Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Havva anamız,Adem babamızın kaburga veya eğe kemiğinden yaratıldıktan sonra,biri kız biri erkek olmak üzre, ömrünün sonuna kadar ikiz doğum yapmıştır.
Aynı batından doğan ikizler birbirleriyle evlenmemişler,diğerleriyle evlenmişler(ensest ilişkiyi önlemek açısından).Bu arada Adem'in iki oğlu kıssasıda, bu evlilikle ilgiliymiş.Şöyle olmuş.(alıntıdır)
Adem, yüz yaşından sonra Havva’ya yaklastı ve ilk batında Kabil ile kız kardeşi Lubud( Lebuda ) ikiz olarak dogdu. Ikinci batında ise, Habil ile ikiz kardeşi Iklima dogdu.
Tanrı, buyurdu ; Adem ile havva birleşti ve Havva her batında biri erkek diğeri kız olmak üzere yirmi kez dogum yaptı, böylece kırk çocukları oldu. Sonra Tanrı ; birinci batında doğanları, ikinci batında doğanlarla ; ikinci batında doğanları da birinci batında doğanlarla evlendirmesi için Adem’e emretti. Aynı batında doğan ikiz kardeşlerin evlenmesini ise yasakladı.
Bunun üzerine Adem ; Habil’in ikiz kardeşi Iklima ile Kabil’in ; Kabil’in ikiz kardeşi Lubud ile de Habil’in evlenmesini istedi. Habil ; Kabil’in ikizi Lubud ile evlenmeyi kabul etti. Ancak Kabil, Habil’in ikizi Iklima ile evlenmek istemedi ; Kendi ikizi Lubud ile evlenmeye özendi. Ve dedi ki : Lubud, benimle beraber doğan kız kardesimdir ve Habil’in ikizi Iklima’dan daha güzeldir. O nedenle Luhud ile ben evleneceğim. Gerçektende Luhud, çok güzeldi; Iklima ise çirkindi. Ama ne varki, bu yönde Tanrı buyruğu vardı. Adem bu tersliği düzeltmek için durumu Havva’ya iletti. Havva da, Kabil’den bu yönde hareket etmesini ve Habil’in ikizi Iklima ile evlenmesini istedi. Kabil kızdı ve dedi ki : - Hayır ! Bu Adem’in isteğidir. Tanrı, hiç bir zaman böyle bir emir vermedi. Sonra babasına döndü, dedi ki: - Ey Adem! Bu senin işlerindir! Adem, Bir kez daha Kabil’e, Habil’in ikizi Iklima ile evlenmesini söyledi ve: - Senin ikizin Luhud, sana helal değildir, dedi. Ama Kabil, Kendi ikizi Luhud’u almakta ısrar etti. Bunun üzerine Adem, Kabil ile Habil’e dedi ki: - Gidiniz! Ikiniz de Tanri’ya birer kurban sununuz ve muhakeme olunuz. Hanginizin kurbanı kabul olunursa, O, Luhud ile evlenmeye hak kazanacaktır. Biliniz ki, hanginizin kurbanı kabul olursa, Tanri, gökyüzünden bir ates indirip onun kurbanını yakacaktır. Kabil de, Habil de, babalarının bu önerisini kabul ettiler. Habil, davar sahibiydi ; sürü ile davarı vardi. Kurban için, süt ve kaymaktan olusan güzel bir sofra hazırladi ve en besili davarını ayırdı. Kabil, çifçi idi. Kurban için, ekininin en kötüsünü, karamuklusunu ayırdı. Ikisi de kurbanlarını alıp Nevz dağına çıktılar ve kurbanlarını oraya koydular. Yine Kabil gururlandı, Habil’e dedi ki : - Ben senden büyügüm ve güçlüyüm; aynı zamanda babamın vasisiyim. Ikizim Luhud ile evlenecegim. O, senden daha cok bana layıktır. O gün, Kabil 25, Habil ise 20 yaşında idiler. Kabil’in bu kibir ve gurur dolu yanına karşın; Habil, iyi yürekli ve engin gönüllüydü. Temiz kalbiyle Tanri’ya sığındı. O sırada gökten bir ates inip Habil’in kurbanını yaktı ve Habil’in kurbanı kabul oldu. Ancak, Kabil, ‘Benim kurbanım kabul olsa da olmasa da hiç umurumda değil. Habil, hiç bir zaman Luhud ile evlenemeyecektir’ diyerek içinden kararlandı ve kurbanının kabul edilmeyişine de kızdı.
Habil, davarının yanına gitti. Kabil, O’na yanaşıp : - Ben seni mutlaka öldüreceğim, dedi.Ve öldürdü.
Tüm bunlar,saçmadır,uyduruktur,dinimize aykırıdır demek, işin kolayına kaçmaktır.
Bunlara inanmayanların imanı zedelenir diyenlere,Adem'den nasıl çoğaldığımızın kabul edilebilir bir açıklama şarttır.
Ya bu açıklamayı yapacağız ya da, yukarıdaki doğrulara(!) kayıtsız şartsız inanacağız. Bir müslümanın başkaca yolu var mı?
Afedersiniz Ademin iki oğlu kıssasının kaynağı nedir? Hem
böyle birşey olmuş olsa bile neyi değiştirecek? İman
zedelenmesini gerektiren durum nedir onu anlamadım.
bir kere iman ile bilgi'yi ayırmak gerekir bence...
iman ayrı bir şey, bilgi ayrı...
imanımız bu kadar zayıfmı ki hemen zedelensin...
üzerinde şimdiye kadar pek durulmamış konular bunlar...
sıkıntı belki de bu yüzden...
veya belki de üzerinde duranlar olmuş da bizim haberimiz olmamıştır...
bize intikal etmemiştir de olabilir şu ana kadar geçmiş tarihten bu yana...
bununla birlikte :
Kur'an apaçıktır ancak içinde geçen bazı kavramların içeriğini bizim yüzde yüz anlamamız yüzde yüz değildir işte...
örneğin " gayb " gibi...; " ahiret " gibi..." ruh " gibi...
Kur'an'da " gayb " ve " ahiret " ten " ruh " tan apaçık bir şekilde bahseder...ancak içeriklerini , muhtavalarını bizim yüzde yüz bilmemiz mümkün değildir işte...ne kadarını biliriz? = bilmemiz gerektiği kadarını...yaradılış amacımıza hizmet edecek, mütenasip düşecek, muvafık ve mutabık olunabilecek kadarını...potansiyel ve çapımızı aşmayacak kadarını...Yüce Allah'ın bizim için yettiğini takdir ettiği kadarını...
işte " iman " bunun için var...
VE =
bu mes'elede şöylede bakmak mümkün olabilir bence:
bir de Adem = ilk insan değil de" ilk insanlık türü ", " ilk insan topluluğunun ortak adı = Adem" gibi de olabilir...bir de bu açıdan da bakmak lazım...
yeter ki:
görüşlerimizi vahiy kitabı+ kainat kitabı+insan kitabı(işletim sistemi+ irade+akıl+vijdan+örf) çerçevesinde ve Kur'an lokomotifliğinde geliştirelim, artılandıralım, güncelleyelim inşaAllah...
Dediklerinizde birçok haklı taraf var şüphesiz. Toplumumuzda kabul edilen bir gerçek var.Biz Adem ve Havva'dan üredik.Bu kabul gören bilgiyi biraz deşmeye kalkarsanız, yani ezber bozmaya kalkarsanız' Adem ile Havva kitabımızda yer almıyor derseniz' farklı tepkilker alırsınız.
Bazı tepkiler:
'1-)Uydurma,
2-)Kitabımızda yer almıyor demek zındıklıktır.
3-) Allah,Allah yer almıyormuymuş,oysa biz var diye öğrenmiştik.'
4-) Biraz bilenler kardeşim,yok ama 'Adem ile eşi' diye yazmıyormu? yazıyor,o halde bir eş var.Bu eş ha Havva ha Şukufe ne fark eder diyorlar.
Biraz daha ileri gidip,bazı sorularla biraz daha sıkıştırdığımızda,' o zaman biz bir anadan babadan ve kardeşler arasıdaki ilşkilerden mi çoğaldık?' dediğimizde, o tarafını çok karıştırma maazallah İMANININZ ZEDELENİR.
Tabi bazıları da,Havva'nın 20 ikiz çocuk doğurduğu her ikiz kendi ikizi ile değil diğer ikiz eşleriyle evlendiklerini,bu sıraya uymayan Kabil'in Habil'i öldürdüğü anlatıverir.
Ya bu bütün bu yalan yanlış algıları kabul edeceğiz.Ya da,onların deyişiyle, imanımız zedelense bile, gerçekleri araştıracağız.
Kardeş kardeşe üremeyi kabul eden bir topluluk,Haramı ve helali bilse ne yazar bilmese ne yazar.Günahı ve sevabı bilse ne yazar bilmese ne yazar.Yani sonuç itibarıyla Allah'ı bilse ne yazar bilmese ne yazar.
Sayin Efrayim58; haklisiniz. Tabulari yikmak cok zor oluyor. Hatirlayalim kendi tabularimiz yikilirken bile nasil donemlerden
gectik. Ama dusunmeyen bir toplum ile babalarindan ogrendiklerinin disinda konusmak cok zor. Artik insan umursamiyor. Konusma
luzumu duymuyor. Kuran geregini gordugu seyi anlatiyor. Anlatmadigi seyler uzerinde de cok yorum yapiliyor. Bilmiyorum diyelim
bilmiyorsak. Kuran bizlere anlatmadiysa bilmiyoruz iste. Hem nereden bilelim sanki onlar yasanirken biz oradamiydik? onlarmi
oradaydi sanki?
Birakallim onlar bize istediklerini desinler. Inandigi hikayeye neden inandigini sorsan "tovbe tovbe" der sen "inanmiyormusun."
Birakalim onlar zanlari ile hareket etsinler. Zan bos bir kuruntudan baska bisey degildir. Kuranin yasakladigi birseydir. Bizim
Hak ile isimiz var zan veya batil ile degil.
Acaba evrim teorisine karşı koyma kaprisi uğruna insanlar nasıl olur da ensest ilişkiyi Allah'a rağmen ortaya atarlar ve empoze etmeye kalkarlar? Nasıl olur da adetullah ve sünnetullah'ta bir değişiklik göremezsiniz deyip zinayı bile yasaklayan Allah'a böyle bir iftira atarlar? Hangi gerçek ve esasa dayanarak bir kadına 44 ikiz doğurtturarak, bu çok doğumda kardeşlik özelliklerinin kalmayacağını söyleyip kardeş kardeşe cinsel ilişkiyi ''olur'' hale getiriler?
Bakın, iki sayfa evvel sayın Hasan Öktem'in işaret ettiği yazılar var.Bu yazılardan birinde sayın Alperen'in açıkladığı, insanın topraktan yaratıldığı ve,yaratıldığı toprağın ne ve,veya hangi safhalar olduğunu gösteren bir yazısı var.Neden bunlar üzerinde tefekkür edilip te işaret edilen bu toprak cinslerinin değişik ırksal (beyaz ırk,siyah ırk........vs.) farklarını anlatıp anlatmadığı, veya insanın topraktan yaratılırken geçir- diği safhalar mı olduğu üzerinde düşünül müyor?
Anne karnında aşılanan bir yumurtanın,hücre bölünmesi ile çoğalıp büyüdüğünü, çeşitli safhalardan geçip de nasıl bir insan haline geldiği bilindiğine göre, niye insanlığın başlangıcının da gerekli şartlar oluştuğunda hücreden başladığını düşünmüyor ,bu olgunun birinci secde yani insanın yeryüzünde zuhuru; halife atanmasını yani , ilim verilmesini de ikinci secde olarak görmüyorlar? İkinci secdeye kadar geçen zamanın 'eşeysiz' (cinsel birleşme olmadan) üreme, halife tayiniyle 'eşeyli' üreme başladığını düşünmüyorlar?
Ben böyle düşünüyorum. Yanılıyor muyum acaba..? Siz ne düşünüyorsunuz...? Hürmetlerimle. Galip Yetkin.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma