Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kötü Niyetli Anababa Yok
Siz hiç, şu çocuğu öyle bir yetiştireyim ki hayatı zindan olsun, doğduğuna pişman olsun, beceriksiz, başarısız, mutsuz bir insan olsun, diyen anababa gördünüz mü?
Ben görmedim.
Anababaların niyeti iyi; her anne ve her baba çocuğunun başarılı ve mutlu olmasını ister.
Ama istemek yetmiyor, ne yapılacağını bilmek de gerekiyor.
Bazı anababalar çocuk yetiştirmeyi bilmediklerini kabul ediyorlar ve birileri onlara bilgi vermeye çalıştığı zaman iyi niyetle dinleyerek öğrenmeye çabalıyorlar.
Bazı anababalar bildiklerini sanıyorlar ve o nedenle birileri onlara bilgi vermeye çalıştığı zaman dinlemeye pek niyetli olmuyorlar, ben biliyorum, tavrı içinde oluyorlar. Doğal olarak bu gruptaki anababalara ulaşmak ve bir şeyler anlatmak daha zor oluyor.
Çocukla İlgili Bilmemiz Gereken
Halil Cibran, “Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum, görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rast gelirse, ondan hiçbir şey çıkmaz,” der. Tohum bir potansiyeldir.
Çocukla ilgili bilmemiz gereken ilk şey çocuğun muhteşem bir potansiyel olduğudur. Anahtar kelime potansiyel kelimesidir.
Meşe palamudunda üretme potansiyeline vardır, çakıl taşında yoktur. Kişinin bilinci ‘potansiyel farkındalığı’ ile donatılmamışsa, kişi bu iki şeyi birbirinden ayırt edemez, her ikisini de ‘nesne’ olarak görür.
Potansiyelin ne olduğunu bilen biri tek meşe palamudunda, Türkiye’yi meşe ağacı ile donatacak bir gizil güç, yani potansiyel olduğunu bilir. Potansiyelin ne olduğunu bilmeyen biri için çakıl taşı ve meşe palamudunun her ikisi de fırlatılacak birer nesnedir.
Farkında Olan Aile Ortamı
İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olan aile ortamı çocuğa bir potansiyel olarak görür. Potansiyel bilincine erişmiş ailede şu bakış baskındır: “Bu çocuk kendi özel yetenekleri ve eğilimleri ile bu dünyaya gelmiş bir varlık, bir potansiyel yumağıdır. Bu potansiyelin ne olduğunu anlamamız ve daha sonra onu geliştirmemiz çok önemlidir. Bu çocuk müzik, spor, matematik, soyut düşünce, resim gibi alanların birinde veya birkaçında yetenekli olabilir. Çocuğu yakından gözleyerek nerede yeteneği olduğunu anlayabiliriz ve bu yeteneğin gelişmesine yardımcı olabiliriz. Onun gelişmesine uygun ortam oluşturmak bizim sorumluluğumuzdur.”
Çocuğun gelişmesi anababanın sürekli aklındadır; her şeyi, onun kendine özgülüğünü koruyacak biçimde gelişmesini düşünerek değerlendirirler.
Böyle bir ortamda çocuk kendini özel hissederek büyür; sürüden biri olmadığını, kendine özgü bir kişi olduğunu bilir. Kendine güveni vardır. ‘Ben varım, doğalım, değerliyim, elimden iş gelir ve sevilmeye, özlenmeye layığım’ duygusunu geliştirir. Güçlü ve mutludur.
Farkında Olmayan Aile Ortamı
İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olmayan aile ortamında ise çocuğa bir potansiyel olarak bakılmaz, daha doğru bir deyişle, anababanın bilinci potansiyel farkındalığı ile donanmadığı için, bakılamaz. Kafalarındaki şablona çocuğu sokmak, onlara göre, anababalık yapmaktır.
Çocuk daha doğmadan hangi mesleğe gireceğine karar verilir; oğlumu makine mühendisi yapacağım, kızım Türkiye güzellik kraliçesi olacak, para şimdi futbolda; okutmayacağım, onu futbolcu yapacağım, gibi. Çocuğun kendine özgü bir özü, bir potansiyeli olduğunu bilmedikleri için onu kendi istedikleri kalıba sokmaya çalışırlar; ne var ki, bunu yaptıklarının bile farkında değillerdir. Keşfetmeye çalışan, inceleyen, onun kim olduğunu merak eden bir gözle çocuğa bakamazlar; onun gelişmesine uygun ortam oluşturmak sorumluluğunu hissedemezler.
Böyle bir ortamda çocuk kendini özel hissetmez; sürüden biri olduğunu, kendine özgü bir kişiliği olmadığını bilir. Kendine güveni yoktur. ‘Ben yokum, bende bir bozukluk var, değersizim, elimden iş gelmez ve sevilmeye, özlenmeye layık değilim,’ duygusunu geliştirir. Güçsüz ve mutsuzdur.
http://www.dogancuceloglu.net/index.php?sayfa=icerik_goster& amp;id=144
|