Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Nefs - şeytan - Vehim
49/13 Ey insanlar! Biz; sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, hem de sizi şube şube(sınıf sınıf), kabîle kabîle ayırdık ki; tanışasınız, muhakkak ki; Allah yanında Ekremliniz en takvalınızdır(ittiqa edenler), Allah Alim'dir, Habîr'dir.
Allah'ın insanlar için büyüklük/üstünlük kriteri bunlardır. Bir de dini sadece Allah'a has kıldığı zannı içinde olup, bir takım insanlara "üstünlük/büyüklük" bir kısmına da "küçüklük" payalerini KENDİ kriterlerine göre verenler var! Oysa "Büyüklük" & "Küçüklük" tanımlamaları, aldığınız kritere göre izafidir. Yani:
"Büyüklük" kriteriniz: A ==>(ise); size göre büyük olan X kişidir. "Büyüklük" kriteriniz: B ==>(ise); size göre büyük olan Y kişidir.
Yukarıdaki bu iki tanımlama genelde ifrat & tefrit ehlinde görünür. Kriterin sağlamlığı sorgulanmadığı için, kriterin kendilerini ulaştırdığı sonucun YANLIŞ olduğunun farkında olamazlar. Olamadıklarıyla kalmaz, bir de başkalarının ahmak ve hakikati göremeyenler olarak nitelerler. Bu yüzden mevcut tüm gurup ve cemaatlere bakın, hepsi de kendilerinin EN DOĞRU YOLDA oldukları zannı içerisindedirler. Kimi gurup cemaat; ehli sünnet vel cemaat sloganıyla, kimisi ezoterizm sloganıyla, kimisi dar-ul erkam & dar-ul harb sloganıyla, kimisi cihad, kimisi de bilimsellik sloganıyla.....vs ön plana çıkar. Bu gurup veya cemaat içinde de MUTLAKA lider veya başı çeken birileri ve onun sözlerini MUTLAK doğru sayan bir kitlesi mevcuttur.
Bu durumun bir tehlikesi mevcuttur. şeytan binlerce insanı yoldan çıkarmakla uğraşmaktansa tüm hünerini ve enerjisini lidere yönlendirir. Çünkü lider saparsa ona bağlı tüm kitle de sapar. Bir taşla binlerce kuşun vurulması mümkündür. Tek çare tüm dünya inananlarının bireysel olarak Kur'an etrafında toplanmasıdır. İşin içinde bir topluluk (ister gurup ister cemaat deyin) olduğu ve içinde de başı çeken birileri olduğu müddetçe hatanın yanlışlıkların kaçınılmaz olduğu artık iyice bilinmelidir. Bir mürid veya gurup bağlısı, genelde temele bakmıyor, binanın deseni ve rengiyle meşgul oluyor. Bir insan çürük temel (Fikir) üzerine tutarlı yapılar (sözler) inşaa edebilir! Buraya dikkat etmek lazım. Binanın aslını oluşturan temel (Esas fikir) çürük olduğu müddetçe, dilediğiniz kadar onun üzerine tutarlı yapılar (savlar/sözler) inşaa edin, yıkılmaya mahkumdur. Lakin acı olan şudur ki; o yıkıntının altında epeyce canlar kalmış olacak. Allah herkese sonsuz sayıda fırsat sunmaz. Kişiler tekrar ve tekrar kendi gidişatını/seyrini kontrol etmek zorundadır.
Akıllı bir inananın bu işte bir terslik sezmesi lazım gelir. Yani her cemaatın en doğru yolda olduklarını sanmaları meselesinde....Bu ahval içerisinde olan cemaat & Gurup bireyleri kendilerine takılan gözlükleri, (liderlerine ait bakış açılarını) çıkarıp kırarlar ve euzu... çekerek kendi gözleri ile (objektif olarak) hakikati değerlendirler ise => ilk görecekleri şey "Kral Çıplak!" olacaktır. Eğer kendisine ait olmayan bu gözlükleri(bakış açısı/sorgusuz kabul) çıkarmazlar ve bu hal uzun süre devam ederse likit durumda olan çıplak realite & diyalektik kabiliyeti zaafiyete uğrar ve bu duygular kristalleşir! Artık başkasına ait olan gözlüğü kırıp hakikate çıplak gözle bakma ihtimali son derece azalmış ve gözlük artık kişinin retinası haline gelmiştir. Artık o kişide VEHM gelişir. VEHiM bir insana, olmayan şeyi var, kötüyü iyi, çirkini güzel, güzeli çirkin, teslimiyeti sorgulama, sorgulamayı fitne olarak algılatır. Bunun çaresi yok mu? var elbet. bir kaç türlü yoldan:
1- Ya günün birinde siz dileyeceksiniz ki; bu hem çok zor, hem de çok kolay. 2- Ya Allah dileyecek ki; ne zaman, kim için, hangi sebepten dolayı diler....belirsiz (Allah bilir/takdir eder) 3- Yada Euzubillahimineşşeytanirracim demeyi bilecek ve bunu yaşayacaksınız. Yani:
"Recm edilmiş şeytandan Allah'a sığınmak" bilgisinden daha öteye geçmeniz gerekir. Bunu bir ayet ile misallendirirsek daha iyi anlaşılır.
16/98 Kuran okuyacağın zaman, recmedilmiş şeytandan Allah'a sığın.
Bu ayeti açıklamadan önce, anlamamıza yardımcı olması hasebiyle ufak bir ön bilgi verelim. İsanları meleklerden ayıran en önemli hususlardan biri de, insanlarda NEFS in olmasıdır. NEFS ağır bir yük, ağır bir sorumluluktur insanlar için:
33/72 Doğrusu, biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Şüphe yok ki o (insan), çok zalim, çok cahildir.
Bu ayetin sonuna bakarsanız; Yüce Allah, insanların iki negatif sıfatına dikkat çekiyor: İnsanlar:
1- Çok zalim (Örtülü veya aleni, yazılı veya sözlü zulmedenler)
2- Çok cahil (Cahil olduğunun farkına varmayan...Bilgi düzeyinin artması tek başına kişinin cehaletini izale etmez)
Cahil olduğu halde: "evet itiraf ediyorum ben cahilim ama inşaAllah bunu Allah yardımı ve kişisel gayretimle yeneceğim" gibi samimi konuşanı duydunuz mu? Yada:
Zalim olduğu halde yani birilerine zulmettiği ama bunun farkında olmadığı için, kendini daim mazlum sanan birinden "Şöyle düşünüyorum da aslında yaptıklarımla ettiklerimle ya da sözlerim/yazdıklarımla meğer zulmetmişim. Allah affetsin, helallik dilemeliyim" diyebilen kaç kişi tanıdınız? Bunları kabullenmek nefse ağır gelir. Helallik dilemek kişiyi Allah indinde yüceltmesine rağmen kişi kendini aşağılanmış olarak vehmeder de bile bile geri adım atmaz.
Buraya kadar neden NEFS den bahsettik. Çünkü ıslah edilmeyen NEFS var ise şeytan(ın gücü) var. Diğer bir deyimle şeytanda insanları yoldan MUTLAK çıkaracak sultan yoktur. Sadece insandan kaynaklanan bir güç verme veya ona açık kapı bırakma gafleti/hatası/yanlışlığı vardır. O gücü bilerek veya bilmeyerek insanlar veriyor lainin eline. Bu yüzden inanan! insanların SON DERCE uyanık olması gerekiyor. Hataları & Yanlışlıkları hep kendinden uzak, kendini müstağni sayarak bakışlarını afaka değil, enfüsüne çevirmeli. Kendini (yaptıklarını) sorgulamalı, hatasız insan yoktur düsturuyla mutlaka bir hatasının olduğunu KABULLENMELİ ve HATASINI MUTLAK bulmalı ve TANIMLAMALIDIR. İzalesi için gereken çabayı netice alana kadar göstermelidir. Bir insan; "Yaw kendimi sorguladım ama kendimde bir suç bulamadım" diyorsa tehlike hala devam ediyor ve lainin eline verdiği gücün onda kalması için ısrar ettiğini idrak etmesi gerekiyor.
Lain, insanoğlunun NEFS ile birlikte varolduğunu bildiğinden, insanların zaafından istifade için girişim yapar ve bir takım açık kapılar arar. Bulduğu anda dalış yapar. Bu yüzden inanan insanlar kendindeki AÇIKLARIN bilincinde olmalı.
17/17- "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, ekseriyetlerini şükredenlerden, bulmayacaksın."
7/27- Ey Âdemoğulları. Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de (şaşırtıp) bir belaya düşürmesin! Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları, inanmayanların dostu yaptık.
7/27. ayette kırmızı renkli bölüm dikkatinizi çekti mi? "...Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler." insanların gafil kalmalarının bir nedeni budur. NORMALDE, Kur'an-ı Hakim ile haşır neşir olanların bu bilginin fakında olması ve gafil olmaması gerekir. Fakat her zaman dediğimiz gibi bir farkla; bu bilgiler uygulanmak/aksiyona çevrilmek için vardır.
Şimdi gelelim asıl konumuza:
16/98 Kur'an okuyacağın zaman, recmedilmiş şeytandan Allah'a sığın.
Burada Kur'an okunurken recmedilmiş şeytandan Allah'a sığınmak için sadece "Euzubillahimineşşeytanirracim" demekle işlem tamam olmuyor. Burada TÜM ÖNYARGILARA - PEŞİN HÜKÜMLERE - TÜM NAS VE BİLGİ ŞABLONUNA EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM demek lazım. Diğer bir anlatım ile hem şeytana hem de onun silah olarak kullanabileceği tüm hususlara da EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM denmeli...daha doğrusu söylemekle birlikte bunun BİLİNCİNDE olunmalı.
Mesela ben ŞAHSEN, Yaşar Nuri Öztürk'ü ve Ahmed Hulusi'yi de okurum. Tüm fikirlerine katılır mıyım hayır ama sonuçta derim ki:
"Tüm bu yazılar bir emek bir göz nuru ile meydana gelir, her kısmına katılmasam da emeklerinden dolayı Allah Razı Olsun. Çünkü istifade ettiğimiz kısımlar da oldu."
Yine bir başkası okur. Aslında amaç okumak değildir. Önyargılarına euzu...çekmesi gerektiğinin bilincinde olamadığı ve üstad/şeyh/peygamber/dabbet/isa/mehdi...vs. kabul edip yücelttiği kişinin savunduklarıyla TERS DÜŞÜYOR İSE bu kişinin tavrı aynen şöyledir:
"Şu yazının neresinde bir çürük veya mantık yürütebileceğim bir açık bulsam da şu yazının sahibini madara etsem"
evet euzu... çekmenin içeriğinden bihaber olanın tutumu aynen böyledir. Asıl şeytan onu madara etmiştir de farkında değildir...... O madara ettiğini sandığı kişiye güler iken şeytan da ona gülmektedir. Bu durumun farkında değildir. Asıl tehlike bu da değildir. Çünkü bu düzelmez bir hata değildir. Lakin, bu durumun farkında olan ve kendisini bu konuda dostça uyaranı da hiçe sayması....KENDİ KRİTERİNCE "küçük" görmesinden ötürü öneri ve yazısını da küçük gördüğü dostunun önerisini hiçe saymasıdır.
Sonuçta Hz Süleyman'ın (mealen) dediği gibi: kim ne yaparsa kendine yapar. Şükreden kendi için şükretmiştir. Şükreden de, küfreden de. Aklını başkalarına emanet eden de, özgür bilinciyle sorgulayan da..............En nihayetinde hiç bir mazeret kabul edilmediği ve kimsenin kimseye yardımcı olamayacağı......gün gelmezden evvel, her ne kadar sorgulama yaptı iseniz....GELİN BİR KEZ DAHA YAPIN!. ALLAH'IN KELAMINDA ANLAŞILMAZ DENKLEMLER YOKTUR VE EN ÖNEMLİSİ HAKİKATLER O KADAR ANLAŞILIR VE SADE Kİ.......BU DİNİ ANLAYABİLMEK İÇİN KİMSEYE İHTİYACINIZ YOK!
aLINTI aDRESİ: http://k.1asphost.com/hanifislam/vehim.htm
__________________ EûzûBillahimineşşeytanirracim&BismillahirRahmanirRahiym..
|