine aynı kelime ve yine Tevrat için yani kitab için kullanılmış .
Enam 125- Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de saptırmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır. يَهدِيَه 15;
Gönlün ferahlaması ve sıkışması söz konusu. Peki gönlü ferahlatan hidayet nedir ? Bu sorunun cevabını ise
Yunus 57 : Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi
Demek ki Enam 125 ‘de kast edilen hidayet yine Kuran..
Enam 140- Bilgisizlik yüzünden beyinsizce çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine verdiği rızkı, Allah'a iftira ederek haram kılanlar muhakkak ki, ziyana uğradılar. Bunlar, doğru yoldan sapmışlardır; hidayete erecek de değillerdir . مُهْتَدِ 10;نَ
Hidayete ermeyi , Allah’a ulaşmak olarak yorumlarsak bu ayette çok ciddi sıkıntı çekmez miyiz?
2.Peki dün çocuklarını öldürenler kimlerdi ? Mihrcilere göre İslam Dairesine girip de Allah’a ulaşmayı dilemeyenler mi ? Hayır. Peki kimlerdi ? MÜŞRİKLER .
3.Peki bugün Allah’a ulaşmayanlar kendilerine Allah’ın bir rızkını haram ediyorlar mı ? Hayır .
4.Peki neydi bu haram edilen rızık ve haram edenler kimlerdi ?
Enam 137- Yine ortakları, müşriklerden çoğuna evlatlarını öldürmeyi güzel gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler, hem de dinlerini karıştırıp bozsunlar. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, uydurduklarıyla baş başa bırak!
Enam 138- Zanlarınca dediler ki:"Bunlar dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da sırtına binilmesi yasaklanmış hayvanlar." Bir kısım hayvanları da üzerlerine Allah'ın adını anmadan boğazlarlar. Bütün bunları Allah'a iftira ederek yaparlar. Allah onları iftiralarıyla cezalandıracaktır.
Enam 139- Dediler ki: "Bu hayvanların karınlarındakiler sadece erkeklerimize ait olup kadınlarımıza haramdır". Eğer ölü doğarsa o zaman hepsi onda ortaktır. Bu nitelemelerinden dolayı Allah onların cezasını verecektir. Çünkü O hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.
Demek ki 140 ncı ayette hidayete ermeyecek olanlar müşrikler . Buradan hidayeti
Kuran’a tabi olmak veya Kur’an yolu olarak tanımlayabiliriz ama biz şu anda bunu erken bulduğumuzdan üzerinde durmuyoruz.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Enam 157 - Yahut: "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk", demeyesiniz. İşte size de Rabbinizden açık delil, hidayet ve rahmet geldi. Allah'ın âyetlerini yalanlayıp, onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri sebebiyle azabın en kötüsüyle cezalandıracağız. هُدًى
Kur’an kast edilerek yine hidayet kelimesi kullanılıyor.
Araf 154 - Musa'nın öfkesi geçince levhaları aldı. Onlardaki yazıda, ancak Rablerinden korkanlar için bir hidayet ve rahmet vardı. هُدً
Yine kitap ve yine hidayet.
Araf 155- Bir de Musa, mîkatımız için (tayin ettiğimiz vakitte tevbe için) kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa: "Rabbim! dedi, dileseydin , bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın." وَتَهْدِ 10;
Eğer hidayet Allah’a ulaşmak olsaydı Musa as.’ın hidayete eriştirirsin demek yerine kendine ulaştırırdın demesi daha mantıklı olmaz mıydı ?
Araf 156- "Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük." Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır , o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım. هُدْنَا
Ayetin orijanline baktığından sana ulaştık manasında hiçbir kelime geçmiyor. Dahası rahmetinin ayetlerine inananlara mahsus olduğunu açıklıyor. Demek ki hidayet ile ayetlere inanmak birbiri ile ilişkili bir olay.
Araf 158- De ki; ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah'ın resulüyüm. O Allah ki, göklerin ve yerin bütün mülkü O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öldüren de, dirilten de O'dur. Bundan dolayı gelin, Allah'a ve resulüne iman edin. Allah'a ve Allah'ın bütün kelâmlarına iman etmiş bulunan o ümmî peygambere, evet ona uyun ki, hidayete erebilesiniz. تَهْتَدُ 08;نَ
Hidayetin o ümmi resule uymak ile erişebileceği anlatılmış bu seferde. O ümmi resulun çağırdığına uyun. (Kur’an’a)
Çalışmamı parça parça aktarıyorum ki hem okunması kolay olsun hem de sizlerden tenkidler bekliyorum doğru ve yanlış gibi. Özellikle yorumlarımda hata bulan arkadaşların bana bildirmelerini arz ediyorum.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Araf 203- Onlara (arzularına göre) bir âyet getirmediğin zaman, derleyip toplasaydın ya derler, sen de de ki; ben ancak Rabbimden bana ne vahyolunuyorsa ona uyarım, işte bütünüyle bu Kur'ân, Rabbinizden gelen basiretlerdir (kalp gözünü açacak beyanlardır), iman eden bir kavim için hidayettir, rahmettir. وَهُدًى
Yine bu ayette de Kur’an ’kelimesi hidayet kelimesi ile vasıflandırılmış. Üstelik de basiretin nasıl açılacağını anlatıyor. Çok ilginç değil mi ?
Tevbe 18 - Allah'ın mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekatı veren ve Allah'dan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır. لْمُهْتَ 83;ِينَ
Tevbe 19 - Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez. يَهْدِي
Tevbe 24 - Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez. يَهْدِي
Tevbe 33 - O öyle bir Allah'dır ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kılmak için göndermiştir. Müşrikler hoşlanmasalar da. بِالْهُد 14;
Allah resulu bize ne ile geldi ? Kur’an ile. Demek ki hidayet kelimesi bu sefer Kur’an’ ın yerine kullanılmış.
Tevbe 80. Onlar için Allah'dan ister mağfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kere mağfiret dilesen de yine Allah onları affetmeyecektir. Bu, onların Allah'ı ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayı böyledir. Allah, böylesine baştan çıkmış fasıklar güruhuna hidayet etmez. يَهْدِي
Tevbe 109- O halde binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kurmuş olan mı hayırlıdır, yoksa binasını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlı? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez. يَهْدِي
Tevbe 115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine iyice açıklamadıkça dalalete düşürmez. Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir. هَدَاهُم 18;
Hidayet Allah’a ulaşmaksa ; ruh ölmeden önce Allah’a ulaştıktan sonra bir daha delalete düşmesi mantıksızlık oluyor. Çünkü MİHR’ cilere göre Allah’a ulaşan kişinin günahları sevaba çevrileceği gibi kalb, göz ve kulağında bulunan perdeler de kaldırılıyor. Dolayısıyla Allah’a bu kadar yaklaşan bir kişinin hatta onda eriyen bir kişinin dalalete düşmesi düşünülemez.
Ama yukarıdaki ayette hidayete erdikten sonra dalalete düşmekten söz ediyor ki bu da hidayeti Kur’an veya kitap olarak ele alırsak taşlar yerli yerine oturuyor.
Allah kitabıyla resülü gönderiyor. Resul sakınacaklarını anlatıyor .
Yunus 9. Hiç şüphesiz iman edip salih ameller işleyenleri, imanlarından dolayı Rableri hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarından ırmaklar akar durur. يَهْدِيه 16;مْ
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Yunus 25 26 'da selam yurdundan bahseden ve sırat-ı müstakime hidayet edilmesi ile ilgili bir kısım vardı. Onu da yine önemine ve üzerinde düşünmeye binaen ayrı bir başlık altında yazdım yorumlarınızı bekliyorum
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Yunus 35- De ki, "Ortak koştuklarınızdan hakka hidayet edecek var mıdır?" Deki, "Allah, hakka a hidayet eder. O halde hakka hidayet eden mi kendisine uyulmaya daha layıktır, yoksa kendisine yol gösterilmeyince onu bulamayan mı daha layıktır. O halde ne oluyorsunuz? Nasıl hükmediyorsunuz?"
Aslında bu ayette anlaşılmayacak veya tartışmaya açılmayacak derecede açık bir ayet. Ama İskender Beyin yorumuna bakalım :
Üçüncü İHTARDA: 9. Hakka (Allah'a) ulaştıran Allah'tır.
10 / Yunus - 35 Kul hel min şurekâikum men yehdî ilel hakk, kulillâhu yehdî lil hakk(hakkı), e fe men yehdî ilel hakkı ehakku en yuttebea em men lâ yehiddî illâ en yuhdâ, fe mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne). De ki: "Sizin ortaklarınızdan Hakk'a hidayet edecek (ulaştıracak) kimse var mı?" De ki: "Allah, Hakk'a hidayet eder (ulaştırır). Öyleyse Hakk'a hidayet eden (ulaştıran) mı tâbî olunmaya daha lâyıktır (daha çok hak sahibidir) yoksa hidayete erdirilmedikçe, kendisi hidayete eremeyen kimse mi?" Artık size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
İlk okuyuşunuzda Elmalı Meali ile İskender Beyin meali arasında bir fark yok diye düşünebilirsiniz. Hayır tam tersi. İskender Bey hak kelimesi ile Esma’ül Hüsna’dan birisi olan HAK ismini anlarken ; Elmalı Merhum doğru, iyi , güzel, gerçek manalarına gelen hak kelimesini anlamış . Peki buradan Hak kelimesinin hangi manasını anlamalıyız ? Allah’ın isimlerinden birisi olan Hak kelimesini mi yoksa doğru ve gerçek manasına gelen Hak kelimesini mi ?
Dikkat edin : Hidayeti İskender Bey ne olarak yorumluyordu ? Ruhun Allah’a yani ilaha ölmeden önce ulaştırılması. Peki ilah kabul edilen put veya başka bir şey neden kişinin ruhunu Allah’a ulaştırsın ki ?
Eğer ayetin ilk kısmını düşünüyorum: Başka bir ilah var ve bu ilahkişinin ruhunu ölmeden önce kendi rakibine ulaştırıyor ? Mantıklı mı sizce bu ? Bana hiçte mantıklı gelmedi.
Ayetin ilk kısmında denseydi ki ortak koştuklarınız ruhlarınızı ölmeden önce kendilerine ulaştırsın evet o zaman mantıklı olurdu.
Demek ki burada kast edilen hak kelimesi Esma’ül Hüsna’ daki Hak kelimesi değil bilakis ; doğru ve gerçek manasındaki hak kelimesi olarak anlamak gerekli. .
. Ya da yine aynı sure içinde bir ayet arayalım :
Yunus 108. De ki: "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden hak geldi. Artık kim hidayeti kabul ederse kendi canı için kabul etmiş olur. Kim sapıklık ederse kendi zararına sapıklık etmiş olur. Ve ben sizin üzerinize vekil değilim."
Allah’tan bize gelen hak nedir ? Buradaki hak ne için kimin için kullanılmış. Bu ayetin tahlilini aşağıda yapacağız.
Yunus 43 - İçlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?
Yunus 57 - Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi. هُدًى
Allah’tan bize gelen ve şifa olan nedir ?
Fussilet 44 : Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur'ân yapsaydık onlar mutlaka: "Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?" derlerdi. Sen de ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır." İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur'ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar (da duymuyorlar).
Kur’an . Hidayet kavramı yine Kur’an için kullanıldı.
Yunus 108. De ki: "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden hak geldi. Artık kim hidayeti kabul ederse kendi canı için kabul etmiş olur. Kim sapıklık ederse kendi zararına sapıklık etmiş olur. Ve ben sizin üzerinize vekil değilim." يَهْتَدِ 10;
Allah’tan gelen Hak ne ? Allah’ın kendisi gelmeyeceğine göre :KURAN. Dikkat edin. Hidayeti kabul etmek. Yani Kur’an’ı kabul etmek.
Yusuf 111 - Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır. Bu Kur'ân uydurulmuş herhangi bir söz değildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir. َهُدًى
Demek ki neymiş Kur’an ? Hidayetmiş. Ama biz daha devam ediyoruz.
Rabbimiz her şeyi çift yaratmıştır(Yasin 36). Biricik mutlak tek , yaratılmamış ve kimseye muhtaç olmayan tek kudret ancak kendisidir(ihlas Suresi).
Çift yaratılış bahsinde -zıt eşlilik- konusu da vardır. Zıt-eşli olunarak varolunur. Örneğin atomun yapısında bu zıt eşlenik yapıyı görebiliriz.
Bu Yasin 36’ya ve zıt eşleniklik konusuna Allah izin verirse sonra değinmek istiyorum. Bu mevzuda sadece şunu belirtmek istiyorum, her şey zıttı ile kaim ve anlamlı.
Bu konu kavramlar için de geçerli. Siz bir kavramın anlamını net/sade/yalın olarak anlamak isterseniz onu zıttı ile birlikte değerlendirmek zorundasınız.
Örneğin Müşrik kavramının zıt anlamlısı Haniftir bunun gibi Hidayet kavramının zıt anlamlısı da Dalalettir. Yani Haniflik kavramı Müşriklik kavramıyla ele alınmalı ve bunun gibi Hidayet kavramı da Dalalet kavramıyla ele alınmalı.
Nasıl ki Haniflik kısaca Müşrik olmama haliyse, Hidayet de kısaca Dalalette olmama halidir.
Hidayet kelimesinin Dalalet kelimesinin zıttı olduğuna dair birkaç ayet:
Bakara 16- İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında dalaleti satın aldılar da, ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Bakara 175 - İşte onlar, hidayeti verip dalaleti, affedilmeyi bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Bunlar, ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar.
Enam 125- Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm'a açar. Kimi de dalalette bırakmak isterse, sanki göğe yükseliyormuş gibi, göğsünü dar ve sıkıntılı yapar. Allah, inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.
Enam 140- …Bunlar, dalalette olanlardır; hidayete erecek de değillerdir.
Araf 155- …Sen bu imtihanla dilediğini dalalette bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın."
Tevbe 115- Allah, bir kavmi hidayeteerdirdikten sonra, nelerden sakınacaklarını kendilerine iyice açıklamadıkça dalalete düşürmez. Gerçek şu ki, Allah her şeyi bilir.
SÖZÜN ÖZÜ HİDAYET DÜNYADA İKEN RUHUNU ALLAH’A ULAŞTIRMAK FALAN DEĞİLDİR. HİDAYET DALALETTE OLMAMAKTIR. DALALETTEN KURTARICI HER TÜRLÜ ARAÇ HİDAYETE VESİLE OLAN BİR ARAÇTIR. KİTAP, ELÇİ, MÜMİNLER HEPSİ ANCAK HİDAYETE ARAÇTIR. HİDAYETİ VEREN YANİ İNSANI DALALETTEN KURTARAN ANCAK ALLAH’TIR. “HADİ=HİDAYET VEREN” İSMİ/SIFATI YALNIZ RABBİMİZİNDİR.
Konu hakkındaki şu linkteki araştırmamı da okumanızı öneririm (Linkteki sayfanın sonuna bakınız). Çünkü DALALET-HİDAYET VE MÜŞRİKLİK-HANİFLİK kavramları kardeş kavramlardır. İki zıt kavram grubu arasında direkt bir bağ vardır. Kişi dalaletten kurtulur yani hidayete erer ve böylece müşrik olmaz yani hanif olur gibi bir bağ…
1-) Sevgili Tardu-Kaan sana ek bir iş daha çıktı. Hazır ısınmışken Hidayet kavramını Kur’andan taradığın gibi Dalalet kavramını da tararsan ve böylece bir çalışma da ortaya koyarsan çok daha güzel olacaktır.
2-) Fatiha Suresinden anlıyoruz ki Hidayette olanlar kendilerine nimet verilenlerdir. Hidayette olmayanlar da Dalalette/sapıklıkta olanlardır. Hidayet sıratı müstakim/dosdoğru olan yoldur. Dosdoğru yol ise hanifliktir(En’am 79-90)
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Estağfirullah. Elbette hidayet kavramını Allah'a ulaşmak olarak yorumluyorsanız o zaman Kur'an da dalalet kavramının da Allah'a ulaşmamaktan anlamına gelir ki yeni araştırma konumda bu olsun.
Bu arada Hanif abi beni öldürecek çünkü cihad ve zina konularını araştıracağıma söz verdim ama araya bir de dalalet kavramını soktum .
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma