Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12456267.asp?yazarid=49& amp; amp; amp; amp;gid=61
Allah 17 Ağustos 1999 depremini niçin yollamıştı?
Şu evlerde körün, topalın, hastanın yemesinde sakınca yok; sizin de yok: kendinizin, babanızın, ananızın, erkek ve kız kardeşlerinizin, amcalarınızın, halalarınızın, dayılarınızın evleri; anahtarı sizde olan evler, arkadaşlarınızın evleri. Topluca ya da ayrı ayrı yemenizde hiçbir sakınca yok. Evlere girince kendinize Allah’dan barış, esenlik, helalından bolluk dileyin. Aklınızı işletin diye Allah ayetlerini işte size böyle açıklıyor (61).
Topluca yemek yemenizde sakınca yok, leyse aleykum cünahun ente’kulû cemîan
Yüce Allah’ın bir bu hükmüne bakın bir de bazı "müsrifûn"un (36: 19) kestiği ahkama.
Abdalla Hakim Murad, İngiltere’de hızlı bir dinci. Konferanslar veriyor. 17 Ağustos 1999 depreminin hemen ardından onun Londra’da "Oh olsun!" dercesine verdiği konferanstan*:
Osmanlının çöküşü, Müslümanı Müslümana düşüren dar bir İslam anlayışı yüzünden değil, yöneten sınıfların düşüncesizce kapıldığı Batılılaşma yüzünden oldu. Osmanlı seçkinleri sünneti bıraktılar; Batı Avrupa’nın maddeciliğini aldılar.
Türban ortadan çekilmeye başladı ve onu İslamî giysiden arta kalanlar izledi. Ve evler kadın ve erkekleri ayırmak için değil kaynaştırmak için yapılır oldu.
Niçin pes dediğim anlaşıldı mı?
Efendim, 17 Ağustos depremini Allah bize gecekondularımızda harem selamlık bulunmadığı için yollamış. Vay bakla salon nohut oda kondularda oturan kafirler vay. Yaktınız bizi.
Ama durun. Elin hızlısı böyle ahkam keserken bizimkilerin eli armut toplamıyor ya. Onlar da alırlar sazı eline. Tıngır da mıngır, tıngır da mıngır:
Efendiler! Dört senede dört defa dehşetli zelzeleler, tam tamına dört defa Risale-i Nûr şakirtlerine şiddetli bir surette taarruz ve zulüm zamanlarına gelmesi ve hücumun durmasıyla zelzelenin durması işaretiyle... (Said Nursî’nin mahkemedeki savunmasından)
Pes?
Depremin henüz dumanı tütüyorken Nur cemaatinin bir önderi, "Allah bize bu depremi kadınlar açık saçık giyindiği için ikaz olarak yolladı" diye demeç verdi. Halkı bir birine karşı kışkırtmaktan mahkemeye verildi ve hapse mahkum oldu.
Pes?
Karasu’da bir akrabam vardı. Deprem sabahı ona ulaşmaya çalıştım. Kuşluk vakti Adapazarı’na vardım.
Koskoca kent yerle bir olmuştu. İnsanlar yıkıntıların arasında beyni alınmış kuşlar gibi dolanıyordu. Erkekler ağlamaz demedim; hüngür hüngür ağladım.
Arabamın camından bir genç uzattı başını. "Anamı gördün mü? "
Arabam İstanbul plakalıydı; dışardan geldiğim belliydi. Ama onun gözünde Adapazar’lıydım ben ve aileden. Anamız bakkala gitmişti de sanki; dönmemişti. Onu soruyordu bana.
"Kadınlar açık saçık giyindiği için Allah bu depremle bizi ikaz etti!" diyen zat acaba benim yerimde olsa ve o gence şöyle çıkışsaydı:
"Bak delikanlı, bu deprem başımıza o anan yüzünden geldi. Çünkü harem selamlığı olmayan bir evde oturuyo. Ve de türbanı yok!"
Genç ona nasıl bakardı, ne ederdi? Abdalla Murad Hakim’i eline geçirse ona ne der; ne ederdi?
______________________________
*The Ottoman demise resulted not from the adoption of a narrow definition of Islam that set Muslim against Muslim, but from a thoughtless Westernisation among the ruling classes. Adopting the materialism of Western Europe, the Ottoman nobilty and middle classes begen to abandon the Sunna.
The turban began to dsappear, followed by the remainder of Muslim dress. Houses began to be designed to bring the sexes together, rather than separate them.
(Reflections on the Turkish earthquake by Abdallah Hakim Murad, London, August 28 1999)
__________________ hasanakcay.net
allahindini.net
|