Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Arkadaslar.
Ben Kur'an-da buna dair bir hüküm bulamiyorum. Bu konuyu bir cok ortamda tartistim, bana verilen cevap ise, ne olursa olsun Insan'i hayatta tutmak sart deniyor. Bir insan'i öldürmek bütün insanligi öldürmek gibidir gerekcesi öne sürülüyor.
Kendi ailemden ve akrabamdan enaz üc kisiyi son dört sene icinde Kanser'den kaybettim, bunlardan biriside Annem'di.
Allah rahmet eylesin.
Bence Ötenazi yapilmali. Neden?
Öncelikle esas sorulmasi gereken, Vicdan mi ön planda olmali yoksa akil mi?
Kanserli hastalar türüne göre genelde bir sene icinde ölürler, son bir ay veya iki üc haftasi en sancili dönemdir. Hem hasta icin hemde hasta yakinlari icin. Ölse bi türlü ölmese bi türlü.
Vicdan mi akil mi?
Vicdaniniz konussa bile yine iki türlü, ölmesini istemezsiniz, ölmesini isteseniz bile "belki yasayacakti" ümidi geri vicdaniniz olur engeller.
Doktorlar ise mutlaka mantikli olmak zorunda, kanserli hastalar bir yene, öyle vakalar varki hasta artik sadece fis'e bagli yasiyor ama suur'u yoktur, bir daha yerine gelmeyecegini Doktorlarda biliyor. Iste Doktorlarin mesleski en zor durumuda budur, hasta yakinlarina hastanin artik kendine gelmeyecegini, organlarin alinmasini istemek zorunda. Ki muhtac insanlar hayat bulsun.
En son karari hasta yakini verecek, ama nasil verecek.
Bu konu öyle esnek ki ve öyle gerekceler öne sürülüyor ki, dogrusu nedir, yanlisi nedir, netlesmesine bile imkan yok gibi.
Duydugum en büyük itiraz ise, örnegin: Kanserli hasta o durumunu cekiyorsa, belki günahlarina kefaret olacaktir.
Bu bence cok sacma, madem günahlara kefaret olacak, o zaman insan, disi agridiginda hic bir müdahele yapmasin, hatta cektirmesin bile, acilari ceksinde günahlarina kefaret olsun bari. Kolu kirildiginda acisini ceksin, alciya aldirmasin... ve saire.
Bence akil ön planda olmali, aklin yolu birdir eger bir hastanin artik iyilesmeyip ölecegine kanaat getirilmisse son karari hastaya birakmak gerekir. Hasta karar verecek durumda degilse yakinlari bu karari vermeli.
Ben ötenaziyi durumuna göre bir intahar veya bir cinayet olarak görmüyorum. Eger normalde bir insan digerinin hayrina kosturuyorsa, bu gibi durumlarda da kisinin aci duymamasi icin elinden geleni yamali, gerekiyorsa hayatina dolayli sekilde son vermeli.
Söyledklerim radikal olabilir, ama malesef gercekler acidir.
Bu konuda her türlü katkilarinizi bekliyorum, isterse elestiriler olsun.
Kur'an bu konuda ne diyor, eger Allah bu konuda acikca hüküm vermemisse bu mevzu insanlarin inisyatifine mi birakilmistir? Böyle anlamak dogru olabilir mi?
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam
Aynı şey benim yeğenimin başından geçti sinan kardeş.Yavrucuk doğuştan özürlü idi ve 18 yaşına kadar fişe bağımlı olarak yaşadı ve öldü.Bütün hayati fonksiyonları cihazlara bağlı idi nefesi bile.
Artık siz bu durumdaki bir çocuğun anne babasının yaşadıklarını ve hastane masraflarını düşünün.Allahtan ki almanya gibii sosyal sistemin dört dörtlük işlediği bir ülkede bu durum meydana geldi de ceblerinden beş kuruş masraf etmediler.Birde bunun türkiyede olduğunu düşünün hangi aile bu yükün altından kalkabilir?
Gerçekten çok ciddi ve sorumluluk isteyen bir konu.Bence bitkisel yaşam gerçekleşmişse buna tıb dilinde beyin ölümü diyorlar artık hastanın yakınları böyle ciddi bir kararı vermeleri gerekir diye düşünüyorum.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ilginc bir konu benimde uzun suredir kafami kurcaliyordu. konunun acilmasi iyi oldu. Insallah hep birlikde arastiralim. Kuran olcusunde tavrimiz ne olmali
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Dostlar.
Hanif Dostum basiniz sagolsun. Allah selamet versin, rahmet eylesin. Bütün ölmüslerimize.
Aslinda Ötenazi'nin yasalarca sabit olmasi gerekiyor velakin büyük tartisma, ölüm yardimi etikmi'dir, ötenaziyi kim kontrol edecek, kimin artik kurtarilamayacagina kim karar verecek, ötenazi istismar edilirde yanlis kararlar verilirse, gibi sorular farkli ülkelerde tartismalarin odagi oldu.
Sadece beyin ölümlerinde degil, kanser ve benzeri caresiz hastaliklar artik son demine gelmisse, bu uygulama yapilmali diye düsünüyorum. Ve karar minimum/enaz iki Doktorun varliginda bizzat hastayi ve/veya yakinlarini baglamali ve alinmali.
Ben basima gelen olaylarda aslinda böyle bir karari almak isterdim ama Almanyada yasak, ve diger aile mensuplarida zaten benim kararima uymazdi.
Radyoman Yazdı:
ilginc bir konu benimde uzun suredir kafami kurcaliyordu. konunun acilmasi iyi oldu. Insallah hep birlikde arastiralim. Kuran olcusunde tavrimiz ne olmali
Selam.
Dostum bu konu sanirim herkesin kafasinda öyle veya böyle vardir, kiminde zaman zaman kiminde cogu zaman ve bazi insanlarda bu konuyu pek düsünmek istemez, nitekim insanin tadini kacirici bir konu.
Disarida edindigim izlenimlerimden yola cikarak bunu söyleyebiliyorum. Bu insanlara da hak veriyorum. Mesela bes sene önce benim umurumdamiydi ötenazi. Ne zaman ki bir bir basima geldi, hayatimin bir parcasi oldu.
Konu ne olursa olsun Kuran'i okurken bu konu da cogu zaman aklimdadir, suana kadar kesin bir Hüküm okuyamadim. Belki Kuran'da dolayli sekilde birseyler vardir diye düsünüyorum.
BAKARA [İ:92.286, R:2.286] Allah hiçbir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisini hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendinefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabbimiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!" HUCURÂT [İ:105.11, R:49.11] Ey inananlar! Bir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin! Olabilir ki, alay ettikleri topluluk kendilerinden hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay ettikleri, kendilerinden hayırlı olabilir. Öz benliklerinizi ayıplamayın/kendinefislerinizde ayıplar aramayın; birbinize lakaplar yakıştırmayın. İmandan sonra sapıklıkla adlanmak ne kötü şeydir! Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimlerdir.
Yorumlarıma başlamadan önce biz Kur'ana göre ne hüküm çıkartırsak
çıkartalım.Ötenazinin daha uzun yıllar dünyanın bir çok yerinde kabul
edilemeyeceğini biliyorum.Başın sağolsun Sinan.
Bir gerçek varki Allah'ın fırsatlarının hiç bir zaman
tükenmeyeceği.Zaman zaman hepimiz bir takım mucizelere (bizler gibiler
için) tanık olmuşuzdur.Henüz yaşayan,nefes alan en önemliside İMTİHAN da
olan bir insanın nasıl yaşamına son verebilirsiniz ki? Belki Rab'bim
deniyor,belki kişi çektiği acılarla isyan edecek,Allah'a
küfredecek.Sabrı,samimiyeti deneniyor olabilir.Acıların günahlara
kefaret olabileceğine inanıyorum.Rahat,sağlıklı yaşayan biriyle hayatı
veya bir kısmı büyük acılarla,kazalarla geçmiş kişinin
mükafatı,sorumluluğu aynı olmasa gerek.
Doktorların bile kesin ölecek dediği insanlar yaşayabiliyor.20 yıl
bitkisel hayatta kalan insan kurtulabiliyor.Rab'bim bilir elbet.Fakat
genellemeler genelde Sinanın dediği gibi ölümle sonuçlanıyor.Bu durumda
bence yapılacak şey acıyı azaltacak ilaç ve uygulamalar olabilir.Onun
dışında bir kişinin ölümüne karar vermenin cinayetten farkı olmadığını
düşünüyorum.Hele hele bitkisel hayattaki birinin zaten acısı yok(çünkü
bilinç yok),sadece aileye maddi,manevi yükü var diye ölmesine karar
vermenin tartışılacak bile yönü yok..(kişisel düşüncem,ukalalık
olarak algılanmasın)
Arkadaşlar. gerçekten zor bir konuya değindiniz.Konuyla ilgili olarak bilgi almak istedim.İnternetten şöyle bir yazı buldum.bakalım ne diyeceksiniz?
'' Belki de "fiziksel,ruhsal ve moral" yönden "tam bir iyilik hali"nde olmadığınız bir gün vereceğiniz kararla yaşamınıza son verecekler. Ya da hatta bunu size bile sormayacaklar, yakınlarınız karar verecek hayat soluğunuzun kesilmesine. İnsanların öğrendikleriyle sınırlı olan bugünkü tıp bilgileriyle sizi tedavi edemedikleri için "tedavisi yok" diyecek doktorlar ve akan sular duracak. Bir hastam ilerlemiş çok habis bir beyin tümöründen muzdaripti. Komadaydı. Nörolog çağırmışlar, "Tedaviye gerek yok!" demiş. Oğlunun içi rahat etmedi, beni çağırdı. Hastayı muayene ettikten sonra ona döndüm;
"Dostum" dedim, "Şurada komada yatan değil de sen olsaydın, dünyayı bir daha görmek, sevdiklerini bir daha görmek için, bir kaç dakika olsun bilincinin geri dönmesini ister miydin?" Hiç tereddütsüz "Evet!" dedi. "O zaman" dedim, "Annenin tedavisine hemen başlamalıyız" Bir kaç saatte hasta açıldı, çocuklarını istedi yanında. Gençti, ellili yaşların başındaydı. Onları seyretti, gülümsedi, konuştu. Bir kaç gün sonra da öldü.
Şimdi siz kendinize aynı soruyu sormalısınız ötanaziyi tartışırken. Bir gün adınıza ölüm fermanı imzalanmasını istemiyorsanız şimdiden bilim adına adam öldürmeye karşı tavır alın.
__________________ ''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Bu güzel bilgileri ilettigin icin sagol, fakat senin bu konudaki düsüncelerin inan benim icin daha önemli olurdu.
Sailmasr, ben ötenaziyi nefse zulüm olarak görmüyorum.
Daha cok insanin son yolculuguna giden bir destek, yardim olarak görüyorum.
Mevzunun acmazida burada zaten, kisinin artik kurtarilamayacagina kim karar verecek, veya kim bu uygulamayi vicdanina göre istismar etmeyecek tartismalaridir.
Mircan Yazdı:
Bu durumda bence yapılacak şey acıyı azaltacak ilaç ve uygulamalar olabilir.
Mircan Dostum, sende sagol.
Senin tavsiye ettigin bence dolayli Ötenazi'dir. Hastaya ölcülü miktarda agri kesici verilir, genelde morfinle beden uyusturulur. Bu uygulamanin yan etkisi ise ölümün daha erken gerceklesebilecek riskidir.
Aktif'de ise, asiri Narkoz, agri kesici veya sakinlestirici verilerek hasta bilinc disi birakilir. Bu sayede ölmeside cok büyük bir ihtimal.
Dayimin kizi kanser bölümünde calisiyor. Ben hayatimda ölümcül hastanin Allah'a isyan ettigini ne gördüm nede duydum. Bir Ateist bile can korkusuna girdiginde Allah'a siginiyorsa, bu gibi durumlara insanlarin yaratan Allah'a daha yakin olmak yerine isyan edilecek olmasini ben uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Yinede bir ihtimal.
Günahlara kefarettir görüsü yanlis. Cünkü neyin hangi sebeple meydana geldigini bilebilecek kriterlere sahip degiliz. Sadece bir yorum olarak ortaya atilabilir.
Adam'a derlerki, Hz. Eyyub'un ne kadar cok günahi varmis ki sinav üstüne sinav yasamis. Ve burada olanlar günahlarin kefaretine yorumlanacaksa diger tarafta hangi günahin hesabini verecegiz?
Görüldügü gibi elimizde kriterler yok, sinirli bakis acisiyla degerlendiremiyoruz.
Bence hastanin ölecek olmasi herkesce kesinlesmisse, bilhassa Doktorlar buna kesinlikle kanaat getirmisse, artik o hastanin iyi bir bicimde ölebilmesi icin digerleri elinden ne geliyorsa yapmali. Uygulamalarin neticesinde hasta can verecekse, e bu insan zaten ölecekti diyebilirim.
Vicdan iki boyutlu, ya ölmesini istemez aci cekmesine katlanirsiniz, ya ölümünü ister öldügüne katlanamazsiniz.
Bitkisel hayatta olan hastalarin durumunu degerlendiremiyorum, benim bizzat yasadigim olaylar hep kanser mevzusu. Beyin ölümlerinin cesitleri varmi yokmu bilmiyorum, hangi durumlarda organlarin bagislanmasi daha elverisli ve hangi durumlarda hastanin fis'e bagli uzun süre yasamasina ümit baglanmali, hic bilmiyorum.
Katılma Tarihi: 24 eylul 2005 Yer: Almanya Gönderilenler: 333
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam.
Abdullah Yazdı:
Şimdi siz kendinize aynı soruyu sormalısınız ötanaziyi tartışırken. Bir gün adınıza ölüm fermanı imzalanmasını istemiyorsanız şimdiden bilim adına adam öldürmeye karşı tavır alın.
Söylemesi kolay.
Ben her iki görüsüde benimsiyorum, anlayis gösterebiliyorum. Herkes bir anda ölse ötenazi tartismasida olmazdi.
Eger hasta veya yakinlari ötenazi uygulanmasini istiyorsa, anlayisla karsilarim, istemiyoruz derlerse yine anlayisla karsilarim. Netice konu hastayi ve yakinlarini baglar.
Abdullah Yazdı:
'' Belki de "fiziksel,ruhsal ve moral" yönden "tam bir iyilik hali"nde olmadığınız bir gün vereceğiniz kararla yaşamınıza son verecekler. Ya da hatta bunu size bile sormayacaklar, yakınlarınız karar verecek hayat soluğunuzun kesilmesine. İnsanların öğrendikleriyle sınırlı olan bugünkü tıp bilgileriyle sizi tedavi edemedikleri için "tedavisi yok" diyecek doktorlar ve akan sular duracak.
Benim bitkisel hayata düsen hastalarla veya baska türleri ile bir tecrübem yok, sadece Kanser boyutundan ele alabilir, sorulara da bu acidan agirlik verebilirim:
Önce birinci kismiyla ilgili:
Ölümcül hastanin "tam bir iyilik hali" diye birsey yok. Tam bir iyilik hali zaten son asamasina gelmeden önceki zaman asimidir. Ve genelde son haftalari, özellikle son bir haftasi kanserin türüne göre en son asamasidir. Cogu hastalar son anina kadar azda olsa irade sahibidir, suurlari yerindedir.
Velakin bu insan'in eti kemige dayanmistir, gözlerindeki fer coktan gitmistir, can telas soluk almaktadir. Savunma sistemi cöktügü icin bedenin özellikle agiz ve burun kisminda yaralar baslar. Kimileri bu halde haftalarca pencelesir.
Siz buna deyin ki günahlarin kefareti olsun. Ben kabul etmem ve bir sorumsuzluk olarak degerlendiririm. O halde ki insan gözlerinizin icine baksinda siz bu adam yasamak istiyor deyin.
Konunun özüne gelince, hasta kendi adina karar veremeyecek durumda ise, veya ben yakini olarak onun dogru bir karar vermedigine kanaat getirmissem bu sorumlulugu üzerime alirim, almak zorundayim.
Ikinci kisimla ilgili:
Zamaninda grip yüzünden milyonlarca insan ölüyordu, bugün kimse kolay kolay gribden ölmüyor. Zamaninda ölen insanlarin sorumlulugu kime? O zamanki Doktorlar care bulamayip "care yok" demekle biz bu sorumlulugu onlarami yükleyecegiz?
Kimse bu sorumlulugu tasiyamaz ki, bugün mesala Kansere tamamiyla care yok, ilerde olabilir diye ben bugünki yasadigim gercekleri gelecekle percinlestirip önümdeki gercegi vicdanimla mi bastiracagim? Bu bence sorumluluktan kacmaktir.
Kimileri beyin kanamasi gecirir pat diye gider, kimileri bitkisel hayatta kalir. Kimileride acikca uzun uzun ölüme hazirlanir.
Eger bir insan'in ölecegi acikca kesinlesmisse, ben bu insan'in iyi bir ölümle gitmesi icin gerekeni yaparim. Acisi mi var, agri kesici, acisi dinmiyor mu, narkoz.
Katılma Tarihi: 06 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Ben şöyle birşey düşünüyorum doğru veya yanlış olabilir...;
Bir insan ne için yaşar bunları listeleyelim(sağlıklı bi şekilde) :
1- İbadet etmek için(ahirete hazırlanmak için) 2- Gününü gün etmek için 3- Büyük adam olup kariyer yapmak için vs. bunlara yenileri eklenebilir.
Şimdi dinsel yöne gelelim; Allah kullarını ne için yaratmıştır: "bana ibadet etsinler" diye öyle değil mi!?
E şimdi bu insan fişe bağlıysa, hayata dönemeyecek kadar da fişde kaldıysa yani dönüşü yoksa normal bi insan olmaya ; bu insanı yaşatmanın ne anlamı var.
Belki şöyle bir örnek verebilirim ; Kuru bir ağaç var , kupkuru ne meyve verir nede yeşillik.Ancak yer kaplar , göz zevkini bozar , yeni ağaçların dikilmesine engel olur vs vs.
Yani kurumuş ağaç misali ,insanın hiçbir ideali(ağacın ideali meyve vermek diye düşünelim) olmazsa o insanı yaşatmanında bi manası yok...Yaşaması anne-babaya hem madden hemde maneviyeten bir zarardır...
Ağaçtan örnek verdim yine ağaçtan gidelim ; Ağaç kesilir odunları ev ısıtır;)İnsan fişten çekilmeden öncede bazı yararlı organları alınır ve şifâ bekleyen hastalara nakledilir(böbrek ciğer hastaları vs)...Bana göre böylesi daha hayırlı.Eğerki fişteki insanın geriye dönebilme ihtimali(ağacın içinde taze tomurcuklarla yeşerme ihtimali) varsa fiş çekilmemeli(ağaç kesilmemeli) ama umut kesilmiş ve sadece ölmesin diye fişte tutuluyorsa bununda ne dinsel bi sakıncası var nede sosyal;).Yani eğerki hayata dönemeyecekse fişten çekilmeli ve organları şifa bekleyenlere dağıtılmalı...
Bunlar benim düşüncem saygı duyan olur duymayan olur bende yorumumu söyleyim dedim...
__________________ ZUHRUF/22:Hayır!"Sadece,biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk,biz de onların izinde gidiyoruz"derler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma