Yazanlarda |
|
halukgta Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 425
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bugün sizlerle Kur’an da geçen, puta tapanlar sözünden Rabbim kimlerden bahsediyor ve puta tapanların inançlarının neler olabileceğini, yine Kur’an dan yola çıkarak anlamaya çalışalım ki, Rabbimin kızdığı bu inanç şeklinden, bizler de uzak kalabilelim inşallah.
Önce şöyle bir düşünelim. Bu Kur’an peygamberimize indirildiğinde, Allahın varlığına inanmayanlar mı, Allah yerine putlara tapıyordu? Kur’an a baktığımızda tam tersine putlara tapan, onlardan yardım isteyenlerin büyük kısmının, ehli kitap toplumu olduğunu görüyoruz. Yani bunlar, Yahudi ve Hıristiyan olduğunu söyleyenler. Demek ki bunların hepsi edindikleri putlara Allah diye tapmıyorlar, tam aksine kendileri ile Allah arasında aracı olmalarını istedikleri, edindikleri beşeri putlaştırmış, tağutların ardı sıra giderek, onlardan yardım ister olmuşlar.
Örneğin isimleri Kur’an da da geçen, veli edinerek ondan yardım istedikleri putlardan olan LAT, o devirde hacca gelen insanlara yiyecek, su gibi ihtiyaçlarını dağıtan, buraya gelen insanların ihtiyaçlarını gören, toplumda çok sevilen bir insan olduğu rivayet edilir.
Yine o devirde putlaştırılan, Allah tan istenecek yardımı, bunların aracılığıyla, bu şahısların putlarından, heykellerinden dileyen MENAT ise, o devrin insanlarının refah ve iyiliği için uğraşan bir insan olduğu, bununda toplumca çok sevildiği rivayet edilir. UZZA ise, o devrin insanlarının sağlığı ile ilgilenen, onların sağlığına koşan bir insan olduğu anlatılır. Tabi tüm bu bilgilerin doğruluğu konusunda, kesin bir bilgide yoktur. Yalnız bilinen bir gerçek varsa, yaşadığı devirde çok sevilen, saygı duyulan, yardım sever bir insan olduklarıdır. Yaşadıkları dönemlerde üzerinde çok fazla durulmayan, ama öldükten sonra adeta putlaştırılan bir insan oldukları anlaşılıyor. Sanırım bu sözlerimi okuyunca, günümüzde aynı hataların, hala devam etiğini düşündünüz değil mi?
Yine atalarının inancında direten, Rabbin gönderdiği ehli kitaptan iyice uzaklaşan, atalarının hurafe inançlarının ardı sıra gidip, Allahın gönderdiği elçisine sırt çeviren, onu dinlemek bile istemeyenlere bakın ne söylüyor.
Sad 4–5:İçlerinden kendilerini uyarıp irşad edecek birinin gelmesine her nedense şaşırdılar ve o kâfirler: “Bu bir sihirbaz, bir yalancı! İşte tutmuş bunca ilahı bir tek ilah yapmış! Bu gerçekten şaşılacak, çok tuhaf bir şey! Dediler.
Dikkat ederseniz bu ayetler ümmi topluma hitap ettiği gibi, ehli kitap toplumuna da hitap ediyor. Putlar edinenlerin içinde ehli kitap olanlarda var. Hâlbuki ellerinde hem İncil, hem de Tevrat var. Bu kitaplar olduğu halde, hiçbirisi kitaba değil, atalarından öğrendiklerinin peşi sıra gider olmuşlar. Hemen düşünelim, bizler günümüzde nasıl davranıyoruz? Elimizde ki Kur’an için, burada her şey var, gelin onun hükmüne göre mi yaşayalım diyoruz? Yoksa aynı hataları bizlerde yapıyor muyuz? Yorum sizlerin. Eğer yaptığımız hataların hala farkında değilsek, sonumuzun da ne olacağını tahmin etmek o kadar zor olmasa gerek. Bakın hesabın görüleceği o çetin gün geldiğinde, peygamberimiz ne söyleyecekmiş, Rabbim aklını zerre kadar kullananları, ne güzel ikaz ediyor.
Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Ne dersiniz Kur’anı devre dışı bırakanlar, acaba içimizde kimler olabilir? Bu sorunun cevabını bilmek sanırım o kadar zor olmasa gerek. Kur’an da her şey yoktur, O özet bilgiler içerir. Kur’anı herkes anlayamaz veli insan anlar diye iman edersek ve bunları topluma anlatırsak, sizce Kur’an devre dışı kalmaz mı? Peki, onun yerine neler devreye girer? Kur’an devre dışı kalmışsa, onun yerine şeytanın devreye gireceği çok açıktır, ahhh bir düşünebilsek.
Şimdide bu konu ile ilgili, Rabbin bir ayetini sizlere hatırlatmak istiyorum. Bakalım Allah kendisi ile arasına aracı konarak, yardım istenmesine ne cevap veriyor.
Zümer 3: Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) 'Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.' Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kâfir olan kimseyi hidayete erdirmez.
Demek ki Bizler Allaha yaklaşmak onun rızasını almak, ondan yardım istemek için, asla bir beşeri veli edinip aracı koyamayacağımızı, bunu yapanların ise puta tapmak, tağut un peşinden koşmak olduğunu söylüyor. İşin daha kötüsü aracı koyanlara KÂFİR diyor Rabbim. Şimdide sizlere şöyle bir bilgi nakletmek istiyorum, LAT isimli edindikleri put hakkında. Bunu da günümüz inançlarımızla karşılaştıralım.
( Lat, Taifliler in baş putu idi. Anlatıldığına göre Lât, vaktiyle iyi ve yardımsever bir adamın adı idi. Bu adam Mekke'ye gelen ziyaretçilere un dağıtırdı. Ölünce halk, bir süre mezarını ziyaret yeri edindi. Arkasından heykelini diktiler. Daha sonra da heykelini n üzerine “Beytür Rabbe” adını verdikler i bir anıt yapı kurdular. Hicri dokuz yılında Mekke'nin ardından Taif de fethedilince Peygamber imiz (salât ve selâm üzerine olsun) sahabeler den Muğıre b. Şube'yi göndererek bu putu yıktırdı. (Bkz. İbn Kesir, El-Sireti'n-nebeviyye, c. 4, s. 61.)
Yukarıdaki bilgileri okuyunca günümüzde yaptığımız yanlışlara ne kadar benzediğini hatırladım. Acaba bu yanlışların birçoğunu bizler günümüzde yapmıyor muyuz? Allah sakın din ve iman adına velilerin peşine düşmeyin, onlardan medet ummayın, aramıza aracı koymayın, şefaat dilemeyin dediği halde, bizler bunun tam tersini yaparak, bugün günümüzde bu şahısların mezarlarına gidip, sabahlara kadar mezarının yanında yatarak, ondan yardım istemiyor muyuz? Ölmüş bazı kişiler için bunlar Allah dostuydu, bizlere şefaat edecek diyerek, onlardan medet ummuyor muyuz?
Belki bugün, daha önce yapılanlar gibi onların heykellerini yapmıyoruz, ama bizler Rabbin uyarısına kulak tıkayarak, veli edindiğimiz kişilerden, tıpkı peygamberimizin devrinde putlara yaptıkları gibi, Allahtan yardım isteyeceğimiz yerde, bugün bizler bu kişileri Allah ile aracı yaparak bunlardan yardım istemiyor muyuz?
Veliler şefaatçidir dersek, şefaati Rabbimden dilemek yerine, edindiğimiz velilerden dilersek, puta tapanlardan farkımız kalır mı dersiniz? Allah şefaati yalnız benden dileyin, hiçbir şefaatin kabul edilmediği o günden sakının sözlerine kulaklarını tıkayanlar, acaba o devrin puta tapanlarından çok mu farklı? Sanırım tek fark, bu gün bizler onların heykellerini yapmadığımız olsa gerek.
Kur’ana danışmaya devam edelim. İbrahim peygamber putlara tapan babasına bakın ne diyor.
Enbiya 52–53: Hani babasına ve kavmine demişti ki: "Sizin, karşılarında bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir? "Biz atalarımızı bunlara tapıyor bulduk" dediler.
Demek ki atalarımız böyle ibadet ediyor, demek kadar büyük bir yanlış olamaz. Bugünde aynı yanlışın içinde çırpınıp duruyoruz, ama Kur’anı rehber alıp, düşünen mi var? Allah Kur’an da peygamberimizden bahsederken, O kendi hevasın dan konuşmaz, onun sözleri Rabbin ilettikleridir, yani Kur’an dır diye bizleri uyarır. İşte Kur’an da geçen heva, nefsin arzu ve hevesleri, istek ve tutkuları anlamına gelir. Hevanın ilah edinilmesi de, insanın kendi nefsinin isteklerini, Allah'ın emir ve isteklerinden önde tutması ile olur. İşte önemli olan bunun farkında olabilmektir.
Bizler farkında olmadan nefislerimizin esiri olup, beşeri putlaştırdığımız da, sapkınlığın içinden asla kurtulamayız. Eğer bizler nefsimizin etkisinde kalırda, veliler edinerek Rahmandan istememiz gereken yardımı şefaati, edindiğimiz velilerden istemeye devam edersek, ne olur biliyor musunuz? Bunu da herkes kendisi düşünsün. Çünkü herkes kendi imtihanından sorumlu tutulacaktır.
Dostlarım, hepimiz bir imtihandayız, artık bunun farkına varalım. Bizi Allah ile aldatmak isteyenler, imtihanımızda başarısız olmamız için, çaba gösterenler var. Gelin geçmişte edindikleri velileri putlaştırıp, tağut un peşinden gidenler gibi olmayalım. Gelin peygamberimize indirilen ve Allah elçisinin bizlere tebliğ ettiği emaneti, Rahmanın koruması altında olan, Kur’anın ipine sarılalım. Onu anlayarak bolca okuyup, Allahın söylediği gibi, üzerinde düşünelim ki, bu hayatımızdaki imtihanda karşılaşacağımız sorunları, doğru çözümleyebilelim. Emaneti teslim ettikten sonra, son pişmanlığın hiçbir faydası olmayacaktır, bunu da unutmayalım. Bakın Rabbim bizleri nereye yönlendiriyor, aklı olan bu ayetlerin üzerinde çok ama çok iyi düşünür.
Kehf 27: Rabbinin Kitabı'ndan sana vah yedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın.
Enbiya 10: Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. Bütün şanınız ondadır, hala akıllanmayacak mısınız?
Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Nahl 89:… Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun.
Ankebut 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
Puta tapan, beşeri putlaştırıp ilahlaştıranlar ne yazık ki günümüzde belki şekil değiştirmiş haliyle, aramızda güç sahibi olmuşlar, bizleri sindirmeye çalışıyorlar. Yukarıdaki Rabbin sözlerini sizlere hatırlattım. Amacım sizleri Kur’ana davet etmek ve üzerinde düşünmenizi sağlamaktır. Allah yukarıdaki ayetlerde söylediği gibi, Rabbimden vah yedilen kitabı okumamızı ve ondan başka sığınılacak bir kitabında olmadığını söylüyorsa, bütün şanımızın Kur’an da olduğu ikazını yapıyorsa, bu kitapta her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle gözler önüne koyduğunu belirtiyor da, her şeyin ayrıntılı açıklandığı bilgisini verip, karşımızda okunan kitabın bizlere yeteceğini apaçık bildiriyorsa Rabbim, lütfen bu sözlerin tersini söyleyenlere inanmayalım. Eğer inanmaya hala devam edersek, hiç unutmayalım, Allah pisliği üzerimizden eksik etmeyecek, namerde de bizleri muhtaç edecektir. Allah bizleri bu durumdan korusun inşallah.
Dilerim Rabbim cümlemizi, Kur’anın nuru ile nurlandırır, yine dilerim Rabbim tagutun ardı sıra gidenlerden değil, Kur’anın yolunu izleyenler arasına alır bizleri.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|
Yukarı dön |
|
|
anti-tagut Iki Hafta Yasakli
Katılma Tarihi: 28 mart 2011 Gönderilenler: 105
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
yine ve yeniden bir halukgta samimiyetsizliği...
İnsanların gözlerinin içine içine sokula sokula insanları
kör eden KEMAL putlarını görmez olmuş, gitmiş arabın
latını, menatını, uzzasını kendine dert edinmiş.
insanlara su, un, şifa dağıtanını unutmamış amma
insanlara güya "hayat" dağıtan putu unutmuş. Hayatını
ALLAH'a değil KEMAL putuna borçlusun, "ananı bilirdin
babanı bilmezdin lan şerefsiz" diyen PUTPERESTleri
görmeyip cahilliğini ve dolayısıyla haddini bilip alim
insanlara değer veren mukallidlere putperest demiş. Her
ne kadar ufak tefek hurafe, bidatler eşliğinde de olsa
Allah ve Rasulünün yolunda gidenleri, Allah ve rasulünün
yolunu red edip büyüklerine (KEMAL putu, atalarının
yoluna (kemalizm, 6 ok vs.)) itaat eden kafirlerle
karıştırmış. "Yeri göğü ALLAH yarattı, o rabtir amenna
ancak o yeryüzüne karışamaz, yeryüzünün ilahları lat,
menat, uzza'dır" diyen müşriklerin (dinsiz kıtapsızların)
bugünkü uzantıları olan "Allah rabdir tabi ki ama o dünya
işlerine karışamaz (laiklik), o göklerin rabbidir,
yeryüzünün ilahı KEMAL putudur" diyen, peygamber ve
ashabın, onları takip eden alimlerin, imamların
görüşlerini geçip pascal'ın, silvio'nun, lawrence'in
hadis ve içtihadlarından müteşekkil kitaplara ve bunların
ehli olanlara laf
etmeyenler, günümüz müşriklerini es geçip peygamber
yolundan giden alimlere danışan insanları putperest ilan
etmiş. Unutmayalım atalar dini iki türlüdür. Birincisi ve
doğru olanı, Yusuf gibi İbrahim, İshak ve Yakub gibi
ataların dinine uymaktır. İkincisi ve batıl olanı ise
Allah ve peygamber yollarını red edip geçmişteki
putlaştırılmış büyüklerin yoluna (KEMAL(izm) vs.) ve
günümüzdeki tagutların dinine uymaktır. Ne mutlu Yusuf'un
atalarının dinine uyanlara!.
|
Yukarı dön |
|
|
el_turki Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 mayis 2008 Gönderilenler: 425
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ya arkadaş neden bukadar boş konuşuyorsun.hala kafanız şunu almıyor:bir şeye diğerini ikame etmesi için değer verilmiyor.biriyle diğerinin daha iyi anlaşılması için önemseniyor.
sen yada başkası bana şunu isbat edin:peygamberden daha iyi dini anladığınızı.kur'an ı peygamberden daha iyi ve doğru tefsir edeceğinizi.kur'an dan çıkardığınız görüşlerin peygamber görüşüyle aynı olduğunu hatta dahada doğru olduğunu.
bana şunuda isbat et:herkes kur'an ı okuduğunda aynı anlayışa kapılır.ayetlerden herkes aynı şeyi anlar.anlayış farklılığının oluşması mümükün değildir.aynı ayetten herkes aynı anlamı çıkarır.aynı tefsiri yapar.
ama eğer bu mümkün değilse:hangi anlayış doğrudur?kimin söylediği doğrudur?senin mi?o nun mu?sizlerin mi?onların mı?yada birbaşkasının mı?yada bir başkalarının mı?yada resulün mü?
bana hikaye okumadan cevap vereceksen ver.yoksa işin hikaye kısmına gireceksen cevap da verme....veya vermeyin.
__________________ De ki: «Ey ehl-i kitap! Tevrat'ı ve İncil'i ve size Rabbiniz tarafından indirilmiş olanı ikame edinceye kadar hiçbir şey üzerinde değilsinizdir.» ALLAH HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLİR.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sayın el_turki,
Sen o hadislerin gerçekten peygamber tarafından söylendiğini ispat edebilirmisin.
Peygamberden 250 sene sonra yakın zamanlarda 6 kişi çıkıyor çoğu da İran asıllı. İran asıllı olmaları da manidar ayrıca. İslama İkinci Abbasi Halifesi Ebu Cafer el Mansur döneminde Abdullah ibni Mukaffa ile başlayan Sasani etkisi olarak değerlendirilebilir. Hatta Dinin belli bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için Abbasi devletinin yaptığı bir toplum mühendisliği olayıdır.
İranlılar bu kitapları yazıyor. Ayrıca bu hadis kitaplarının bahsattiği şeylerin çoğu Kur'an da yok ama Tevrat ve İncilde var. Bazı şeyler Zerdüştlük te var.
Neden Hadis kitapları peygamber zamanı veya peygamberden 10-20 sene sonra yazılmadı. . Peygamberin bütün sahabeleri hayatta iken yazılmadı.
Neden Hz. Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali nin yazılı hadisleri yaktırması, yazanları ağır ceza ile tehdit etmesi var. Hatta bazılarını kırbaçlatması var.
İnsanlar niçin Allahın indirdiği Kur'an a hiç yaklaşmayarak, sadece peygambere atfedilen hadis adı verilen sözlerle dini anlamaya ve anlatmaya çalışıyorlar.
Hadi hadisi komple reddetmeyelim. Sadece Kur'ana uygun olanları alalım. Kur'ana uygunsa peygamber söylemiş olabilir diyelim. Zaten bugün bütün ilahiyatçılar böyle diyor.
Ama halk (hatta imamlık yapan dinadamları) Kur'anı da bilmediği ve özellikle bilmesi istenmediği için uydurma, sahih hadis tefrikini yapamıyor. Ortalık yine uydurma hadis kaynıyor.
Esas olan Kur'an dır. Haluk beyin anlattıkları doğrudur.
Antitağut arkadaş oraya Kemalizm karıştırmış. Haluk beyin anlattıkları ile Kemalizm in ne alakası var.
İyi bir asker olması niteliği ile, İstiklal harbini iyi idare ederek memleketi kurtaran bu insana bundan dolayı hepimiz şükran borçluyuz.
Bir politikacı olarak da çok faydalı şeyler yapmıştır.
Bazı konularda Örneğin Ezanın Türkçeleşmesi uygulaması aşırı bir uygulama olmuştur. Elbette eleştirilecek yanlış uygulamaları da olmuştur. Katı laiklik uygulaması , bugün de eleştiri almakta.
Kimse laikliğe karşı çıkmamakta, ama jakoben baskıcı Fransız tipi laiklik anlayışından, dini inanç ve uygulamalara saygılı İngiliz tipi laiklik anlayışına geçilmesi istenmektedir.
1945 lere göre dünyadaki en önemli dil Fransızca, en önemli örnek ülke Fransa idi. Tanzimat, Meşrutiyet ve 1945 lere kadar Cumhuriyetin rehber ülkesi Fransa olduğu için , bu anlayışların Fransa dan hata ve sevapları ile alınıp uygulanması normaldir.
