(4:64): Biz elçileri
itaat edilsin diye yolladık.
Ve mâ erselna
min resûlun illa liyutâ’a.
Elçi hayatî
önemdedir çünkü onun ilettiği barış dini hayatî önemdedir.
Bunun değerini
anlayabilmek için Cahilî "asabiyet"in neden olduğu kan davalarında ve aşiret
savaşlarında canın ne kadar ucuza gittiğini bilmek gerekir. Ve barış dininin
sunduğu din kardeşliği sayesinde yaşamın nasıl güvenceye kavuştuğunu:
Allah’ın
ipine hepiniz yapışın;
bölünmeyin. Allah’ın size iyiliklerini anımsayın. Bir birinize
düşmandınız; kalplerinizi ısındırıp sizi kardeş yaptı
o... (3:103)
İnananlar
kardeştir; o halde Allah’tan sakının ve kardeşleriniz arasında
barışı yaşatın ki Allah sizi korusun (49:10).
Ancak elçiye
itaatin de bir şartı var: Allah’ın izni. Ayetlerde bunun önemle belirtildiği
görülüyor:
Biz elçileri
Allah’ın izniyle itaat edilsin diye yolladık
Ve mâ erselna
min resûlun illa liyutâ’a bi’iznillah
Bu ne demek?
(1)Dinde yasa
yapmak Allah’ın tekelindedir. Muhammed dahil, hiç kimse dinde yasa yapamaz;
Allah buna izin vermiyor:
Onların ortak
koştukları, dinde yasalar mı yapıveriyor Allah’tan izinsiz? Süre
tanınmamış olsaydı hesapları hemen görülürdü (42:21). Allah hükmüne kimseyi ortak
etmez (18:26). Muhammed
bazı sözler uydurup Bize
yamasaydı gücünü kısıverirdik onun; şah damarını kesiverirdik (69:44-46).
O halde
Muhammed yalnızca Allah’ın yasalarını iletip uygulatırken Allah’ın elçisidir;
ancak o zaman elçiye itaat, Allah’a itaattır.
(2)Vahyen
hükme bağlanmamış olan konularda halkın toplu iradesi demek olan
örf devreye girer. Öyle ki devletin emîri olan Muhammed, örfe aykırı
bir iş buyurursa halkın ona isyan etme hakkı doğar. Allah halka bu
yetkiyi vermiştir:
İnanan kadınlar
gelip... örfe uygun işlerde sana isyan etmeyeceklerine dair
sözleşmek isterlerse onlarla sözleş (60:12). Aslında Allah’la sözleşiyor onlar;
ellerinin üstündeki, Allah’ın elidir (48:10).
(3)Muhammed
Allah’ın yalnızca elçisi değil, aynı zamanda İslam Devletinin
emîridir; Allah’ın yasalarını uygulatır:
Hayır! Rabbine
and olsun ki anlaşmazlığa düştükleri konularda seni hakem edinmedikçe ve
verdiğin karara çekincesizce boyun eğmedikçe gerçekten iman etmiş olmaz
onlar (4:65).
Kesinlikle sıra
dışı bir emîrdir Muhammed çünkü vahiy almaktadır; Allah onun yanlışlarını
düzeltir (18:23-24, 33:37, 66:1, 80:1-12).
Muhammed’in bu
dünyadaki yaşamıyla birlikte bu sıra dışı yetki de sona erdi. Artık kimse
Allah’tan vahiy almıyor. Herkes eşit. Şarlatanlar dışında hiç kimse "Arkamda Allah var!" deyip devleti Allah adına
yönettiğini öne süremez. Din devleti sona ermiştir.
"Elçiye itaat, Allah’a
itaattır" hükmü artık geçerli değil. Şimdi
Kuran’a itaat, Allah’a itaattır. O yüzden Allah’ın Kitabı ve Elçisi aynı
şeydir: ilahî ışık (4: 174, 24:35, 33:45-46). O ışık hep var; hep var
olacak.
Ama devletin
başında ille Allah’la iletişim kuran bir emîr olsun diyenler bilsin ki,
Hz Ebubekir’in söylediği gibi, emîr Muhammed öldü; nebi-emîrlik sona
erdi:
İnsanlar!
Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki Muhammed öldü; kim Allah’a
tapıyorsa bilsin ki Allah ölmez.
Muhammed
yalnızca bir elçi. Ondan önce de elçiler gelip geçti. O ölür ya da öldürülürse
topuğunuzun üstüne dönecek misiniz? (3:144)
|