Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli Forum Üyeleri,

Sn. Mustafa Öz'e ait HanifDostlar.Com'a özel bir yazıyı ilginize sunuyorum. Kendileri "Bir Kıyamet İşçisi: Hans von Aiberg" kitabının yazarı.. Birebir tanışmıyoruz.. Mustafa Bey'in çalışmasının detaylarına aşağıdaki adresten ulaştım..

http://hanifislam.com/M_Oz/Mustafa_Oz.htm

Bu adresten aynı konuda kaleme alınmış diğer yazılarına da ulaşmak mümkün...

Mustafa Bey'in bu ilk ve tek yazışmamızda ricamız üzerine lutfedip gönderdikleri değerlendirme yazısını yorumsuz olarak aktarıyorum. Sâdece, "nâşir sorumluluğu" ile bir cümlesini aktaramıyorum.. Artniyet aramamakla beraber, maksadını aşan bir ifâde olduğunu düşündüğüm ve yanlış anlamaları önlemek istediğim için bu cümleyi aktaramıyorum..

Saygılarımla,

N_S

Büyük gecenin küçük ateş böcekleri!

Önce muhabbet, hafiflik ve sevinç!..Bütün kavgalarınız yeşil zemin üzerinde olsun. Bunu sakın gözardı etmeyin!

Efendim, 2 Şubatta Semazen'den bir meil aldım. Hanif Dostlar'da Hans'ın tartışıldığını ve benim de bu konuda bir şeyler söylememin iyi olacağını söylüyordu. Dahası, birebir tam metin şöyle söylüyordu: "Bu konuda çalışmalarınız (kitaplarınız) bulunduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, basına yansıyan son gelişmelerden sonra sizin yapacağınız bir durum değerlendirmesinin önemi çok fazla.. Acaba, konuya ait değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Görüşlerinizi HanifDostlar.Com ile paylaşabilir misiniz? Sağlayacağınız katkıdan yararlanacağımızı düşünüyor; saygılarımı arz ediyorum." diyordu.

Canım benim! Saf kalpli rasyonalistim! Yiyeceğimi sanıyor. Büyük bir olasılıkla ni-yeti ortamı şenlendirmek ve beni de sofraya yeşillik yapmak! Kimbilir belki de milleti tepeme yığacak sonra da az pişmiş balık gibi kalabalık bir müşteri topluluğuna beni ayıklatacak! Olsun. Anlıyorum. Gençliktir. Adı üstünde delikan!

Canlar! Biraz da "Hoca"nın azığından alın bakalım, neye benzeteceksiniz? Sanat, siyaset ve din konuları tartışılamaz konulardır neden? Çünkü kişisel ve göreceli şeylerdir.  Hele inanç konuları temelli "Yersen yem sanayi"dir! Anlamadığınız, denetleyemediğiniz bazı şeyler var. Örneğin şu meseli biliyorsunuz: Hani kurdun biri derenin birinden su içiyormuş. Alt tarafında bir kuzu görmüş ve hemen "Niyetine girmiş"! Sonra da kuzuya ters ters bakıp "Bulandırma suyu" demiş. Sonrasını bilirsiniz. Kuzu sizlere ömür.

Evet, bildiğiniz ama denetleyemediğiniz şeylerden biri "Niyetine girmekle" ilgili. Önce hatta inanmaktan da önce kendinize duygularınızın güdümünde bir "Duruş" edinirsiniz. Bütün inancınız, söyledikleriniz, yapıp ettikleriniz bu duruşun ya da paradigmanın kendini ifadesinden ibarettir. Hans'ı karşınıza aldıysanız, olay çoktan bitmiştir. O ilkel kahve değirmeninize beni de niye atmağa heves ediyorsunuz? Kim bilir, bilinçaltınız belki de bana karşı duruşunuzu belirlemek için beni yakınınıza çağırıyordur.

Yüce Rabbimin sevimli ateş böcekleri! Ben sevgi öğretmeniyim! Bana geçici olarak kızabilirsiniz ama kin tutamazsınız. Yaa? Cenabı Rabbül aleminin ne kulları var, gördünüz mü?

Bu arada Hans'la ilgilendim. Onunla ilgili birçok şey öğrendim. Bu öğrendiklerimden sonra yapılan suçlamalara bakıyorum da asla derinleştirilmiş bir çalışmanın ürünü gibi görünmüyorlar. Dahası, Hans'ın düşünce dünyasına ulaşmakta zorlanmış insanların bir tür bilinçaltı savunma yaparak saldırıya geçmeleri! Şu anda kendi payıma bütün suçlamaları yanıtlayabilecek durumdayım. İyi de baba, bu durum, durup durduk yerde nereden çıktı şimdi? Siz beni Hans'ın avukatı filan mı sanıyorsunuz? 

Onunla Türkiye'de en derinlemesine ben ilgilendim. Bu, onun başının en büyük belası da benim demektir! Bu güne kadar asla sallabaş bir tipim olmadı. Örneğin, meselâ bende felsefe tabanı üzerinde tasavvuf yükselir. Bu çok bildik bir örnek değildir. Ve asla Hans'ın hoşuna gidecek bir şey de değildir.

Çok açık, tasavvufun kavram ve düşünce kalıpları, bilimin kavram ve bilgi kalıplarına beş basar. Hans'la daha karşıkarşıya gelip çaylı kahveli sohbetlere girmedik.

Bağdadî'nin söylediği bir şey var: Zig-Zag üyelerine, doğudakilerle sakın bir araya gelmeyin, ruhaniyetleri ile sizi boğarlar!" diyor. Sanırım Hans bu konuda ciddi bir maç yapmadı. Yani doğulu ruhaniyetin derin ve kapsayıcı sularında gırtlağına yapışmış bir el hissetmedi. Çocuk oyuncağı değil bu. Gerçektir. Kısacası doğuşla gelen varidatın karşısında akıl kuşu kaç metre uçabilir ki? Sadırdan gelen, satırdan gelene tarih boyunca hep kıç attırmıştır!

Neyse uzatmayalım. Anlamanız gereken şeylerden biri de benimle, benim duruşumla ilgili bir şeydir.

Ciciler!

Ben Hans'ın avukatı filan değilim. Tıpkı basım, sahibinin sesi filan da değilim! Benim için Hans Müslüman dünyasına bir bilinç sıçraması yaptırabilecek yüksek enerjilerden biridir. 

Keşke kafacıklarınız ben söylemeden şunu bir anlamış olsaydı: Bu gün çeliştirilemeyecek hiçbir doğru yoktur. Bilimsel önermeler de Kur'an âyetleri de hatta matematik bile çeliştirilebilir. Hans niye çeliştirilemeyecekmiş?

Bilmediğiniz şeylerden biri de gerçeklerin "Nevrimize" ne kadar bağımlı olduğu! Nevrin bir kez dönmeye görsün! O takırtılı gerçekler nasıl da ânında buharlaşır? Öyle değil mi Alperen? Ne adamsın ama haa!  Evet Hans'a takılıp kopanlar sonra da muhalefete yatanlar var. İt is gayet normalate! 

Hatta çoğunuz böylesiniz. Sizlere başka bir gözle baktım ve gördüm. Uzun gecenin küçük ateş böcekleri derken ne dedim sanıyorsunuz? Enerjiniz var ve ifade etmek için kendi merkezinizi arıyorsunuz. Yanıldığınız yer şurası: Hans'ın sizin iradenize el koyduğunu sandınız. Hans'ın sizin beyninizi, zihinsel enerjinizin tamamını  istediğini sandınız. Çok yanlış! Bu Hans'a da İslâma da aykırı.

Bakın canpareler! Bu gün tersinin doğruluğunu kanıtlayamayacağınız hiçbir önerme yoktur. Yani Hansı da çeliştirmek çok kolaydır. Ama bir bakın bakalım kendinize: Onunla ilgilenmeden önceki ve sonraki değişim ve gelişmenize bir bakın. Hans o insanı deli eden HA-VET'leri ile bilincinizi yükseltmiş midir oyalamış mıdır?

Niye Hans'ı doğrunun ölçüsü olarak alacakmışsınız? Onu dopingleyici, yükselmek için tetikleyici olarak alın. O bu işi iyi yapıyor. Eminliğine gelince, yahu size kim bu adamın sütten çıkma ak kaşık olduğunu söyledi? Güvenilir bir adam mıymış değil miymiş? İnsan oğlum bu, insan! Evet zekâ ve bilgi yönünden biraz farklı ama insan! Şaşar cinsinden beşer! 

Peygamber şimdi Türkiye'de yaşıyor olsaydı ....................   Kur'an'a bağlı bir Müslüman kültürü olmaz mıydı? Olurdu. Kennedy aynı zamanda bir düşün adamı olsaydı o kız onun düşüncelerinin de işini bitirmiş olur muydu? Siz siz olun Hans'a sakın güvenmeyin. Kendiniz hakkında bile kesinlikli konuşmayın. Siz hırlı hayırlı bir şey yapmak istiyorsanız, Hans'ı okuyun ve anlamağa çalışın. Onun bilgi ve düşünce dünyasına ulaşamıyorsunuz, işin kolayına sapıyorsunuz: Muhalefet! Hadi canım sen de, şu kalpazan oyunlarından vazgeçilsin artık. Benim yaptığımı yapın. Ona dedim ki, "Bu memlekette kimse evliyanın başını gözünü yararaktan, bu insanlara bilimi sevdiremez!" Aksini söylesin bakayım. E bu arada tarikat adı altında yapılan soytarılıkları hepimiz bilmiyor muyuz? Bu da onun haklı tarafı. Sezar'ın hakkı Sezar'a yahu. Bu kadar basit.  
 

Siz bir de şunu anlayın: "Hans'a hayır!" çığrışmalarının harekete geçmiş kervanı durdurma gücü ve becerisi var mı yok mu? Yoksa reklâm unsuru olmaktan öte gidemiyor musunuz?

Şimdi size derin ama sezgisel saptamalarımdan da söz etmek istiyorum.

Canlar! Sitenizin altını üstünü biraz karıştırdım. Ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama, bu sitede Hans nefes alıp veriyor. Anlaşılmaz görünen, sizin Hans karşıtı çığlıklarınız. Sizin yaptığınız şey bebeklerin yaptığı bir şeye benziyor: Bebek anasının memesini emer emer de süt gelmeyince ne yapar biliyor musunuz? Anasının memeseni ısırır! Sanırım yaptığınız şey biraz da buna benziyor.

Enerjinize de baktım. İyisiniz. Birçok dinî gruptan yüksek bir enerji düzeyiniz var. Bu da Hans'la işinizin bitmediğini gösteriyor. İçinizde enerjisi biraz daha yükselenlerin tekrar Hans'a bağlanacağını düşünüyorum. Alperen ve Mehmet bunlardan bir kaçı olabilir. İkisinin de artık ellerinde birer kalem var ama hizmet bilinçleri yok. Tekrar döndüğünüzde sevgi ve hizmet bilinci konusunda ilk transferleri ben yapacağım.

Sakin olun, sevinçle kalın. Höthötlenmeyle düşünür olunmuyor.

HOCA

2.2.2007

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam semazen kardeş, uzun zamandır hanifdostlara yazmıyordum. Daha doğrusu hanifdostlara paralel bir kulvardaki hayır yarışından dolayı yazamıyordum. Yukarıdaki zat-ı şahanenin yazısını okudum. Bir yorum yazacağım bu yazı hakkında lakin önce ilgili bir kaç dostun yazmasını bekleyeceğim. Zira ilk sıranın şuan bana ait olmadığını düşünüyorum.

Sadece okur okumaz ilk ham düşüncemi bir cümle ile belirteyim. Hanif Dostlar ailesine, neredeyse her cümlede bir ironi var. Bir miktar edebi sanattan aparma cümlelerin altındaki mantık BOŞ. Adamcağız anlaşılan gizli/içten ve bir o kadarda derin hans hayranına benziyor. Her ne kadar aksini savunacak kitap yazmış olsa dahi. Çünkü, hansın hataları burada Kelimullah delil gösterilerek kökten çürütülmüş olmasına rağmen, bunun bir değer ifade etmediği anlaşılıyor. Kimin tarafından? Mustafa Bey'in tarafından. Çoğu kez insan aynaya baktığında kendi yüzünden ziyade görmek istediğini görür aynada da bir gün fotoğraf çelipte resmine baktığında "bu bana benzemiyor" veya "foto-jenik değilim makina beni tam yansıtmıyor" der. Oysa makina asla munafıklık yapmaz. Çünkü makinada OBJEKTİF vardır.

"Ne kadar enerjiniz artarsa o derece hansla işiniz bitemiyor." Ne derin teşhis ve mantık ama......Yani adam enerji kaynağınızın kim olduğunu ve sizin ne kadar mini-minnacık ateş böcekleri olduğunuzu "hoş" ve bir o kadarda "ILIMLI" bir lisan ile ifade ediyor AMA.

Neyse daha fazla uzatmak istemiyorum. Yalnız merak ediyorum sayın alperen, yeniden Mr. Hans'ın rahle-i tedrisatına ne zaman döneceksiniz? Hani böyyük ateş böceğimiz böyle bir kehanet buyurmuşlar ondan soruYORUM.

Aslında başka açıdan baktığınızda, Mustafa beye fazla yorum yapmak anlamsız olur. Çünkü Kur'ana mesai harcamadığı belli. Bu yüzden, hanif olma tanımı ve bilinciden bihaber olduğundan kıyas yapamamış ve böylece aradaki himalayaların farkında olamadan yazmış. E haliyle eline aldığı cevizi evirip çevirmiş, çeşitli açılardan bakmış ve ceviz kabuğunu ceviz diye tanımlamış. Bir gün cevizin içini/öznü görüp ona göre yorum yapması dileğiyle.....

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sn. Mustafa Öz'ün HanifDostlar.Com'a özel yazdıklarında, "Aiberg" konusuna hâkim bir araştırmacı yazarın nev'i şahsına münhasır görüşlerini okuduk.. Değerli görüşlerinden yararlandık.. (Bir görüşten yararlanmak için illâ o görüşe katılıyor olmak gerekli değil..)

Ancak, bendeniz bu mesajımda hemfikir veya zıt fikirler üzerine birşey söylemeyeceğim.. Sâdece, yukarıda siyahlaştırdığımız türden birkaç cümle için kısa açıklamalar sunmak istiyorum..

Biz kendilerinden sâdece uzman görüşü istedik.. Bundan daha fazla veya gizli bir düşüncemiz ve niyetimiz bulunmadan.. Delikanlılık çağımızı -maalesef- çok geride bıraktığımızı söylemenin bilmiyorum faydası olur mu? :) 

Mustafa Öz Yazdı:  O ilkel kahve değirmeninize beni de niye atmağa heves ediyorsunuz? Kim bilir, bilinçaltınız belki de bana karşı duruşunuzu belirlemek için beni yakınınıza çağırıyordur.

Bu cümleler gerçekten yaralayıcı... Biraz önce söylediğim gibi, bendeniz mesele hakkında birden fazla kitap kaleme alacak kadar ilgili bir insandan görüş istedim. Bunu Semâzen olarak kendi başıma yaptım.. Çok şükür ki niyetimiz ve biliçaltımızdan rahatsızlık duymayacak ve niyetimiz ve bilinçaltımızla kimseyi rahatsız etmeyecek kadar sâlim kafaya sahibiz..

Selam ve Saygılarımla,

Neyzen_Semazen 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba,

Sevgili Akik Sn. Öz'ün yazısı hakkında aslında benim de katıldığım bir yorum getirmişti. Ancak, konuya katkı sağlamak maksadıyla Sn. Öz'ün bazı cümlelerine karşılık vermek istiyorum.

Mustafa Öz Yazdı: Büyük gecenin küçük ateş böcekleri! ............................ Evet, bildiğiniz ama denetleyemediğiniz şeylerden biri "Niyetine girmekle" ilgili. Önce hatta inanmaktan da önce kendinize duygularınızın güdümünde bir "Duruş" edinirsiniz. Bütün inancınız, söyledikleriniz, yapıp ettikleriniz bu duruşun ya da paradigmanın kendini ifadesinden ibarettir.

Burada söylenilenler çok genel bir tanım getiriyor. Katılmamak mümkün değil.. Fakat, her meselede olayın (duruşun) böyle tecelli ettiğine veya edeceğine dair bir kaide mi var? Yâni, "duruş" denilen şeyi objektif olarak değerlendirmek ve tartmak her zaman imkânsız mıdır? Böyle birşey olabilir mi??

Mustafa Öz Yazdı: Bu arada Hans'la ilgilendim. Onunla ilgili birçok şey öğrendim. Bu öğrendiklerimden sonra yapılan suçlamalara bakıyorum da asla derinleştirilmiş bir çalışmanın ürünü gibi görünmüyorlar. Dahası, Hans'ın düşünce dünyasına ulaşmakta zorlanmış insanların bir tür bilinçaltı savunma yaparak saldırıya geçmeleri! Şu anda kendi payıma bütün suçlamaları yanıtlayabilecek durumdayım.

Aslında, bizim Sn. Öz'den görüş isterken tam olarak beklediğimiz buydu.. Yâni, iddialar(suçlamalar) karşısında mâkul, mantıklı şeyler... Bir okursever bundan başka ne bekler?

Mustafa Öz Yazdı: Bağdadî'nin söylediği bir şey var: Zig-Zag üyelerine, doğudakilerle sakın bir araya gelmeyin, ruhaniyetleri ile sizi boğarlar!" diyor.

Sn. Öz'ün Bağdadî'nin böyle söylediğini nereden bildiğini merak ediyorum. Bu konuda, Arz-Arş serisi kitaplar ve o kitapların yazarından başka bir kaynakları mı var?!

Yâni, şunu düşünüyor ve soruyoruz. Bu sözün bir yerlerde söylendiğine ve hele hele Bağdâdî tarafından söylendiğine dair bir "duruş" edinmiş görünüyorlar.. Bu duruşun dayanağı nedir acaba?

Mustafa Öz Yazdı: Keşke kafacıklarınız ben söylemeden şunu bir anlamış olsaydı: Bu gün çeliştirilemeyecek hiçbir doğru yoktur. Bilimsel önermeler de Kur'an âyetleri de hatta matematik bile çeliştirilebilir. Hans niye çeliştirilemeyecekmiş?

Olmadı efendim, olmadı! Bu tarz yaklaşımlardır Nasreddin Hoca'ya "YâHû, hırsızın hiç mi kabahati yok?!" dedirten... Yâni, ortada çelişkiler bulunan her meselede illâ dışarıdan bir çeliştiren parmağı mı aramalıyız? Okurun yegâne görevi kayıtsız şartsız, sorgusuz sualsiz okumak mıdır??

Mustafa Öz Yazdı: Ama bir bakın bakalım kendinize: Onunla ilgilenmeden önceki ve sonraki değişim ve gelişmenize bir bakın. Hans o insanı deli eden HA-VET'leri ile bilincinizi yükseltmiş midir oyalamış mıdır?

Katılıyorum, okurlarının bilincini yükseltmiştir. Ancak, bu soruya verilen onaylayıcı cevap okurların mutmain olmasına yetmemektedir. Yükselen bilinç, sorularını daha bir özgüvenle sahiplenebilmektedir.

Saygılarımla,

N_S

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Şu anda kendi payıma bütün suçlamaları yanıtlayabilecek durumdayım. (Mustafa ÖZ)

Hiç zannetmiyorum. Eğer konu Bülent AYBERK hakkındaki iddialar ise.

Adam kendisi bile yanıtlayamıyor suçlamaları ki bir başkası yanıtlayabilsin. Örneğin Zig-Zag diyor ispatlayamıyor. Bağdadi misyonu diyor alakası yok. Profluk zaten hikaye. Jana diyor ortalıkta ne evvelden ne de şimdi böyle bir bayan yok. Jana isimli hayali karakterle şura başkanları dahil hiçkimse müşerref olmuş değil. Ne dışarda ne sanalda.

Hoca nasıl olacak da bütün suçlamaları yanıtlayabilecek? Mümkün değil. Ayberk faaliyette iken Hoca yasaklıydı. Chatlere bile alınmıyordu. Öncesinde zaten kendisi katılmıyordu.  Sonradan takip ediyordu yazılanları.

Hansçılar o gün hocayı hırsızlıkla suçluyor ve dava açmakla tehdit ediyorlardı. Bugün ise "eli ayağı öpülesi insan" diyerek sahip çıkıyorlar. Gel de anla...

Bir insanı chat kayıtlarından, sanalda kendi söylediklerinden tanımak ne derece iyi tanımaktır?

Mustafa Bey Ayberk'i sadece onun yazdıklarından tanımaktadır. Artı bir tanıma durumu yoktur. "Bağdadi şöyle dedi, böyle dedi" demesinin ardındaki kaynak sadece Ayberk'tir.

Bugün birileri göz göre göre yalan söylemektedir. Sözde Bülent AYBERK hiçbir zaman "ben Profesörüm" dememiştir. Hem kendisi hem eşi(?) defalarca bunu söylemişlerdir. Bülent AYBERK nedense ucuz yalanlar söylemekten çekinmemektedir. Bakın mahkemede "Hayır ben profesör değilim" diyen adam birkaç yıl önce ne demişti:

Kariyerimi bile tartışıyorlar, Üniversitedeki odamdan şu satırları yazan bir hoca olmama rağmen... Kapımda Prof.Dr.Hans von Aiberg yazılı kocaman pirinç harflerle... BİRİ içeri giriyor ve bana, "Sizin sahte bilim adamı olduğunuz söyleniyor?" diye ikram ettiğim çayı odamda içerken... "Yok" diyorum, "Bu üniversite özeldir, burada sahte bilim adamları vardır, öteki üniversitelere benzemez. Zaten 2000 öğrenci de sahte öğrencidir, hepsi tinercidir." diye sarkistik takılıyorum. "Hocam kızma, senden öğrenmek istedim". Böyle yüzlerce kişi kuyruk olup kapıma geldiler ve densizlik dizboyuydu.

Kaynak: SelamveSelam

Mustafa ÖZ'ün vefatı

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam selam

yazıyı yeni okudum akik, kusura bakma

mustafa hoca bir şeyler diyor, hans tan kopup hans ı özlemekten bahsediyor.

kendi adıma diyebilirim ki mustafa öz'ün HANS ı sayesinde kişiliksahibi olmuş birisi değilim. yani beni hans var etmedi düşünce açısından, hanifliği de bülentten öğrenmiş değiliz. işin tuhafı bu kadar tutarsız konuşmasına rağmen gene de bazı konulardaki atıp tutmalarına sabrettik, bundan hiç bahsetmiyor.

peygamberimiz neredeyse p.. olduğunu söyleyen birisini bu kadar savunmak " KENDİNİ HAZIR HİSSETMEK" ilginç bir olay. fun klüplerindeki fanatikler gibi hitaplarda bulunuyor.

bir yorum istenirken onun yerine bir savunma geliyor. işte buna şaşırdım doğrusu.

eğer islami kimliğimizi AİBERG efsanesine bağlı olarak görseydik şu anda onu omuzlarımızda mahkeme salonlarından çıkarıyor olurduk. ama maalesef bunu anlatamıyoruz

neyse zamanı gelmiştir. mayıs ayında çıkıyor dışarı fitne. peşinden ağlayanları olacaktır.

gözetlemeye devam inş.

rabbi zıdni ilmi

selam selam