Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam ile
Kur’an tek başına anlaşılmaz, ve yaşanmaz bir kitaptır, yanına illa birkaç ek kaynağa ihtiyaş vardır, kur’an içerik bakımında bir insanın hayatına uygulayamayacağı kadar zor ve karmaşık bir kitaptır, alimler onları beraklaştırır ve kolaylaştırmazsa, kur’an bir şey ifade etmez,
Başlığa barak ağzımdan bu sözü duymayı bekleyenler olduysa parmaklaklarını ısırmaya devam etsinler Allah’ın izni ile kur’an ile olan muhabbetimiz hal devam etmekte ve O’nun en doğru yola ilettiğine kalbimiz iman etmektedir, ama nasıl ? inşallah bunu anlatmaya çalışacağız,
Anlamak, bu kelime nasıl bir kullanım içerisinde, zihinde başlayan ve zihinde biten bir faaliyet olarak kullanılır hale gelen bu kelime ile kur’an’ı yan yana getirdiğimizde ortaya kesik bir tesbih çkıyor, eğer anlama kelimesi içinde pratiğini de barındırıyorsa neden anlamak ve anladığını yaşamak diye ayrı bir vurguya ihtiyaç hissediyoruz, anlamak kelimesi bizlerin mi yoksa vahyin mi gündemi ? anlamak ile ilgili bildiğimiz ayetler… peki, öğüt almakla ilgili bildiğimiz ayetler, güneş bir ayet, gece bir ayet bunları anlama çabası var mıdır yoksa bakarsan zaten yaşar mısın, karşınızda biri dert yanıyor siz de kafa sallıyorsunuz evet anladım seni, eee anladın da ne oldu, hegelin diyalektik felsefesini anlamak ile tahrim suresini anlamak arasında ne fark vardır ???
Vahyin gündem ettiği sorulara bakalım ;
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler." (A'RAF SURESİ / 187)
"Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar. (ZARİYAT SURESİ / 12)
İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki: "Onun bilgisi yalnızca Allah'ın katındadır." Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir. (AHZAB SURESİ / 63)
Müşriklerin gündemini kendi içine alıyor vahiy, ayetlerin öncesi ve sonrası bu soruyu beğenmiyor, hatta burada bir iğneleme de var, ne zamanmış da bu hesap günü diye,
Sana Zu'l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki: "Size, ondan 'öğüt ve hatırlatma olarak' (bazı bilgiler) vereceğim. (KEHF SURESİ / 83)
Zülkarneyn hakkında bir çok sebepten soruluyor olabilir, imtihan etmek, öğrenmek, tasdik etmek vesaire,
Sana ruh'tan sorarlar; de ki: "Ruh, Rabbimin emrindendir, size ilimden yalnızca az bir şey verilmiştir." (İSRA SURESİ / 85)
Ruh konusunda sormak da aynı şekilde öğrenmek veya imtihan etmek için sorulan sorular,
Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki: "Ganimetler Allah'ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü'min iseniz Allah'tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin." (ENFAL SURESİ / 1)
Sorun olan bir şey soru ediliyor,
Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki: "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah'ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanlarının yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah'ın adını anarak- yiyin. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. (MAİDE SURESİ / 4)
Hayata dair imtihan kılınan araçları öğrenmek için sorulan sorular,
Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar. De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever." (BAKARA SURESİ / 222)
Sosyal ve bireysel bir mesele yine bir sorun soru ediliyor,
Hem dünya (konusun)da, hem ahiret (konusunda). Ve sana yetimleri sorarlar. De ki: "Onları ıslah etmek (yararlı kılmak) hayırlıdır. Eğer onları aranıza katarsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah bozgun (fesad) çıkaranı ıslah ediciden bilir (ayırdeder). Eğer Allah dileseydi size güçlük çıkarırdı. Şüphesiz Allah güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." (BAKARA SURESİ / 220)
Hayata dair projelerle alakalı soruyorlar, sosyal hassasiyet de var,
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz; (BAKARA SURESİ / 219)
Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir." (BAKARA SURESİ / 215)
İçki ve infak, yine hayatın içinden imtihan kılındıklarının kendileri ile iligili olan sorular,
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda süresiz kalacaklardır. (BAKARA SURESİ / 217)
Sosyal münasebete dair sorular, toplumsal ilişkiler,
Sana, hilalleri (doğuş halindeki ayları) sorarlar. De ki: "O, insanlar ve hacc için belirlenmiş vakitlerdir. İyilik (birr), evlere arkalarından gelmeniz değildir, ama iyilik sakınan(ın tutumudur). Evlere kapılarından girin. Allah'tan sakının, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (BAKARA SURESİ / 189)
Toplumsal düzenlemelerle alakalı sorulansorular,
Evet, sorulan sorular, genelde, haya dair, insana dair, sorunlara dair, sakınmaya dair, öğrenmeye dair, araçları belirlemeye dair, sorular,
Bu kadar soru arasında neden şu gündem ile karşı karşıya değiliz, sana şu indiridiğimiz şu vahyin anlamı hakkında sorarlar, sana şu vahiyi anlamadıkları için sıkıntıya düşerek gelenler var ya, veye biz senin göğe dönerek sıkıntıya düştüğünü, şaşkın şakın baktığını görüyoruz, musa kıssasındaki denizi anlamadın diye, zülkarneyn kıssasında balçığı anlamadın diye, sıkıntıya düştüğünü görüyoruz,
Bunun iki sebebi olabilir, ya böyle bir şeye hiç başvurmamışlar yani, vahiyle anlamak faaliyeti kurmak için münasebete kuracak kadar rahat bir dönemleri veya normal bir gereksinimleri olmamış yada, vahyi anlamak gibi bir dertleri olmamış zaten, onlara hepsi ayanmış, o zaman da ilmimi arttır diye neden dua edilsin,
Bu olayı şöyle açıklayabiliriz, bir önceki yazımızda üç konuşma ve üç sorudan bahsetmiştik, fıtrat eşya ve elçi aracılığı ile gelen vahiy, vahyin indiği dönemde, fıtrat ve eşyaya dayalı vahiyleri alanlar bu sorunlar ile karşılaşmadı ve aşamalı olarak ilerleyerek zaten gelenleri anlamak gibi bir dertleri veya sorunları olmuyordu, yani her şeye hazır haldeydi, ama yine de oluşan bazı sorunlara karşı da Rabbinden ilim talep ediyordu,
Yeni doğan bebek hangi şeye binaen anasının memesini buluyorsa, nefsini arındıran, fıtratını temiz tutan, temiz fıtratına dönen de felah bulup yolu buluyordu, bu süreci atlatarak elçi ile gelen vahye maruz kalanlar zaten iki yay kadar bir mesafeden yakalıyorlardı bu vahyi ve anlamak gibi bir çabaları olmuyordu, zaten kitap apaçıktı, ve necmler halinde iniyordu, aşamalı olarak hazır halde olanlara yenileri geliyordu,
Anlamaya çalışmak faaliyeti bir noktadan sonra öğütten uzak, bulmaca çözer gibi okumalara sebebiyet veriyor, yani, kur’an’la kurulan münasebet zihinde başlayan ve yine zihinde biten bir faaliyet haline geliyordu, oysa öğüt hayata dair insana dairdi, yani, başlangıç yeri zihin bitiş yeri toplumdu, hayattı, yani donuk bir ilişikiye sebebiyet veriyor anlamak çabası,
Anlamak kelimesinin gündemimize girmesinin iki sebebi olabilir, bunlardan ilki kur’an ve üzerine giyindirilen yorumar katlana katlana bize kadar geldi, ve bir kur’an kavramı ile onlarca tasavvurlara sahip insanlar haline geldik dolayısıyla ilk önce bir doğru tasavvur çabası içine giriyoruz, ama bu çaba sonra tek gaye haline dönüşüyor,insanların kur’an ile olan münasebette vahyin ayaklarını toplumdan kesmek isteyenler vahyi kelime ve kavram tartışma platformlarında tek gündem ederek bizlere miras bıraktı bu mirası alan bizlerde bu bulmacayı çözmek zorunda hissettik kendimiz, ikincisi hayata dair, ve toprakla irtibatlı değil benliklerimiz, fıtrata dayanarak okumalar gerçekleşmiyor, vayin necmler halinde indiğini akıldan çıkartarak, aşamaları atlayarak okumalar edinmeye çalışıyoruz, okumalar hayata dokunmuyor, açlık bitmiyor, yeni limanlara yelken alıyoruz, fıtratımızdan vahiy almadan, perde arkasından vahyi almadan elçi aracılığı ile vahiy almaya çalışıyoruz, bu şekilde kurduğumuz iletişim de sorunlara ve anlama çabalarına sebebiyet veriyor,
İnen necmler bizleri yendiden sıfırdan inşa etmiyor o bizde var olana dokunmaya çalışıyor, içinizde ki o sese kulak vermediyseniz fıtrata dayanmadıysanız, kulaklarınızda duyduğunuz sesler parazitli geliyor ve siz de bu sesleri çözmek için uğraşıyorsunuz,
Kur’an bir imtihan aracıdır, ve Rabbi uydu etmeden, aradaki yolu temiz kılmadan, en yüksek ufukta çarpıcı görünümü ile göremeyiz rabbin ayetlerini, aksi halde elerimizdeki metinleri çözmek için bir mecburiyet zorunda kalırız bu da öğütsüz anlamalara, salatsız okumalara sebep olur,
Kur’an kendisini çözdürmek için gelmedi aydınlık için geldi, temiz olanlardan başkası bu kitaba dokunamıyorsa, bu kitabın içindekiler değmiyorsa temizlenmişlerden başkalarının benliklerine, dönülmesi gereken yer güneştir aydır, hayattır, topraktır, halktır, ve en önemlisi fıtrattır, rahat bırakın fıtratınızı örtmeyin bahaneci sorularla üzerini, yeni doğan bebek gibi bulacağız o zaman sütün kaynağını, o bebeğe göstermeye gerek var mı, aha bu annen, aha bu memesi, aha buradan da süt çıkıyor, hayır o daha tertemiz ve biliyor ne nerde, bizler fıtrata karşı örtücü olduğumuz için geldi zaten elçiler, o zaman elçilerle gelenlerden öğüt almak yine dönmektir fıtrata zaten onlar biz bunu hatırlayalım diye hatırlatmadılar mı?
Ebe diyemeyen çocuk baba beni okula gönder diye bilir mi, yürümeyi bilmeye koşmayı tasavvur edebilir mi, o zaman vahiy değil biziz anlamak, anlamlandırmak ve açılmak zoruda olanyani kendimiziz anlayacağımız, benliğine şahit olamayan Rabbine nasıl şahit olabilir ki, Rabbin kelimelerinin kök ve şekil ilişkisini incelemekten başka ne yapar bu adam,
Kur’an bir bilgilenme aracı değildir, geçenlerde bir kardeş kıyamet üzerine şunları söylüyordu” insanlar en başta bir bilgi düzeyindeydiler ve ne zaman ki tekrardan bu bilgi düzeyine sahip olurla, kur’an’ın tamamına vakıf olurla o zaman kıyamet kopacak “ bu sözünden kısa süre sonra döndü, ama söz ilginçti, bilmek nedir ? bilmek ile mi imtihanız yoksa sakınmak ile mi, insanlar bilmek ve anlamak kur’an ile beraber kullanılınca ete değmiyor, hırsızlık kötüdür bilgisi değil, hırsızlık etmemek için verilen emek, bizler sahiplenmek ve sadık kalmakla imtihan olunuyoruz, zulmün kötü olduğunu bilenler ve bilmeyenler değil, zulmedenler ve zulme uğrayanlar, anlamak hastalığı aynı zamanda bilgilenme ve fikir üretme hastalığına da sebep oluyor,
Bedelini ödeyemeyeceğiniz fikirleri, sadık kalamayacağınız düşünüşleri boşuna zihninizde taşıyarak amelelik etmeyin, bunların doğruluğunu veya yanlışlığını konuşmanıza bile gerek yok, kelimei tevhidin bedelini ödeyemeyecekseniz bu söz üzerinde mütaala etmeyin, kur’an tek kaynaktır sözü yüzünden işsiz kalmayı göze alamıyorsanız, kur’an üzerinde konuşmayın, buhari baş tacıdır sözü yüzünden aç kalmayı göze alamıyorsanız insanlara hadis anlatmayın, mezhebiniz yüzünden aç kalmayı göze alamıyorsanız mezhepcilik yapmayın, ilk önce kendinizin bu sözlerle olan durumunu gözden geçirin ve sonrasında düşünceleriniz üzerinde konuşun ve karşılıklı ahlakla dinleyin, işte elçi ile konuşmadan önce sadaka verin ayetinin bu günkü hali, ilk önce o inancın sadakasını verip veremeyeceğinize bakın sonra o inancınızı konuşun ve o inancınızı ortada değerlendirin,
Kur’an hayatın aynasıdır, size düşen gerçek ve resimi bir araya getirmektir, gerçekten kopuk resim neye yarar anlaşımaz tabi, gerçeğe yakınlaştıkça resmi anlarsınız, siz kendi içinizde çözdükçe bir yenisi geliyor, geldikçe çözüyor çözdükçe geliyor,
Faizin haram olduğunu kabul hale gelmeden paranızın vadeli vadesiz hesabını düşünmek veya bunu konuşmak çok saçma geliyor değil mi, işte sahip olunan bakış hayata yansımıyorsa ve doğallığın ürünü bir bakışınız yoksa bu sefer başlıyoruz resimdeki karelere anlamlar yüklemeye ve bunun adını da kur’an’ı anlamak diyoruz, oysa o karenin hayattaki karşılığı yanı başımızda duruyor, öğütsüz düşünüşler ayakları yerden keserek sert düşüşlere sebep oluyor,
Hazır oluş bir sonraki nemci hak ediştir, her vazgeçiş bir hak ediştir, malından vazgeçenlere infak ayetleri işliyor, infak ayetlerini anlamak gibi bir sıkıntıya düşmeden infak ediyorlar zaten, bizlerin kendilerine açık, rablerine dönük olmaları lazım, tek gaye anlamak ise bir yapışkan sıvı gibi Rabbin yarattıklarına yapışmaktır, benliğiniz dahil, anlama faaliyeti hem bir zaafın hem de bir mecburiyetin sebebi ve sonucudur, bu mecburiyeti tek gaye edinmeden bu zafiyetten kurtulabiliriz,
Teslim olmadan kur’an’da anlatılan teslimlerin hayatından ne anlarız,
Her istediğini yanında bulan adama işler mi, cennette her istedikleri vardır, yemekten karnı ağrıyan adamlar ne etsin cennet meyvelerini,
Kur’an yukardaki örnekle beraber düşündüğümüz de hukuksal meseleler dışında uygulanmaz ve yaşanmaz da bir kitaptır, eşyanın doğası gereği hiçbir şey bir diğerinin aynısı değildir, bir insanın bir başkasının aynısı olma çabası güneşi batıdan doğurmak çabasından başkası değildir, ben ne Yusuf’um ne Muhammed ne de İbrahim, ne ben onlardan biri olabilirim ne de onlar ben olabilir, zaten böyle bir çabaya girmeyelim diye insanların kendileri değil bazı özellikleri ve yaşadıkları bazı olaylar, aynı doğa olayları ve hayvanların bazı işleri gibi örnek gösterilmiş kıyas edebilmemize imkan sağlanmıştır, ve bunlar numune halinde kalıcı bırakılmıştır, kur’an hayatın kendisi değildir, hayatın içerisinden kesitler sunan bir kesittir, her insan ayrı bir imtihan, her insan ayrı bir dünyadır, biz yaşamayaı kur’andan öğrenmiyoruz, sadece tescilli kesitlerle işimiz kolaylaştırılıyor, öğüt veriliyor ve hatırlamamız için hatırlatılıyor,
Kur’an’da anlatılan hayatları hayat edinmeye çalışmayın kur’an’a geçebilecek bir hayat edinmeye çalışın, kur’an’daki insanlar olmaya çalışmayın kur’an’a geçebilecek bir insan olmaya çalışın, yani vahiy sizi tescilleyebilsin, bu konuda eldeki numunelerle kıyas yapın onların içine gömülmeyin,
Bir insan sözü, İbrahim’in bir sözü bizler için bir ayet oluyor, düşünebiliyor musunuz insan sözü Allah’ın altına imzasını attığı bir söz oluyor, sözünüze yaratıcı şahitlik edebiliyor, Allah sizin şahidiniz ve sizi numune kıldı,
İnsanların duaları bizlere dua oluyor ayet oluyor,
İnsanların hayatları bizlere ayet oluyor,
İnsanların mücadeleleri bizlere örnek oluyor,
Bu insanlar neye binaen örnek, fravun’un karısı hangi vahiy ile yola çıkarak örnek kılındı yoksa fıtrata dair yaşayarak ve karşısına çıkan ve çıkabilecek her türlü doğruyu tasdikleyecek derece de temiz kalarak mı, vahyi tasdiklemek, vahye şahit olmak, ancak fıtrata sadık kalmakla mümkün olabilir,
Kur’an içine kafamızı sokup orda yaşayacağımız bir kitap değil o yaşarken elimizde bulunduracağımız bir kitap, O’nu hayat ile eşleştirip, bu ikramı ii kullanmasını bilmeli, İbrahim ve beraberindekiler, bir elçiye örnek oluyorlar, İbrahim elçiliği ile vahiy alan insanlar, insanlara vahiy ileten elçiye örnek olabiliyor, çünkü aralarındaki tek fark biri vahyi kalbinde buluyor diğeri kulağında, ama imtihanları aynı,
bizlere de sorulacak elçilere de sorulacak, araf/6 bizler de vahye iman etmek zorundayız elçiler de, araf/158
bizlerde uyarmakla yükümlüyüz onlar da, maide /67, ali imran /104, hicir/93
bizler de günahlarımız için af dileriz onlar da, muhammed / 19
bizler de ilmimizin artması dua ederiz onlar da taha/114, şuara/62,
ve bu ayetler ışığında sadık kalanlar vahyi iletenlere örnek olabilecek davranışlar gösterebilirler, futbol maçı oynarken maç esnasında bir sürekli teknik direktöre bakarak oynarsanız ayağınızın altından top kayar gider, ama hem teknik direktör hem saha hem rakip takım, hem top, hem arkadaşlarınız ile irtibatı sağlayacak bir okumaya girerseniz işte o zaman, teknik direktör, sizi sonraki nesil takımların kaptanına anlatarak örnek bırakır,
Evet, bir garip dünya işte dostlara selam olsun
Dua ile
|