Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MÜSLÜMANLARIN HAYAL GÜCÜ
Batı ile Doğu’yu ayırıcı en önemli unsurlardan biri hayal gücünün varlığıdır. Dünyamızdan fışkıran ve bize güç kazandıran önemli özellikler bulunuyor. Bunlar, hayatın kendi içinde var olan şeylerdir. Hayatın dışından, zorlamalı değildir.
Günümüz Müslümanlarının yaşadığı en temel sorun kendi ruh dünyalarını yaşamayış ve Batı’dan gelen, bir alabora halinde ruhlarını saran sarmaşığa dolanıp kalmalarıdır.
Oruç ayında farkına varılmayan çok önemli özgünlükler bulunuyor. Batı ruhlular ve buna kendilerini kaptıranlar, bir düşmanlık güdüsüyle saldırırlarken, Müslümanlar ise, tuhaf bir biçimde bu sarmaşığa dolanmaktan kurtulmak yerine sarmaşığın içine dalıveriyorlar. Oruçla birlikte oruç tutan insanların bilinen bütün duyu organlarının en duyarlı olduğu bir zamanı yaşıyorlar. Bu duyu organları bütün bedene ve ruha egemen oluyor. Öyle ki, her inceliği algılama gücüne sahip oluyorlar. Dikkat bilinçleri gelişiyor. Şeyler anlam kazanıyor. Göz, kulak, ten, ruh bütün incelikleri kavrama gücüne sahip oluyor.
Okuduğunu anlayan, anladıkları üzerine düşünen ve hayal gücünün açılımlarına kavuşan bir Müslüman insan tipi beliriyor. Bir ay boyunca yaşanan bu ruhi disiplin öylesine insanı duyarlılaştırıyor ki, normal hayatta hiç algılanamayan şeyler bir kendindenlikle algılanıveriyor. Belki de insan ruhunu körelten şeylerden kurtulma gücü kazanılmış oluyor. Sigara içen insanın bütün algı gücü tütün ve onun verdikleriyle sınırlıyken, oruçla birlikte yaşanan disiplinde kokuların kendisi bütün açıklığıyla ortaya çıkıyor.
Müslümanların temel sorunlarının başında kendi olmaları yönünde bir çaba harcamayışlarıdır. Bu sorun, insanı kendi çizgisinden, doğrultusundan uzaklaştırmaya götürüyor.
Bugün, aydın denilemeyecek, bir takım insanların, iş yapma, para kazanma, ya da bir yerlerde görünme adına yaptıkları işlerle Batı öykünmeciliğinin çok basit bir tipi olmaktan öteye gidemiyorlar. Hayal gücümüzün önemli tipleri vardır hayatımızda.
Masal bizim ruh dünyamızın engin bir ufkudur. Sınırlar ötesi bir düşünüş biçimidir. Batı kendi eserlerini ve yazınsal ürünlerini daha çok bizim hayal dünyamızın üzerine kuruyor ve bunu somutlaştırıyor. Fizik dünya içinde algılamaya bakıyor. Romanın doğuşundaki temel sorun da buradadır. Masal dünyamızın ve ruh dünyamızın üzerine kurulmuş olan ve kristalize olan şiirimiz edebiyat dünyamızın doruğunu oluşturuyor. Diğer bütün edebi ve sanatsal çabalar şiirin temelini oluşturuyorlar.
Günümüz Müslümanları Batı’nın ürettiği, yaşatmaya çalıştığı şey, Batı’nın yalandan ve yalan söylemekten burnu uzayan Pinokyo olgusunun bir uzantısı bugün Abede ve onun yönetim temsilcisi Bush’tur. Batı, budur aslında. Bu adamlar dünyanın gözlerinin içine bakarak yalan söylemekten ve insanları aldatmaktan başka bir iş yapmıyorlar. Reklâm, tanıtım ve bilgilendirme tamamen yanılsatma ve yalan üzerine kuruludur. Onların uzayan burunlarını bile bugün hiçbir şey göstermiyor. Hayal gücü yerine çarpıtıcı bir yöne sahiptir. Batı, aşırılıklarla yüklüdür. Bu aşırılıklar hiçbir zaman hayal gücüne dayanmaz.
Batı’nın bir Nasreddin Hocası yoktur. Bir yazımın başlığını “Medeniyetimizin Gülen Yüzü: Nasreddin Hoca” olarak koymamın nedeni de budur. Bugün Müslümanları ve İslâm’ı skolastik diye sıfatlandırmaya çalışanlar da pinokyoluk yapıyorlar. Çünkü İslâm uygarlığı, medeniyeti ve düşüncesi skolatizmi ruhuyla ve iç dinamikleriyle yıkan ve aşan tek şeydir. İnsanın ancak bu kadar kendisini yenileyebileceği başka bir ruh dünyası yeryüzünde yoktur. Oruçlu insanların kazandığı duyarlılık ile, oruçlu iken kendi kokusundan bile ikrah ettiği gerçeği ancak bir Müslümanın yaşayabileceği bir ruh halidir. Batı kokularını bile dış etkenlerle gidermeye bakıyor. Oysa bir Müslüman bunu da kendi doğallığıyla aşmaktadır. Bir insanın günde beş kez abdest alması, durulanması, ruhunu arındırması önemli bir özelliğidir.
Batı bir Nasreddin Hoca üretememiştir. Binbirgece masalları bizim ruh dünyamızın bir yansımasıdır. Hayal gücüdür, ruh birikiminin dışavurumudur. Bütün bunlar bir Müslüman insan tipini ayırıcı önemli özelliklerdir.
Müslümanlar, Müslüman aydınlar veya gençler Batı öykünmeciliğinden veya onların kuyruklarına takılmaktan vazgeçip kendi ruh dünyalarında aramalıdırlar özgünlüklerini. Bir yalancı pinokyonun Müslümanlaştırılması garabetinden kurtulmalıdırlar. Asıl özgünlük Müslümanların ruh dünyasında bulunmaktadır.(ALİ H. AKSAL)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|