Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 25 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Slm Bu hadisi daha önce okumayan dostların okumasını ve ne düşündüklerini bilmek isterim:) Tabiki hadisin son kısımlarında epeyce mantıksızlıklarda dolu. Bilnmeyenler için söyleyelimde, hadislere itibar ettiğimizden dolayı buraya paste etmiş değiliz. Fakat enteresan olan özellikle renklendirilmiş kısım. Birde siz bakın.
Resulullah (sa) buyurdular ki: "Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): "Benim bir kula verdiğim bir mal helaldir. Ben bütün kullarımı hanif (=Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip, (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler." Allah Teala hazretleri arz ehline baktı ve Ehl-i Kitap`tan bir kısmı hariç onların Arap, acem hepsine öfkelendi ve dedi ki: "Ben seni imtihan etmek ve seninle de (başkasını) imtihan etmek üzere gönderdim. Sana, suyun yıkayıp (yok edemeyeceği) bir kitap gönderdim. Ta ki sen onu uyurken de uyanıkken de okuyasın!" Allah Teala hazretleri bana, Kureyş`i ateşe vermemi (onlarla savaşmamı) emretti. Ben: "Ey Rabbim, bu durumda onlar başımı yararlar ve bir ekmek parçısına çevirirler!" dedim. "Öyleyse, seni çıkardıkları gibi sen de onları (Mekke`den) çıkar! Onlara karşı gazada bulun da biz de sana yardım edelim; infakta bulun biz de sana infak edelim. Sen bir ordu gönder, biz de sana onun beş misli (yardımcı melek ordusu) gönderelim. Sana itaat edenlerle birlik ol, asikre karşı savaş!" buyurdu.
Cennetlikler üç kısımdır:
1-Kuvvet sahibi, adaletli, sadaka veren ve muvaffak olanlar.
2-Bütün yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yumuşak kalpli olanlar.
3-İffetli, namuslu ve çoluk çocuk sahibi olanlar." Resulullah devamla dedi ki: "Cehennem ehli de beş kısımdır:
1-Aklı olmayan zayıflar. Bunlar, aranızda tabi olarak bulunurlar, hiçbir ehle ve mala tabi değildirler.
2-Tamahkarlığını izhar etmeyen hain kişiler. Böylesi, bir kapıyı çalsa mutlaka ihanet eder.
3-Akşam, sabah her fırsatta malın ve ehlin hususunda seni aldatan adamlar.
4-Cimrilik ve yalanı da zikretti.
5-Bir de kötü huylu kaba sözlü insan." Resulullah devamla buyudular ki: "Allah Teala hazretleri, bana mutevazi olmanızı emretti. Öyle ki, hiç kimse hiç kimseye karşı böbürlenmesin, hiç kimse hiç kimseye karşı tecavüzde bulunmasın."
__________________ Asaf'ın miktarını bilmez Süleyman olmayan. Bilmez insan kadrini alemde, İNSAN olmayan.
Bu hadisi okuyunca hemen aklıma Rum Suresi 30. ayet geldi. Hadisteki o kısım bu ayetin bir açıklaması niteliğinde.
RUM 30. O halde sen yüzünü, bir hanîf olarak dine, Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata çevir. Allah'ın yaratışında değiştirme olamaz. Doğru ve eskimez din işte budur. Fakat insanların çokları bilmiyorlar.
Demek ki her insanın fıtratında Allah'ı bilme ve O'nu birleme yetisi mevcut. Demek ki ilk insandan bu yana tüm insanlar Hanif Fıtrat ile yaratılmış. Demek ki haniflik Hz. ibrahim'le başlamamış.
Birileri hala, kopkoyu cahillikle "Hz. İbrahim'den önce haniflik mi var yahu" diyebiliyorlar.
Birilerinin iddia ettiği gibi; insanlar içinde sadece Hz. İbrahim hanif idiyse demek ki Allah (haşa) bu projesinde başarısız olmuştur. Sen bütün insanları hanif fıtratla yarat ama içlerinden sadece birisi fıtratına uygun davranmış olsun. Ne büyük bir saçmalık değil mi? Böyle bir saçma iddiada bulunanlar hem kendilerine yazık ediyorlar hem de Allah'a iftira ediyorlar.
Bir süredir, Kitab’ımızdaki “hanif” niteliğe uzmanlarımızın (İslam Dini Araştırmacıları) neden bu kadar yabancı kaldığını merak etmekteyim..
Evet! Klâsik dini eğitimde “Haniflik” Hz. İsa ile Hz. Muhammed (Aleyhime’s-SELAM) arası dönemde, tahrifâtın şirk yüklü etkilerinden kendisini koruyabilmiş insanların sağlam inancını anlatmak için kullanılıyor... Elbette, yanlış değil!
Fakat, Son Kutlu Elçinin gelişiyle birlikte; O’nun en büyük mucizesi Kur’ânımızda İslâm Dininin “hanif” niteliğine vurgular yapılmış olması, daha mufassal bir tanımı gerekli kılıyor...
Buradan hareketle, Sn. Aiberg’den önc
e bu konunun bu içerik dahilinde başkaları tarafından ele alınıp alınmadığını araştırmak, bana göre çok önemli...
Çünkü, bildiğim kadarıyla iddiaları; Hz. İbrahim (A.S.) ile Sn. Aiberg arası dönemde “hanif” niteliğin Resulü Ekrem dâhil herkesin gözünden kaçtığı..? Hatta, Resulullah’ın bile hanif olmayı başaraMAdığı..?? (bkz.
hanif müslüman olarak semâvât ve arzı fatr eyleyen Allah’a çevirdim... Ben müşriklerden değilim..”
Hadis Sünen-i Nesâi’den
miş... Biz, Prof. Dr. İbrahim Canan’ın Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi isimli hadis külliyatının yedinci cildinden aktarıyoruz... 1799 nolu hadis, cildin 20. sayfasında yer alıyor...
Bu hadis neden önemli?!
Konumuz açısından (Konu:Hanif nitelik Sn. Aiberg’ten önce ele alındı mı?) neyi ortaya koyuyor?!
Eveet! Bu hadis bir
kronolojik önceliği ortaya koyuyor!
Düşünelim.... Bir D
âbbet’ül-Arz var ve en önemli referansı HANİF İSLAM! Diyorki ‘bildiğimiz her şey aslında HAFİF İSLAM ve herkes HAFİF MÜSLÜMAN’... Yeryüzü (Arz), Hz. İbrahim’den sonra ilk defa “kayıp malı” olan hanifliği Arz’ın Dâbbesi sâyesinde keşfediyor?!
Bu iddianın gerçek olduğunu
farz edelim... Öyle ya, hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı Kur’ânımızda yer alan İslâm’ın “hanif” niteliğine kayıtsız kalmış olabiliriz... Fakat, Sn. Aiberg’e gelinceye kadar herkes böyle midir??
Bu
hadisten anlaşılıyor ki HAYIR! Hadisin önemi bundan!
Yâni, riv
âyet o ki hadiste yer alan duayı Resulullah yapmıştır... Nitekim, hadisin ve duanın içeriği En’am 161 ile uyuşmaktadır...
Fakat, hadis literatürünün kafa karıştıran yapılanmasından yola çıkarak,
bu duanın bizzat Resullullah’ın dudaklarından döküldüğünden emin olamıyorsak; bir şeyden kesinlikle emin olabiliriz... O da bu rivâyetin asırlar öncesinden geldiği ve bu gerçeğin Sn. Aiberg’in ilkolma iddiasına karşı kronolojik öncelik taşıdığıdır... Hattâ, M. Hâlidi Bağdâdi’den bile önce...
Selamlar,
Neyzen_Semazen
Not: Bendeniz yine de,
hakkındaki bütün soru işâretlerini ve şüpheleri parantez içine alarak; dikkatlerimizi İslâmın bu niteliğine (haniflik) çektiği için Sn. Aiberg’e teşekkür ediyorum... Ardından, çuvala sığmayan mızrak misâli, parantez içinde kalamayacak kadar ayyûka çıkmış iddialar sebebiyle bir okur sıfatıyla Sn. Aiberg’e teessüf ediyorum...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma