Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
DAHA ÖNCEDEN BAZI DEİSTLERE VERİLEN CEVAPLAR....
Aztek,Maya,İnka medeniyetlerine kutsal bir kitap ve ya emir gelip gelmemesi konusunda ise size ne yazık ki katılmıyorum.Arkeolojiden bahsetmişsiniz. Arkeoloji zaten içeriği itibari ile yazılı belgeler ile ilgilenmez.Hatta bu nedenle dini bilgiler(genel içerik hariç)noktasında detay olarakta bize bilgi vermez. Arkeoloji ile medeniyetlerin genel kültürel özellikleri hakkında bilgi toplayabiliriz.Yazının icad olunmadığı dönemlerle alakalı bu bilim bu nedenle bir çok dönüm noktası hakkında kesinlik taşımaz.
Hatta kimi zaman bırakın arkeolojiyi tarih bile bu netlikten uzaklaşır.Çünkü bir şeyin ilk defa icad edildiğini söylersiniz daha sonradan yeni karşılaştığınız bilgi ve belgeler bunun tersini gösterir.
Eminim hatırlarsınız.Osmanlı tarihinde evvelce ilk parayı Orhan Bey bastırdı denilirdi.Oysa yapılan araştırmalar gösterdi ki bu doğru değil.Yeni bir para bulundu(Rahmetli Prof.Coşkun Alptekin ortaya çıkarmıştı.)ve bu parayı bastıran Osman Gaziydi.
Tüm bunlar ne demek:
Sizin belirttiğiniz medeniyetler ve milletlerle alakalı yazdıklarınız sadece güncel bilgiler.Bunların hiç biri tarih bilimi açısından kesinolarak ve değişmez olarak değerlendirilemez.
Ayrıca bu medeniyetlerden günümüze kalan esaslara baktığınız zaman iman esaslarını rahatlıkla görebilirsiniz.Ama asıl ilginç olanı yakardıkları ve ibadet ettikleri bir tanrı anlayışlarının mevcut olmasıdır.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM..
Kuranda sadece Arap yarımadası ve en fazla Mısır ve Bizans ta ortaya çıkan peygamberlerden bahsedilmesigünümüz şartlarında bakıldığında bir eksikliktir.Ancak ben olaya şu şekilde de yaklaşılmasını normal karşılıyorum.
Olay şu..Kuranın indiği ortamda Amerikadan haber yok.Kimse olduğunu bilmiyor.Eğer Kuran şu okyanusun ötesinde bir kıta var ve içlerinde de insanlar var deseydi indiği toplumun bilgi seviyesini aşan bir tespitte bulunurdu ki bu kuranın iniş amacı olan insanın sosyalve ferdi hayatının düznelemesine ters olabilirdi.Yani kuran bilimin yapacağı işlere el atmaz.Onun alanı dindir. Sözgelimi;Kur'an, mikroptan haber vererek, içtiğimiz bir bardak suyun içinde milyonlarca küçük hayvancıkların varlığından söz etseydi, bu bilgi, mikroskobun icadından önceki insanlardan inananları şaşırtarak hurafelere sürüklerken, inanmayanları da iyice reddetmeye, alay etmeye sevk ederdi..Amerikan kıtasından bahsedilmemesini de bence ona bağlayabiliriz.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM...
tanrı'nın her topluma peygamber yolladığı bana mantıklı geliyor. en eski uygarlıklarda bile doğaüstü varlıklara tapınma vardır bildiğim kadarıyla. antik yunan'da birçok tanrı'nın türetilmesi bile tanrı'nın onlara da bir peygamber gönderdiğinin ve bu dinin yunanlar tarafından daha sonra değiştirildiğinin kanıtıdır. Aynı şekilde hinduizm, taoizm ve budizm gibi doğu dinleri de tamamen insanların uydurmaları değildir. Bu dinlerin orjinal halledi de tanrı tarafından oradaki toplumlara bildirilmiştir. Çünkü yeryüzündeki dinlerin hepsinde iyiliklerin öldükten sonra mükafatı vardır. mükafatın olması tek tanrılı dinlerdeki cennet kavramına karşılık geliyor. kısacası her dinin başlangıcının tyanrı tarafından toplumlara bildirilmiş olması bana gayet büyük olasılıklı geliyor. üç ilahi kitabın ibrahimoğullarına gönderilmiş olmaları ve bu kitaplarda sadece ibrahimoğullarından bahsedilmiş olması sadece ibrahimoğullarına dinlerin indirildiği anlamına gelmiyor. Bir ilahi kitapta tanrı geçmişteki bütün dinlerden ve bütün ırklardan bahsetmek zorunda değil. Bunlardan dolayı ben bu konuda kafamda herhangi bir çelişki görmüyorum.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM...
kuran'da bahsedilen ilk ilahi kitabın tevrat olması tevrattan önce hiç kitap inmediği anlamına gelebilir. tevrat zaten i.ö.18.-19. yyda inmiştir (bildiğim kadarıyla böyleydi, zebur da i.ö. 6.-7. yy'da inmişti), ve i.ö. 2000 yılından önce de insanlar yazıyı yeni keşfetmişlerdi. Bundan dolayı başka yazılı ilahi kitabın olmaması doğaldır. yazının bulunmasından önceki dinler peygamberler aracılığıyla sözlü ve uygulamalı olarak insanlara bildirilmiş olabilir
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM...
Her topluma, birbirlerinden coğrafya olarak uzaklarda yaşayan insan kitlelerine ayrı ayrı peygamber göndermeleri neden tanrı'nın insanları küçümsemesi anlamına gelsin ki? Sizin akıllı sandığınız bakın bakalım ne kadar ahlaksız davranışlarda bulunuyorlar. İnsanda aklın olması ahlakı kendi kendilerine bulabilecek kapasitede olmaları anlamına da gelmez. Dinler insanların ve toplumların refahını amaçlıyor ise din kurallarının etik ve ahlak kategorisine yerleştirilmesi dinlerin başlangıcının tanrı tarafından bildirildiği ihtimalini artırır. Teknik alanda deseydiniz insan engin bir zeka gücüne sahipti, fakat aynı zeka gücü etik-ahlak konusunda kesinlikle söylenemez bence. Bu yüzden tanrı'nın insanlara müdahalede bulunmuş olması gayet doğal ve insanlığın tararına olabilir.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam değerli dostlar...
daha önceleri bir deiste verilen cevaplardan biridir..
o tek tek bahsettiğin inançlarda her ne hikmetse insanları hep ahlaklı kişiler olmaya yöneltir ve ahlaklı olması karşılığında da insanlara ödüller vadeder. Antik yunanda insanları cezalandıran tanrıların olması cehennemle, insanlara yardım eden tanrılar da cennetle uyuşur. Dinlere baktığımızda hepsinde tanrı inancı olmasa dahi davranışların karşılığının alınması yok mudur? 3000 yıllık dinlerin -hele ki en başta değil de yüzyıllar sonra yazılı kaynakları oluşturulmuş doğu dinlerinin- tek tanrı inancından oldukça sapmış olması, hatta tek tanrılığı da unutmuş olması, başka tanrılar ve kutsal canlılar türetilmesi doğaldır. içlerinde ortak yanların bulunması onların tek merkezden (tanrı'dan) kaynaklandığını gösterebilir.
Fakat sen binlerce yıldır yaşamış ve o günleri görmüş gibi kesin konuşuyorsun. Umarım ne demek istediğimi anlamışsındır(!)
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM DEĞERLİ ARKADAŞLAR...
BİR DİĞER İDDİALARINA CEVAP..
Kuran'ın arapça inmesi sadece araplara indiğini göstermez. diğer dilleri konuşan insanlardan bazıları arapçayı da öğrenip onu kendi anadillerine çeviremiyorlar mı? Kaldı ki bir ilahi kitap illa ki bir toplumun diliyle inecek. Hiçbir toplumun konuşmadığı bir dille inmesi daha mı mantıklı yani? o zaman da dünya üzerindeki hiçbir toplum onun birkaç kelimesini dahi anlayamayacak ve ayetler iki günde çöpe atılacaktı. diğer yandan kendi toplumuna gelmiş bir kitap olmayabilir, ya da i.ö.ne ait olan ve kendisine kitap inmeyen peygamberlernden biri olabilir o kişinin ait olduğu insan kitlesine bildirilen ayetler. Ya o kadar saçmalamışsınız ki bir bilseniz. İlahi dinlerin üçünde de birçok ortak yön vardır zaten. Ortak olan bu birkaç belli ve büyük yönlerin temel ahlak ilkeleri olduğudur. Ayrıntılar insandan insana değişebilir, temel ilkelerin evrenselliği vardır. Bu yüzden bir kişi, kendisine en çok uyan ilahi kitabı kabul etse ve ona inansa hata etmiş olmaz
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM..
BİR DİĞER CEVAP...
Metafizik de dahil herşeyi akılla açıklamak mümkündür, fakat kanıtlamak mümkün değildir. bilindiği üzere açıklamak ile kanıtlamak farklı kelimelerdir. Ruhun varlığı hakkında bir kişi aklı yoluyla açıklamalar yapabilir, bu açıklamaları çevresine cok mantıklı gelebilir ve görüşleri birçok kişi tarafından benimsenebilir. Ama bu kişi ruhun var olduğunu kanıtlamış olmaz ki. Aynı şekilde diğer metafiziksel konular için de bu geçerlidir. rasyonalizm bana abartı bir akım gibi geliyor. insan beyni sanıldığı kadar büyük bir kapasiteye sahip değildir. eğer şu an ulaştığımız teknoloji sınırlı bir teknolojiyse, hala etik ve ahlakı evrensel olarak tanımlayamamışsak ve ahlak tartışmalarına giriyorsak insan aklı sınırlıdır sonucuna ulaşılabilir. bence, bir insan ne kadar zeki olursa olsun aklına fazla güvenmemeli.
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM..
BİR DİĞER CEVAP..
Siz dağıtın dağıtın peşinizden bir toplayanınız olsun. Bu mu yani istediğiniz?
Bütünlükçü Allah inancına varılmadığı müddetçe böyle düşünülmeye devam edilecek. Allah, evrenin bilincidir. Ve her ne kadar evren bizden sonsuz kat daha güçlü olsa da, bizim de ona cüzi miktarda bir etkimiz var. Ve "adam olmamız" gerekiyor. İster seve seve, ister döve döve... Ama bir şekilde "adam olmamız" gerekiyor. İnat ettikçe, bütünlüğün farkına varmadıkça ve bütünlüğün yararına hareket etmedikçe, acı çekmeye de devam edeceğiz. Bu doğal bir süreç. Allah Müslümanlar'ın yanındadır elbette. Çünkü müslüman demek inanan demektir. Müslüman demek bütünlüğün farkında olan demektir. Müslüman demek, bütünlüğün çıkarlarını, kendi çıkarlarından üstün tutan demektir. Müslüman demek, evrenin akışına zıt gitmeye çalışmayan, ona uyum sağlamaya çalışan demektir. Bu nedenle acı çekmez. Çünkü akıntıya kürek çekmez. Akıntıya kürek çeken doğal olarak acı çekecektir.
Müslüman'ım diyen kaç kişi bütünlüğe inanıyor? Kaç kişi bizden ayrı bir tanrı inancına sahip? Nüfus kağıdında Müslüman yazmakla müslüman olunmuyor. Müslüman'ım diyen kaç kişi, gerçekten bu farkındalığa sahip? Farkındalık olmadıkça acı sürüp gidecektir. Akıntıya kürek çeken, acıyı kendi eliyle hazırlıyor demektir.
Ve lütfen bir kez olsun yazdıklarımı anla. En azından anlamaya çalış.!!!
Katılma Tarihi: 25 ocak 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 111
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SELAM BİR DİĞER CEVAP
Deistlerin Yazılarında katılmadığım birçok nokta var.
Bunlardan ilki; dinin ilk insanların yetersizliğinden kaynaklandığı olgusudur. Dünyada oluşmuş olan ilk insanlar yetersiz olduklarından dolayı başka şeyler de oluşturabilirlerdi. Kaldı ki bu kadar güçlü bir inanç sisteminin insanlar tarafından oluşturulmuş olması oldukça zordur. Dinlerin birsürü noktasında insan zekasını aşan ifadeler vardır. Bunları ilkel diye tabir edebileceğimiz insanların oluşturabilme yeteneği oldukça azdır. Daha fikri olarak ilerleme kaydedememiş insanların felsefenin doruklarında gezinmesi abestir bana göre.
Sanal mutluluklar için ille dinin ortaya çıkmış olması gerekmez. Ateistler de sanal mutluluklar yaşayabiliyorlar değil mi? ve ben din tarafından ortaya atılmış kavramların (cennet, ödüller vb.) sanal mutluluklar yaratabileceğini düşünmüyorum. İnsan bu dünyada acı çekerken sanal mutluluklara ne kadar kendini kaptırabilir ki? Düşünsene bir, sen dünyada acılar çekiyorsun, ama buna rağmen "boşver, nasıl olsa öbürkü dünyada birsürü ödül alacağım" diyerek bu acılarını dindirme yoluna gitmiyorsun. Diğer yandan, dinin olması bu acılara, sıkıntılara başkaldırmaya engel olmayabilir. İnsan akılcı düşünebilen bir varlık olduğuna göre hem dinini yaşama, hem de fikirlerini geliştirme yoluna gidebilir.
İnsanın din konusunda sömürülmesinde ise haklısın. Fakat insan eğer "aklı olan bir varlıktır" genellemesi yapılabiliyorsa din tarafından sömürülmesini anlayabilmesi ve sömürü araçlarının farkına vararak onlara kanmaması da gayet olasıdır. Bu yüzden "din, insanları sömürür" gibi bir genelleme yapmamak gerekiyor. Sömüren din değildir, insanlardır. marx'ın da vurgulamak istediği nokta budur bana göre.
Dinin sorgulanmadığı konusu da yanlıştır. İlahi kitaplar, burada yazılanları sorgulamdan kabul edin gibi bir ifade kullanmaz . Bunlardan dolayı dindar insanların fikirsel gelişiminin yavaşlayacağını söylemek çok doğru olmaz. İnsanlar yeter ki dinin nasıl sömürme aracı olarak kullanıldığının farkına varabilsinler.
Dinin sonsuza dek önemi kalacaktır bence. İnsanoğlu hiçbir zaman sonsuz güce ulaşamyacağına göre her zaman kendisini mutlu edebileceği bir dayanak arar. Din eğer doğru araştırma yapılabilirse bunun için biçilmiş kaftandır insanların çoğu için. Fikirsel gelişimin hızlanabilmesi için insanların ruhsal olarak huzurlu olmaları gerektiğine göre dinin toplum hayatından tamamen çıkması o toplumu oluşturan insanların hayattan zevk alma derecesini de aşağıya çekebilecektir
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma