Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam arkadaşlar inşallah hepiniz iysinizdir, konu bakara /9 aslında konu kur'an okumlarımız ve okurken ki adanmışlığımız, belki bir çok kez okuduğum ama okurken nedense hiç kendime sormadan okuduğum bir ayet, Rabb, en iyi mürebbi olarak hayat içinde bu zaaflarımızı gösterip eksikliklerimizi gideriyor ve gidermek için vesileler kılıyor ki inşallah, ilmimizi ve kavrayışımızı arttırsın, geçen gün orta yaş bir abimiz ile tanıştım ve kur'an üzerinde konuşmalarımız sırasından hiç bir meal de doğrusunu bulamadığım bir ayet var dedi, allah Allah dedim kendi kendime buyur abi nedir dedim o ayet, bana bakara/9'u okudu,

Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlarlar ve şuurunda değiller. (BAKARA SURESİ / 9)

bu meal de sözdeyi parantez içine almışlar başka meallerde çalışırları parantezsiz vermişler, evet, bu ayeti okuduktan sonra bana baktı, ben de mölül mölül ona bakıyordum, sordu, bu adamlar allah'ı aldatıyorlar mı hayır, peki bu adamlar, müminleri aldatıyorlar mı, yine hayır, ee o zaman nasıl olacak da bu adamlar münafık olacak, iman edenleri aldatıp kandıracaklar ki münafık olsunlar, yoksa iman edenler onlara kanmasa nasıl olurda bu adamlar münafık olur, Allah Allah diye nefsime döndüm, artık iş ayetin doğru mealinden çıkmış kur'an okumalarında ki yüzeyselliğe bürünmüştü,

kur'an okurken, kur'an'a sorular soralım, kur'an'ı okurken kendimize sorular soralım, Allah'a sorular soralım, kıssa ya sorular soralım, hazır gökten düşmüyor bıldırcın, biraz çaba ve mücadele, bu ayetin bu mealini bilmek için arapça öğrenmeye de gerek yok, kur'an fıtrata ve gereçkelere uygun olduğu için, fıtartınıza ve gerçekliğe uygun bakışınıza ne kadar özen gösterip temizler ve Allah'ın dilinden anlamaya başlarsanız arapça değil, pehlevice de olsa, Rabb sizi yarı yolda bırakmayacaktır, kur'an üzerinde derin okuma yapığımızı zannederek, gevşekliğe ve tembelliğe düşmeyelim inşallah, bir başka yaşlı abi vardı geçimini tesbih satarak sağlıyordu, içerlenerek anlatıyordu, bir tesbih alırken tesbih tanesinin çapından renk tonuna varıncaya denk nasıl irdeleyip ve incelediğini anlatıyordu, sizce de dostlar kur'an bu tesbih tanesinden çok daha fazla irdelemeyi ve özeni hak etmiyor mu, kendisi de bunun farkındaydı ki,  ayağa kalkmaya çalışıyordu, burda kelimeleri seçerken de özen gösteriyorum, kur'an'ız özenle okunmasının köşelere çeklip fantezilere dönüşmesinden endişeleniyorum,ü özenle ve irdeleyerek okuma,  köşelere değil bilakis hayatın tam ortasına itecek inşallah bizleri,

evet, sonuç olarak ayetin doğru meali de şudur diyor du arkadaş,

Onlar Allah'ı aldatttıklarına ( O'na tuzak kurduklarına) iman ederler, oysa  onlar yalnızca kendilerini aldatıyorlar da şuurunda değiller. 2/9

evet, bu ayeti, şu ayetlerle birlikte okuyarak öğüt almaya çalışalım inş.

Gerçekten bunlar , onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (ZUHRUF SURESİ / 37)

Ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap Ehlinin kuruntularıyla değil. Kim kötülük yaparsa, onunla ceza görür; o, Allah'tan başka bir veli ve bir yardımcı bulamaz. (NİSA SURESİ / 123)

Allah'ı aldattığına iman etmek !

Rabbim sana sığınırız,

selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam MelikBnNabi kardeşim!

"..Şuurunda değiller.." şurunda olmadan yapılan amellerden sorumu oluyormuyuz?

bu ayetteki şuurunda değiller ifadesini nasıl anlamalıyız?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam kardeşim ibrahimim, şuurudna olmamak teknik larak şuurunda olmama hali değil bir zaaf sonucu şurrunda olmama hali, yani bir delinin şuurunda olmaması hali ile bir insanın şuurunda olmaması farklıdır, bu sebeple deli sorumlu değilken diğeri sorumludur, mesela zümer/3'e bakalım, adamlar kendilerini Allah'a yakın görütyorlar hatta daha da yakın lmak için çaba sarf ediyorlar ama Allah yollarını batıl da sayıyor, zuhruf suresine bakalım orda da yine aynı durum söz konusu, burda bana kalırsa durumun kaynağı zannetmekten ileri geliyor, zannın sebebi de yetersiz ve bir ucundan iman, amel, vesaire diye düşünebiliriz, bir diğeri ise alıcıları kapamak ve soruglamayı duayı ve mücadeleyi bırakarak oldum hastalığına yakalanarak pörsümelerin başlaması, bunları daha da çoğaltabiliriz ama kısaca bunlardır diyebilirim,

selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam aleyküm sevgili Malikbinnebi kardeşim!

(2/ Bakara 154) Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Tam aksine, onlar dirilerdir ama siz farkında olmazsınız.

(12/ Yusuf 15,107) Onu götürdükleri ve kuyunun dibine atmak için topluca karar verdikleri sırada biz ona: "(Üzülme) Onların bu yaptıklarını, hiç farkında olmayacakları bir anda onlara anlatacaksın," diye vahyettik.

Peki onlar, Allah'ın azabından bir sarıp sarmalayanın gelmesinden yahut hiç farkında olmadıkları bir sırada kıyametin ansızın tepelerine inmesinden emin mi bulunuyorlar?

Ayrıca bk:7/95 – 16/21,26,45 -

(26/ Şuara 202) O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olamayacaklar.

Ayrıca bk:23/55 ,56 – 27/18

(27/ Neml 50,65) Böylece bir plan kurdular, ancak onlar farkına varmadan biz de bir plan kurduk.

De ki, "Göklerde ve yerde, ALLAH'tan başka kimse geleceği bilemez. Ne zaman dirileceklerinin bile farkına varmazlar."

Ayrıca bk:28/9 - 28/11 - 29/53 - 39/25

(43/ Zuhruf 66) Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?

(49/ Hucurat 2) Ey iman edenler! Seslerinizi o peygamberin sesinin üzerine yükseltmeyin! Kiminizin kiminize bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü yükseltmeyin! Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider.

Ayrıca bk:39/55 - 26/113

(2/Bakara 9) ayetin orjin.. ““ve ma yeş'urun”  وَمَا يَشْعُرُ 06;َ kelime geçer anlamı ““şuurunda olmama”” anlamına gelir.

Yukarıda alıntıladığım ayetlerde de aynı kelime geçer….

Bu ayetlerde de görüldüğü gibi; kelimenin anlamı tam olarak “farkında değiller” dir.

Şimdi Kur’an bütünlüğü içerisinde baktığımızda; söz konusu ayette geçen ifadede aynen yaptıklarının farkında değiller, evet, yanlış duymadınız; durumlarının farkında değiller… diye geçer.

Kafirler, münafıklar, müşrikler, zalimler ve günahkarlar, hiç biri durumlarının farkında değiller!!!

(2/ Bakara 9) ALLAH'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.

(2/ Bakara 12) Oysa onlardır asıl bozguncu; farkında bile değiller.

(3/ Ali-imran 69) Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.

(6/ Enam 26) Hem ondan alıkoyarlar hem ondan uzaklaşırlar. Öz benliklerinden başkasını helak etmiyorlar. Ama farkında değiller.

(6/ Enam 123) Her ülkenin önde gelen suçlularına, orada hile ve entrika yapmaları için izin verdik. Aslında kendilerinden başkasını kandırmıyorlar. Ama farkında değiller.

Aslında soru şu farkında değillerse nasıl olurda sorumlu olurlar!!?

Selam ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam kardeşim ibrahimim bu üçüncü teşebbüsüm umarım bu da kesilmez :), yaw Allah'tan cebriyeci felan değilim yoksa bir dördüncüsüne girecektim demeye kalmadı aha da dördüncü kesilme de meydana geldi, kardeş, zümer suresini ve furkan suresini okursanız sevinirim, beşinci de buluşmak ümidi ile,

selam ve dua ile

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam kardeşim ibrahimim umarım iysindir,

soru farkında olmayanlar nasıl olurda mesul olur ?

doğru cevaba doğru sorularla ulaşılır kardeşim, sorunun cevabını da doğru soruyu doğru yere sorarak elde ederiz inşallah,

soru şu bir insan neden farkında olmaz ?

kimse ben kafirim ve ben cehennemliğim demez bir kaç artistin dışında bunu söyleyen artisttir gerçekten o yüzden bunları bir tarafa bırakarak,  bir insan neden farkında olmaz neden şuurunda olmaz yaptığı şeyin,

umursamazlık, rahatlık, müstağni görmek, taassup, korku, yüzeysellik, özensizlik, genel olarak bunları sayabiliriz, evet, kişi mevcut durumu içine sindirmişse tamam artık o sormaz sorgulamaz ve mücadele etmez, mücadele girmeyen benliğe şeytan girer :) güneş girmeyen eve doktorun girmesi gibi, e haliyle şeytanın girdiği yerde, tefekkür ve kavrama olmayacağına göre farkında olmama hali baş gösterir,

aslında iki türlü farkında olmama hali var brincisi,

diğer farkında olmama hali,

Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir. (ZÜMER SURESİ / 18)

Hak olan, biricik hükümdar olan Allah yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur'an'ı (okumada) acele etme ve de ki: "Rabbim, ilmimi arttır." (TAHA SURESİ / 114)

bu ayeti de şu ayetlerle açıklarsak,

Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. (BAKARA SURESİ / 4)

kardeşim bu ayetler ışığında müslümanı tanımlıyorum,

müslüman ölüm kendine gelene kadar alıcılarını açık tutan Allah'la doığrular üzeriden kurduğu ilişki de matematiksel hesaplara girmeden, mücadele eden ve doğrualrın efendisinin Allah olduğunu aklında tutarak Rabbisi ile bağlantısını kesmeyen,

gayrıları ise, sadece zihninde doğruları taşıyan ama onların hakikatlerine vakıf olamayanlar,

yine kesildi, :) ama sanırsam bu kadarı yeterlidir,

selam ve saygılarımla

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Aleyküm selam!

Allah’a hamdolsun iyiyim inşallah sende iyisindir.

Sizi tebrik ederim, meseleyi yakalamışsınız, çok güzel cevap olmuş, eline, gönlüne ve aklına sağlık.

İnsanların son hallerinin farkına varmama hali, onları sorumluluktan kurtarmaz, çünkü onları bu duruma geçmişte ki düşünceleri ve amelleri getirmiştir.

İyilikler iyilikleri, kötülükler kötülükleri doğurur, bir birini mayalar, biri diğerini tetikler sona doğru götürür. Bu götürüş zincirinin son halkasında, iyilere cennet, kötülere cehennem vardır.

Ör: bir insan anadan doğma ayyaş olmaz, ufak bir kadehle başlar, düğündü törendi derken bir bakmışsınız farkına varmama haline ulaşmış, artık o işten sıyrılmanın neredeyse imkanı yoktur. Şimdi bu yaptığından sorumlu değildir denebilir mi?

Herkesin başına gelebilir, bazı konularda birilerine karşı haksızlık ettiğimizi olmuştur, sebebi inanınki daha önceden yaptığımız kötü amellerdir. Eğer biz iyi ameller işlemiş olsaydık Allah kalbimizi (tıpkı İbrahim a.s gibi) halim yapardı, pamuk gibi olurdu ve biz o haksızlığı yapmazdık.

Yapılan kötü işlerin arkasında kalbin taşlaşması vardır, kötü işler ardı arkası kesilmeyen darbeler indirir insanın yüreğine taştan da sert olur yürekler.

Sonra bunun ardından kalpleriniz yine kaskatı kesildi.Taş gibidir o.Belki daha da katıdır.Taşların bazıları var ki, ondan ırmaklar fışkırır.Bazıları var ki, çatır çatır yarılır da içinden su çıkar.Öylesi var ki, Allah korkusundan aşağılara düşer.Allah, yapıp durduklarınızdan gafil değildir. 2 Bakara 74

Ahlakı iyi olmayanın ibadetini kabul etmiyor Rabbim!

Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, öksüzü iter, kakar;  Yoksulu doyurmağa önayak olmaz. Şu namaz kılanların vay haline, Ki, onlar namazlarından gaflet ederler (kıldıkları namazın değerini bilmez, ona önem vermezler). Onlar gösteriş (için ibâdet) yaparlar.  En ufak bir yardımı esirgerler.  Maun suresi

Ahlakı güzel olana da, ibadetlerle ahlakını sağlam tutmasını söylüyor.  

De ki, "Duanız olmasa Rabbimin yanında değeriniz yoktur. Yalanlarsanız sonucuna katlanacaksınız." 25 Furkan 77

Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden men'eder. Elbette Allah’ı anmak, en büyük(ibadet) tir. Allah, ne yaptığınızı bilir. 29 Ankebut 45 

Farkında oluş Allah’a hayşiyet duymakla olur, Allah’ın dediğini yapmakla olur.

Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırt edici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir. 8 Enfal 29

Allah yolunda çabayla olur gayretle olur ilgiyle olur.

Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. 29 Ankebut 69

Allah’ın gönderdiği vahye bigane kalırsan, Kur’an’ı hayatının hiçbir alanına karıştırmaz ve kulak tıkarsan farkında olamazsın.

Kim Rahman'ın Zikri'ni/Kur'an'ı görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hala hidayet üzere olduklarını sanırlar. 43 Zuhruf 36,37

Bu ayetlerden sonra ne söylenir ki.

Allah basiretimizi açık tutsun.

 Allah’a emanet olun.