Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ben epey sayıda kedi ve köpekle
hayatı paylaşan bir insan olarak kedileri gözlemlemeye bayılırım. Zira,
gözlemlediğim her kediyi muhakkak tanıdığım bir insana benzetirim. Yeni
bir Darwin çıksa ve "İnsanlarla maymunlar değil, insanlarla kediler aynı soydan gelmektedirler" dese ben hiç şaşırmam.
* * *
Dünyanın en bencil evcil hayvanı muhakkak ki kedidir. Sanki, tüm yaşamını çıkarları şekillendirir.
Diyeceksiniz ki; varlık mücadelesini sürdürebilmek için her canlı
çıkarcı olmak zorundadır. Ama, örneğin köpek karnını doyurduğunuz zaman
tatmin olur ve hatta size minnet duyar. Kedi ise önüne ne koyarsanız
koyun, "Acaba evde daha iyi bir şeyler var mı?" diyerek mutfağı kolaçan
etmekten kendini alamaz. Daima ve daima daha iyinin peşindedir. Hele
hele karnını doyurana minnet duygusu duymak, kedinin hiç
tanımadığı bir duygudur. Siz onu doyurmak için varsınızdır ve kendisini
doyurmak üzere o sizi seçtiğine göre esas siz ona minnettar kalmak
zorundasınızdır.
Yemeğini biraz geciktirin, kızar ve sizi azarlar.
* * *
Siz
kendiniz isterseniz bir kediyi sevemezsiniz, o ister ve müsaade ederse
onu sevebilir, okşayabilirsiniz. Gıdısının okşanmasını istiyorsa sadece
gıdısını, sırtının sıvazlanmasını istiyorsa sadece sırtını
sevebilirsiniz.
O kadar! İşinize gelirse! Nasıl olsa bir kediyi okşamak için yüzlerce insan sıradadır!
Eğer,
ayaklarınıza sürtünüyorsa, bu eylemi size olan muhabbetinin bir
göstergesi değil, bir çıkarı nedeniyle sizi ikna etme yöntemidir.
* * *
Öte yanda bulunduğu ortama en kolay uyum gösteren hayvan yine kedidir. Evden uzaklaşmak, başka bir eve, hatta yeni bir sahibe alışmak
onun için dünyanın en kolay işidir. Yeni evde işine gelen türde yemek
ve ona bu yemeği verecek bir sahip varsa, dünya umurunda olmaz. "Gelen ağam, giden paşam" sözünü ilk önce gerçekçi bir kedi söylemiş olmalıdır.
Uyum
işini o kadar abartırlar ki; pencerenin dış pervazında bütün bir kış
gecesi unuttuğumuz bir kedimizi sabah fark edip içeri aldığımızda,
sanki bütün derdi bütün gece serin hava almakmış gibi, sakin sakin
gerindikten sonra ateşin karşısında saatlerce uyuduğunu hatırlarım.
Kedi ne yüksekten korkar, ne çukura düşmekten ürker. Çaresiz kaldığına
karar verene kadar da hiç sesi çıkmaz, ama kendini çaresiz hissettiği
anda da basar yaygarayı.
* * *
Dünyada kaç milyon yıldır arz-ı endam ederler bilmem ama bildiğim bir şey, bugüne dek dünyaya bir adet dahi olsa hırsız olmayan kedinin gelmediğidir.
Bu konuda sizlerle büyük iddialara girerim ve eminim paranızı da üterim.
Bir kedi dört ayağından vazgeçebilir, tüylerini feda edebilir ama kedi olmaktan vazgeçmediği sürece hırsızlıktan vazgeçemez. Beleşe konmak onun hayatta sahip olduğu tek düşünce sistematiğidir. Her şey herkese ait olabilir ama aynı zamanda onundur. Yakalanmadığı sürece hırsızlık bir haktır.
Boyundan büyük bir lüferi, eşimin bir gaflet anında yüklenip gitmeye
kalkan kedimiz de oldu. Hem de eşimin en sevgili kedisiydi.
Kedinin
iyi yönü, hırsızlık yaparken yakalandığında durumdan anında vazife
çıkararak çaldığı malı o an bırakıp arazi olmasıdır. Suçunu unutturana
dek de ortaya çıkmaz.
* * *
Bütün bu özelliklerine rağmen bir kediyi sevmemek hiç mümkün değildir. Bunun nedenini halen bulabilmiş de değilim. Çok düşündüm, ama çözemedim.
Bugüne dek hiç kızmadığım kedim olmadığı gibi sevmediğim kedim de hiç olmadı.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin. Kedi, hangi tanıdıklarınıza benziyor?
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
GEÇEN
hafta "Kedi ve İnsan" başlıklı bir yazı yazdım ve kedinin bazı karakter
özelliklerini sıraladıktan sonra çevremdeki bazı insanlara ne kadar
benzediklerine parmak bastım.
Bu yazıma okurlardan çok tepki geldi. Onların "hayvanlar"
üzerine yazılanlara ne kadar çok ilgi gösterdiklerine bizzat şahit
oldum. Bu arada da sık sık hayvanlar hakkında sevimli yazılar yazan
Sevgili Bekir Coşkun’un da gazetecilikte nasıl bir çığır açmış olduğunu bizzat görmüş oldum.
* * *
Bana mektup yazanların çoğu, kediler hakkında yaptığım tahlillere katılıyordu. Bazıları ise kedilerin basit çıkarcılığı ve hırsızlığı konusunda söylediklerimden alınmıştı. Okurlardan biri; önüne konan mamayı izin verilmeden yemeyecek kadar centilmen bir kedisi olduğunu, kedilerin genellikle sahiplerinin karakter özelliklerini aldığını yazıyordu!
Bazıları ise köpekler
hakkında fikirler ileri sürüp benden onlar hakkında da yazmamı istedi.
Son 15 yılda 7 köpek bakmış bir ailenin ferdi olarak köpekler hakkında
da bazı söyleyeceklerim olduğunu düşünüp bu yazıyı kaleme alıyorum.
* * *
Köpekler hakkında ilk söyleyeceğim şudur:
Ne zaman bir insan diğer bir insana kızıp "köpek!" diye bağırsa ben köpek denen canlıya haksızlık yapıldığına, daha da ötesi bağırılan kişi gerçekten aşağılık bir iş yapmışsa köpeğe hakaret edildiğine inanırım. Zira, hayatım boyunca bazı insanların sahip olduğu kalleşlik, arkadan vurma, pusuya yatma gibi kötü hasletlere sahip bir tek köpeğe dahi rast gelmedim.
Köpekler de kızarlar, saldırırlar, bağırır çağırırlar ama tepkilerini hep mertçe ve açık şekilde verirler. Köpek kavgacıdır ama gereksiz ve sadece zevk için saldıran manyak köpek türü çok azdır. Zaten onlar da gazetelerde boy bos gösterip hak ettikleri cezayı alırlar.
Normal
bir köpek; sadece kendine açık bir saldırı olduğu veya ekmeği elinden
alınacağını hissettiği zaman karşısındakine zarar verebilir.
Bu durumlarda nefisini korumaya kalkmayacak canlı türü ise bu dünyada yoktur.
* * *
Köpek bir sahibe bağlanır ve onun uğruna gereğinde canını verir. Sahibi ile onun mal ve mülkünü korumak köpeğin en önemli karakter özelliğidir.
İşte bazı insanlar köpeğin bu karakter özelliğini onun bir zaafı addederler, ona "yalaka" sıfatını
layık görürler. Birileri başka birilerine yaranmak için kendilerini
küçülttüklerinde, diğer birileri akılları sıra, ona "köpekleşme!" diyerek hakaret ederler.
Sorarım
size; tanıdığınız hangi yalaka, yağ çektiği adama kendi canını ortaya
koyacak kadar sahip çıkar? Onun uğruna kavgaya girer? Yine sorarım;
çıkarı sadece bir dilim ekmek ve daha ötesi okşanacak bir baş olan kim
diğerine bütün varlığıyla yağ çeker?
* * *
Bir köpek
hangi tür yemeğe alıştırıldı ise acıktığında ona ulaşmak için can atar.
Bu yemek, kepek ile suyun karışımı dahi olabilir. Ona güç verecek,
küçükken alıştırıldığı her türlü yiyecek onun baş tacıdır.
Sahibinden bir diğer isteği ise sadece ve sadece sevgidir.
Adam
boyu kangallar, sert dobermanlar, heyula Danish’ler başları
okşandığında kelimenin tam anlamıyla kuzuya dönerler. Sizi yalayarak
öperken dünyanın en mutlu yaratıklarıdırlar. Çocuklarımızın uzun yoldan
geldiğinde köpeklerimizle kucaklaşması, birçok kez gözlerimi
yaşartmıştır.
Şimdi sorarım size: Kaçınızın bu hasletlere sahip (insan) dostları var?
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bende okadar hayvan beslemiş birisi olarak köpekden öteye hayvan tanımam.Kedide besledim köpekde kuş hertürlüsünü besledim ama içlerinden en zeki ve en süper yaradılışı olan kesinlikle köpektir...
Yazarın yazdıklarına içten katılıyorum.Kedi nankördür o yüzden benim takdirimce hoş bi hayvan değil ama köpek ise tam zıttı.Çok istedim uzun süre besleyebilmeyi bi köpeği ama bina şartları elvermiyor(bahçemiz olmasına rağmen).
Okadar hayvan beslemiş bi insan hiç durur mu.Şimdide 2 tane tavuğum var.Belkide birisi horozdur:)emin değilim cinsiyetlerinden.Hayvan dediğin Tavuk gibi olacak:)Besleyeceksin besleyeceksin büyüyünce de bi güzel yiyeceksin:)
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
Türk
sokak köpeği ırkına "Çomar" deniliyor. Bu cinste her renk ve boydan
köpek bulunur. İnsan cinsine en yakın yaşayan hayvan köpektir.
İnsanlarla iç içe yaşayan köpekler benzer davranışlar göstermeye başlar.
Bu yüzden bir toplumu köpekleriyle de
tanıyabilirsiniz. Gelişmişliğin, medeniyetin ölçülerinden biri de
köpeklerdir. Meselâ Batı ülkelerinde bizdeki gibi sokakta başıboş gezen
köpekler yoktur. Her köpeğin mutlaka bir sahibi, yeri yurdu bulunur.
Köpeklerimizin tarihi yüksek
sınıfların tarihi ile paraleldir. Bizde aristokrasi çok geç tarihlerde
ve çelimsiz bir bünye ile tarih sahnesine çıkmıştır. Tanzimat'ın hemen
arefesinde müsaderenin ortadan kaldırılması merkezde ve taşrada, dar
kapsamlı bir "irsî asalet"in dolayısıyla bir asilzade sınıfının
doğmasına imkan sağlamıştır. Bu sınıf köksüzlüğü nispetinde kendisine
özgü bir kültür ve yaşam çevresi ortaya çıkartamamıştır. 19 asır
boyunca bu zadegân sınıfı cahil, özenti ve sonradan görme "paşazadeler"
veya "damat paşalar" olarak takip ederiz. Geç ve güç ortaya çıkan
burjuvazi ise bu sonradan görme asilzadelere eklemlenerek köksüz
seçkinlerin dünyasını daha da biçimsiz hale getirmiştir.
Batı'da aristokrasi kültürü, günümüz
burjuvazisinin dünyasını da şekillendiren ana damarlardan biridir. Spor
dalları bile aristokrasi tarafından seçkinlere ve halka göre farklı
farklı icat edilmiştir. Amerikan futbolu, aristokrasinin kendi
çocuklarını daha dişli ve mücadeleci yetiştirmek için; bildiğimiz
futbol ise halkı biraz kibarlaştırmak amacıyla tasarlanmıştır. Saf kan
köpek cinslerini de uzun gelenekleri boyunca ırklarını ıslah ederek
geliştiren aristokrasidir. Bizde tek saf kan köpek cinsi olan Kangal'ın
ırk özelliklerinin, göçebe toplumun ihtiyaçlarına göre halk eliyle
korunduğunu kaydedelim.
Çomar, yani sokak köpeği cins
köpeklere göre daha zor hayat şartları içinde yaşar. Yaşaması ve
hayatını sürdürebilmesi zekâsına ve bünyesinin dayanıklılığına
bağlıdır. Bu yüzden cins köpeklere göre daha yetenekli ve daha
mücadeleci olurlar. Bizim sonradan görme seçkinlerimiz kapılarına bekçi
köpeği olarak bu yetenekleri yüzünden Çomarları dikmişlerdir. Geniş
arazisi olan yazlıkların, büyük çiftliklerin ve malikanelerin korunması
görevi Çomar'a verilmiştir. Çomar hem sokağı hem de sadakat göstereceği
velinimetini tanıdığı için bu görevi hakkıyla yerine getirmiştir.
Şehir hayatı geliştikçe Çomarların
hayatı da sınırlanmaya başlamıştır. Mark Twain 1865'te gördüğü İstanbul
sokak köpekleri için "Hayatımda hiç bu kadar mahzun bakışlı ve kalbi
kırık sokak köpekleri görmedim" der. Birkaç kere sokak köpekleri
toplanmış ve Hayırsız Ada'ya sürgüne gönderilmiştir. Mekanları daraltan
şehir hayatı, sokak köpeklerinin hayatını da sınırlamıştır. Artık
korunacak büyük araziler, malikaneler yoktur. Burjuvazimiz Çomar yerine
Avrupa'dan getirttiği ve Türkiye'de de ürettiği saf cinsleri tercih
etmektedir. Apartman hayatına uygun köpek finodur. Güvensiz ve köksüz
sonradan görme burjuvazimiz ise dişli ve ürkütücü köpek olarak
Pitbull'ları, çirkin suratlı Bulldog'ları tercih ediyor. Sokak
köpeklerinin devri sona eriyor. Çomarlar, hayvan haklarına uygun olarak
kısırlaştırılıp, aşılanıp, küpelenerek zaman içinde yok olmaya terk
ediliyorlar. Hazin ama kaçınılmaz bir son.
Çomarların devri artık kapandı. Her
şeyden önce onları koruyup kollayacak sahipleri kalmadı çünkü. Avrupalı
cinsler modern hayata özgü uyumu göstererek velinimetlerini daha çok
mutlu ve tatmin ediyorlar. Çünkü ne yeni sahipler ne de toplum
hırlaşarak karşı karşıya gelmek istemiyor. Ülke istikrar içinde yoluna
devam ederken, paçasına yapışacak birini arayan Çomarlar pek fazla
güven telkin etmiyorlar. Sokakta edindikleri ve sokağa özgü olan
yetenekleri artık geçer akçe sayılmıyor.
Yine de bize düşen nesli tükenenleri koruma altına almak olmalı.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Kediler köpeklere nazaran çok daha geç evcilleşmiştir bu yüzden hala bütün sempatilerine rağmen daha tam olarak vahşiliklerinden kurtulamamışlardır. Bir kedi doğaya salındığında köpekten daha önce vahşileşecektik... Falan filan amaa yine de çokk sevimli yaratıklar onlarla oynayken vaktin nasıl gectiğinin farkına bile varmıyorsunuz üstelik evde beslemeye köpekten daha elverişli (tuvalet eğitimi için çok fazla uğraşmaya gerek yok doğaları gereği bu iş için torağa ihtiyaç duyarlar) Elbetteki bu gün insalık yaşamı için vazgeçilmez bir iyilik sahibi olduklarını da unutmamak gerekir sokak kedilerinin dısarıdaki atıklarımızı tüketmeleri ile bizi asırlardır büyük, hemde çok büyük bulaşıcı hastalıklara karşı korumuştur hemde bunu bize hiç farkettirmeden... :) :) :)
Merhaba Efrayim,sen söylemeden ben teklifimi söyleyeyim:
Bütün şehirler yeniden 40 yıl öncesine döndürülsün,köylerinden kentlerinden göç etmiş olanlar yeniden geldikleri yerlere dönsünler.Bütün büyük sanayi tesisleri yıkılsın ve kapladıkları alanlar yeniden tarıma açılsın.
Nasıl ama muhteşem değil mi!?
Ama sen diyeceksinki "bu mümkün değil".
Değerli dostum! "Mümkünlü de her şey mümkün" demiyomu artist..!
Ya bu yapılacak ya da kıyamet kopacak başka yolu yok!!!
Kedi köpek olmazsa diğer yaratıklar olmazsa hayatın bir anlamı kalır mı??
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma