Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu başlığı atmak bana da çok zor geldi ama siz de göreceksiniz ki maalesef bu gerçek. kuranı anlama yolunda onca derinliklere kavuşmuş bir adamın böyle bir sonuca varması nasıl olur diyeceksiniz ama gerçek işte bu adam resmen 'halidun' yani sonsuzluk kelimesini 'belirsizlik' olarak açıklayıp cehennemin sonsuza dek varolmayacağını söylemektedir. tabi böylece cennet için de aynı şeyi söylemiş olmaktadır ki halidun sözcüğü her ikisi için de kullanılmaktadır. ama bilemem kendisi de bunun farkında mıydı?
işte bakın:
Y.N. Öztürk -Suçlular ise cehennem azabının içinde sürekli kalacaklardır. Ş. Piriş- Suçlular ise cehennem azabında ebedidirler. S. Ateş -Suçlular, cehennem azâbında sürekli kalacaklardır. E. Yüksel -Suçlular, cehennem azabında ebedi kalıcıdırlar. Elmalılı -Haberiniz olsun ki suçlular cehennem azabında ebediyyen kalacaklardır.(43/74)_ayetini
<<(Ama) dikkat edin, günaha batmış olanlar cehennem azabı içinde kalacaklar>>şeklinde çevirip(sonsuzluk sözcüğünü de es geçip) açıklama bölümüne de şunları yazmıştır:
<<Yani, belirsiz bir süre boyunca: bkz. 6:128'in son paragrafı ve bununla ilgili not 114, 40:12 ile ilgili not 10'da değinilen Hz. Peygamber'in Hadisi. Bu atıflar, “Allah, rahmet ve şefkati kendine ilke edinmiştir”
(6:12 ve 54) şeklindeki Kur’an ifadesi gereğince, “cehennem” olarak adlandırılan öteki dünya azabının sınırsız bir süreyi kapsamayacağını göstermektedir.
Bu görüşü benimseyen alimler arasında bulunan Râzî, yukarıdaki pasaj ile ilgili yorumunda, “onlar cehennem azabı içinde kalacaklardır (hâlidûn)” ifadesinin yalnızca belirsiz bir süreyi gösterdiğini, yoksa “süreklilik anlamı taşımadığını (lâ yefîdu'd-devâm)” vurgular.>>
işte delil olarak getirdiği 6/128 inci ayet:
diyanet- Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedî kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir. fizilal- O da «Barınağınız, orada sürekli kalmak üzere cehennem ateşidir. Yalnız Allah'ın affetmeyi diledikleri müstesna» der. Hiç kuşkusuz Rabbin hikmet sahibidir ve her şeyi bilir. ali bulaç- Allah'ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. edip yüksel- "Yeriniz ateştir," der. ALLAH'ın dilemesi hariç, orada ebedi kalacaklardır. Rabbin Bilgedir, Bilendir.
Kendisi ise bu ayeti: <<O, "Sizin yurdunuz ateş olacak, Allah aksini dilemedikçe!" diyecektir. Şüphe yok ki Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi bilendir.>>şeklinde çevirerek yine arkasından açıklama kısmına da şunları yazmıştır:
<<Yani, Allah, onlara rahmetiyle lütufda bulunmadıkça (bkz. bu surenin 12. ayeti ve ilgili not). Bazı büyük Müslüman kelamcıların, yukarıdaki ibareden ve 11:107'de geçen benzerinden (ayrıca Hz. Peygamber'in birçok sahih Hadisi'nden) çıkardıkları sonuca göre, sonsuza kadar sürecek olan cennet nimetlerinin tersine, günahkarların öteki dünyadaki azabı Allah'ın rahmetinden dolayı sınırlı kalacaktır. >> (Bkz. bu bağlamda 40:12 ile ilgili not 10'da nakledilen Hadis.)
ve yine bakıyoruz ilgili ayete:
s.ateş- (Şöyle cevap verilir): Bu(duruma düşmeniz)in sebebi şudur: Tek Allah'a çağrıldığınız zaman inkâr ederdiniz. O'na ortak koşulunca inanırdınız. Artık hüküm yüce ve büyük Allâh'a âittir. a.bulaç- "Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah'a çağırıldığınız zaman inkar ettiniz. O'na ortak koşulduğunda inanıp-onayladınız. Artık hüküm, yüce, büyük olan Allah'ındır." e.yüksel- Çünkü, YALNIZ ALLAH çağrıldığı zaman inkar ederdiniz. Ancak kendisine ortak koşulduğunda inanırdınız. Hüküm, Üstün ve Büyük olan ALLAH'a aittir.
ve yine kendisi de bu ayeti << "Bu (başınıza geldi), çünkü Tek Allah'a her çağrıldığınızda bu hakikati inkar ettiniz; ama O'na ortak koşulunca (hemen) inandınız! Artık hüküm, Büyük ve Yüce Allah'ındır!">>şeklinde çevirip açıklama kısmına da şunları yazmıştır:
<< Önceki ayetin sonunda yer alan günahkarların sorusunun cevabı, Hz. Peygamber'in şu temsîlî sözünde bulunabilir: “[Hesap Günü,] cenneti hak edenler cennete girecekler, cehennemi hak edenler ise cehenneme. O zaman Yüce Allah şöyle diyecektir: ‘Kalplerinde bir hardal tanesi kadar imanı [veya, bazı rivayetlerde “iyiliği”] olan herkesi [cehennemden] çıkarın!’ Bunun üzerine, o ana kadar yanmış olan cehennem ehli oradan çıkarılacak ve Hayat Irmağı'na (River of Life) atılacaklar: ve sonra bir akıntının kenarında yeşeren otlar gibi hayata geri dönecekler
[lafzen, “filizlenecekler”]; sen onun nasıl sarardığını ve tomurcuklandığını görmez misin?” (Ebû Sa‘îd el-Hudrî'den naklen Buhârî, Kitâbu'l-Îmân ve Kitâbu Bed’u'l-Halk; ayrıca Müslim, Neseî ve İbni Hanbel).
“Sararmış” ve “tomurcuklanmış” -yani, taze ve açık renkte- şeklindeki tanımlama, bağışlanan günahkarların yeni hayatlarının tazeliğini gösterir. Bunun, Hesap Günü, günahkarların kendilerine yeryüzünde bir “ikinci şans” verilmesi şeklindeki ümitsiz -çünkü anlamsız- istekleriyle bir ilgisi yoktur (karş. 6:27-28 veya 32:12). Ayrıca bkz. 6:128'in son cümlesi ve buna ait not 114.>>
ne kadar ilginç değil mi bu açıklamaları getirme ihtiyacı duyduğu ayet bilmem dikkatinizi çektimi ortak koşanlarla ilgilidir.
yani Allahın asla affetmeyeceğini söylediği ve gelenekselcilerin bile cehennemden çıkarmadıkları kafirleri peki ama neden ?
onlarca ayette 'sonsuzluk' olarak anlamlandırdığı bir kelimeyi nasıl belirsiz bir süreye indirgeyip sonrada bunun sınırlılığından bahsetmiştir? muhammed esedin üzerinde ki 'yahudi' kopleksiyle geleneksel görüşlere boyun eğdiğini sanırdım ama onları dahi aşan bu vargılarını anlayabilmekte gerçekten de zorlanmaktayım sorup duruyorum kendime hiç mi korkmuyorlar Allahtan yazık değil mi onca uğraşa ve çabaya! Allah bizden yardımını esirgemesin.
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba kartveli;
Ben Esedin meal-tefsirini okuyan biri olarak, ama arapça bilmeyen biri olarak senin sorularına cevap vermeye çalışayım elimden geldiği kadar:
Her şeyden önce bu kişinin yani Esedin çok iyi niyetli ve bu işe kendini adamış biri olduğunu düşünüyorum (Allah ondan razı olsun)
Kendisinin ilk gençlik yıllarında yahudi olduğu için, senin de diğer bazı kimseler gibi bu kişiye önyargı ile yaklaşımın çok normal. Bu kişiyi iyice tanıyabilmen için sana onun Mekke'ye giden yol isimli kitabını öneririm.
Neyse konumuza dönelim:
İnsan ölene kadar durumunu düzeltebilir, inanmayan biri, Allahı tanımayan biri ölene kadar bu yanlıştan dönebilir, bunda sanırım hemfikiriz. Ayrıca Allahın yüce kitabında gazabıyla ilgili ayetleri ve merhametiyle ilgili ayetleri tek tek sayacak olursak, merhametiyle ilgili ayetler eminim diğer ayetlere nazaran kat kat fazladır. Yani bu şu demek oluyor. Hiçbir zaman Allahtan ümit kesmeyiniz, ona inanmamış bile olsanız, ona yaklaşmaya çalışın, anlamaya çalışın, tanımaya çalışın, kulluğa çalışın. Geçmişte yapmış olduğunuz inançsızlığınız sizi ümitsizliğe sürüklemesin, benden her zaman yardım ve merhamet ümit ediniz diyor yüce yaradan.
Şimdi bu görüş doğrultusunda Esedin bu çevirisine bakacak olursak, bu kişinin ne kadar mükemmel bir iş yapmış olduğunu daha iyi anlarız gibime geliyor.
Şöyle bir örnek vereyim. Belki basit kalabilir ama meramımı anlatmaya yardımcı olacaktır.
Benim oğlum 8. sınıfta ve matematikten nefret ediyor, bu sene üstelik oks sınavına girecek. Ona bu sınav ile ilgili yardımcı olması açısından bir eğitim seti aldım. 6-7-8. sınıf derslerini kapsayan cd ve kitap oluşumu bir set. Matematik cd sini izleyelim diye taktık fakat çocuk hiçbir şey anlamıyor ya da az anlıyor. Ve morali bozuldu, kapattı, bana döndü dedi ki, "anne durum ne kadar vahim şimdi anladın mı"? Ben şimdi oğluma onu onaylar tarzda bir cümle kursaydım, evet sen matematikten anlamıyorsun, iş bitmiştir, sen unut oks yi ve ileriki eğitim hayatını demiş olurdum. Fakat ben dedim ki, madem bu kadar umutsuzsun, bunun bir başlangıcı var, gerekirse ilkokul 1. sınıf derslerinden başlarız matematik öğrenmeye, eğer sen çalışarak, aklını kullanarak yine yapamıyorsan, o zaman senin zekanda sorun var demeliyiz, ama yok başarabiliyorsan, sadece geçmişte tembellik etmişin, üstüne düşmemişin diyeceğiz. Ve oğlum bu cümleden sonra öyle bir heveslendi ki, inandı bu işi yapabileceğine. Ve inşallah ta başarılı olacaktır.
Şimdi sanırım ne demek istediğimi, Esedin de ne niyetle bunları yazdığını daha iyi anlamış oluyoruz. Rahmetli Esed keşke bugün hayatta olsaydı ve bu soruların cevabını keşke kendi verseydi size. Bu tür ayetlerin çevirilerini okurken ben Allahın şu sözlerini hiç aklımdan çıkarmıyorum. Allah kullarına asla zulmetmez. Esed de sanırım Allahın bu tarz vaadlerinden yola çıkarak ve gerçekten iyi niyetle herkesi bu mealiyle tevhid eylemine çağırıyor diye düşünüyorum. Hüküm ve hikmetle edip eyleyen yüce yaradandır, her şeyin doğrusunu o bilir diyorum son söz olarak.
Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam kardeş sen sanırım bir şans daha verme ya da ümit verme gibi bir niyetten ve ayrıca Allahın sonsuz rahmetinden esinlenerek cehennemin sonsuz olmadığına hükmetmiştir diyorsun...
peki insan psikolojisini esed Allahtan daha mı iyi biliyor ki O'nun sonsuz, ebedi,çıkış yok,yok olmak bile yok diye bağıra bağıra söylediği azabının sürekli olmayacağından bahsediyor! evet O'nun rahmetinden ümit kesmemeliyiz ama bu bu dünya için geçerli bir şeydir ve tam tersine O cehennemdekilerin bu ümit dilenişlerini aşağılayarak reddetmektedir! biz O'nun bildirdiği rahmetinden başkasını bilmeyiz ,bilemeyiz
kendisi hakkında taşıdığımı dile getirdiğiniz önyargı konusunda da sizi yazımı daha dikkatli okumaya davet ediyorum
aksine müslümanların taşıyabileceği böyle bir önyargıya karşı kendisinde bir kompleks oluşmuş olabileceği ve bu yüzden de geleneklere karşı böyle cesaretsiz kalmış olabileceğini söylüyorum iyi okuyun
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba Kartveli;
Öncelikle Esed ile ilgili önyargın senin kendi cümlenle ortaya çıkıyor. Eğer bu kişi ile ilgili bir önyargın olmasa idi yazında onun eskiden yahudi olduğundan bahsetmezdin. Üstelik ben Esedin bu mealde kırılmış bir cesaret değil, cesaret üstü bir tarz buluyorum. Neden dersen; Bir kaç farklı meal okumama rağmen her insan aklına hitap edebilecek ender meallerden biri olduğunu düşünüyorum.
Dedim ya arapça bilmiyorum ama arapça bilenler çok iyi bilirler, bir kelime birkaç farklı anlama gelebiliyor, konunun bütünü ile değerlendirmek gerek ve Kurandan konuşuyorsak Kuranın bütünü ile değerlendirmek gerek.
Bu kitabın dirilere bir mesaj olduğunu düşünürsek ki öyle; Her fırsatta Esed bu mealinde insanlara ölmedikleri sürece Allahın her zaman onlara fırsat verdiğini çok güzel açıklamıştır ayetlerde. Ki bu Esedin değil Allahın kendi vaadidir.
Sonsuzluk olarak algıladığınız kelime acaba kesintisiz anlamı da taşıyor olabilir mi bunu bilmiyorum, çünkü ikisi farklı anlama da gelebilir. Ayrıca tek sonsuz varlık Allah olduğuna göre, onun dışındakiler için sonsuz kelimesini ne kadar kullanabiliriz, kullanamayız açıkca onu da çok iyi bilmiyorum ama şunu iyi biliyorum, nimetleri kesintisiz.
Birde bu ayetlerde cehennemde ebedi değil de kesintisiz kalmak kast ediliyor olabilir mi? Bunlara da bakmak lazım.
Yine tekrar ediyorum, Esed bu meal-tefsirinde insanlık için çok büyük bir iş yapmış, Allahın benden ümidi kesmeyin, benim gazabım çok çetindir ama rahmetim her yanı kuşatmıştır mesajını insanlara çok güzel vermektedir.
Zaten senin örnek verdiğin ayette, bütün çevirenler de aynı şekilde çevirmemişmi ayeti, "... Allah aksini dilemedikce.." bu Allahın kendi sözü, işte burada bir belirsizlik var, en iyisini yüce yaradan bilir.
Bence kelimelere takılmadan, Kuranın bütününe bakarak okumak, Allahı kavramak gerek diye düşünüyorum. Çünkü Allah yarattığı her canlıya sonsuz merhametli, bak burada sonsuzluktan bahsedebiliriz. Tabi kıstasları var ama açık olan şudur ki: Her insan ölene kadar durumunu düzeltebilir. Bu fikir üzerinde durursak, daha yararlı bir iş yaptığımız kanaatindeyim. Şahsen sana şöyle bir soru sorayım o zaman, sen ki bir müşriksin diyelim (Allah esirgesin), ama fıtratın gereği içinde, bilmediğin bir yerde Allaha verdiğin sözün var ve ölünce senin dediğin gibi sonsuz bir şekilde cehennemde kalacaksın. Bu durumda bile Allahtan ümit kesermiydin? Ondan bir merhamet, bir rahmet beklemezmiydin? Şahsen ben beklerdim.
Ayrıca gaybı Allahtan başka kimse bilemez ayetlerini de gözardı etmeyelim, neden, çünkü ölüm ötesi hayat bizim için gayb olmaktan öte değil. Biz ancak Kuranda bize söylenen ayetlerle bunu bilebiliyoruz.
Ve Esedin bu ilke açısından olaya yaklaşıp, insanları her zaman Allaha çağırması, Allahın merhametinin gazabından üstün olduğunu defalarca vurgulaması kötü birşey midir. Eğer kitabında Allahın sözünün üstünde bir söz sarfetmişse ki buna cesaret edebileceğini sanmıyorum, hesabını kendi verecektir yüce yaradana.
Ümitsizliğe kapılmadan, ön yargılardan kurtulup, Allahın merhametini ve şefkatini gözardı etmeden, insanları doğru yola iletmeyi sevketsin Allah bizleri diyorum.
Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
berguzar Yazdı:
Merhaba Kartveli;(merhaba:)
Öncelikle Esed ile ilgili önyargın senin kendi cümlenle ortaya çıkıyor. Eğer bu kişi ile ilgili bir önyargın olmasa idi yazında onun eskiden yahudi olduğundan bahsetmezdin.(yahudiliğine yaptığım vurgunun tek nedeni bunun kendisinde yarattığına inandığım kompleks olduğunu ama daha sonra da bundan bile vazgeçtiğimi söyledim) Üstelik ben Esedin bu mealde kırılmış bir cesaret değil, cesaret üstü bir tarz buluyorum. Neden dersen; Bir kaç farklı meal okumama rağmen her insan aklına hitap edebilecek ender meallerden biri olduğunu düşünüyorum.(ben de mealler içerisinde anlam derinliği bakımından en iyisi olarak görüyorum ki zaten bu cesaretini bazı konularda kullanamamasını gördüğüm için bu kompleks kanısına kapılmıştım .öylesi cesur adımlarının ardından mesela namaz vakitleri ile ilgili yaptığı yorum olsun ya da buna benzer konularda olsun islam otoriterlerine(!) olan teslimkar durumu bana bunu düşündürmüştü)
Dedim ya arapça bilmiyorum ama arapça bilenler çok iyi bilirler, bir kelime birkaç farklı anlama gelebiliyor, konunun bütünü ile değerlendirmek gerek ve Kurandan konuşuyorsak Kuranın bütünü ile değerlendirmek gerek.(kardeş rahat ol aşağıya liste yaptım bak esed amcamız bir halid sözcüğünü kaç anlamda kullanmış)
Bu kitabın dirilere bir mesaj olduğunu düşünürsek ki öyle; Her fırsatta Esed bu mealinde insanlara ölmedikleri sürece Allahın her zaman onlara fırsat verdiğini çok güzel açıklamıştır ayetlerde. Ki bu Esedin değil Allahın kendi vaadidir.(esede gerek yok zaten bunu Allah yeterince açıklamıştır)
Sonsuzluk olarak algıladığınız kelime acaba kesintisiz anlamı da taşıyor olabilir mi bunu bilmiyorum, çünkü ikisi farklı anlama da gelebilir. Ayrıca tek sonsuz varlık Allah olduğuna göre, onun dışındakiler için sonsuz kelimesini ne kadar kullanabiliriz, kullanamayız açıkca onu da çok iyi bilmiyorum ama şunu iyi biliyorum, nimetleri kesintisiz.(Kendisi kullanıyorsa kullanırım benzetmek gibi olmazsında bir söz vardır kraldan fazla kralcı olmaya gerek yok)
Birde bu ayetlerde cehennemde ebedi değil de kesintisiz kalmak kast ediliyor olabilir mi? Bunlara da bakmak lazım.(bak bence bu konuda şu ayetler yetmelidir bize:
((bakara:80-Bir de dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında bize ateş dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir söz mü aldınız.ki Allâh verdiği sözden asla dönmez ,yoksa Allâh hakkında bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz? 81-Evet kim bir günâh kazanır da suçu kendisini kuşatmış olursa işte onlar, ateş halkıdır, orada sonsuza dek kalacaklardır. 82-İnanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar da cennet halkıdır, orada sonsuza dek kalacaklardır.))
(başka söze hacet var mı?)
Yine tekrar ediyorum, Esed bu meal-tefsirinde insanlık için çok büyük bir iş yapmış, Allahın benden ümidi kesmeyin, benim gazabım çok çetindir ama rahmetim her yanı kuşatmıştır mesajını insanlara çok güzel vermektedir.(dedim ya hangi mealci vermemişse zaten o doğru çevirmemiş bir yalancıdır)
Zaten senin örnek verdiğin ayette, bütün çevirenler de aynı şekilde çevirmemişmi ayeti, "... Allah aksini dilemedikce.." bu Allahın kendi sözü, işte burada bir belirsizlik var, en iyisini yüce yaradan bilir.(hayır hepsi değil bir çoğu diledikleri hariç demiştir ayrıca tersini dilemedikçe demesi de zaten tersinin olabilirliğini gösteren bir kanıt değil söz gelimidir nitekim aynısı (11/108de)cennetlikler içinde kullanılmıştır .pek tabi ki Allah dilerse değil cenneti cehennemi melekleri de varolan her şeyi de yok etmeye gücü yeter ama bu bunu yapmacağına dair hiç bir belirti değildir niteki O verdiği sözlerden dönmez ve kullarına da haksızlık etmez!)
Bence kelimelere takılmadan, Kuranın bütününe bakarak okumak, Allahı kavramak gerek diye düşünüyorum. Çünkü Allah yarattığı her canlıya sonsuz merhametli, bak burada sonsuzluktan bahsedebiliriz. (sanırım işine geldi:) Tabi kıstasları var ama açık olan şudur ki: Her insan ölene kadar durumunu düzeltebilir. Bu fikir üzerinde durursak, daha yararlı bir iş yaptığımız kanaatindeyim. (konuyla ilgisi yok)Şahsen sana şöyle bir soru sorayım o zaman, sen ki bir müşriksin diyelim (Allah esirgesin),(amin) ama fıtratın gereği içinde, bilmediğin bir yerde Allaha verdiğin sözün var ve ölünce senin dediğin gibi sonsuz bir şekilde cehennemde kalacaksın. Bu durumda bile Allahtan ümit kesermiydin? Ondan bir merhamet, bir rahmet beklemezmiydin? Şahsen ben beklerdim. (herılt yani ateşin içinde istersen bekleme hatta yana yana bağıra çağıra :)
Ayrıca gaybı Allahtan başka kimse bilemez ayetlerini de gözardı etmeyelim, neden, çünkü ölüm ötesi hayat bizim için gayb olmaktan öte değil. Biz ancak Kuranda bize söylenen ayetlerle bunu bilebiliyoruz.(ben bu dediğinden başkasını yapmıyorum ama esed amca sanırım biraz gaybı recmetmeye çalışmış:)
Ve Esedin bu ilke açısından olaya yaklaşıp, insanları her zaman Allaha çağırması, Allahın merhametinin gazabından üstün olduğunu defalarca vurgulaması kötü birşey midir. Eğer kitabında Allahın sözünün üstünde bir söz sarfetmişse ki buna cesaret edebileceğini sanmıyorum, hesabını kendi verecektir yüce yaradana.(17/78 de)namazın beş vakit olduğunu söylemeye de cesaret edememiş?)
Ümitsizliğe kapılmadan, ön yargılardan kurtulup, Allahın merhametini ve şefkatini gözardı etmeden, insanları doğru yola iletmeyi sevketsin Allah bizleri diyorum.(amin ama gözümüzde değerli gördüğümüz ve bir çok doğruları bulunan kişilerin hatalarını belirtmekten korkmamamızı da sağlasın )
Allaha emanet olunuz...(bilmukabele)
sana son olarak yorumsuz bir şekilde kuranda halid kelimesiyle ilgili kısa bir liste bak nerde çevirmiş nerde çevirmemiş:
Ama imana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara, içlerinden ırmaklar akan has bahçelerin kendilerine ait olacağını müjdele! Onlara ne zaman rızık olarak oradan bazı ürünler bahşedilse, "Bunlar, bize daha önce bahşedilenlerin aynısıymış" diyecekler. Çünkü onlara o(geçmişte tadılanlar)ı hatırlatacak şeyler verilecek. Onlar, orada tertemiz eşler bulacaklar ve orayı mesken edinecekler.(hiç kullanmamış)
Diyanet Vakfı
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.
Hakikati inkara şartlanmış olanlara ve mesajlarımızı yalanlayanlara gelince -işte onlar, içinde yaşayıp kalmak üzere ateşe mahkum olan kimselerdir.(kalmak üzere diyerek geçiştirmiş)
Diyanet Vakfı
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar.
Allah inanç sahiplerine yakındır, onları koyu karanlıktan aydınlığa çıkarır; oysa hakikati inkara şartlanmış olanlara yakınlık gösterenler onları aydınlıktan çıkarıp derin karanlığa iten şeytani güçlerdir: İçinde yaşayıp kalmak üzere ateşe mahkum olanlar da işte böyleleridir.
Diyanet Vakfı
Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar.
De ki: "Size o (dünyevi zevkler)den daha hayırlı olan şeyleri haber vereyim mi? Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için Rableri katında, mesken olarak içinden ırmaklar geçen hasbahçeler, temiz eşler ve Allah'ın güzel kabulü vardır." Ve Allah, kulların(ın kalplerin)deki her şeyi görür.(kullanmaya gerek duymamış)
Diyanet Vakfı
(Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim şi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.
Hakikati inkara şartlanmış olanlara gelince; onları ne dünya malları ne de evlatları Allah'a karşı koruyabilir. İşte onlar içinde yaşayıp kalacakları ateşe mahkum edilmişlerdir.
Diyanet Vakfı
İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehennemliklerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır.
İşte bunlar, mükafat olarak Rablerinden bağışlanma ve mesken olarak içinden ırmaklar akan hasbahçeler bulacaklar: gayret gösterenler için ne güzel bir mükafat!
Diyanet Vakfı
İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!
Ama Rablerine karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar, içinden ırmaklar akan hasbahçelere kavuşacaklardır: Allah'tan ne güzel bir karşılama! Ve Allah katında olan, gerçek erdem sahipleri için en hayırlı olandır.(atıf bile yok)
Diyanet Vakfı
Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (nimetler) daha hayırlıdır.
Bunlar Allah tarafından konulan sınırlardır. Kim Allah'a ve Elçisi'ne tabi olursa, Allah onu, mesken olarak içinden ırmaklar akan hasbahçelere koyacaktır; bu büyük bir mazhariyettir.
Diyanet Vakfı
Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Kim de Allah'a ve Elçisi'ne isyan eder ve O'nun (koyduğu) sınırları ihlal ederse, onu içinde yerleşip kalacağı ateşe atacaktır; ve onu alçaltıcı bir azap beklemektedir.
Diyanet Vakfı
Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.
Buna mukabil, iman edip doğru ve yararlı işlerde bulunanları içlerinde ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar; ve orada tertemiz eşlere sahip olacaklar; (böylece) onları sonsuz mutluluğa eriştireceğiz.
Diyanet Vakfı
İnanıp, iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.
Fakat her kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, cehennemde kalmak olacaktır. Allah onu mahkum edecek, lanetleyecek ve onun için korkunç bir azap hazırlayacaktır.
Diyanet Vakfı
Kim bir mümini kasden öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
Ama imana erip yararlı ve doğru işler yapanları içlerinden ırmaklar akan hasbahçelere koyacağız, orada sonsuza kadar kalacaklar. Bu, Allahın gerçek vaadidir. Kimin sözü Allahın sözünden daha doğru olabilir?
Diyanet Vakfı
İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?
(Ve şimdi) onların bir çoğunun hakikati inkar edenlerle dost olduklarını görebilirsin! İhtiraslarının onları sürüklediği şey (öyle) kötüdür (ki) Allah onlara gazap etmiştir; ve onlar azap içinde yaşayacaklardır.
Diyanet Vakfı
Onlardan çoğunun, inkâr edenlerle dostluk ettiklerini görürsün. Nefislerinin onlar için (ahiret hayatları için) önceden hazırladığı şey ne kötüdür: Allah onlara gazabetmiştir ve onlar azap içinde devamlı kalıcıdırlar!
Ve bu inançları karşılığı Allah onları, mesken edinecekleri, içinden ırmaklar akan hasbahçelerle ödüllendirecektir: bu, iyilik yapanların ödülüdür;
Diyanet Vakfı
Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükâfatı işte budur.
(VE Hesap Günü) Allah şöyle diyecektir. "Bugün sözlerine sadık olanlar hakikate sadakatlerinin faydasını görecekler: sonsuza kadar kalacakları, içinden ırmaklar akan hasbahçeler onların olacak; Allah onlardan çok hoşnuttur ve onlar da Allahtan çok hoşnutturlar: Bu büyük bir mazhariyettir".
Diyanet Vakfı
(Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
Bunun üzerine, Şeytan, onlara, (o ana kadar) farkında olmadıkları çıplaklılarını göstermek amacıyla fısıldayıp: "Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, yalnızca, siz ikiniz melekler (gibi) olmayasınız ya da sonsuza kadar yaşayamayasınız diyedir" dedi.
Diyanet Vakfı
Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
Ama imana erişen, doğru ve yararlı işler yapan kimseler (ki) şüphesiz, Biz kimseye taşıyabileceği yükten fazlasını yüklemeyiz- işte, ebediyyen kalmak üzere cennete girecek olan bunlardır;
Diyanet Vakfı
İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedî kalacaklar.
Hem bilmiyorlar mı ki, Allaha ve Onun Elçisine karşı koyan kimseyi, içinde ebediyyen kalacağı cehennem ateşi beklemektedir? En vahim alçalma da budur zaten.
Diyanet Vakfı
(Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır.
İnanan erkeklere ve kadınlara, içinde yerleşip kalacakları, içlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı hasbahçeler vaat etmiştir O; ve o esenlik dolu ebedi bahçelerde güzel ve ferah evler: Ve hepsinden daha üstünü de: Allahın hoşnutluğu, hoşça kabulü, işte budur, en büyük/en yüce bahtiyarlık!
Diyanet Vakfı
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.
Allah, içlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı, yerleşip sonsuza kadar yaşayacakları hasbahçeler hazırlamıştır onlar için; işte en büyük bahtiyarlık budur!
Diyanet Vakfı
Allah, onlara içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kazanç budur.
Bahtiyar olanlara gelince, onlar (da dünyada yaptıklarından ötürü) cennette (yaşayacak) ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar.
Diyanet Vakfı
Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.
Ama imana erişip doğru ve yararlı işler yapanlar, içinde derelerin, ırmakların çağıldadığı hasbahçelere sokulacaklar; ve orada Rablerinin izniyle, "Selam!" ile karşılanıp yaşıyacaklar.(aıt bile yok)
Diyanet Vakfı
İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Orada (birbirleriyle) karşılaştıkça söyledikleri «selam» dır.
Haydi, girin kapılarından bakalım, içinde kalıp duracağınız cehennemin!" Gerçekten de, ne kötü olacak (o Gün), kendilerini boş yere büyüklük duygusuna kaptırmış olanların düştüğü durum!
Diyanet Vakfı
«O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!»
(EY PEYGAMBER, sana inanmayanlara hatırlat ki,) Biz senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik; ve imdi, sen ölürsen bunlar kendilerinin sonsuza kadar yaşayacaklarını mı sanıyorlar?
Diyanet Vakfı
Biz, senden önce de hiçbir beşere ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen, sanki onlar ebedî mi kalacaklar?
(O gün onlara:) "Gerçek şu ki, siz ve Allah'ın yerine tapınıp durduğunuz bütün o (düzmece) şeyler cehennemin yakıtısınız: varacağınız yer orasıdır" denecek.(atıf bile yok)
Diyanet Vakfı
Eğer onlar birer tanrı olsalardı oraya (cehenneme) girmezlerdi. Halbuki hepsi (tapanlar da tapılanlar da) orada ebedî kalacaklardır.
(Ama,) bakın, kendileri için katımızdan nihai iyilik ve güzellik (yazılmış) bulunanlara gelince; böyleleri (cehennemden) uzak tutulacaklar:(atıf bile yok)
Diyanet Vakfı
Bunlar onun uğultusunu duymazlar; gönüllerinin dilediği nimetler içinde ebedî kalırlar.
O cennet ki, orada istedikleri her şeye ulaşırlar ve orada sonsuza kadar yaşayıp giderler; bu, Rabbinin (insan için her zaman) istenmeye değer bir vaadidir".
Diyanet Vakfı
Onlar için orada ebedî kalmak üzere diledikleri her şey vardır. İşte bu, Rabbinin üzerine (aldığı ve yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir.
orada Allah'ın şaşmaz vaadine uygun olarak temelli kalacaklar: çünkü O, kudret ve hikmet Sahibidir.
Diyanet Vakfı
(8-9) Şüphesiz, iman edip de güzel davranışlarda bulunanlar için, içinde devamlı kalacakları ve nimetleri bol cennetler vardır. Bu, Allah'ın verdiği gerçek sözdür. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.
Böylece, sonunda ikisi de, (hem hakikati inkar edenler, hem de ikiyüzlüler,) kendilerini yerleşip kalacakları bir ateşte bulacaklar: çünkü zalimlerin cezası budur.
Diyanet Vakfı
Nihayet ikisinin de sonu, içinde ebedî kalacakları ateş olacaktır. İşte bu, zalimlerin cezasıdır.
eğer Allah'ın mesajlarını ve O'ndan (bana ulaşan ay-dınlığı dünyaya) duyurmamış olsaydım." Allah'a ve Elçisi'ne isyan edenlere gelince, şüphe yok ki onları içinde sonsuza dek kalacakları cehennem ateşi beklemektedir.
Diyanet Vakfı
(Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.
Onların ödülleri Allah katında (kendilerini bekler:) içinden ırmaklar akan, sonsuza kadar kalacakları sınırsız nimet bahçeleri; Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan: bütün bunlar Rablerini ürpertiyle hissedenler içindir!
Diyanet Vakfı
Onların Rableri katındaki mükâfatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.
yani bir ayette sonsuza dek olmuş bir ayette hiç kullanmamış neye göre böyle davranmış ve neden kendisinden başkaları yapmamış bilmiyorum Rabbim bize yardım etsin!
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba kartveli;
Ve Esedin bu ilke açısından olaya yaklaşıp, insanları her zaman Allaha çağırması, Allahın merhametinin gazabından üstün olduğunu defalarca vurgulaması kötü birşey midir. Eğer kitabında Allahın sözünün üstünde bir söz sarfetmişse ki buna cesaret edebileceğini sanmıyorum, hesabını kendi verecektir yüce yaradana.(17/78 de)namazın beş vakit olduğunu söylemeye de cesaret edememiş?)
Esedin meali varsa elinde lütfen bakmanı rica ediyorum. Burda Esede haksızlık etmişsin, kendi meal kitabının 17/78. ayeti çevirirken tefsir ederken 576. sayfada namazın 5 vakit olduğunu bildirmektedir. Ama günümüzdeki din alimleri arasında hala namaz vakitleri konusunda muhalefet vardır. Konumuz bu değil ama sen Esed 5 vakit demeye cesaret edememiş dediğin için, onu böyle bir şeyle itham ettiğin için söylüyorum ve kitabın sayfa numarasını da vererek.
Burdan şu sonuca varabilirmiyim: Eğer sen Esedin mealinin tamamını okuduysan mesele yok, ama bir yerlerden alıntılayarak bunları yazıyorsan Esede haksızlık etmişsin diye düşünüyorum.
Ama şu konuda sana katılıyorum, belki Esed gibi bir zihinden biz daha fazlasını beklerdik, bu yönde düşünüyor olabilirsin bunda da kendince haklısındır. Ama şöyle düşün bir de, bizde gelenekçi ve mezhepçi zihniyet bu kadar baskından günümüzde bile, yine de çok büyük bir iş başarmıştır.
Arapça bilmediğimi söylemiştim ama gönderdiğin ayet meallerine baktığımda anlam örgüsü bakımından birbirinden çok farklı şey göremedim ben. Sen illede sonsuzluk kelimesini bekliyorsun ama orda zaten aynı anlama gelebilecek ama insanı Allahın merhametinin vurgulandığı farklı kelimelerle süslemiş olması kötü birşey midir? Ya da şöyle düşün: Sen dini konuda benden çok ileridesin, yani araştırmacı ve bilgi yanınla bu belli. Ama benden daha cahilleri var. Bir arkadaşım demiştiki, Yaşar Nuri olmasaydı çoktan dinden çıkmıştım. Neden deyince, geçmişte o kadar çok günah işledim ki, karşıma her mealde cehennem azabı çıktı, iyice ümidimi kaybettim. Düşünmeye başladım, her yaptığım olumsuzluk için yakılacağım, sürekli cehennemde kalacağım, din bize öcü diye enjekte edildi yıllarca. Ama Yaşar Nuri iki kelime etti, beni dine döndürdü. dedi.
Lütfen böyle bakın olaya. Aklı ve imanı olan herkes, her fırsatta zaten Allaha yaklaşmaya çalışıyor,ama insanoğlu zayıf yaratılmıştır, günaha yatkındır. Neden böyle düşünmüyorsunuz. Her insan şu an sizin bilgi seviyenize ulaşmamıştır, siz birikiminiz bakımından elbette daha üstününü ve daha doğrusunu bekliyorsunuz benim buna bir itirazım yok. Ama bence Esede fazla yüklenmeyin, diyanet kel hasan demiş, Esedde hasan kel demiş, bence çok fark yok aralarında. Yani biri hasanın kelliğini ön plana çıkarmış ama Esed hasanı ön plana çıkarmış (kanımca siz anladınız ne demek istediğimi:)
Ama şu konuda size katılıyorum, Kuran müthiş bir derya, insanın bazen onu doya doya, kana kana içesi geliyor, bazen de siz ve ben gibi bir çırpıda içesi geliyor. Ama en mantıklısı doya doya, kana kana içmek. Ayrıca katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim, bilgi bakımından benim önümde birisiniz, sizden istifade edebileceğim için kendimi şanslı da buluyorum.
Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba rehber02;
Senin soruların da mantıklı ama şu var. Bu dünyadaki kavrayış ve algılayış ile öbür dünyadaki kavrayış ve algılayış çok farklı. Sanırım biz hep burdan zorlanıyoruz bu ayetleri anlamakta.
Bir keresinde ben de bir müftüye sormuştum. Diyelim ki ben cennete gittim, iş yok, güç yok, ekmek parası kazanma derdi yok, çoluk çocuk gailesi yok, sanırım ibadette yok, ve istediğin her türlü nimet, güzellik elinin altında, e hocam insanın canı sıkılır gibime geliyor dedim. Müftü de gülerek burdan öyle görünüyor ama burdaki algılayış ile orayı kavrayamazsın, ordaki algılayış çok farklı demişti bana.
Şirk koşanlar hariç günahkarların cehennemden sonra cennetteki yaşayışları ile ilgili soruna da cevap vereyim bilgim dahilinde:
Biz Allahın yarattığı kullarız, yani bizi herkesten çok seven yaradanımızın. Çocuğun varmı bilmiyorum ama benim var ve ne yaparsa yapsın ona kıyamıyorum, kızamıyorum, kızsamda kin tutmuyorum, onun için kötülük düşünemiyorum. Ve bizdeki inanışa göre Allahın kullarını sevmesini, bir annenin çocuğunu sevmesinin çok üstünde birşey olarak tarif ederler ki bu çok mantıklı. Yaptığımız hataları affedip bir müddet cezalandırdıktan sonra bizi cennetine alması da bu bağlamda çok mantıklı. Ama bildiğim kadarı ile cennette ve cehennemde de herkesin dereceleri var, sanırım bu da kuranda bahsediliyor.
Sonuçta en iyisini Allah bilir diyorum, bu kadarına dilim dönüyor:)
Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
berguzar kardeş beni yine yanlış anladın:) ben sana esed 5 vakit konusunda da ceserat edememiş? dedim sonunda ki soru işareti 'mi' manasında ve esedin meali elimde bulunuyor ve ayrıca kurana dönüş sürecimde onun mealinden çok da istifade ettiğimi belirtmeliyim halen de en fazla istifade ettiğim mealdir
neyse uzatmayalım en iyisi rehber kardeş güzel belirtmiş zaten ama ona ilaveten şunları söylemeliyim ki sonsuzluğun yanında hiç bir değerin alamı yok
ayrıca iltifatlarınız için teşekkür ederim ama bilin ki ben öyle ilmi milmi olan adam değilim hasenat araştıma programı saolsun bul diyorum hemen buluyor kereta:)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma