HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: ÜÇ KONUŞMA, ÜÇ SORU, BİR TESBİT Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

ÜÇ KONUŞMA, ÜÇ SORU, BİR TESBİT Sayfa başına git

Selam ile,

Rabb insanı yeryüzünde bir balçık halinde bırakmamış, O’nu ruh ile donatmış, eşyaların isimleri ile zenginleştirmiş ve yeryüzü halifeliğine müsait hale terfi ettirmiştir, bütün verilenler bütün yaşananlar tek bir gerçekliği ortaya koymak için planlanmış, bir olan Allah’a kulluk,

Rabb’ın bir beşerle konuşması olacak iş değildir, ancak direk vahyederek, veya perde arkasından veya bir elçi aracılığı ile müstesna, bu ayeti elçilerle konuşma olarak algılıyordum, o zaman Rabb sadece elçilerle iletişime geçmiş oluyordu, oysa bana da vahyediyor, ben de bir tarafım Rabb karşısında, bu yanlış algımdan dönmemi nasip eden Rabbe hamd etmek bir borç, bu konuda vesile olan Ahmet Baydar’a teşekkür etmek ahlakın bir gereğidir,

İlk konuşma İlk soru ;

Direk vahiy, insanın fıtratında bulunan direk başlangıç, Allah insanı anne karnından hiçbir şey bilmezken doğurdu, içinde bir ruh ile ve bu ruh o’nun direk vahiyiydi, ne zaman ki, benliğinin farkına vardı bu direk vahiy ile tanıştı, herkes fıtratında bazı değerler ile yaşar, hırsızlık herkes için kötüdür, insanları ezmek herkesin içini sızlatır, ezenleri sevmek içinizde yer bulamaz, yaratıcıya yönelmek vardır içinizde, eğer fıtratınızı bozmazmışsanız bu vahiylerin hepsi yer alıyor içinizde, bundan sonraki aşama hem bir hak ediş, hem bir ikram, hem bir kolaylık, hem de bir imtihandır, fıtratında olanlara sadık kalanlar için, lakin, bu aşamada düşman sorunuz vardır, bana ne ? içinizden gelen ilk uyarıcı sesi bana ne ? sorusu ile bastırırsınız, bu soru sizi kendinize karşı duyarsız hale getirir, aklınıza gelen, içinizi kıpırdatan sorulara karşı bana ne diye kulak tıkarsınız, içinize gömersiniz, bırakmazsınız ki dışarı çıksın, fıtrat yalanı kabul etmez ama siz bana ne yaw dersiniz, ve bir menfaat için bir yalan üretirsiniz, fıtrat hırsızlık kötüdür der ama siz bana ne bundan dersiniz ve içinizde ki sesi susturursunuz, fıtrat yaratıcı der, bağlılık der, misak der, ama siz bana ne dersiniz ve iblisinize uyarsınız,

İlk konuşmayı bana ne sorusu ile gündem dışı bıraktıysanız, Rabb size karşı merhamet olarak bir konuşma hakkı daha tanımıştır, bir şans daha vermiştir, bu konuşma size kar etmediyse bir başkasını daha yollamıştır, ama bana ne sorusunu yendiyseniz ve fıtratınıza kulak verdiyseniz artık ikinci tür konuşmaya hazır haldesiniz, artık siz donandınız ve hak ettiniz,

İkinci konuşma ve ikinci soru;

Perde arkasından vahiy, her gün doğan güneş’in ardından Rabbin merhametini, her gece ortaya çıkan yıldızlar ve ay arkasından Rabbin karanlıklar içinde bile yol gösterici olduğunu, yalnız bırakmadığını, her geçen mevsimin arkasından insan hayatında hem biyolojik hem sosyal, hem de psikolojik dönemleri anlattığını ve imtihan içerisinde olduğunuzu vahyi ile alıyorsunuz, kış geliyor, yaşlılık geliyor akla, sonra yalnızlık geliyor, sonra içe kapanıklık geliyor akla, sonra bahar geliyor, imtihanı görüyorsunuz, sabredenlerin ödüllerini anlıyorsunuz, bazen kötü görülen şey de iyilik olabileceğini düşünüyorsunuz, ve yaratılanların boş yere, eğlence için yaratılmadığını anlıyorsunuz, ellerinizi ayaklarınızın yerinde hayal bile edemiyorsunuz, gözlerinizin üzerinde kaşınızın olmadığını hayal etmeye kalksanız gözleriniz acımaya başlıyor, burnunuzun içinde kılların olmadığınız düşünseniz genziniz yanmaya başlıyor, ve ancak üstün ve tek bir gücün bütün bunları yapabileceğini anlıyorsunuz, , benliğinizden sonra ilk dış unsur karşınızda, bu sefer bir perdenin arkasından alıyorsunuz vahyi, ilkini alamadıysanız bari bunu alın, ilkini heba ettiyseniz bari bundan faydalanın bu sizi zaten en başa döndürmek için geçerli, bu zaten hem en başa hem kendine çağırıyor, bu sizi nefsinize dönmeye fıtratınıza dönmeye çağırıyor, karşınızda elleriniz var, karşınızda doğan güneş var, karşınızda yaşanan olaylar var, hayvanlar var, sosyal olaylar var, bunlar sizi çağırıyor,fıtrata dön diyor, fıtrata dönmediysen benden ne kadar alabilirsin ki diyor, ve bu sefer düşman soru çıkıyor, sana ne? Sana ne ey doğan güneş, vurma gözüme gözüme her sabah bırak rahat dursun içimdeki ses, bırak beni ey gece ve gecenin kandilleri, sana ne benim içimdeki karanlıklardan ve kandillerden, sana ne benim içimde ki yalnızlıktan ey kış, sana ne ey son bahar, sana ne benim yaşlılığımdan, bırakın rahat bırakın beni ben böyle kalmak istiyorum, diye çevrenizdeki unsurlara kapalı hale geliyorsunuz, yeryüzündeki bir yasa sana ışık tutmuyor, yaşanan bir olay sana ibret olamıyor,

Bana ne sorusu ile, kendi kendine kapandın, kendini kendine kapadın, sana ne sorusu ile kendini yaşadığın dünyaya kapadın, artık kalplerin üzerinde bir takım kilitler var, artık onlar sağırdırlar kördürler, onları çağırsan da işitmezler,

Sadık kalanlar aşamalı olarak bir sonrakini hak ediyor, bir sonraki ile imtihan olunuyor, bir sonraki ile lütuflanıyorlar, hain olanlar, bir sonraki ile özlerine çağrılıyorlar, e merhamet olunarak bir şans daha veriliyor, ve artık kilitleri açma üzere bu kez Rabbiniz geliyor, bu sese de kulak veremezseniz, bu sesi de örterseniz size karşı bu kadar lutuf sahibi bir Rabbe bu kadar derin boyutta bir ihanet olur mu ?

Üçüncü konuşma üçüncü soru

Elçi aracılığı ile vahiy, artık bir elçi var karşınızda ve elçinin sahibi Allah, size kendi dilinizden, kendi içinizden bir elçi yolluyor Allah, sizin ağır yüklerinizi atmaya geldi, sizlerin aşırılıklarını gidermeye geldi, sizi müjdelemeye sizi uyarmaya geldi, size öğüt olsun diye bir Kuran’la geldi, getirdiklerinin hepsine kendi de iman ederek geldi, o hem kendini hem de sizi arındırmaya geldi, size hem dünyayı, hem kendinizi, hem de sizler gibi insanları anlatıyor, Allah’ın beşerle konuşması olacak iş değil ancak bu yollarla konuşur, ve son yol elçi aracılığı ile, yani karşınızda olan, ve karşınızda duran Allah’ın sözü, Allah’ın öğüdü, iki yay kadar veya daha yakın oldunuz, sakın gördüğünüzü gönlünüz yalanlamasın, sakın gözünüz şaşmasın, fıtratını susturdun bana ne dedin, yaşadığın dünyayı susturdun sana ne dedin, bu sefer Rabbi susturmak için O’na ne deme, ben yaşarım ben giderim, O’na ne deme, ben kendi kendime yetiyorum, ve ben zarar göreceğimi de sanmıyorum, hem ben bilgimle zaten üst bir düzeydeyim, O’na ne ? deme, artık onları uyarsan da uyarmasan da birdir?

Her sonraki vahiy en baştaki ile alakalı, bu süreci doğru işletemeyerek Muhammed resul vasıtası ile veya Mushaf vasıtası ile aldığımız vahiy sizce bizler de nasıl bir tesir uyandırıyor, bunu da ayrıca nefislerimize sormalıyız,

Bana ne sorusu ile fıtratını susturanlar, etrafındakileri taklit ederler ve koyun sürüsü gibidirler, bunlar okey masasında oturan sinek gibidirler, kim kazanırsa kazansın önemli değildir, onlar sadece içecekleri çayı düşünürler, başkaları oynar eğlenir, ve uygular bu sadece orda öyle bulunur ve yer içer,

Sana ne sorusu ile yaşadığı dünyayı susturanlar, hayal aleminde kağıt üzerinden konuşmalar yaparak sürdürürler hayatlarını ve kağıt üzerinde yaşarlar, hayatla bağları yoktur, mesela yukarda verdiğim okey masasındaki sinek örneğini iki kanadı olan bir haşere gibi anlamaya müsaittirler, çünkü, onlar hayatı tanımazlar, kağıt üzerinde yazılı olanı kağıt üzerinden anlar ve kağıt üzerinden yaşarlar,
O’na ne sorusu ile Allah’ı susturanlar, yeryüzünü ıslah adına Allah’tan bağımsız oluşan her izim ve ideolojidir, bunlar din kisvesi altında veya düşmanlık altında olsun hiç fark etmez, mesela Allah’ın hakkını sezara veren laiklerle Allah’ın hakkını muhammed’e veren mollar veya bu hakkı hevalarına veren modernist dinciler arasında hiçbir fark yoktur, artık Allah’ı açıkca alanlarından dışarıda bırakan ve gök kubbeye hapseden laiklerin önü açıktır, insanları kendilerine, çevrelerine ve en sonunda da Rablerine kapalı hale getirdiler,ve bunu başarabilmek için her köşenin başına bir soru her sorunun başına bir de ödül koydular,
Aynı bu günün Müslümanları !!! gibi fıtratsız, hayatsız ve Allah’sız metin okuyuculuğu,

Ve son bir tesbit ;

Vahiy karşısında elçilerle bizlerin konumu arasında bir fark yoktur, onlar da getirdikleri vahye iman etmek zorundalar bizler de, onlar da bu vahiylerden sorulacak bizlerde, elçiyi Allah ile karıştırmak veya elçiyi akılsız gönülsüz bir varlık ile karıştırmak sürecin son halkasında ki önemli sapmalardan bir tanesidir,

İbrahim ve beraberindekilerde sizler için güzel örnek vardır ayetini hepimizi hatırlıyoruz, burada örnek olanlar kimler, İbrahim ve beraberindekiler, peki örnek olunanlar kimler, bu vahiy ile muhatap olanlar, bu vahye iman etmek zorunda olanlar kimler bunlar ben sen o, başka, bir de Muhammed resul, yani bu vahye iman etmek zorunda olan bir kişi daha var o da Muhammed resul, Muhammed resul bu ayete iman ederse, bu ayette İbrahim peygamberi örnek alacak, yani İbrahim peygamber Muhammed peygambere örnek olacak, sonra İbrahim’in beraberinde olanlar Muhammed peygambere örnek olacak, yani bir elçiye örnek olabilecek olan insanlar var, vahyin üzerimizdeki ağırlığını hissedin, ve eğer bu süreci hakkı ile işletirsek bir elçiye örnek olabilecek adamalar olabileceğimizi unutmayın,

( bu konu ayrıca ele alınacaktır inş, Kur’an anlaşılmaz ve yaşanmaz bir kitaptır ile devam edecek inş, )

selam ve dua ile

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
aksan45
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 24 ocak 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 174
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aksan45

selam Malik
Allah peygamberleri esit yaratmamışdır kimi kimisinden ustundur Kurana gore Allahın en sevdigi en takdir ettigi peygamber ve herkese ornek gosterdigi Allahı, hiç bir kitap yardımı olmaksızın sadece aklı ile bulan İbrahim peygamberdir O ki onun zamanında bulundugu yerde sadece puta tapanlar vardı , yani belirli bir din yokdu Ne yaptı İbrahim peygamber once aya bakdı yaratıcım bu deyil dedi sonra sırayla gunese yıldızlar bakdı. Aklı ile onların tanrısı olmadıgını anladı ve ona bunlar anlatacak kitapda yokdu o gercek Allahı akıl yoluyla buldu bu yuzden Allah onu tum diger peygamberlerden daha cok seviyor.

Allah bir insanı yarattıgında daha spermken onun içine tum yapacagı bilgiler yerlestirilir. Mesela diyelimki edison ampulu, dinamoyu ve elektrikli bir cok cihazı yapacak Daha o dogmadan sperm halindeyken ve ondanda once o yumurtaya isabet edecek sperme tum spermlerden milyonlarcasından birine bu bilgiler yerlestirilmiştir ve o işaretlidir. Vahiyden maksad bir bilgiyse her insana demeyimde dunyada olusturulacak bir seyin olusturulmadan o bilginin ilgili kişiye verilmesidir . Ne anlatmak istedigini tam anlıyamadım belkide birisinin sozlerine atıfda bulunuyorsun veya onunla ilgili birseyler soylemek istiyorsun Bence peygamberlere vahiy Cebrail yoluyla gelir insanlara bilgiyse ya onların yanındaki melekler yada dedigim gibi spermken yerlestirilir. selamlar
Yukarı dön Göster aksan45's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aksan45
 
ŞiaRıM-KuRaN
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 124
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ŞiaRıM-KuRaN

 Vahy konusunu bence bıraz araştırmak gerekir Aksan 45 kardeşim.öncelikle şu soruların cevabını kuranda bulmak gerekir.

Vahy nedir?Kuranda kaç yerde geçer?Sadece peygamberleremı yollanmıştır?Cebraılın vahy getırdıgı kuranda yazıyormu?

Vahy kavramı ıle ılgılı bir kaç üstadın yorumu yazıyor aşagıda.İnşallah Peygamberlere yollanan vahyı anlamada faydalı olur.

Farabi  , bir müslüman olarak epistomolojisinde vahye yer ayırır.O'na göre, vahy vasıtası nebevi bilinç'tir. Dolayısıyla  Peygamberler doğru yolu bulmada kim­seye muhtaç değildirler. Aksine o, diğerlerini mutluluğa yönlendirme kabiliyetine sahiptir."Allah vergisi olağanüstü bir bilince sahip" olan Peygamber yapması gereken her bir şeyi en iyi şekilde algılayabilen ve icraatına karar verdiği her şeyde diğerlerini en iyi şekilde yönlendirebilen ve bu fiilleri belirleyebilen, tarif edebilen ve mutluluğa yönlendirebilen kişi­dir." O'na göre, sıradan felsefi ve mistik bilinçlerin tersine, her hangi harici bir yol göste­riciye ihtiyaç duymayan Peygamberin bilinci, sıradan bilinçlerin geçtiği devrelerden geçtikten sonra, nihai noktada Faal-Akl'a temasa geçer ve ilahi hakikati ondan alır. İbnu Rüşd de (ö.1198) Peygamber'in ilahi hakikati Faal Akıl'dan aldığını söyler.

İbnu Sina vahy meselesini Peygamberlik kuramı içine aldı. "   İnsan aklı ile Faal Akıl arasındaki perdelerin tamamıyla kalkmasıyla insan aklına nufuz eden feyzden ibarettir" kuramını geliştirdi. Yani Cebrail bu Faal Akl olmalı. O'nun görüşünde  Peygam­beri Bilinç, tüm insani melekelere en üst düzeyde sahip olan insani durumun kemal    nok­tasıdır. Peygamber zihin berraklığı, hayal tamlığı ve dıştaki maddeyi kendine itaat ve hizmet ettirme gibi  şartları yerine getirdikten sonra, kendisinden başka hiç kimsede bulunmayan sezgi  gücü "kuvvei kutsiyye" vasıtasıyla faal akılla temasa gelir ve bu güçle hakikatleri ka­vrar. işte vahy bu kutsal kuvvetin bazı insanlara bahşedilmesinden ibarettir.   Burada  me­lekler ise yüksek hakikatlerle temasta bulunan fezeyan halindeki kuvvetlerdir ve görevleri de haberleri Peygamberler'e ise iletmektir.

Fazlur Rahman der ki: "Kur'an hem tamamıyla Allah kelamıdır, hem de olağanüstü anlamda tamamıyla Allah kelamıdır."Buna göre Hz. Peygamber vahyin dışında değil, içindedir. O vahyi bizzat işitmiştir. Vahyin bizzat kelimeye dökülmesi her ne kadar Peygam­ber'in kalbine vuku buluyor ise de, kelimeler buradan kaynaklanmamakta, Allah'tan kay­naklanmaktadır. Ona göre  durum  bu olunca, Kur'an'ın yaratılıp yaratılmadığını tartışmak çok saçmadır. Sonuç olarak, vahyin bir dahili -Peygamberle alakalı olan- bir de harici -Al­lah'ı ilgilendiren- yönü vardır. Bu iki yön birbirini tamamlayıcı unsurlardır. Şöyle der:" Qur'an'ın Allah'ın  Peygamberlere vahyedilmiş kelamı olduğuna, Peygamber'in de Allah'ın nihai ve sözel bir alıcısı olduğuna inanmayan ismen bile müslüman olamaz."

Hamidullah Peygamberleri ampule benzetir. Vahyin dilide onun rengidir. Peygamber sadece ileticidir. "Müslümanlar şu inançtadırlar ki Qur'an, "Allah'ın Sözü"nü temsil eder, onun yerine geçer. Muhakkak ki Allah, ses ve lisandan münezzehtir. Bunu şu misal ile daha iyi anlayabiliriz."Allah'ın sözü" elektirik akımı gibidir; ne rengi vardır ve ne de gözle görülebilir. Bir peygamber, adeta bir elektirik lambasıdır."Elektirik akımı"nın geldiği tellerin ucuna bağlanmıştır ve bu "akım" sayesinde ışık verir. Lambaının kendi rengi, o Pey­gamber'in konuştuğu ana dilidir. Misalimizdeki elektirik akımı" (yani Allah'ın sözü), sadece ışık verme niteliğindedir ve rengi yoktur; fakat bu akım, lambanın kendi rengine göre, yani beyaz, kırmızı,sarı, yeşil vs. oluşuna göre değişik şekilde bize akseder. lambadan gelen ışığın şiddeti ve kuvveti de lambanın kapasitesine göre değişecektir. İşte böylece ses ve dil ötesi vasıftaki "Allah sözü" bize, bu "akım"ı alanın sesiyle onun dilinde, misalimizdeki lamba, yani Peygamber vasıtasıyla onun lisanıyla ulaşır, bize kadar gelir."

Selam ve Dua ile...



__________________
ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
Yukarı dön Göster ŞiaRıM-KuRaN's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ŞiaRıM-KuRaN
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

selam aksan kardeş, elçilerin üstünlüğü ile ilgili bir yazı alıntılaşmıştım bir bakıver inş
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats