Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Okuduğum bir yazıda kadınların erkeklere imamlık asla yapamayacağını bunun mümkün olmadığını yazıyordu, kadının erkekli kadınlı namaz kılan bir topluluğa imamlık yapamayacağı hükmünü veren düşünceyi önce yazalım ve daha sonra kur’andan faydalanarak bu düşüncenin doğruluğu konusunda birlikte düşünelim. Okuduğum yazı sonunda şöyle bir cümleyle sona ermiş. (kadının erkeklere imamlık yapabileceğini söylemek mümkün değildir.) Bunu söylemek için Rabbin bu konuda hüküm vermesi gerekir, yani bir konu eğer yasaksa bunun mümkün olmayacağının hükmünün Allah tarafından kur’anda verilmesi gerektiğini, Rabbim birçok ayetlerinde anlatır bizlere. Hatta çok önemli bir ayet vardır gelin onu hatırlayalım ve Rabbin hüküm vermediği, açıklamadığı bir konuda konuşmamızı bile haram kıldığını görelim.
Araf 33. ; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.
Birde Allah söylemediği halde Allah a iftira atanlar için bakın ne diyor onuda hatırlayalım.
Zümer 60: Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok.
Yukarıdaki ayetten yola çıkalım ve bizi ilgilendiren kısmına bakalım önce isterseniz. Rahman (hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi) söylememizi HARAM kıldığını söylüyor. Hatta Enam suresi 150. ayette rabbim (Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin) diye bizleri uyardıktan sonra bakın nasıl ikaz eder bizleri. (Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme.) Sormak isterim kadının erkelere imamlık yapması mümkün değildir demek, yasaklanmış haram kılınmış demekle aynıdır. Acaba bu konudaki tanıklıkları var mıdır? Tanık gösterilecekse Rabbimden göstermeliyiz, yoksa söylenenlere inanmak, uymak mümkün olamaz. Zümer suresi 60. ayette rabbim söylemediği halde, sanki Allah katından bir emirmiş gibi Allah a yalan isnat edenlerin durumunun ne olacağını Rabbim açıkça belirtiyor bunu yapanların çok iyi düşünmesi gerektiğini hatırlatırım. Enam suresi 57. ayeti hatırlayalım bakın sizce yalnız ve yalnız hükmü Rabbim ben veririm demiyor mu? (Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur.) Şimdi düşünelim, Allah kadının erkeklere namaz kıldırmasını yasakladığına dair tek bir hüküm var mı? Elbette yok, peki nasıl olurda Allahın vermediği böyle bir hükmü verip, kadının erkeğe imamlık yapmasının mümkün olmadığını söyleriz. Bu yetkiyi nereden aldık? Bu düşüncenin savunulduğu sözlere gelelim ve birlikte bu sözleri düşünelim.
(Bir kadının erkeklerin önünde imamlık yapması hem onun için, hem de arkasında bulunan cemaat için huşu ya engel teşkil eder. Bu, şeytana arayıp da bulamadığı fırsatlar verir.)
Bu sözler söylenerek kadının imamlığı huşuya engel gösterilmiştir. Fakat verilen örnekte çok ilginçtir hem imamlık yapan kadın için de huşu ya engel teşkil ettiğini söylüyor. Fakat her ne hikmetse günümüzde kadınlarımızın, erkek imamın arkasında namaz kılmalarına hiç ses çıkartmıyoruz. Bu nasıl bir çelişki. Bakın kadının imamlığı olursa doğacak yanlışlara başka nasıl örnekler veriliyor.
(Namaz kılmakta olan kişi, doğru yolda olacağından şeytan hemen göreve başlar. Namaz kılanlar, onun kendilerine ne vesveseler verdiğini gayet iyi bilirler. Kadının imam olması halinde o, yeni vesvese imkânları elde eder. Kadında da erkekte de artık huşu kalmaz.)
Gelin bu düşünceyi birlikte akıl ve kur’an süzgecinden geçirelim. Kadının imamlık yapması durumunda namazda biz erkeklerin aklına türlü türlü şeyler geleceğini ve bizlere şeytanın vesvese vereceği, böylece namazımızı huşuyla kılamayacağımızı söylüyor. Kadın sanki şeytanın işini kolaylaştıran bir olgu gibi gösterip, kendimizde, nefsimizde suçu aramak yerine, yaptıklarımız ne kadar kolaycılığa kaçmak değil mi? Ya namazdan sonra ne olacak? Kadının sesinden Allahın huzurundayken bile bu kadar etkilenen, onları gördüğünde neler yapmaz ki. Onunda kolayı var sokağa çıkarmazsın, çıkması gerekiyorsa üstünü tamamen örtersin onu görünmez yaparsın, kendini bundan da korumuş olursun. İşte biz erkeklerin korunma yöntemi? Nefsini kur’an ile terbiye etmek yerine, onu toplumdan uzaklaştırmayı seçiyoruz.
Lütfen düşünelim, kendi başımıza namaz kılarken bile bazen aklımızdan beşeri hayatımız ile ilgili, neler neler geçmiyor ki. Bunu karşınızdakine itiraf etmekten belki sıkılabiliriz, ama kendimize itiraf edelim isterseniz. Demek ki namazımıza gereği gibi sarılmadığımızda kadının imamlığını bırakın, yalnız başına bile neler gelmez aklımıza. Acaba o vesveseyi şeytan mı veriyor yoksa terbiye etmediğimiz nefsimiz mi görev başında, bence bunun bilinmesi daha doğru olacaktır. Nefis, imtihanımızın asıl kaynağıdır. Eğer o kaynak saf, temiz, arındırılmış ve berrak değilse zaten şeytan a pek fazla iş düşmeyecektir. Biz namazlarımızda kendi hatamızı, dikkatimizi toplayamadığımızın kusurunu, ne yazık ki başkalarının üstüne atarak kurtulmanın yollarını arıyoruz. Bu bizim erkek egomuzun, diktamızın ürününden başka bir şey olmadığını düşünüyorum.
Kadının imam olduğunda erkeklerin nasıl bir vesvese içinde olacağı, şeytanın nasıl esiri olacağını söyledikleri sözleri birlikte düşünelim. Doğrusu şeytana her zaman gerek kalmıyor, eğer bizler nefsimizi terbiye etmemiş de namazın ne olduğunu, önemini kavrayamamışsak, rabbin huzuruna durduğumuzda bırakın kadın sesini, nefsin verdiği birçok konudaki vesvese, zaten namazın özünden, dikkatinden ayrılmamızı sağlayacaktır. Namaz Rabbin huzuruna durmak ve onun ile adeta konuşmaktır. Ondan yardım istemek, onu tespih edip ona şükranlarımızı sunmaktır. Allah aşkını gönlüne tam olarak yerleştirmemiş kur’an terbiyesini vermemiş bir insan, namazlarında her türlü şeyi düşünecektir. Bundan dolayıdır ki hepimiz önce nefsimizi terbiye etmenin yolunu aramalıyız. Bunları bahane ederek Rabbin vermediği bir hükmü vermekle yaptığımız yanlışın lütfen farkına varalım. Aşk gönlün giysisidir, örtüsüdür onu giyen çevresini ne duyar nede görür. Eğer namaz kılarken kadın sesinden etkileniyor ve aklına yanlış şeyler geliyorsa, zaten o insan namazın ne olduğunu daha kavrayamamış onun hikmetinden tam olarak istifade etmiyor demektir.
Âşık bir insanı düşünün, adeta çevresiyle alakası kesilmiş, düşüncelerini tek bir noktada toplamış, yakınında nelerin olup bittiğinin bile farkında olmaz. İşte bizler Allah aşkını, kur’anın nurunu kalbimize tam olarak yerleştirmediğimiz sürece, namazlarımıza bunu aksettirmemizde mümkün olmayacaktır. Söylediklerimiz bizlerin bahanelerinden başka şeyler değildir. Ne yazık ki bunu biz erkekler birçok yerde yapıyor ve kadınlarımıza hak etmediği bir yaşam sunuyoruz. Nefsimizi terbiye etmek ona hükmetmeyi denemek yerine, kadınlarımızı kendimizden uzaklaştırmanın ve bu yolla korunmanın yollarını arıyoruz. Bunu yaptığımız sürece de ne gerçek İslam ı yaşarız, nede Rabbin doğru kulları oluruz. Eğer bizler namaz kılarken Rabbin huzurunda olduğumuzun bilincinde değil de, çevremize yöneliyor dikkatimiz çok fazla dağılıyorsa boşuna çırpınmanın, suçu başka yerde aramanın faydası yok demektir. Demek ki bizler namazın kemaline ermemiş, ondan tam olarak yararlanamayan bir Müslüman olduğumuz bilincine varıp, canla başla nefsimizi terbiye etmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız. Nefis terbiye edilmeden ona söz geçirmek, ona hükmetmek zaten mümkün olmayacaktır. Namazda kadın sesinden etkilenen, namazın bitiminde neler yapmaz ki?
Hiç soruyor muyuz acaba kadınlarımıza, sizler namaz kılarken erkek imamın sesinden, şeytanın vesvesesine yenik düşüyor musunuz diye? Ne kadar ilginç değil mi biz erkekler etkileneceğimizi söylüyoruz. Söylediklerimiz mantıklıysa, gerçek payı varsa acaba kadınların da aynı şekilde erkek imamın sesinden etkileneceğini neden hiç düşünmüyor, aklımıza bile getirmiyoruz da, arkamızda kadınların namaz kılmasına izin veriyoruz? Eğer bunun olacağını düşünsek buna da yasak getirmekten asla geri kalmazdık. Doğrusu İslam ı erkek hükümranlığında bir din yaparak, güzelim dinimize ne kadar büyük bir kötülük yaptığımızı hatırladıkça çok üzülüyorum.
Bizler kur’anın rehberliğinden pek fazla istifade etmekte özen göstermeyiz, sorulduğunda rehberimiz kur’an deriz ama her ne hikmetse beşerin rehberliği çok hoşumuza gider. Elbette beşerin güzel örneklerinden de faydalanmalıyız ama bu sözleri kur’an süzgecinden geçirmek şartıyla. Çünkü Rabbim emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin, sorumlu olursunuz diye bizleri uyarır. Peygamberimizin bir hadisinden bir bölüm hatırlatmak istiyorum. Allah kur’anda özellikle hatırlatmadığı çok şeyler vardır, bunların bizler için Rahmet olduğunu bakın ne güzel söylüyor Allah resulü. (Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.) Rabbim asla kadının imamlık yapamayacağını söylemediği ve bu konuda hüküm vermediği halde nasıl da bizler, kadın erkeklere imamlık yapamaz diyerek hükmümüzü bizler veriyoruz. Peki, neden yapıyoruz bunu lütfen iyice düşünelim.
Kadınların imamlık yapamayacağını söyleyen yazıda, örnek bir ayet gösterip şu ayeti yazmıştı bir kardeşimiz.
(“Namazlarında huşu içinde olan müminler kurtuluşa ermişlerdir.” (Mu’minûn, 23/1–2)
Gerçekten çok doğru acaba bu ayetin önünde ve ardındaki ayetleri de hatırlayalım ki konu daha iyi anlaşılsın. Sizce bu ayet öne sürülerek kadınlarımızın sesinin namazda huşu ya engel olacağı söylenebilir mi, yorum sizlerin.
Müminun 1: Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir.2- Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler. 3- Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.
Bakar mısınız ayete lütfen. Ne diyor rabbim? İman edenler kurtuluşa ermiştir diyor, çünkü onlar namazlarını huşu içinde kılarlar yani Rabbin huzurundayken onları hiç bir şey etkilemez, çünkü onlar BOŞ VE YARARSIZ ŞEYLERDEN YÜZ ÇEVİRMİŞLERDİR. DİYEREK NEKADAR GÜZEL ANLATIYOR. Demek ki bizler daha gerçek kurtuluşa erememişiz, çünkü namazlarımızda huşu içinde olmanın ne olduğunun farkında olmadığımızdan, Rabbin huzuruna durduğumuzda gerçek huşuyla ona yakarmanın güzelliğini yakalayıp boş ve yararsız şeylerden uzaklaşmasını öğrenmediğimiz için, kadının imamlığını yaptığı bir namazda onun sesinden etkilenebileceğimizi, aklımıza kötü şeylerin gelebileceğini söyleyebiliyoruz. İşte bizler eğer namaza durduğumuzda hala boş şeylerden yüz çeviremiyorsak, kadın sesinden bile etkilenip kötü şeyler düşünüyorsak, Rabbin istediği gibi bir iman eden olmadığımızı ve daha çok çaba sarf etmemiz gerektiğinin bilince olmalıyız.
Bizler Rabbin vermediği bir hükmü verdiğimizde, nasıl bir yanılgının ve günahın içinde olduğumuz bilincinde olmalıyız. Bu konuda kesin bir yargıya varıp kadın, erkeklerin olduğu bir cemaate asla namaz kıldıramaz, imamlık yapamaz demek yerine, Dünyada erkek erkil bir geleneğin hüküm sürdüğü, genelde yönetici konumunda olan erkeğin her zaman başı çektiği ve çekme arzusunda olduğu, bu görevi de geleneklere göre günümüze kadar erkeğin yaptığını ve bunu yapmanın arzusu ağır bastığını örnek gösterip, rabbin vermediği bir yasağı bizler koymadan, elbette gerektiğinde bizleri Dünyaya getiren analarımız, kadınlarımız, bacılarımız neden imamlık yapıp bizleri Rabbin huzuruna durmamızı sağlamasın dememiz gerekir. Bunu söylemek hem kadınlarımıza verdiğimiz saygının göstergesi olacak, hem de Rabbin vermediği bir hüküm karşısında bizler büyük bir yanlıştan kurtulmuş olacağız.
Öyle âlim insanlardan bahsederler ve örnek verirler ki, namaz kılarken adeta kendilerinden geçip, secdede ne kadar kaldıklarının farkında bile olmazlarmış. Çevresiyle irtibatları kesilir kendilerinden geçtikleri anlatılır. Acaba böyle namaz kılan bir insan kadın sesinden etkilenir mi dersiniz? İşte bizlerinde tek amacı böyle namaz kılabilmek için çaba göstermek ve namazın ne olduğunun bilincine varmak olmalıdır. Rabbin istediği namaz budur dostlar. İnşallah bizlerde böyle namaz kılmanın şuurunu ruhumuzda, nefsimizde bir gün hissederiz de, gerçek kemale erişmiş bir iman eden oluruz. İşte o zaman kimin namaz kıldırdığının bile farkına varmadan, yalnız Rahmanı düşünerek ona zikreden, onun aşkıyla çevresinden ilişiğini kesen bir mümin oluruz. Rabbim cümlemizi böyle bir kul olmanın olgunluğuna eriştirsin inşallah. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|