Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Safa ve Merve Taslari ile ZemzeminMekkedeki konumu ile Hacerin hikayesi?
Mekkeye giden hacilarin Safa ve Merve denen iki kaya arasinda 7 defa gidip gelmeleri gerekmededir. Bu Hz Ibrahimin ikinci karisi Hacerin iki yer arasindaoglu Ismaile su bulmak icingidip gelmesini sembolize eder. (Allah hz Ibrahime hacer ve oglu ismaili colde sussuz ve yiyeceksiz birakmasini emretmistir!!!!!!). Ismail ayagini yere vurur ve yerden zemzem denen su fiskirarak hem ismail ile hacer hemde mekke nin dogasina hayat veren su fiskirir.
Hatta islam alimleri bunun Bakara suresi 158 ayetde gectigini soylerler.
Bakara 158 Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bilir.
Colde sususuz ve yiyeceksiz bir sekilde birakilan anne ve ogul aciklihikayesinin Kurandan hic bir dayanagi yokdur. Asil ilginc olan digger bir seyde butun insanlarin cagrildigi bir hac icin bu kadar renkli ve acikli bir hikayenin uydurulmasidir. (Sure 22:27) Allahin varligina inanmayan insanlar Mekkeye gelecek, sususuz bir anne bir cocugun hikayesini yasayarak Allah’I yuceltecekler.
Bu masalla ilgili digger bir sorun ise sudur.Hz Ibrahimin Ikinci karisi olduguna dair Kuranda hic bir delil yokdur. Bu hz Ibrahimin ikinci karisi masali Yahudi tarihinden hz Ibrahimogullari isak ile ismail arasindaki rekabeti aciklamakicin kullanilmistir. isak ozgur bir kadinin, ismail kole bir kadinin oglu)
Peki Zem zem mucizesi nasil oldu. Dogal kaynak sulari arkolojik arastirmalar gore yuzyillardir bu bolgede vardir. Mekke yakindaki daglardan gelen dogal sular ile yuzyillardir su ihtiyacini zaten karsilamakdadir.Kaynak suyunun mucize oldugunu soyleyeniniz mumkun olurmu acaba ?Kudus yakinlarindaki Mescidi aksadan 1000 ayak uzaklidaki Gihon Pinari kayitli tarihe gore 3000 senedir akmakdadir. Kaynaklarin mucize oldugunu soyelebilirmisiniz.
Simdi Bakara 158 deki Safa ve Merve konusundaki onyargilara dair yanlislikara bakalim.. Bu kelimelerin gercek anlamlariancak bu kelimlerin gectigi ayeti cok dikkatli calisarak bulunabilir.Ayetde Safa ve Mervenin Allahin nisanlari oldugundan bahsedilir. (min şeairillah) Ayni kelime şeairillah aynen su ayetlerde gecmekdedir.5:2, 22:32-33, 22:36. Bu ayetlerin hepsinde, hac toplantilarindaki hayvanlara isaret etmekdedir.Simdi ayetler bir bakalim.
MaideSuresi Ayet 2: Ya eyyühellezine amenu la tühillu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la amminel beytel harame yebteğune fadlem mir rabbihim ve ridvana ve iza haleltüm fastadu ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami en ta'tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedidül ikab
Maide 2 Ey o bütün iyman edenler! ne Allahın şeâirine, ne şehri harâma, ne kurbanlık hediyyelere, ne gerdanlıklarına ne de mevlâlarının gerek fazlını ve gerek rızasını arayarak beyti harâma doğru gelenlere sakın hurmetsizlik etmeyin, ihramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanın, sizi Mescidi haramdan menettiler diye bir takımlarına karşı beslediğiniz kin sakın sizi tecavüze sevk etmesin, birr-ü takvâ üzere yardımlaşın, günah-ü taaddi üzere yardımlaşmayın, Allahdan korkun çünkü Allahın ıkabı çok şiddetlidir
HAC suresi 32.-33 Zalike ve mey yüazzim şeairallahife inneha min takvel kulub. Leküm fiha menafiu ila ecelim müsemmen sümme mehillüha ilel beytil atiyk
Hac 32-33 Bu budur, her kim de Allahın şeairine -kurbanlıklarına - ta'zîm ederse şübhesiz o kalblerin tekvasındandır. Sizin için onlarda muayyen bir zamana kadar bir takım menfeatler vardır, sonra da varacakları yer Beyti atika müntehîdir
Hac Suresi 36 Ayet Vel büdne cealnaha leküm min şeairillahi leküm fiha hayrun fezkürüsmellahi aleyha savaf fe iza vecebet cünubüha fe külu minha ve at'imül kania vel mu'terr kezalike sehharnaha leküm lealleküm teşkürun.
Hac 36 Hem o bedeneler, o güvdeli hayvanlar - var â biz onları Allah şeâirinden kıldık, sizin için onlarda hayır vardır, binaenaleyh ön ayaklarının biri bağlı olarak bir düzüye üzerlerine Allahın ismini anın, yanları yere yaslandığı vakıt da onlardan yiyin, kanaatliye ve istiyene ıt'am da edin, o böyle onları size müsahhar kıldı ki şükr edesiniz
Simdi Bakara 158 tekrar gidip Arapca sozlugun verdigi ayni kelimelerin farkli anlamalari ile ayete tekrar bakalim. (Safa ve Merve = Sut yuklu Deve ve Keci: Dikkat edelim ayet Hac torenlerinden sonraki durumdan bahsediyor. Hacdan sonra yapilanlardan bahsedilen ayetlerde); Safa ve Merveye Sut yuklu deve ve keci anlami degilde: Iki kaya parcasinin adi veriliyor: Simdi onceki ayettler ve sonraki ayetlere bakarak Bakara 158 tekrar bakalim Ceviri NOT)
Bakara 158 Şüphe yok ki, sut ile yuklu olan dev eve keci ( Safa ile Merve )Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onlardan faydanalanmasindakendisine bir günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder ve (yapılanı) hakkıyla bilir.
ZemZemin mucize su olmasi gibi , ona benzer bir suyuda Taif yakinlarinda geolojik yapidan dolayi binlerce yildir akan suyu gorebiliriz. . Ne Geolojik yapidan kaynaklanan suda neden Taif yakinlarindaki suda bir mucize vardir.
Colde sususuz ve yiyeceksiz bir sekilde birakilan anne ve ogul aciklihikayesinin Kurandan hic bir dayanagi yokdur. Asil ilginc olan digger bir seyde butun insanlarin cagrildigi bir hac icin bu kadar renkli ve acikli bir hikayenin uydurulmasidir. (Sure 22:27) Allahin varligina inanmayan insanlar Mekkeye gelecek, sususuz bir anne bir cocugun hikayesini yasayarak Allah’I yuceltecekler.
Bu masalla ilgili digger bir sorun ise sudur.Hz Ibrahimin Ikinci karisi olduguna dair Kuranda hic bir delil yokdur. Bu hz Ibrahimin ikinci karisi masali Yahudi tarihinden hz Ibrahimogullari isak ile ismail arasindaki rekabeti aciklamakicin kullanilmistir. isak ozgur bir kadinin, ismail kole bir kadinin oglu) ......
Simdi Allah bize Tarihi bilgiyi Kuranda verdi ise.
Yusuf 3 Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasasi bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihi le minel ğafilin
Yusuf 3 "Sana bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel bir anlatımla tarihi aktarıyoruz. Sen daha önce bundan habersizdin."
Bu bilgi Kuranda yok ise bu hikaye gercek olmaz o zaman. Aynen 5 vakit namaz gibi .
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ikinci Gorus. Hadislerdeki Gorus
Simdi Allah bize Tarihi bilgiyi Kuranda verdi ise.
Yusuf 3 Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasasi bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihi le minel ğafilin
Yusuf 3 "Sana bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel bir anlatımla tarihi aktarıyoruz. Sen daha önce bundan habersizdin."
Simdi Buhari bu olayi nasil anlatiyor ona bakalim. Yani Ikinci Gorus. Amac iki gourusude bilmek kararimiz ona gore vermek. Bu olay Kuranda Gecmedigine gore BUhari bunu nerden anlatiyor. Buyrun beraber okuyalim. Allah Kuranda belirtmedigien gore Buhari ozel vahiyde almadigina gore. !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!1
1871. İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: İbrâhim sallallahu aleyhi ve sellem, İsmâil'in annesi (Hâcer) ile henüz memedeki oğlu İsmâil'i alıp Mekke'ye getirdi. Onları Kâbe'nin üst tarafında ve zemzemin yukarısındaki büyük bir ağacın altına bıraktı. O vakitler Mekke'de kimse bulunmadığı gibi içecek su da yoktu. İşte İbrâhim, karısı ile oğlunu oraya bıraktı. Yanlarına da bir dağarcık hurma ve bir kırba su koydu. Sonra İbrahim arkasını dönüp gitmeye başladı. Hâcer onun peşini bırakmadı:
- İbrâhim! Bizi konuşup görüşecek bir kimsenin, yiyip içecek bir şeyin bulunmadığı bu vadide tek başına bırakıp da nereye gidiyorsun? diye sordu. Bu soruyu birkaç defa tekrarladı. İbrâhim dönüp bakmadı bile. Sonunda Hâcer: Bunu böyle yapmanı sana Allah mı emretti? deyince
İbrâhim: - Evet, Allah emretti, diye cevap verdi. Hâcer: - Öyleyse Allah bizi korur, dedi.
Hâcer geri döndü; İbrâhim sallallahu aleyhi ve sellem de yürüyüp gitti. Kimsenin kendisini göremediği Seniyye mevkiine varınca, yüzünü Kâbe tarafına çevirdi; sonra ellerini kaldırarak şöyle dua etti:
"Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını, senin saygı duyulması gereken Mukaddes Mâbed'inin yanında, ekin bitmez bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerine onlara karşı muhabbet koy ve kendilerine bazı meyvelerden rızık ver. Umarım ki nimetlerine şükrederler" [İbrâhim sûresi (14), 37].
Hâcer İsmâil'i emziriyor ve kırbadaki sudan içiyordu. Nihayet kırbadaki su tükendi. Hem kendi hem oğlu susadı. Çocuk susuzluktan yerde sızlanıp yuvarlanmaya başlayınca, Hâcer onun bu halini görmemek için oraya en yakın tepe olan Safâ'ya gitti ve tepenin üstüne çıktı. Sonra acaba birini görebilir miyim diye vâdiye bakındı; fakat kimseyi göremedi. Safâ tepesinden inip vâdiye gelince, koşmasına engel olmasın diye elbisesinin eteğini topladı. Sonra da çok zor durumda kalmış bir insanın son gayretiyle koşmaya başladı; vâdiyi geçip Merve'ye geldi. Tepenin üstüne çıkıp acaba birini görebilir miyim diye bakındı; fakat kimseyi göremedi. İki tepe arasında böyle yedi defa gidip geldi.
İbni Abbas radıyallahu anhümâ sözünün burasında şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "İşte bundan dolayı insanlar Safâ ile Merve arasında sa'yeder" buyurdu. Sonra da sözüne şöyle devam etti:
Hâcer Merve tepesine çıkınca bir ses duydu. Kendi kendine "Sus! Dinle!" dedi. Sonra iyice kulak verdi, aynı sesi bir daha duydu.
- Tamam, sesini duyurdun. Yapabiliyorsan bize yardım et! diye seslendi. Bir de baktı ki, zemzemin olduğu yerde bir melek, topuğuyla -veya kanadıyla- yeri kazmakta! Nihayet su göründü. Hâcer, akıp gitmesin diye suyun etrafını eliyle şöyle çevirmeye, suyu avuçlayıp kırbasını doldurmaya başladı. Hâcer suyu avuçladıkça, bir rivayete göre avuçladığı kadar, yerden kaynıyordu.
İbni Abbas radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: "Allah İsmâil'in annesine rahmet etsin. Zemzemi kendi haline bıraksaydı -veya suyu avuçlamasaydı- zemzem akarsu olurdu" buyurdu. İbni Abbas sözüne şöyle devam etti:
Hâcer sudan içti ve yavrusunu emzirdi. Melek ona: - Bize bir zarar gelir diye korkma! İşte şurası Beytullah'ın yeridir. Onu şu çocukla babası yapacaktır. Allah, o işi yapacak kimsenin yok olup gitmesine izin vermez, dedi. Beytullah'ın yeri zeminden yüksekçe idi. Seller oranın sağını solunu yalayıp aşındırmıştı. Onlar bu şekilde yaşayıp giderken nihayet bir gün Cürhümlüler'den bir grup insan veya onlardan bir aile Kedâ yolundan gelerek Mekke'nin alt tarafına indiler. O sırada bir kuşun gelip gittiğini gördüler. Bu kuş mutlaka suyun etrafında dönüp duruyor. Halbuki biz bu vadide su bulunmadığını biliyorduk, diyerek ayağına çevik bir veya iki kişiyi oraya gönderdiler. Gidenler orada su bulunduğunu görünce geri dönüp durumu haber verdiler. Suyun yanına geldiklerinde Hâcer'i gördüler:
- Bizim buraya yerleşmemize izin verir misin? diye sordular. O da: - Evet, ama su üzerinde bir hak iddia edemezsiniz, dedi. Onlar da: - Peki, kabul, dediler.
İbni Abbas rivayetine şöyle devam etti: İnsanlarla bir arada olmaya ihtiyaç duyduğu sırada onların çıka gelmesi Hâcer'i sevindirdi. Cürhümlüler oraya yerleştikleri gibi akrabalarına haber saldılar, onlar da gelip yerleştiler. Böylece Mekke civarı yerleşik bir alan haline geldi.
O zaman çocuk olan İsmâil nihayet büyüyüp gelişti. Cürhümlüler'den Arapça'yı öğrendi. Delikanlılık çağına geldiği zaman, Cürhümlüler'in en fazla beğenip takdir ettikleri bir kimse oldu. Erginlik çağına gelince, onu kendilerinden bir kızla evlendirdiler. Günün birinde Hâcer vefat etti. İsmâil'in evlenmesinden sonraki bir tarihte, Hz. İbrâhim, Hâcer ile oğlunun durumunu öğrenmek üzere Mekke'ye geldi. Fakat İsmâil'i evde bulamadı. Karısına: - İsmâil nerede diye sordu. Kadın: - Rızkımızı temin etmeye, başka bir rivayete göre, avlanmaya gitti, dedi. İbrâhim aleyhisselâm ona geçimlerinin ve durumlarının nasıl olduğunu sordu. O da: - Çok kötü durumdayız. Büyük bir sıkıntı ve darlık içindeyiz, diye hallerinden şikâyet etti. İbrâhim de: - Kocan gelince ona selâmımı söyle; kendisine hatırlat da kapısının eşiğini değiştirsin, dedi.
İsmâil eve gelince, orada bir şeyler olduğunu sezdi ve karısına: - Ben yokken eve biri geldi mi? diye sordu. O da: - Evet, yaşlı bir adam geldi, diyerek onu tarif etmeye çalıştı. Seni sordu, ben de söyledim. Nasıl geçindiğimizi öğrenmek istedi. Ben de büyük bir geçim sıkıntısı çektiğimizi anlattım, dedi. İsmâil: - Peki, sana bir şey tavsiye etti mi? diye sordu. O da şunları söyledi: - Evet, sana selâm söyledi ve kapısının eşiğini değiştirsin dedi. İsmâil: - O gelen benim babamdır. Bana senden boşanmamı emretmiş. Haydi ailenin yanına dönebilirsin, dedi. O kadını boşayıp Cürhümlüler'den bir başka kadınla evlendi.
Allah'ın dilediği kadar bir zaman geçtikten sonra İbrâhim tekrar oğlunun evine geldi. Fakat İsmâil'i bulamadı. İçeri girip İsmâil'i sordu. Karısı: - Rızkımızı temin etmeye gitti, dedi. İbrâhim: - Geçiminiz, haliniz nasıl? diye sordu. Kadın: - Çok iyi durumdayız. Rahat ve bolluk içindeyiz, diyerek Allah'a hamdü senâ etti. Konuşma şöyle devam etti: - Ne yiyorsunuz? - Et yiyoruz. - Ne içiyorsunuz? - Su. O zaman İbrâhim, 'Allahım, etlerine sularına bereket ver', diye dua etti. Sözün burasında Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "O zamanlar Mekke'de ekin yoktu. Eğer olsaydı tahılın bereketlenmesi için de dua ederdi. "
İbni Abbas dedi ki: İbrahim'in duası sayesinde et ile su, başka yerde yaşayanlarla kıyaslanmayacak şekilde, Mekkeliler'in sağlığına elverişli olmuştur.
Bir başka rivayete göre İbrâhim aleyhisselâm oraya gelince: - İsmâil nerede? diye sordu. Karısı: - Avlanmaya gitti, dedi. Sonra da: Bir şeyler yemek ve içmek üzere buyurmaz mısınız? dedi. İbrâhim: - Ne yiyor ne içiyorsunuz? diye sordu. Kadın: - Yediğimiz et, içtiğimiz su, dedi. İşte o zaman İbrâhim aleyhisselâm: - Allahım! Onların yiyeceklerine, içeceklerine bereket ver! diye dua etti. İbni Abbas sözüne şöyle devam etti: Ebü'l-Kâsım sallallahu aleyhi ve sellem: "İşte bu, İbrâhim'in duasının bereketidir" buyurdu. İbrâhim gelinine şöyle dedi: - Kocan eve gelince ona benim selâmımı söyle ve kendisine hatırlat da, kapısının eşiğine sahip olsun, dedi. İsmâil eve gelince: - Eve gelen oldu mu? diye sordu, Karısı: - Evet, güzel görünümlü bir ihtiyar geldi, diyerek onun hakkında güzel şeyler söyledi. Sözüne devamla, bana seni sordu, ben de anlattım; geçimimizi öğrenmek istedi, ben de çok iyi olduğunu belirttim, dedi. İsmâil: - Sana bir tavsiyede bulundu mu? diye sordu. O da: - Evet, sana selâm söyledi ve kapının eşiğine sahip olmanı emretti, dedi. O zaman İsmâil: - O benim babamdır. Evin eşiği de sensin. Babam seni hoş tutmamı, seninle iyi geçinmemi emretmiş, dedi. Allah'ın dilediği kadar bir zaman geçtikten sonra İbrâhim aleyhisselâm bir daha geldi. O sırada İsmâil zemzemin yakınındaki büyük bir ağacın altına oturmuş ok yontuyordu. Babasını görünce ayağa kalktı. Uzun süre birbirini görmeyen bir baba çocuğuna, bir çocuk da babasına sevgi ve saygısını nasıl gösterirse, onlar da birbirlerine öyle yaptılar. İbrahim aleyhisselâm oğluyla konuşmaya başladı:
- İsmâil! Allah bana önemli bir görev verdi. - Öyleyse Rabbinin emrini yap, babacığım. - Ama bana yardım edeceksin. - Sana elbette yardım ederim. İbrâhim oradaki yüksekçe bir tepeyi gösterdi:
- Allah, işte şuraya bir ev yapmamı emretti, dedi. İbrâhim oraya Kâbe'nin temelini atıp yükseltti. İsmâil taş getiriyor, İbrâhim de duvar örüyordu. Binanın duvarları yükselince, İsmâil şu (makâm-ı İbrâhim diye bilinen) taşı getirip babasına verdi. O da bu taşın üstüne çıkıp İsmâil'in getirdiği taşlarla inşaata devam etti. Onlar beraberce binayı yaparken: "Rabbimiz! Bizden bu hizmeti kabul buyur. Şüphesiz sen duamızı duyan, niyetimizi bilensin" [Bakara sûresi (2), 127] diye dua ediyorlardı.
Bir başka rivayet ise şöyledir: İbrâhim aleyhisselâm İsmâil ile onun annesini alıp yola çıktı. Yanlarında bir de su kırbası vardı. İsmâil'in annesi susadıkça kırbadan içip oğlunu emziriyordu. Nihayet Mekke'ye gelince, İbrâhim Hâcer'i büyük bir ağacın altına bıraktı. Sonra geriye, ailesinin yanına dönmeye başladı. Bunun üzerine Hâcer onun arkasına takıldı. Kedâ mevkiine gelince, Hâcer onun arkasından: - İbrâhim! Bizi kime bırakıp gidiyorsun? diye seslendi. O da: - Allah'a bırakıyorum, dedi. Hâcer: - Allah'ın himâyesine razıyım, dedi. Sonra geri döndü. Kırbadaki sudan içiyor, südü artıyor, o da çocuğunu emziriyordu. Sonunda su bitti. Hâcer, gidip etrafa bakınayım, belki birini görürüm, dedi. Yürüyüp gitti, Safâ tepesine çıktı. Birini görebilir miyim diye etrafına bakındı, bakındı, fakat kimseyi göremedi. Vâdiye inince koşmaya başladı. Merve'ye geldi. İki tepe arasında koşarak birkaç defa gidip geldi. Sonra da gidip çocuğa bakayım, acaba ne yapıyor, diye söylendi. Dönüp çocuğun yanına geldi; çocuk bıraktığı gibi bitkin bir halde duruyordu. Orada öylece durmaya gönlü razı olmadı. Gidip etrafa tekrar bakınayım, belki birini görürüm, dedi. Yürüdü gitti, Safâ tepesine çıktı. Bir kimseyi görebilir miyim diye etrafına bakındı, bakındı, fakat kimseyi göremedi. Böylece iki tepe arasında yedi defa gidip geldi. Sonra tekrar kendi kendine, gidip çocuğa bakayım, acaba ne yaptı, diye söylendi. O sırada bir ses duydu. "Eğer bir iyilik yapabileceksen yardım et!" diye seslendi. Bir de baktı ki Cebrâil aleyhisselâm, topuğunu yere vurarak toprağı kazıyor. Derken su fışkırdı. Hâcer hayretler içinde kaldı ve hemen kırbasına avuç avuç su doldurmaya başladı.
Sonra Buhârî hadisin tamamını rivayet etti. Buhârî, Enbiyâ 9 (Yukarıdaki rivayetlerin hepsi Sahîh-i Buhârî'dedir)
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Desene bizim Hacilar Zemzem suyunu bosuna tasiyip evde de aylarca bosuna sakliyormus !!! Saka bir yana ilginc bir acmaz. Buharinin anlattigi guzel bir uyku oncesi cocuklara okuyacagimiz bir masal gibi.
Verilen ayet gayet acik ve net. Allah Peygambere Efendimize biz sana tarihi ogrettik diyor. Neyle ogretmis Kuranla. Buharinin anlattigi bu hikaye Kuranda yok ise demekki uydurmadir.
Radyoman kardes Yazinda Ibrahim peygamberin esini ve ismaili biraktigi yerin susuz bir yer olmadigini ima etmeye calismissin Ama seninde makalene aldigin ayette Oranin susuz bir bolge oldugunu anliyoruz ekin bitmeyen bolge olarak adlandirlmak yani su olmayan yer ...
Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını, senin saygı duyulması gereken Mukaddes Mâbed'inin yanında, ekin bitmez bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerine onlara karşı muhabbet koy ve kendilerine bazı meyvelerden rızık ver. Umarım ki nimetlerine şükrederler" [İbrâhim sûresi (14), 37
__________________ deki dirilerle oluler bir degildir allah diledigine isittiriri sen mezardakilre birsey isittiremezsin. fatir 22
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
cabulka Yazdı:
Rahmanin selami ile
Radyoman kardes Yazinda Ibrahim peygamberin esini ve ismaili biraktigi yerin susuz bir yer olmadigini ima etmeye calismissin Ama seninde makalene aldigin ayette Oranin susuz bir bolge oldugunu anliyoruz ekin bitmeyen bolge olarak adlandirlmak yani su olmayan yer ...
Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını, senin saygı duyulması gereken Mukaddes Mâbed'inin yanında, ekin bitmez bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerine onlara karşı muhabbet koy ve kendilerine bazı meyvelerden rızık ver. Umarım ki nimetlerine şükrederler" [İbrâhim sûresi (14), 37
Cahulka Dostum. Benim bildigim burdaki kelime ekin bitmez degilde, Ekilmemis, ekim yapilmamis bir vadi anlamina geliyor. O zaman Hz Ibrahimin yasadigi yerler ile ilgili ayetlere bakalim.
1. hz Ibrahim sehrindeki insanlarin puta tapiciligi yuzundenbulundugu sehri terk etmistir.
(ANKEBÛT suresi 25. ayet ) Ve kale innemet tehaztüm min dunillahi evsanem meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kiyameti yekfüru ba'duküm bi ba'div ve yel'anü ba'duküm ba'dav ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasirin
Ankebut Suresi 25 (İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur.
2. Hz IbrahimeMescidi Haramin yeri gosteriliyor.
(HAC suresi 26. ayet) Ve iz bevve'na li ibrahime mekanel beyti el la tüşrk bi şey'ev ve tahhir beytiye littaifine vel kaimine ver rukkeis sücud
(HAC suresi 26. ayet) Hem unutma o vakti ki o beytin yerini İbrahime şöyle diye hazırlamıştık: sakın bana hiç bir şey şirk koşma, ve beytimi dolaşanlar ve duranlar ve ruküa sücude varanlar için tertemiz et
3. Mubarek Topraklarinoldugu yer ayni zaman Bekkedir. Dikkat edelim Burdada Mekke demiyor.
(ÂLİ IMRÂN suresi 97. ayet)İnne evvele beytiv vüdia linnasi lellezi bi bekkete mübarakev ve hüdel lil alemin
(ÂLİ IMRÂN suresi 97. ayet) Doğrusu insanlar için kurulan ilk ma'bet, kesinlikle Bekke'deki o çok kutsal ve bütün alemlere hidayet olan İbadet Evi'dir
4. Hz Ibrahimin soyundan Gelen bir kol Beytullah yakinda yasiyor.
Ibrahim 37 Rabbena inni eskentü min zürriyyeti bi vadin ğayri zi zer'in inde beytikel muharrami rabbena li yükiymus salate fec'al ef'idetem minen nasi tehvi ileyhim verzukhüm mines semerati leallehüm yeşkürun
Ibrahim Suresi 37 "Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i yanında, Ekin BItmemis ( Ekilmemis) bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."
Konuyu hala arastiriyorum. Ekilmemis yada ekin ekilmememis vadi ile Turkce meallerdeki Ekin Bitmez vadi arasinda cok fark var. Ekilmemis vadi demek bence oranin sussuz oldugunu gostermez.
O zaman su soruya cevap bulmamiz gerekiyor. EKIN BITMEZ vadi mi EKILMEMIS vadi mi ? Ziraat yapilmamis vadi sususuz vadi olmayabilir. Bakalim mealciler nasil cevirmis.
Diyanet Açıklamalı
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler."
Diyanet Vakfı
«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»
Elmalılı Orijinal
Yarabbenâ! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yarabbenâ! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler
Elmalılı Sade. 1
Ey Rabbimiz, ben çocuklarımdan bir kısmım senin Beyti Haram'ının yanında, ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, namaz kılsınlar diye; bundan böyle insanlardan bir kısminin gönüllerim onlara doğru akit ve ortan bazı ürünlerden rızıklarıdır; umulur ki şükrederler.
Elmalılı Sade. 2
«Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt- i Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
Ö. N. Bilmen
«Rabbimiz! Ben zürriyetimden bazısını senin Beyt-i Muharrem'in yanındaki ekinsiz bir vadide iskan ettim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlar) dan bir kısmını gönüllerini onlara meyleder kıl ve onları mahsulâttan merzûk et. Umulur ki, onlar şükrederler.»
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Evet Diger meallere baktigimiz zaman ziraat yapilmamis manasi daha agirlikli. Cevabi makalende Suandaki kabenin gercek kabe olmadigi ayetteki bekke ifadesi ile mekkenin ayni anlamlara gelmedigini ifade ediyorsun peki bekke neresi ve kabe nerede ibrahim ve ismailin yaptigi ev nerde..Muslumanlar yillardir yanlis beytimi tavaf ederek hacc farizasini yerine getiriyor peygamberimiz muhammedde bunu anlayamamismi o niye kabeyi tavaf ederek hac ifa etmis bilmiyorum ama bazi konularda bazilarina alet olmayalim ...
dinimizin siarlarindan olan mekkenin kabenin konumunu ortadan kaldirmaya calismanin bir sonucu olmak istemiyorum tabi ayetlerle bir seyleri isbat edebileceksk baska..
__________________ deki dirilerle oluler bir degildir allah diledigine isittiriri sen mezardakilre birsey isittiremezsin. fatir 22
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
(EN'ÂM suresi 141. ayet) Ve hüvellezi enşee cennatim ma'ruşativ ve ğayra ma'ruşativ ven nahle vez zer'a muhtelifen ükülühu vez zeytune ver rummane müteşabihev ve ğayra müteşabih külu min semerihi iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihi ve la tüsrifu innehu la yühibbül müsrifin
(EN'ÂM suresi 141. ayet) O çardaklı ve çardaksız cennet misali bağları, tatları ve yemişleri birbirinden farklı ekinleri, hurmaları, zeytinleri, narları, birbirine hem benzer hem benzemez bir şekilde yaratan hep O'dur. Her biri ürün verdiğinde meyvelerinden yiyin. Hasat ve toplama zamanında hakkını da verin, israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez.
Simdi Burda Mekke Saudi Arabistdaki Mekke ise Nasil olurda Mekkeliler, kendi memleketlerinde hic yetismeyen urunlerin HAKKINI verirler. Akli basinda olan herkes zeytinleri, narların Mekkede yetismedigini bilir. Yetismeyen meyveleri Mekkeliler nasil yiyecekler. Simdi Allah Hasa Mekkede Hurma yetistigini biliyordudazeytin ve Narin mekkede yetismedigini bilmiyormuydu.
Simdi Hz Ibrahimi anlatan ayetlere tekrar bakalim. Hz Ibrahim soyle dua ediyor ” gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»”
(İBRÂHİM suresi 37. ayet) Rabbena inni eskentü min zürriyyeti bi vadin ğayri zi zer'in inde beytikel muharrami rabbena li yükiymus salate fec'al ef'idetem minen nasi tehvi ileyhim verzukhüm mines semerati leallehüm yeşkürun
(İBRÂHİM suresi 37. ayet) «Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»
(BAKARA suresi 126. ayet) Ve iz kale ibrahimü rabbic'al haza beleden aminev verzuk ehlehu mines semerati min amene minhüm billahi vel yevmil ahir, kale ve men kefera fe ümettiuhu kalilen sümme adtarruhu ila azabin nar, ve bi'sel mesiyr
(BAKARA suresi 126. ayet) İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!
(MÜ'MİNÛN suresi 19-20. ayet) Fe enşe'na leküm bihi cennatim min nehiyliv ve a'nab leküm fiha fevakihü kesiratüv ve minha te'külun. Ve şeceraten tahrucü min turi seynae tembütü bid dühni ve sibğil lil akilin
(MÜ'MİNÛN suresi 19-20. ayet) Öyle iken durdurduk da onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bağçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz Bir de Tur-i Sina'da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter.
Allah Hz Ibrahimin duasini Kabul ediyor.Ve ayet soyle diyor “onunla sizin için hurmalıklar, üzümlükler kabîlinden bağlar, bağçeler yaptık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler var onlardan yer ve geçiniriz Bir de Tur-i Sina'da yetişen bir ağaç ki, hem yağ hem de yiyenlere bir katık ile biter. “
Simdi aklima takilan soru su Mekkenin Neresinde bu uzum bahceleri ve zeytin agaclari. Haca gidenlere sormak gerek, Hac sirasinda Mekkenin etrafinda Uzum bahceleri ve Zeytinliklere rastladiniz mi ? Hasan Yeni geldi hacdan belki bize bu konuda yardimci olabilir.
(TÎN suresi 1-3) Vettiyni vezzeytuni. Ve turi siyniyne. Ve hazelbeledil'emiyni
(TÎN suresi 1-3) 1-5) İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki
Incir nede Zeytin Gunumuz Mekke sehrinde yetirisir. SINA DAGIDA mekkede degildir. Demekki Zeytinin ve incirin yetistigi v e Sina DAGININ bulundugu sehir Suudi Arabistadaki Mekke olamiyabilir. "
Bunlar cevirisi uzerinde ugrastigim bir makaleden ilginc bir kac nokta
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma