HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Çalışmaları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Çalışmaları
Konu Konu: ARAF 46 Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

selam arkadaşlar,

araf suresinde  takıldım..yorumlarınızı bekliyorum

46.İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!"

47.Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: "Ey Rabbimiz, bizleri, zalimler topluluğuyla birleştirme."

48.A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı."

49."Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz?" Ey cennetliler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz.

sağlıcakla

Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 
ibrahimim
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 17 ekim 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ibrahimim

 

Araf ve Ashabı Araf kimlerdir?

Yazar: Hakkı YILMAZ

 

Teybin çalışmamızda bu yazıda bazı yer değiştirmeler yapılmıştır. Şu anda siz mevcut haliyle değerlendiriniz.

A’RAF ve ASHAB-I A’RAF

Muhterem Hocam!

A’raf suresini, sureye isim olan meseleyi size sormak istiyoruz.

A’raf 46-48. âyette iki taraf arasında bir hıcap (perde) ve A’raf üzerinde herkesi  sîmalarından tanıyan “adam”lardan bahsedilmekte ve cennete henüz girmedikleri halde cenneti ummaktadırlar. Cennet ehline selam deyip cehennem ehline, kibirlenmelerinden ötürü bu halde olduklarını hatırlatmaktadırlar.

Kendileri henüz girmedikleri halde cenneti uman ve herkesi sîmalarından tanıyan bu adamlar kimlerdir?

49. âyette “Üdhulû-l cennete” hitabını kim kime yapmaktadır.

Diyanet vakfı yayınlarının mealinde “girin cennete” ibaresini sanki A’raftaki o adamlar söylüyormuş gibi mana verilmiş. Kendileri henüz cennete girmemiş ve cenneti uman bu kimseler emir sıgasıyla kimlere hitap ediyorlar. Açıklamalarınızı merak ile bekliyoruz. Selam ve dualarımızla. Abdullah G. Çam.

A’raf ve Ashab-ı A’raf konuları müslümanlar arasına tutarsız rivâyetler ile yanlış olarak yerleşmiştir. Aynı “Kabir Azabı” ve “Berzah Alemi” konuları gibi.

 Her iki ifade de, rivâyet bombardımanı altında, tefsirciler tarafından değişik şekillerde yorumlanmıştır. Yüzlerce farklı yorum ve farklı rivâyet vardır kaynak kitaplarda. Kaynak kitaplar maalesef,  mesnetsiz, bu gerçek dışı  kabulleri bu güne kadar taşımış, müslümanlar arasında tutarsız bir inanç, anlaşılmaz bir kavram oluşmasını sağlamıştır. Bunları gören herkes  ister istemez “Bu Kur’ân ne anlaşılmaz bir kitap!” demek durumunda kalıyor. Hâşâ. Halbuki Kur’ân anlaşılmaz, kapalı bir kitap değildir. O, Mübin’ dir, açık seçiktir. Her seviyeden kişi rahatça, kolayca anlar onu.

Rivâyetleri burada tek tek döküp saymanın bir anlamı yok. İbn-i Kesir yüzlerce rivâyeti sayıp dökmüş sonra da “Bu rivâyetler hep gariptir” diye son noktayı koymuş.

 Biz, bu garip  rivâyetler nedeniyle, A’raf ve Ashab-ı A’raf ifadelerinin müslümanlar arasında yer tutmuş olan anlamlarını özetleyip, sonra da işin aslını Kur’ân’dan tahlil edelim.

                         A’raf ile ilgili oluşmuş inanışlar:

1) A’raf, sırat köprüsünün üstündeki yüksekçe bir yerdir, burçtur.

                                   2) A’raf, cennetle cehennem arasında Uhud dağına benzer bir mevkidir.

3) A’raf cennetle cehennemi birbirinden ayıran bölgedeki surun yüksek bir yeridir.

Ashab-ı A’raf ile ilgili oluşmuş inanışlar:

1) Ashab-ı A’raf, iyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerdir. Bunlar cennete hemen konulmayıp ikisi arasında (A’rafta, arabölgede) bir müddet bekletilip sonra cennete konulacaklar.

2) Ashab-ı A’raf, meleklerdir. Müminleri ve kâfirleri yüzlerinden tanırlar.

3) Ashab-ı A’raf, peygamberler, şehitler, yüksek şahsiyetli alimlerdir.

4) Ashab-ı A’raf, cennet ve cehenneme girmeyi gerektirecek durumda olmayan kimselerdir ki, bunlar, peygamberlerden haberi olmayanlar, kâfir ana-babanın, küçükken ölmüş çocukları, veled-i zinalar/zinadan doğan çocuklar ve delilerdir.

Aslında daha çok madde saymak mümkün. Biz bunları dört ana grupta toplamaya çalıştık.   Saydığımız bu dört ana gruptan her biri bir çok garip, zayıf rivâyetlere dayanılarak ortaya çıkarılmıştır. Bu inanışların çoğu Kur’ân ile çelişir.

Kur’ân’ı anlamayıp, Kur’ân dışı söylentilerin ardına düşülürse  doğal olarak dört çeşit değil dört bin çeşit görüş ve inanç ortaya çıkar. Öyleyse biz Kur’ân’a yönelip Kur’ân’daki ifadeler nelerdir  ona bakalım.

A’raf ve Ashabı A’raf ifadelerinin yer aldığı âyetleri tahlil edelim. Tahlile başlarken söz konusu âyetlerin yer aldığı pasajı  (35-53 âyetlerin hepsini) inceleyelim.

                                                       Anlatım düzeni:

35, 36. âyetler:

Bu âyetlerde Rabbimiz, bize kurtuluş ve helak yollarını açıklıyor:

“Ey Ademoğulları! Size, aranızdan, âyetlerimizi anlatan elçiler geldiğinde, kim takvalı davranır ve kendini iyileştirirse, işte onlara kaygı yoktur ve onlar üzülmeyecekler de.

Ve âyetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara gelince, işte onlar Ateş’in arkadaşlarıdır ve orada temelli kalacaklar.”

37-41. âyetler:

Bu âyetlerde insanlar yanlışa karşı uyarılıyor.

“Öyleyse, Allah’a karşı yalan uyduran veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? İşte onlara Anakitap’taki payları erişecektir; sonunda elçilerimiz, canlarını almak üzere geldiklerinde, onlara,”Allah’ın yerine dua ettikleriniz nerede?” diyecekler. –Onlar, “bizden ayrıldılar” diyecekler ve inkarcı olduklarına, kendi aleyhlerine tanıklık edecekler.

Allah, “Sizden önce geçmiş cin ve insan toplumlarıyla birlikte Ateş’e girin” diyecek. Her ümmet/toplum girdikçe, kız kardeşine (1) lanet edecek. Sonra, hepsi birbiri ardından orada buluşunca, sonrakiler, öncekiler (2) için, “Rabbimiz! Bizi saptıranlar işte bunlar: Onlara ateşten iki kat ceza ver” diyecekler.-O, “Her biri için iki kattır, ama siz bilmiyorsunuz!” diyecek.

Ve öncekiler, sonrakilere (2), “Ama sizin bizden hiçbir üstünlüğünüz yok. Öyleyse kazandığınıza karşılık cezayı tadın!” diyecekler.

Hayır, göstergelerimizi yalanlayan ve onlara karşı büyüklük taslayanlara, göğün kapıları kesinlikle açılmayacak, deve/urgan (3) iğnenin deliğinden geçmedikçe de Cennet’e giremeyecekler. Suçluları işte böyle cezalandırırız.

Onlar için Cehennem’den bir yatak ve üstlerinde de örtüler vardır. Hainleri işte böyle cezalandırırız.”

42-43. âyetler:

 Bu âyetlerde doğrunun peşinden gidip de kendini kurtaranlara müjdeler veriliyor, onlar özendiriliyor.

“İnanan ve iyi işler yapanlara gelince –ki hiç kimseye kapasitesinden fazlasını yüklemeyiz,- işte Cennet halkı onlardır. Orada temelli kalacaklar.

Ve göğüslerindeki kini çıkarıp atacağız. Altlarından ırmaklar akacak; “Övgü bizi buraya ileten Allah’a! Eğer Allah bizi doğru yola iletmeseydi, biz doğru yolu bulamazdık. Hiç kuşkusuz Rabbimizin elçileri, bize gerçekle geliyorlardı!” diyecekler. –Ve onlara, “işlediğinize karşılık, işte mirasçısı olduğunuz Cennet!” diye seslenilecek.”

44, 45. âyetler:

Bu âyetlerde inzar ve tebşirin sonucu açıklanıyor. Temsili bir tablo çiziliyor, cennettekilerle cehennemdekiler konuşturuluyor. Salt bilgi aşılıp cennet ve cehennem ehli canlı-canlı sahnede izlettiriliyor.  Ki uyarı ve müjde mükemmel yapılmış olsun.

“Ve Cennet  halkı ateş halkına, “Biz, Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye nida ettiler. Onlar da “evet” dediler. Aralarından bir duyurucu, “Şüphesiz ki Allah’ın lanetinin, Allah’ın yolundan geri çevirip yolun eğri-büğrüsünü isteyen ve ahireti inkar eden zalimlerin üstüne olacağını” duyurdu.””

46-49. âyetler.

Burada bir parantez açılıyor

“46- Ve aralarında perde vardır. (4) A’raf (5) üzerinde, onların hepsini sîmalarından/alâmetlerinden (6) tanıyan kimseler vardır. Ve bu kimseler, cenneti umup da henüz girmemiş olan (7) cennet ehline “Selam olsun size!” derler. (8)

47) Gözleri ateş ehline çevrilince “Rabbimiz! Bizi bu hainlerle birlikte bulundurma” derler. (9)

48-49)  A’raf ashabı alâmetlerinden tanıdıkları kimselere seslenip, “ topluluğunuz ve şişindiğinizler size yarar sağlamadı, Allah’ın, rahmetine (x) erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz, şunlar mı?”

(x)) Bu rahmet, “Girin cennete, size kaygı yoktur, üzülmeyeceksiniz de! (10)”dir.

50-53. âyetler:

Parantez kapatılıyor ve tekrar temsili sahneye dönülüyor.

“Ve Ateş’in arkadaşları, Cennet’in arkadaşlarına, “Bize biraz su veya Allah’ın size verdiği yiyecekten gönderin” diye seslendiler, -onlar da “Allah, dinlerini alaya ve eğlenceye alan, basit, iğreti hayata aldanan inkarcılara ikisini de gerçekten yasaklamıştır!” dediler. –Bu günle karşılaşacaklarını unuttukları, âyetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi, biz de bu gün onları unutacağız.-

Hiç kuşkusuz onlara, inananlar için, bir yol gösterme ve rahmet olarak, tam bir bilgiyle açıkladığımız bir Kitap getirmiştik.

Onun gerçekleşmesinden başka ne bekliyorlar? Onun gerçekleşeceği gün geldiğinde, önceleri onu unutanlar, “Rabbimizin elçileri gerçekten bize gerçeği getirmişti. Acaba bizim için aracılık edecek aracılar var mı? Veya geri gönderilip de yaptıklarımızdan başkasını yapabilir miyiz?” diyecekler. Kuşkusuz kendilerini kayba uğratmışlardı. Uydurdukları şeyler de onlardan ayrılmıştır.”

Bu anlatım düzeni dikkate alınıp Kur’ân’ın lafzı ifadeleri kurallara göre anlamlandırılırsa sorun çözülür. Mesele ayan beyan anlaşılır.

Özetlersek Ashab-ı A’raf, dünya üzerinde yaşayan iman-küfür, takva-fücur kavramlarını öğrenmiş kimselerdir. Bunlar çevrelerine baktığında çevrelerindeki  imanlı ve takvalı olanların cennetlik olduklarını ve yine çevrelerindeki insanlardan kâfir ve fâcir olanların da cehennemlik olduklarını bilebilirler.

Bu olayın ahiretle alakası yoktur. Temsili anlatım kısımlarında cennet ve cehennem ehillerinin diyaloglarının geçmiş zaman kipiyle verilmesi hem Zat-ü Zülcelal’e göre zaman mefhumunun olmayışı hem de tahakkukunun kesinliği  nedeniyledir. Bu tür anlatım Kur’ân’ın bir çok yerinde mevcuttur.

AÇIKLAMALAR:

(1)                            Âyette geçen “uhteha/kız kardeşine (ümmetin kız kardeşi) ifadesi kişinin kız kardeşiyle karıştırılmamalıdır. Ümmetin kız kardeşi, dindaş, yandaş, ülküdaş demektir. Müşrikler müşriklere, yahudiler yahudilere, ateistler ateistlere……

(2)                            38. ve 39. âyetlerde öncekiler ve sonrakiler ifadeleri cehenneme evvel ve sonra girenler demek değildir. Zuhruf suresi 67. âyetin delaletiyle birbirinin izinden gidenler demektir. Ki öncekiler, sapık fikrin sahipleri imamlar; ideologlardır. Sonrakiler de bu sapıkların arkasından gidenler, onlara uyanlardır.

(3)                            Âyette geçen “cemel/deve” sözcüğü bazı kıraatlarda “cümmel/urgan” olarak okunur. İğne-iplik ilişkisi dikkate alınınca “cümmel” kıraati tercihe şayandır. İlişki urgan-iğne ilişkisi olur.

(4)                            Âyetin bu kısmı, anlamca 44, 45. âyet grubuna bağlıdır. Temsili olarak anlatılan, bir nevi canlı canlı yaşatılan cennet ve cehennem halkının diyaloğunun yüzyüze olmayıp aralarında bir perdenin bulundurulduğu, tarafların birbirlerini görmeden konuştukları anlatılıyor. Bu âyette geçen ‘hicab/perde’nin Hadid suresi 13. âyette geçen ‘sur’ ile alakası yoktur. Hadid  suresi âyet 13’teki geçen”kapısı olan sur/duvar” bildiğimiz cennet kapılarının bulunduğu sur/duvardır (mecazen). Buradaki konu edilen hicap/perde ise temsilin sahnesindeki bir dekordur. Sahnede bulunan iki ayrı grup oyuncunun arasına çekilmiştir.

          (5) A’raf sözcüğü ‘urf’ sözcüğünün çoğuludur. Yani bu sözcük çoğuldur. “Ef’âl” kalıbında cemikıllettir. Anlam olarak 3-10 adedi kapsar. Yukarıda gördüğünüz, yanlış kabuller ve bu kabullere göre yazılmış tefsir ve mealler Sözcüğün çoğul oluşunu hiç dikkate almazlar.  Bir tepe, burç, bir ara bölge deyip geçerler. Halbuki en azından, tepeler, bölgeler, burçlar demeliydiler.

‘Urf’, kum yığını, yerden yüksek olan yer demektir. Hatta Araplar horozun ibiğine, atın yelesine de ‘urf’ derler. Ama burada dikkat edilecek nokta kök harfler; “ARF”dir. Ki bu sözcüğün gerçek anlamı, bilindiği gibi ilim, irfan/iyiyi kötüyü, eğriyi- doğruyu ayırabilme yetisidir. ‘Urf’ ise vaz’ında bu yetideki derecelerin yüksekçe olanıdır. Biz buna bilgi tepesi diyebiliriz. Ülkemizde bilgi aşamaları “deniz” ile ilgili sözcükler ile ifade edilir: “yufka, derin, derya, okyanus vs. gibi. Demek oluyor ki Araplar bilgi derecelendirmesini “tepe, dağ” sözcükleriyle ifade ediyorlarmış. ‘Urf’ da bilgi derecesinin en küçüğü (tepecik) anlamında kullanılıyormuş. Lisan-ül Arab’da açıklandığına göre yukarıda açıklanan:

 “1) A’raf, sırat köprüsünün üstündeki yüksekçe bir yerdir, burçtur.

                                   2) A’raf, cennetle cehennem arasında Uhud dağına benzer bir mevkidir.

3) A’raf cennetle cehennemi birbirinden ayıran bölgedeki surun yüksek bir yeridir. ” gibi anlamlar tefsirciler tarafından ortaya atılmıştır, dilbilimceleri tarafından değil. (İbn- Manzur, Lisan-ül Arab Cilt 6; S. 198)

Mekke’deki “Arafat” bölgesinin adı, “itiraf” sözcüğü de aynı kökten türemiştir.

 Bu gün öğretim derecelerini incelersek, ülkemizde, öğrenimin, ilköğretim, orta öğretim, yükseköğretim gibi derecelendirildiğini görürüz.  Bu günkü anlayışımıza göre ‘Urf’ (bilgi tepeciği), ilköğretim derecesidir diyebiliriz.

Bu tespit ve anlayış sadece bizim tespit ve anlayışımız değildir. Büyük tefsircilerimizden Hasan-ı Basri ve Zeccac’ın da tespit ve anlayışları böyledir. Fahredddin-i Razi  en makul ve makbul görüş ve tespitin bu olduğunu bildirir. Ama bu gerçekler, rivâyet toz-dumanı içinde kaybolup gitmiştir.

Bu açıklamalardan sonra  diyebiliriz ki “Ashab-ı-A’raf” da, bu dünyada ilköğretim seviyesinde  (az seviyede) bilgi sahibi olan kimselerdir. Kimin cennetlik, kimin cehennemlik olduğunu bilmek için çok derin bilgiye, yüksek tahsile gerek yok. Az bilgili insanlar bile bunu kişilerin yaşam tarzlarından bilebilir. Parantez içinde bize bildirilen işte budur.

(6) Sîmalarından/ alâmetlerinden. Bu alâmetler onların yaşam tarzlarıdır. Müminlik-müttekilik, kâfirlik-fâcirlik gibi. Bu ölçüleri bilen kimseler çevrelerindeki kimselerden kimin cennetlik, kimin cehennemlik olduklarını bilebilirler. Âyette ifade edilen işte budur. Bazı tefsircilerin, Âl-i Imran suresi  106, 107 ve Zümer suresi âyet 60’ta açıklanan, ahirette, bazılarının yüzünün beyaz, bazılarının siyah oluşunu bu âyetin tefsirinde kullanmaları çok yanlıştır. Tefsir ve meallere bakarsanız “sîma” sözcüğünün “yüzlerinden”, “yüz çizgilerinden” veya “yüzlerindeki alâmetlerden” diye çevrilmiş olduğunu görürsünüz. Halbuki “sîma”, sadece “alâmet, gösterge, eser, belirti” demektir. Bakara suresi âyet 273, Muhammed suresi âyet 30 ve Rahman suresi âyet 41’e de bakılabilir. Sözcüğün anlamı Fetih suresi 29. âyetteki “sîmahüm fi vücuhihim/alâmetleri, secde eserinden, yüzlerindedir.” ifadesiyle karıştırılmıştır. Ne yazık ki Türkçe’ye de “sîma” sözcüğü “yüz, çehre” olarak girmiştir. Halbuki “yüz, çehre” ifadesinin karşılığı “vech”tir. “yüzdeki alâmet/belirti” ifadesinin karşılığı da “sîma-ül vech”dir. Görüldüğü gibi Fetih suresi 29. âyette öz anlamlarıyla ayrı ayrı yer almıştır.

   (7) Âyette geçen “…cenneti umup da henüz girmemiş olan.” nitelemesi Ashab-ı A’raf’a ait değildir. Ashab-ı A’raf’ın çevresinde bulunan ve onların yaşam tarzlarından tanıdıkları cennetlik kimselerin niteliğidir. Bu ifade onların henüz ölmemiş  dünyada yaşayan insanlar olduklarının açık-seçik beyanıdır.

(8) Azıcık bilgili insanlar, çevrelerindeki insanlara bakıp yaşam tarzlarından; mümin, mütteki oluşlarından cennetlik olduklarını kavrayınca onlara imrenirler ve “Selam size/ne mutlu size” diye hayranlıklarını dile getirirler.

(9)  Yine bu az bilgili insanlar, çevrelerine bakıp, bazı insanlarında yaşam tarzlarından; kâfirlik ve fâcirliklerinden dolayı cehennemlik olduklarını öğreniverince, onlar gibi olmamak için dua ederler. Ayrıca 48 ve 49. âyetler de gördüğünüz gibi onları uyarmaya da gayret  ederler.

(10) Bilindiği gibi tefsircilerin ve mealcilerin ekserisi bu âyeti çözememişler veya çözmemişlerdir. İlk birisinin yazdığını aynen kabul edip kendileri dirâyet göstermemişler, âyeti anlatabilmek için “Girin cennete, size kaygı yoktur, üzülmeyeceksiniz de!” ifadesinin önüne arkasına parantezlerle bir çok ifade yamamak durumunda kalmışlardır. Parantezli ifadelerin birden çokluğu ve birbirinden farklılığı kimseyi tatmin etmediği gibi üstelik konuyla ilgili bir çok yanlış anlayışa da neden olmuştur.

Âyetteki “üdhulû” cümlesi âyetteki “rahmetin” ifadesinden “bedel” yapıldığı takdirde anlaşılmayacak bir şey kalmaz.Teknik olarak buna herhangi bir engel yoktur. Bu takdirde anlam bizim verdiğimiz anlam olur. Rabbimizin Cennete girdirme ve orada korkusuz ve üzüntüsüz bir yaşam (rahmet) sunuşunu anlamak için ise, Konumuz olan pasajı yeniden bir tetkik ile Bakara suresi âyet 112, 262, 274,  277, Al-i Imran suresi âyet 195, 170, Nisa suresi âyet 13, 124, 57, 122, Maide suresi âyet 12, 69, En’am suresi âyet 48, A’raf suresi âyet 35,  Yunus suresi âyet 62, Zuhruf suresi âyet 68, 70, Ahkaf suresi âyet 13, Meryem suresi âyet 60, Mümin suresi âyet 40, Ya Sin suresi âyet 26, Nahl suresi âyet 32,  Hıcr suresi âyet 46, Kaf suresi âyet 34, Fecr suresi âyet 29, Enbiya suresi âyet 86, Ankebut suresi âyet 9, Hacc suresi âyet 14, Muhammed suresi âyet 12, Fetih suresi âyet 5, 17, 25, Saff suresi âyet 12, Tahrim suresi âyet 8, Teğabün suresi âyet 9, Talak suresi âyet 11 ve Mücadele suresi âyet 22’ye de bakılabilir. Bu âyetlerde Rabbimizin rahmetinin “cennete giriş ve orada korkusuz, kaygısız güvenli bir hayat” olduğu, lafzen ve manen anlaşılır.

Yazar: Hakkı YILMAZ

http://www.istekuran.net/?p=101

 



__________________
Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Yukarı dön Göster ibrahimim's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ibrahimim
 
muvahhit
Ayrıldı
Ayrıldı


Katılma Tarihi: 24 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı muvahhit

selam...

hakkı yılmazın yorumu bende bir yeterlilik uyandırmadı doğrusu..araştırmaya devam

sağlıcakla

Yukarı dön Göster muvahhit's Profil Diğer Mesajlarını Ara: muvahhit
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats