Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Müdessir
Hoşgeldin kardeşim.
Sizin de bildiğiniz gibi Arapça'da noktalama işaretleri yoktur. Bu yüzden "ve" bağlacı her zaman iki ayrı kavramı işaret etmeyebilir.
Örneğin Kitap ve Hikmet. Kur’anda “hikmet” kavramı geçen ayetlere bakılırsa onun Kur’anı betimleyen bir kavram olduğu açıkça görülür.
Elif, Lam, Ra; Bunlar hikmetli kitabın ayetleridir. 10 Yunus Suresi 1
And olsun hikmetli Kuran’a 36 Yasin Suresi 2
Şüphesiz o (Kuran ) bizim katımızda olan ana kitapta mevcuttur. Yüce ve hikmet doludur. 43 Zuhruf Suresi 4
Ayrıca İsra Suresinde 22. ayetten 38. ayete kadar Allah’ın haramları, emirleri belirtildikten sonra 39. ayette şöyle denmektedir.
Bunlar sana Rabbinin hikmet olarak vahyettikleridir. (17 İsra Suresi 39)
Neden hikmet kavramına da değindim? Çünkü bu kavram da “Kur’andışı mutlak kaynak vardır” iddiasına delil olarak sunulmakta.
Aynı durum senin yazdığın “ÖĞÜT” kavramını içeren ayette de mevcut.
Yasin 69. Biz ona siir ogretmedik. Zaten ona yarasmazdi da.Onun soyledikleri, ancak Allah'tan gelmis bir ogut ve apacik bir Kur'an'dir.
Allah’tan gelmiş olan öğüt Kur’andan başkası değildir. Aradaki “ve” bağlacı iki ayrı kavrama işaret etmiyor. Bilakis Kur’anın bir özelliğini vurguluyor.
Hem bu ayette geçen “öğüt” kavramı “zikr” kavramının Türkçesidir. Bilindiği gibi zikrin bir anlamı da öğüttür.
Zikir Kur’anın bir ismidir, sıfatıdır. Rabbimiz Enbiya ve Sad Suresinde şöyle buyurmaktadır:
Enbiya 21. İşte bu, indirdiğimiz kutsal bir Zikirdir. Siz mi onu inkar ediyorsunuz?
Sad 87. Bu, ancak alemler için bir zikirdir.
Bu konuda Kur’da Zikir başlıklı yazıyı okumanı öneriyorum.
Görüldüğü gibi Rabbimiz kendi kelamı dışında başka hiçbir sözü KUTSAMIYOR.
“Allah ve Resulü” kalıbında da durum yukarıdaki gibidir. Burada Allah ve Elçisi birbirinden ayrılmıyor. Allah’a ayrı itaat, Elçisine ayrı itaat yada Allah’ın sözüne ayrı iman, Elçisinin sözüne ayrı iman durumu yok. Zira Elçinin “Allah’tandır” diyerek sunduğu kelam kendisinin değil Allah’ın. Dolayısıyla Elçinin vahiy etiketli sözü=Allah’ın sözü. Elçinin bu bağlamdaki sözüne itaat=Allah’a itaat. Bu konuda lütfen şu yazıyı okuyunuz.
bazi uyeler hadisleri kabul etmediklerini ancak eger Kur'an filtresinden gecebilen hadisler varsa kabul edebilceklerini soyluyrolar. Yani disaridaki adamin soyledikleride Kur'an filtresinden gecerse amenna diye bir sonuc cikiyor. Burda elcinin fonksiyonu ne anlamadim. Kur'an evrensel peki peygamber evrensel degilmi? (Müdessir)
Sorun kavramın nereye oturduğuyla alakalı.
Amenna denilebilecek hiçbir hadis olamaz. İki yönden olamaz.
- Elçinin kendi sözüne iman edilemez fakat istifade edilir. Zira iman edilmeyi yani önkoşulsuz kabulü gerektiren tek kelam Tanrı Kelamıdır.
- Hadisler Peygamberimizin sözleri değil Peygamberimiz tarafından söylendiği iddia edilen sözlerdir. Peygamberin kendi sözlerine bile iman edilemezken onun adına ortalıkta dolaşan söylentilere nasıl olur da iman edilir?
Hadisler yada Sünnet Kur’anın bir tamamlayıcısı olarak görülüyor, sakatlık burada. İslam dini Kur’an+Hadislerle tamdır sanılıyor, yanlışlık burada. Bir olguyu tamamlayıcı sanmak ayrıdır malzeme olarak görmek ayrıdır.
Elçinin Fonsiyonu hakkında ki sorunuza yanıtı, içeriğine benim de katıldığım şu yazıda bulacağınızı umuyorum.
http://www.kurandakidin.net/bolumler/27elciyeitaat.htm
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|