O günün şartları, memleketin imkanları içinde en iyisini yapmak için gayret göstermiştir. Doğruları, yanlışlarından kat kat fazladır.
Zaten bu yanlış uygulamalar da , demokratik sistem içinde düzeltilmektedir.
Esasen bu Kemalizm denilen sistemi, kendisi doktrine etmemiş, kendisinin son zamanları Kadro hareketi mensupları tarafından doktrine edilmiştir. (YAkup Kadri Karaosmanoğlu, Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir.) . Kraldan ziyade kralcıların eseridir.
Kendisi doktrin istemem donar kalırız demiş ve bu grubu dağıtmıştır.
Ortadaki kavgalar, II Meşrutiyet Dönemi Ahrar, Hürriyet ve İtilaf ve İttihat ve Terakki kavgalarını andırmaktadır.
Kendisinin koyduğu hedef, şu, bu doktrine bağlı olmak değil, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak , hatta üzerine çıkmaktır.
Türkiye, bu konuda çaba sarfetmektedir. G20 üyesi olması bu çabaların eseridir. Bu az bir şey değildir.
Onun için olaya insaflı bakmalı, bir kişiyi yobazca tu kaka etmemelidir.
Sizin Allahın indirdiği ile hükmetme kavramının içine Sanki Peygamber tarafından söylendiği kesinmiş, onlar da ilahi imiş gibi hadisleri de katmanız olayın yanlış tarafıdır. Hadisler ilahi değildir. Dini böyle anlayıp, uygulayan Dini rejimlerin başarısız olmasının , insanlığa mutluluk getirmemesinin temelinde bunlar vardır.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
aliseriati Groupie
Katılma Tarihi: 12 mayis 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 46
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
selam
bu coğrafyada Lutfen Forumu zor duruma sokmayalim kadar yanlış anlaşılan ve bir o kadar
sömürülen bir isme daha rastlamak neredeyse imkansızdır.
Kardeşim demeyeceğim diyorum lakin bu insan bağımsızlık
mücadelesi vermiş, insanlara insanca yaşama zemini
hazırlamış. Biad kültürüne bağlı ne de çok insanımız varmış
yahu...
Ve bu kültürden olanlar raina demekten ne kadar da
haz alıyorlar anlamak mümkün değil.
|
Yukarı dön |
|
|
halukgta Uzman Uye
Katılma Tarihi: 25 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 425
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bizler önce birbirimize karşı saygıyı, daha sonrada
konuşma ve tartışma adabını öğrenemediysek, gerçek
doğruların elbette farkına varmamızda o kadar güç
olacaktır.
Hani bir söz vardır;
NE KADAR BİLİRSEN BİL;
SÖYLEDİKLERİN,
KARŞINDAKİNİN ANLAYABİLDİĞİ KADARDIR.
|
Yukarı dön |
|
|
anti-tagut Iki Hafta Yasakli
Katılma Tarihi: 28 mart 2011 Gönderilenler: 105
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kemal putundan bahsettim. Neden? Çünkü konuyu açan,
burada putperestlikten, tağuttan ve atalar dininden
bahsetmiş ancak yanlış hedefe ok atmış. Ben de o okları
tam 12'ye göndermeye çalıştım. Allah rabtir ancak
yeryüzünde ilahlığı sökmez diyen müşriklerin kim
olduğundan , atalarına (kemal) ve günümüz
tağutlarına (atalar dini sistemi) tapanların kimler
olduğundan bahsettim. Kemal putunun günümüzün hubeli
olduğunu söylüyorum. Müşrikler için sadece Allah'a
inanman yetmiyor. Bununla birlikte Hubeli de yeryüzü
ilahı bellemelisin. Yoksa kızgın kumlarda böğrüne kayayı
yersin. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bugün sadece Allah'a
inanman yetmiyor. Aynı zamanda put kemalin yüceliğini,
ulu önderliğini, ey büyük atalığını, kurtarıcılığını
benimsemen ve onun da dinine (kemalizm) tabi olmalısın.
Yoksa seni kızgın kumlarda ezer gibi sosyal baskıyla
ezer, linç ederler.
Kemal denen puta zerre şükran borçlu falan değilim.
İngiliz kuklasının nesine şükran borcum olacakmış? Şapka
takmayanları kesmesine mi? Gökten indiği zannedilen (!)
kitaplarla hükmetmediği için mi? Hem kim, neyi kurtarmış?
Bir kurtuluş var ise -ki buna kurtuluş değil işgal
denir!- bile bu adam süpermen değildi ya kendi başına
savaşıp milleti kurtarmış olsun.
Kimse laikliğe karşı çıkmamaktaymış. Bu saçmalığı da
kimler zırvalıyor? Ne laikliğinden bahsediyorsunuz?
Allah'ın indirdiğiyle hükmedilmemesine razı olacak,
Allah'ın indirdiği yerine, kafirin heva-heveslerinden
müteşekkil kanunları günahıyla-sevabıyla diyerek
bağrınıza basacaksınız, öyle mi?
|
Yukarı dön |
|
|
mert8 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 23 nisan 2006 Yer: Saudi Arabia Gönderilenler: 111
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah adını sizler için anıyorum
Haluk Gümüştabak kardeşim, aklına, yüreğine, gözlerine, diline, ellerine, parmaklarına sağlık . . .
sen varol, sen çok yaşa . . .
Allah a emanet olun
mehmet rende
. . .
|
Yukarı dön |
|
|
imsakdemir Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 mart 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 133
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Allah adını sizler için anıyorum
Haluk Gümüştabak kardeşim, aklına, yüreğine, gözlerine, diline, ellerine, parmaklarına sağlık . . .
sen varol, sen çok yaşa . . .
Allah a emanet olun
__________________ Yarım doğru yalanın ta kendisidir.
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Koyu yazılar Antitağut un sözleridir.
Kemal putundan bahsettim. Neden? Çünkü konuyu açan, burada putperestlikten, tağuttan ve atalar dininden bahsetmiş ancak yanlış hedefe ok atmış. Ben de o okları tam 12'ye göndermeye çalıştım. Allah rabtir ancak yeryüzünde ilahlığı sökmez diyen müşriklerin kim olduğundan , atalarına (kemal) ve günümüz tağutlarına (atalar dini sistemi) tapanların kimler olduğundan bahsettim. Kemal putunun günümüzün hubeli olduğunu söylüyorum. Müşrikler için sadece Allah'a inanman yetmiyor. Bununla birlikte Hubeli de yeryüzü ilahı bellemelisin. Yoksa kızgın kumlarda böğrüne kayayı yersin. Tıpkı bugün olduğu gibi. Bugün sadece Allah'a inanman yetmiyor. Aynı zamanda put kemalin yüceliğini, ulu önderliğini, ey büyük atalığını, kurtarıcılığını benimsemen ve onun da dinine (kemalizm) tabi olmalısın. Yoksa seni kızgın kumlarda ezer gibi sosyal baskıyla ezer, linç ederler.
M.Kemal Türkiyeyi kurtarmış yetenekli bir asker, Memlekete çok yararları olmuş yetenekli bir devlet adamıdır.
Onu anlayabilmek için Aydınlanma olayını bilmek gerekir. 1770 lerde Fransa, Almanya ve İngiltere de yaklaşık zamanlarda ortaya çıkmış, felsefi bir akımdır. İnsanlık tarihinde Rönesans, Reform kadar önemlidir. Rönesans , Reform nasıl yeni çağı başlatan hareketlerse, Aydınlanma yakın çağı başlatan harekettir. Her alanda insan aklına öncelik verir. Dini kitapları o zamana kadar her alanda insanın aklını kullanmasını önlediği için eleştirir. Gökten indiği sanılan kitaplar lafı aydınlanmacı filozoflar tarafından söylenmiş, yazılmış bir laftır. Aynı lafı M.Kemal de
Aydınlanmanın dinle olan mücadelesinde çeşitli coğrafyalarda dinin yasaklanması (örneğin Sosyalist, komünist devletler. ) veya sadece inanç olarak algılanıp devlet yönetimi, hukuk ve ekonomiden dışlanıp , bu konuların insan aklının, çalışmasının ürünü olan bilime dayanarak idare edilmesidir. Fransa bu ikinci şıkkı kabul etmiş ve katı bir laiklik anlayışı getirmiştir. Çünkü Katolik bir ülkede , bir katolik devlet adamı papanın dediğini yapmak durumundadır. Bunu önlemek için Fransız devleti ve devlet adamları laik olduğunu söyler, devlet işlerine Vatikan ı karıştırmaz.
Aynı şekilde Amerikada da bugüne kadar Kennedy dışında hiçbir Katolik devlet başkanı olmamıştır. Sebeb te yıkarıda anlattığım gibi Katolik bir başkana Papa nın etki etme endişesidir ki, bu Amerikan kamuoyunda açıkça dile getirilmiştir. Kennedy nin öldürülmesinin sebeblerinden birinin de bu katoliklik mevzusu olduğunu düşünüyorum.
Biz nasıl din yüzünden geri kaldığımızı düşünüyorsak, Avrupalılar da tüm insanlığın din yüzünden aklını kullanmadığı , bu yüzden asırlarca reşit olmayan bir duruma düştüğünü söylerler. Bundan dolayı din inanç olarak muhafa edilmiş ama Aydınlanmadan sonra yönetime karıştırılmamış, yönetim dinin kontrolüne verilmemiştir.
Bu batı dünyasında yaygın uygulama. Kimsenin din düşmanlığı falan da yok. Ama Ortaçağda olduğu gibi herşeyi dine kontrol ettiren anlayışları ve uygulamaları da (örneğin bizdeki Şeyhülislam lık, İrandaki Velayet-i Fakih ) reddetiyorlar. Bugün içine girmek istediğimiz Avrupa Birliğinin temel uygulaması bu. Dinin çok sevildiği, her şeyin din eksenli olduğu Katolik Polonya nın dahi uygulaması bu.
Aydınlanma Osmanlı ya 1839 da geldi. Osmanlı bürokrasisi her alanda bilimi, aklı ön plana alan kanunları batıdan aldı. Uyguladı. 1839 dan beri hırsızlıkta kol kesme uygulanmamaktadır. Ama halkın direk muhatap olduğu Evlenme, boşanma, miras gibi konularda İslam hukuku na devam etti. Buna rağmen Tanzimat hareketlerine karşı Kürtlerde Babanzade isyanı, Boşnaklarda Bosna Canavarı (Zmay od Bosna) diye bilinen Kapitan Hüseyin Dragasac isyanı çıktı.
Burada bir ikiyüzlülük var. Allahın kanunları ile hükmetmeyen, hatta bunların çoğunu uygulamadan kaldıran Osmanlı padişahı, İslam halifesi Sultan Abdülmecid e en ufak bir dokundurma yok. Abdülhamit Cennetmekan. Eğerki derdiniz Türkiyede , Allahın hükümleriyle hükmedilmemesine kızmaksa Tanzimattan bu yana bütün Osmanlı padişahlarını Tu kaka etmek zorundasınız. Eğer bunu yapmıyor da sadece M.Kemal e yükleniyorsanız ya zırıl zırıl cahilsiniz, ya kötü niyetlisiniz.
Kimse, kimsenin dinine tabi falan değil. İstediğin fikirden olabilirsin. Ben dine de saygılıyım. M.Kemal e de. Halkın büyük kısmı, sağduyulu insanlar böyle düşünüyor. Kendisini kurtaran insana niye nankörlük etsin ki. Tamı tamına M.Kemalle aynı fikirde olmayan örneğin Sosyalistler var. Kimse kimseyi ezmiyor.
Tek parti devrinde yapılan bazı siyasi hatalar, bugün hala kullanılabilmektedir. Artı Ordunun aman Komünist devrim olmasın, aman Şeriatçı bir devrim olmasın (1970 ler de bunun ikisi de mümkündü. Halk fakir ve cahildi. % 70 i kırsalda yaşıyordu. Yaşadım o günleri. İnsanları biliyorum. Fikirleri biliyorum. ) aman Kürtçü bir bölünme olmasın diye yaptığı baskılar da maalesef , demokrasiyi geciktirmiştir.
Demokrasi şehirleşmiş ülkelerde olur. Kırsal ülkelerin hiçbirinde demokrasi yoktur. 1970 lerde % 70 köylüydük. Bugün 2011 lerde % 70 köykentliyiz. Yarın 2030 larda % 90 Kentli olacağız. O zaman insanımızla, Almanyadaki, Amerikada ki insanlar arasındaki anlayış ve davranış farkları en aza inecek (örneğin kurallara uymamak gibi. ) inşallah.
Kemal denen puta zerre şükran borçlu falan değilim. İngiliz kuklasının nesine şükran borcum olacakmış? Şapka takmayanları kesmesine mi? Gökten indiği zannedilen (!) kitaplarla hükmetmediği için mi? Hem kim, neyi kurtarmış? Bir kurtuluş var ise -ki buna kurtuluş değil işgal denir!- bile bu adam süpermen değildi ya kendi başına savaşıp milleti kurtarmış olsun.
Bak kardeşim, o senin vicdanın, senin nankörlüğün. Doğrusu Yiğidi öldür hakkını yeme. Bazı politikalarını beğenmeyebilirsin. Ama seni de, beni de kurtarmıştır. Sosyalistler de onun tüm fikirlerini benimsemiyorlar ama senin gibi düşmanca laflar söylemiyorlar.
İngiltere 1945 e kadar Dünyanın en kudretli devletiydi. Bugünkü Amerika neyse o zamanki İngiltere oydu.
Bugün nasıl bütün devlet adamları Amerika ile iyi geçinmek durumundalarsa, O zamanki devlet adamları da İngiltere ile iyi geçinmek durumundaydı. Türkiye O zaman Stalin Rusyası ile, Mussolininin Faşist İtalyası ile (Rodos ve 12 ada İtalyanındı) sınırdı. Mussoliniye karşı İngiltereden destek alması çok normaldi.
Bugün nasıl bütün devlet adamlarının bir çok konuda Amerikadan icazet alması normalse, O zaman ki devlet adamlarının İngiltereden icazet alması çok normal.
Sen bir ilkokul tekerlemesini karıştırıyorsun. A..türk yoktu, Düşman çoktu, A..türk geldi, hepsini yendi gibi. O Osmanlı ordusunu örgütledi. Meclisi, siyaseti örgütledi. Yapılan bir çeşit başkenti, orduyu ve Meclisi İstanbuldan Anadoluya taşıyarak , Yunan işgaline karşı İstiklal harbini yönetmekti. Bir Osmanlı derin devlet operasyonu idi.
Komünizm sonrası , Ermenilere yenilen Azerilere demişler. Ya hem onlardan kalabalıksınız, nufusunuz fazla, paranız fazla. Nasıl olurda onları yenemezsiniz. Bak biz o şartlarda Yunanı nasıl yendik gibi. Azeriler de demişler ki, Osmanlının paşaları vardı, bizim paşalarımız yok. Ermeniler de Rus generalleri sayesinde bizi yendiler.
Yani İyi askeri komutanlığın lüzumu burada ortaya çıkıyor. Çanakkale de Osmanlı Ordusunu yöneten Alman generali Liman von Sanders Ankara ya teklif te bulunmuş. Eğer isteseniz, Ordunuzun başına geçip Yunana karşı savaşı yönetebilirim diye. Biz hallederiz diye , teklifi kabul etmemişler.
Ogün şapka takmayanlar, ondan sonra kasket taktılar. Kasket köylülük, kasabalılık sembolü bir şey. Osmanlı döneminde yoktu. Cumhuriyet döneminde ortaya çıktı. 1930-1940 larda , hatta günümüzde kasket taktığı için hiçbir dini, vicdani sıkıntı duymayan köylü, 1925 lerde niye buna karşı idi. Çünkü hükümete karşı olan bir takım gruplar kışkırtıyordu da ondan. Böyle sert tedbirler niye alınmış anlamak için 1908-1923 arası ikinci meşrutiyet dönemini, o günün meclisini, siyasi partilerini, politikacılarını, fikirlerini, zikirlerini, icraatlarını iyi bilmek gerekir. O zaman bu sertliğin nedeni anlaşılır.
Kimse laikliğe karşı çıkmamaktaymış. Bu saçmalığı da kimler zırvalıyor? Ne laikliğinden bahsediyorsunuz? Allah'ın indirdiğiyle hükmedilmemesine razı olacak, Allah'ın indirdiği yerine, kafirin heva-heveslerinden müteşekkil kanunları günahıyla-sevabıyla diyerek bağrınıza basacaksınız, öyle mi?
Evet. Bu dediklerim yeni Anayasa ile ilgili AKP li lerin görüşleri. Televizyonda açık oturumları izlersen sen de böyle şeyler duyarsın.
Hukuk diye bir bilim var. Ekonomi diye bir bilim var. Örneğin herhangi bir iktidar akla ve bilime aykırı politikalar güttüğü zaman memleketin ve halkın bundan zararı olur.
Allahın indirdiğinden ne anlıyorsun. Bugünkü geleneksel dini anlıyorsan yanlış yoldasın. İnsanlar Emevilerden beri Allahın indirdiği ile mi hükmettiler gerçekten. Fıkıh tümüyle Allahın indirdiğimidir. Kur’an ise daha şurada onunla 1980 den beri haşır neşir olunuyor. Gerçekten Allah ne istemiş anlaşılmaya çalışılıyor. Bir sürü şey bulunuyor. Kur’anın geleneksel İslamdan ne kadar farklı olduğu ortaya çıkıyor. Bugüne kadar kimse Kur’an la bu kadar meşgul olmadı.
Hadis konusu ise zaten İslamın en büyük sıkıntısı. Bir zan sadece. Peygamberden 200 sene sonra yazılmış şeyler. Çoğu Yahudi, Hristiyan, Arap, Zerdüşt, budist kültürü içeren laflar. Gerçekten Peygamber bunları dedi mi, yaptımı ? Meçhul. Ancak Kur’ana uygun olanlar geçerli olabilir.
Sen Kur’anın kaldırdığı kölelik ve Cariyeliği hadisler yoluyla İslam içinde tutan zihniyetlerin Allahın indirdiği ile hükmettiğine inanıyormusun.
Gerçekten indirilen din, uydurulan din ayrımı var. İndirilen dini bir kesin belirleyelim önce.
Daha biz İslam ne kadar sosyalisttir, ne kadar kapitalisttir onu belirleyememişiz. Biz gerçekten sağlıklı bir din bilgisine ve anlayışına sahip değiliz.
Ayrıca, Senin şikayet ettiğin Allahın indirdiği ile hükmedilmemesine razı olma durumu 1839 da (Tanzimat) başladı, 1923 te (Cumhuriyet) değil. Laiklikten evvel de vardı. Öncelikle bunu bilelim.
Bütün yapılanlar , dünyanın hızla ilerlemesine karşı geri kalmamak için bir çırpınmadır. Zaten geri kalmana sebeb bir emperyalizm faktörü var, bir de akılcılığı önleyen hurafeci din faktörü olmasın diye. Başka hiçbir şey değil.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|