Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba,
Geçenlerde okuduğum Toshihiko Izutsu tarafından yazılan “Kuran’da Dini ve Ahlaki Kavramlar” adlı kitap hakkında önemli gördüğüm noktaları ilgilenenlere sunuyorum.
Yazar, “Giriş” bölümünde “Dil ve Kültür” başlığı altında iki önemli noktaya temas ediyor. Birincisi ‘tercüme sorunu’, ikincisi ise ‘eşyanın isimlendirilmesinde öznel perspektif faktörü’. Tercüme metinlerin sağladığı dolaylı delile güvenilemeyeceğini söylüyor ve dönüştürülmüş kavramların bilinçdışı manipülasyonunun tehlikesini vurguluyor. (Piyasadaki meallerin halini bilenler, bu durumun bizler için artık tehlike olmaktan çıktığının farkındadırlar).
Uyguladığı semantik yönteme giriş yazısıyla yerinde bir zemin hazırlayan Izutsu şu saptamayla devam ediyor: “Kuran’ın dünya görüşü temelde teosentriktir. Semantik olarak bunun anlamı şudur: Kuran’daki ana kavramların hiçbiri, Allah kavramından bağımsız olarak var olamaz ve insan ahlâkı alanında, Kuran’ın her bir anahtar kavramı ilahi vasıfların soluk bir yansımasından başka bir şey değildir ya da Allah’ın fiillerinin icap ettirdiği belirli bir tepkiye karşılık gelir.”
Ahlâki terimleri ise birincil düzey (betimleyici) ve ikincil düzey (değerlendirici) olmak üzere ikiye ayırıyor ve Kurani ahlâk yasasının esas itibariyle birincil düzey ahlâki terimlerden oluştuğunu söyleyerek şöyle bir örnek veriyor: “Kuran’daki çoğu hâllerde ‘küfr’ ve ‘zenb’ aynı şeyi ifade eder. Her ikisi de nihayetinde aynı durum ve şartlarla ilgili olarak kullanılabilmektedir; ancak bunlar aynı şeye, nitelik olarak farklı iki biçimde karşılık gelmektedirler. Küfr, öncelikle bir nankörlük yahut inançsızlık durumu hakkında malumat bildirir ve sadece ikinci planda olmak kaydıyla bir eylemin kötülüğünü vurgularken, zenb, her şeyden evvel söz konusu eylemi, olumsuz yahut kınanacak özellikler sınıfına ait olduğu için tel’in eder. Birincide, değerlendiricilik gücü, bir atmosferden başka bir şey değildir; ikincide ise, kelimenin semantik çekirdeğini oluşturan, bizatihi değerlendirmedir.”
Izutsu, kelimelerin anlamlarının aslına uygun olarak anlaşılması için, dönemin çöl hayatının ayrıntılarının bilinmesi gerektiğini belirterek ‘cehl’ kelimesini ele alıyor. ‘ilm’in zıddı olduğu düşünülen bu sözcüğün esasında ‘hilm’ sözcüğünün zıddı olduğunu, kelimenin birincil semantik işlevinin, putperest Arapların haşin ve gözü kara mizacına gönderme yaptığını söylüyor. ‘Cahiliye’ sözcüğünün de bilgisizlik ile alâkası olmadığı ileri sürerek, kelimenin asıl anlamında, kabile onurunun sonuna kadar korunması, yılmaz bir çekişme ve böbürlenme ruhu ve aşırı derecede tutkulu bir mizaçtan kaynaklanan her türlü kaba ve ham pratikler bulunduğunu dile getiriyor (“Kuran’da Allah ve İnsan” adlı kitabında genişlettiği bu konu hakkında doyurucu açıklamalar yaptığını belirteyim).
Cahiliye şiirlerinden örneklerle onların ‘hulud’ anlayışını değerlendiren yazar, İslâm’ın bu noktada yükselişe geçtiğini, bu dünyada hulud (ebedilik) bulmanın imkânsız olduğunun bilincinde oldukları için hazcılık ilkesini benimseyen ve ebedi olamamaktan dolayı dünya hayatına karşı kötümser bir yaklaşım sergileyen Cahiliye insanına, Muhammed’in ahiret odaklı çağrısının, yaşamı varoluş ufkunun ötesindeki bir alana taşıyarak bu soruna çözüm getirdiğinin altını çiziyor.
Cahiliye kabile ruhunun etken olduğu “mürüvve” denilen kadim arap erdemlerinin İslâmi hüviyet kazanmasıyla ilgili yaptığı açıklamalarının özünü ise şu cümleler oluşturuyor: “İslâm’ın birçok önemli noktalarda eski putperestlikle bağını tamamen kopardığı doğrudur; fakat unutmamalıyız ki, Kuran, putperestlere ve onların şirk kokan adetlerine yönelttiği şiddetli saldırılara rağmen, putperestliğin belli başlı erdemlerinin birçoğunu tevhidin gereklerine uygun yeni bir form içerisinde benimsemiş ve onlara yeniden can vermiştir.” Bu görüş doğrultusunda cömertlik, cesaret, vefa, doğru sözlülük, sabır gibi ahlâki kavramların Cahiliye telâkkisiyle Kuran’la birlikte geçirdiği değişimi irdeliyor.
Kitapta son olarak Kuran’daki belli başlı kavramların semantik analizine geçiliyor. Bu analizde kelimelerin etimolojik köklerine inilmeyerek Kuran’daki kullanımları işleniyor (Bu nedenle kavramların birbirlerinden ayrıldıkları noktalardan çok birbirleriyle birleştikleri yönlere dikkat çekiliyor).
Son tahlilde kitabı Kuran üzerine araştırma yapan herkese tavsiye ederim. Elbette kitapta eleştirilecek şeyler de yok değil (bunun için başka bir yazı ele almak gerekir), fakat genel itibariyle faydalı ve değerli bir eser olduğunu düşünüyorum.
Selam
|