HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: Çokla Övünme ve “Naîm” Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

Çokla Övünme ve “Naîm”

 

 

  

Kur’ân-ı Kerîm, insanı Hak’tan eğleyen şeylerin başında servet biriktirmeyi ve oğullarla övünmeyi sayar. Şu âyet onlardan birisidir:

 

“İman edenler! Servet (mal) iniz  ve oğullar (evlad) ınız sizi Allah’ın zikrinden eğlemesin.”[1]

 

İnsanın mal tutkusu bütün zamanlarda aşağı yukarı aynı kalmış fakat hakimiyet kurma eğilimini kamçılayan çok oğul/çocuk sahibi olma isteği hep değişmiştir. Bu eğilim ortaçağda, kabile ve ırk taassubu, siyasi yandaşlık ve mezhepçilik olarak ortaya çıkar. İnsanın bu zaafı şimdiki zamanlarda kendisini makam hırsı, cemaatçilik, kulüp ve dernek yandaşlıkları olarak gösteriyor.

 

 

Kur’ân, servet ve oğullar gibi insanı gerçeğe karşı oyalayan şeylere lehv der. Bütün zamanlarda insanın yakasını bırakmayan ihtirası da bu lehv cümlesinden sayar:

 

 “Bırak onları yesinler, bir süre yararlansınlar ve ihtiras (emel) onları eğlesin (lehv), ama yakında bilecekler."[2]

 

Her asırda bütün çekiciliği ile süregelen ticaret ve alışveriş tutkusu da Kur’ân-ı Kerime göre bu lehvlerdendir.[3] Dahası, Kur’ân’a göre oyalayıcı her türlü söz (lehve’l hadîs[4]) bile bu cinsten olabilir. Böylece söze benzeyen yönlendirici yazı ve müzik de lehv kapsamına alınmış olur.

 

Yalnız burada temas edilmesi gereken önemli bir husus vardır. Bu sayılanlar insanı gaflete düşürebilir. Allah’ın kitabından alıkoyabilir, Hak ve hakikatten uzaklaştırabilir. Ama bunların her biri, aynı zamanda bu hayatı yaşamanın zaruretleridir. Evlat, yaratılış kanunlarının zorunlu bir sonucudur. Çocuk, kişinin babasına nispetle kendisidir. Mal canın yongasıdır. Ticaret rızık kazanmanın ahlaki ve meşru görülen bir yoludur. Emel olmadan da hiç bir gayret gerçekleşmez. Yine herkesin malumudur ki, amelsiz emel boş olduğu gibi emelsiz bir amel de gerçekleşemez. İyi bir ameli emel edinmek elbette hayırlıdır.[5]

 

Kaldı ki Kur’ân hayatı tamamen terketmeyi salık veren bir ruhbanlık önermemiştir.

 

Öyleyse yukarıda sayılan lehviyyâtın her biri Kur’ân’ın tamamen terkedilmesini önerdiği şeyler olamaz. Yüce Kitap belki bunlarda ölçünün kaçırılmasını; çoğaltma yarışını ve onlarla övünmeyi istemez. İtidali tavsiye eder. Nitekim bir yandan bu hayattan nasibin unutulmaması gerektiğine işaret ederken[6], diğer yandan bu hayatı tümüyle alıkoyucu diye niteler:

 

“Ve şimdiki hayat, bir oyun ve eğleyiciden başka bir şey değildir.”[7]

 

O hâlde Kur’ân lehviyyâtın bütünüyle terk edilmesini değil, belki onlarla ölçünün kaçırılmamasını istiyor. Çeşitli pasajlarında da bunu başarabilmenin yolunu gösteriyor. İnsan çoğun ardına düşmesin, Rabbine dayansın, çoğu verene yönelsin diyor.

İşte bütün bu tafsilat inişte onaltıncı sırada olan Tekâsür sûresinde yoğunlaştırılmıştır:

 

“Sizi çoğaltma yarışı eğledi,”

 

“Çoğaltma yarışı” yahut çokla övünme, eğledi (lehv) sizi. “Çoğaltma yarışı” diye tercüme ettiğimiz kelime metinde et-tekâsür[8]şeklinde geçer. Bu “çokla övünme” anlamına da gelebilir. Aynı kelime bir de Hadîd suresinde servet ve oğullarda çoğaltma yarışı formuyla kullanılır:

 

“Bilin ki, şimdiki hayat ancak bir oyun ve eğleyici (lehv) den, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve oğularda çoğaltma yarışından ibarettir.”[9]

 

Tekâsür suresi şöyle devam eder:

 

“kabirleri ziyaret edinceye kadar.”

 

 Mal düşkünü, mevki müptelası,kendisini ticaret ve  alışverişe kaptırmış, ihtiraslı kimselerin gözü kararmıştır. Onlar kabristanı görmez, kabir ziyaretinden de hoşlanmazlar. Onların oraya tek ziyaretleri, dönüşü olmayan son bir ziyaret olur. Ölünceye kadar çoğaltma yarışı yönlendirir onları. Sure şöyle devam eder:

 

“Hayır, hayır! Yakında bileceksiniz!

Sonra, hayır, hayır! Yakında bileceksiniz!”

 

“Hayır, hayır! Kesin bilgiyle bilseydiniz,”

 

Müfessirler, “Bilseydiniz” sözcüğüne verilmesi gereken cevabın gizli olduğunda ittifak etmiş gibidirler. Bizce, sözün devamını bu şartın cevabı saymaya bir engel yoktur:

 

“elbette görürdünüz Ateşi.”

 

 Yani, servet, makam, ticaret, yandaşlık, tûlu emel ve benzeri şeyler gibi hayatınızı kuşatan Haktan eğleyiciler (lehviyat) i anlasaydınız, sizi beklemekte olan ateşi de elbette görürdünüz. Sûre devam ediyor:

 

“Sonra onu kesin görüşle göreceksiniz, ardından da hiç kuşkusuz o gün, Naîmden sorguya çekileceksiniz.”

 

Yani kabirleri son ziyaretinizde anlayacaksınız. Daha sonra da diriltilip naîm üzerine bir sorguya çekileceksiniz.

 

Peki naîm nedir?

 

Naîm çok nimet demektir. Bunlar da Kur’ân yorumcularına göre Allah’ın ikramı olan şeylerin her biridir. O zaman çoğaltmaya ve çokla övünmeye konu olan her bir şey de nimet diye nitelenmiş demektir.

 

Dilimize nimetler diye çevrilen bu kelimeyle kast edilen şeyin, risalet olduğunu söyleyen yorumcular da vardır.[10]

 

Kur’ân’ın genel üslubuna bakıldığında da, çok nimet, hep nimet olan üstün nitelikli cennetlere naîm dendiği görülür. Ancak Kur’ân kendisinden sorulacak şey hakkında daha çok insanların eylemlerine vurgu yapar. Başka bir pasajında da nimetlerin sorulacağından söz etmez. İşte bu durum naîm üzerinde biraz düşünmemizi gerekli kılmaktadır.

 

Tekâsür Sûresinden bir müddet sonra nazil olan Hümeze Sûresinde, “Biriktirdikleri servetle sonsuz yaşayacaklarını düşünenlerin fuâdlarını tutuşturulmuş ateşin saracağı” bildirilir.[11]  Bu iki sûre tertipte de ard arda yer alır. Bu yakınlık, kendisinden sorulacak olan nimet üzerinde farklı bir şey düşünmemizi gerekli kılan bir boyut kazandırmaktadır.

Şimdi şu âyeti okuyalım:

 

 “Size işitme, göz ve dimağlar verdi. Belki şükredesiniz?” [12] 

 “Kuşkusuz işitme, göz ve dimağ; gerçekten, insan bütün bunlardan sorguya çekilecektir.”[13]

 

İşitme, göz ve dimağ anlama yetisini oluşturan şeylerdir. İlk ikisi bedensel, üçüncüsü ise düşünsel zihin. Hisler sem ve basar, dimağ ise fuâd şeklinde ifade ediliyor. İlk âyette zihinsel faaliyet alanları belirleniyor, son âyette ise İlahî sorgunun bunlara yapılacağı bildiriliyor.

 

Kur’ân suçluların azaba maruz kalmalarının sebebini de, vahye kulak vermemeleri yahut düşünmemeleri olarak gösterir. Şimdi şu âyete bakalım:

 

“Eğer dinlemiş olsaydık veya akletmiş olsaydık, cehennem (saîr) ehli içinde olmazdık.”[14]

 

Suçlular, eğleyici şeyler (lehviyyat) e karşı hislerini yahut akıllarını çalıştırmadıkları için azaba uğradıklarını öteki hayatta itiraf ederler. Bu âyette düşünme, dinleme fiiline atfediliyor. Demek ki onlar bu iki işten birisini yapsalardı yetecekti. Vahye kulak verseler, yahut akıllarını kullansalardı doğruyu bulacaklardı.

 

Şimdi dilimize nimetler diye çevrilen, kendisinden sorulacak olan naîm üzerinde düşünebiliriz.

 

Arap Dilinde, mukabilinde teşekkürü gerektiren her türlü ikrama nimet denir.[15] Nimet deyince ilk akla gelen de insana mutluluk ve zevk veren yaşamsal gereçlerdir. Ve onlar elbette sınırsızdır. Onları saymaya kalksak sayamayız.[16]

 

Ancak bir hayvana yedirilip içirilen rızka nimet denmez. İkram, onu takdir edecek, karşılığında teşekkür edebilecek âkıl (nâtık) birisine yapılmalıdır.

 

Bu durumda Hümeze sûresinde kendisinden sorulacağı bildirilen şey, güven, sıhhat, uyku, yiyecek, giyecek, gölge ve soğuk su gibi şeyler değil onları şükre yahut küfranı nimete dönüştürebilecek anlama yetisi olmalıdır.  Çünkü her türlü rızık, ikram ve ihsan ancak bu kabiliyet sayesinde nimete dönüşmektedir.

 

Elbette Peygambere verilen Risâlet de mecnunlar ve hayvanlar için değil ancak bu kabiliyeti olanlar için birer nimettir.

 

Hem insandaki dinleme ve anlama kabiliyeti naîm gibi genel ve süreklidir.

 

Eğer bu doğruysa, Hümeze Suresinde herkesin uhrevi sorumluluk kapsamına alındığını söyleyebiliriz. Risâletten haberi olsun olmasın herkesin. Tabi akıl nimetinden mahrum bırakılanlar dışında.

 

Doğrusunu Allah bilir.

 

AHMET BAYDAR

 


[1] Münâfikûn 63/9.
[2] Hicr 15/3.
[3] “Onlar öyle kimseler ki Allah’ın zikrinden, Namaz kılmaktan ve zekâtı vermekten ne ticaret ne de alışveriş onları alıkor.” Nûr 24/37.
[4] “İnsanlardan öylesi vardır ki bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve onu alaya almak için alıkoyan sözü satın alır.” Lokmân 31/6.
[5] Kehf 18/46.
[6]Ve Allah’ın sana verdiği şeylerde, son yurdu ara, bu dünyadaki nasibini de unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi, sen de iyilik yap.” Kasas 28/77.
[7] En’âm 6/32, Ankebût 29/64.
[8] Metinde tekâsür şeklinde geçen kelime bir hadiste fakirliğin mukabili olarak kullanılır: “Hakkınızda fakirlikten korkmuyorum, ama tekâsürden korkuyorum.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis no; 7728, 10535.)
[9] Hadîd 57/20.
[10] Çünkü Kur’ân pek çok pasajında peygamberin getirdiği mesajı nimet kelimesinin kök harfleriyle niteler. Hatta bazı yorumcular, Duhâ suresindeki, “Rabb’inin nimetini anlat” ifadesini, “Kur’ân’ı anlat” şeklinde yorumlarlar.
[11] Bu, ‘İlâhî cezâlandırmanın, insanın havsalasını, anlama yetisini aşan boyutta olacağından mecaz gibidir. Sure şöyledir: “Vay haline her ayartıcı kınayıcının, ki servet toplar ve onu sayıp durur, servetinin kendisini ölümsüzleştireceğini düşünür!“Hayır, hayır! Hiç kuşkusuz, Hutame’ye atılacaktır. Ve Hutame’nin ne olduğunu sana ne bildirecek?“Allah’ın -tutuşturulmuş- ateşidir,  dimağlara kadar çıkan! Evet, o üstlerine kapatılacaktır, uzatılmış sütunlar halinde!”
[12] Nahl 16/78.
[13] İsrâ 17/36.
[14] Mülk 67/10.
[15] Deveye ve aralarında deve bulunan hayvanlara en’am denmesi de onların şükre en layık ikram olmasındandır.
[16] Nahl 16/18, İbrahim 14/34.

SONSÖZ SİTESİNDEN ALINTIDIR...



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats