Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

…..Şimdi bütün bunları anlatmamın nedeni,sizin referans olarak verdiğiniz kişilerin benim kadar dahi Bilimsel bir geçmişlerinin olmayışıdır. Kişiler hakkında olumsuz konuşmayı sevmediğim için bahsettiğiniz 2 kişiyi şöyle geçip, yalnız, dayanamadığım 3. kişi hakkında herkesi uyarmak gerektiği hususunda kararlıyım.

Bu kimse sizin( Hans von Aiberg)dediğiniz, aslında ,gerçek ismi, BÜLENT AYBERK olan şahısdır.

Bülent'i çok yakından tanırım.Yıllar önce Yeşilköy Havalimanında onu işe alan benim.Orada World Wide Wilcox isimli, bir Amerikan şirketi, Yeşilköy Hava Limanının teknik kule ve ILS donanımlarını ve radarlarını yerleştiren bir müteahhit firmaydı. Yıl 1975. Ben de naçizane, Sistem Konfigürasyon Bölümünü, yönetmekteydim. Teknik katalogların tercümelerini de benim bölümüm yapmaktaydı. Ve o sıralarda fotokopi ve daktilo işleri için elemanlar ararken gazete ilanları verirdim. Bir seferinde Bülent Ayberk bu ilanlara müracaat ederek geldi.Tuhaf ve kendisini çok gariban bir şekilde gösterince, bir hata yaparak, bu kimseyi, fotokopi ve ozalit çekim işine almak gafletinde bulundum. Zira kendini bana bir şekilde acındırmıştı.

İşe başladıktan bir müddet sonra kendisinin Fizik doktoru olduğunu söylemeye başladı.İsminin de HANS olduğunu iddia etti.Bir mitoman gibi konuşuyordu. Müslümanlığı sonradan kabul eden yarı İskandinav yarı Alman!!

……Bir taraftan da beyninde tümör olduğunu, kobalt tedavisi gördüğünü söylemişti. Bütün bunlardan sonra zaten bir süre sonra, son bulacak olan bu işte, kendisini para kazandığı için mutlu görünce, iş bitene kadar çalışmasının devamını uygun gördüm.İşine son verildiği gün gene krize tutulurcasına Fizik doktoru olduğu iddialarına başladı.Neticede İhale sona ermişti. Bülent'in de işine son verdik….

Yıllar sonra, bu kişinin kitaplarının ki, bilimsel hiç bir değeri yoktur.Kitapçılarda bir yayınevi tarafından basıldığını görüp,televizyonlarda Sn.Yaşar Nuri'nin programlarından birinde ve bazı gazetelerde Müslüman olan Alman bilim adamı diye tanıtılması beni ŞOKE ETTİ.

……Ve çok isterdim ,bu şahsın Yani BÜLENT AYBERK'in ,bilimle, yakından uzaktan bir ilişkisi olmadığını herkese haykırmayı. Şimdi sizin onu bana referans vermeniz, bana bu fırsatı da vermiş oldu. Teşekkür ederim…..

Ve şimdi herhalde neden bu tartışmaya nokta koymak istediğim daha da iyi anlaşılacaktır.

Siz genç, dinine candan bağlı ve okuyan veya bilimsel gerçeklere cidden meraklı bir kimse olabilirsiniz.Ve bu takdire değer bir eylem.

beni bu satırlarda okuyanlara ve size, naçizane önerim -AMAN DİKKATLİ ama ÇOK DİKKATLİ OLUN -Zira öğrenmek istediğiniz her ne ise onu LÜTFEN USTASINDAN ÖĞRENİN.

http://karsilasma.8m.com/5.htm

…..Bülent Ayberk ise bir yıl oldukça yakından gözlemek imkanına sahip olduğum ve davranışlarıyle İslami kurallar hakkında pek bilgisi de olmayan ve bu kurallara da uymayan bir kişi. Fal bakar Astrolojiden bahseder,mantıksal bir akıl yürütmesi var gibiyken,biraz sonra dedikleri arasında tutmazlıklar oluşur.

Hiç bir Bilimsel Makalesi (yani yurt içi ve yurt dışı)olmayan ULUSLARARASI BİLİMSEL JURNALLARDA kontrol edebilirsiniz.Hayali bir özgeçmişe sahip,yarım İskandinav,Yarım Alman,doğuştan Hristiyan ve sonradan MÜSLÜMAN'lığı kabul etmiş…..

http://karsilasma.8m.com/6.htm

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sibel kilimci

saçları şimdiki gibi yandan ayrılmış, kirli sarıydı o zamanlar da. zaman zaman boynuna taktığı fuları, şişe dibi gözlükleriyle garip bir adamdı. genizden gelen bir sesle konuşurdu. çoğunluğu 17 - 18 yaşlarında kızlardan oluşan bir grupta, yaşı ve görünümüyle diğerlerinden ayrılan bir yetişkindi.

şimdilerde kendisini 'islam düşünürü' ilan eden sınıf arkadaşımız fatih böhürler, okulun acemilik günlerinde tanıştırmıştı bize hans'ı. müslümanlığı seçen bir alman, bir metafizikçi olarak. hans evrenden, uzaydan, insanın içindeki güçlerden, reenkarnasyondan, cinlerden, perilerden söz ediyordu. bu konulara zaten meraklı olan kızlar, ağzının içine baka baka dinliyordu hans'ı... çay bahçelerine, süleymaniye kahvehanelerine, ucuz çorbacılara giderken, artık hans hep yanımızdaydı. aksaray'da bir otelde kalıyordu. kısa sürede grubun belkemiği haline gelmişti...

gruptan ayrılmamın ardından haberlerini arkadaşlardan almaya devam ettim. kızlar garip davranmaya başlamışlardı. ilişkilerde paranoya egemen olmuştu. hans kafasını taktığı arkadaşımız m.'ye kısmetinde kendisinin olduğunu, istediği zaman rüyasına girebileceğini söylemişti. onu ciddiye alan m. ise bir süre sonra hans'ın rüyalarına girdiğini anlatmaya, korktuğunu söyleyip yakın arkadaşlarından yardım istemeye başlamış. rahatsızlığı artınca da okulu terkedip memleketine dönmüş.

hans'ın ikinci kurbanı f. olmuştu. ona da insanüstü güçleri olduğunu anlatmıştı. dünyalı değilim demiş, hatta kalp atışlarının bile farklı olduğunu söylemişti. kahramanımız bu arada onu gruba sokan iki istanbul erkek liseli arkadaşımızla gruptaki kızların arasını yapmak için de çaba harcamış. nişanlı bir arkadaşımızı, nişanlısından ayrılıp müridlerinden p. ile sözlenmeye ikna etti. tüm bunlar olurken grubumuzdan m. de hans'a karşı istihbarî faaliyetler sürdürüyor, kızları onun etkisinden kurtarmak için çabalıyordu. m., kahramanımızın asıl adının bülent olduğunu, havaalanındaki bir ofiste ozalitçi olarak çalıştığını öğrenmişti. bu bilgi hızla kızlar arasında yayıldı. birkaç hafta sonra da hans ortadan kayboldu.

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=hans+von+aiberg

http://www.google.com.tr/search?hl=tr&q=sibel+kilimci&am p;meta=