Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
BİR SORU: Kuran'da hem "Yahudi ve Hıristiyanların dost edinmemesi" öneriliyor, hem de
"Bir Müslüman erkeğin, Hıristiyan ya da Yahudi kadınla evlenmesi"ne cevaz veriliyor.
Burada bir çelişki yok mu? "Dost edinme!
Ama evlenebilirsin" şeklinde ortaya çıkan bu çelişkiyi nasıl izah etmektesiniz?
Bir Müslüman erkeğin, Hıristiyan ya da Yahudi kadınla evlenmesi konusuyla Yahudi ve Hıristiyanların
dost edinilmemesi konusunu ortaya koyan ayetler Maide Suresinin ayetleridir. Bu ayetlere
(Maide:5-51)gelin beraberce bir göz atalım.
5:5 Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap halkının yiyeceği size helaldir. Sizin de
yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehirlerini ödemeniz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost
tutmamanız koşuluyla, inananlardan iffetli kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden
iffetli kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır
ve
o, ahirette de kaybedenlerdendir.
5:5 Elyevme ühılle lekümüt tayyibat ve taamüllezıne utül kitabe hıllül leküm ve taamüküm hıllül
lehüm
vel muhsanatü minel mü'minati vel muhsanatü minellezıne utül kitabe min kabliküm iza ateytümuhünne
ücurahünne muhsınıne ğayra müsafihıyne ve la müttehızı ahdan ve mey yekfür bil ımani fe kad habita
amelühu ve hüve fil ahırati minel hasirın
5:51 İnananlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden
kim
onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.
5:51 Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül yehude ven nesara evliya' ba'duhüm evliyaü ba'd ve mey
yetevellehüm minküm fe innehu minhüm innellahe la yehdil kavmez zalimın
Her şeyden önce şunun bilinmesi ehvendir. Kuranda bizim Musevi dediğimiz,
yani Musa’nın yolunu takip edenlere Yahudi denmez, İsraeloğulları denmektedir.
Hıristiyanlara yani Yunanca Hıristoyu, Sami dillerindeki adıyla İsa’yı takip edenlere Nasara’lı
denilmekte.
Kuranda ayrıca Yahudi (yehuda) denilen bir kavim vardır. İbrahim Peygamberin Sara’dan olan oğlu
Hz. İshak’ın Refaka’dan iki oğlu olur.Bunlardan bir tanesi Hz. Yakub’tur. Yakubun Allah tarafından
kendisine verilen lakabı İsrael’dir. İsrael Allahın kulu demektir. Yakubun 4 karısı olur. Lea, Zilha,
Bilha ve Rahel. Zilha’dan 2, Bilha ve Rahel’den de 2 oğlu ve Lea’dan 6 oğlu 1 kızı olan
Yakubun toplam 12 oğlundan gelen kavme İsraeloğulları denir.Yakubun Lea’dan olan 6 tane oğlundan bir
tanesinin sonradan konma adı yani lakabı Yehuda’dır.
Davud, Süleyman, Danyal, Zekeriya, Yahya hatta İsa bu soydan yani Yahuda soyundan gelmektedir.
Yehudaya bu lakab Yusufun kuyuya atılmasında fikir babalığı yaptığı için verilmiştir(Tekvin37:26-
27).
Ne ilginçtir ki, YEHUDA İbrancada “methedilmiş”, “övülmüş” anlamlarına gelirken, aynı kelime Aramcada
“kalpazanlık”, “sahtekarlık” manalarını taşımakta. Onun soyundan gelen Yehuda boyu 12 İsrael boyu
içerisinde en çok ihanet eden, en çok sapan ve saptıran, en çok peygamber öldüren boydur.
Hz. Süleymanın kurduğu adalet devletini, onun ölümüyle MÖ 931’de parçalayan da Yehuda soyundan gelen
kendi halkıdır .
Bazı tarihçiler, Hz. İsayı Romalılara şikayet eden hain havarisi İskaryota Yehuda denmesinin
sebebini,
hem bu boya mensub olması hem de Hz. İsaya ihanet etmesini gösterirler.
İsrailoğulları içerisinde ister fert, ister toplum, kim ihanet ederse etsin, ona “Yehuda gibi hain”
anlamına “Yehudi” denmiştir. Redhouse sözlüğü, “Yehudi”nin manasını “arkadaşına ihanet eden kimse”
olarak verir. Kuranda hiçbir kavim ve din mensubundan İsrailoğullarından sözedildiği kadar geniş söz
edilmez. Kuranda İsraeloğullarının Yahudileşme sürecini anlatan ayetlerin sayımı, doğrudan ilgili
ayet
sayısının 712 adet olduğu görülür.
Şimdi Yehude nedir diye bir soruyla karşılaşmak mümkün. Yehude, Yahuda kavminin yaşadığı coğrafi
bölgeye
verilen addır.
Diğer taraftan Hıristiyanlara da İsanın takipçisi denmemesi açısından Nasıra’lı denmektedir.
“Nesara” kelimesi Nasrani yani Nasıralı manasına gelmektedir.
Aşağı Celile bölgesinde bulunan tarihi bir kasabadır. İsrailin kuzeyinde bulunur.
İncilde Meryem ve kocası Yusufun memleketi olarak geçer. İsanın çocukluğunun geçtiği yerdir.
Bu iki boy, iki kavim ele alındığında, Kuran öğretiyi takip eden insanlardan bahsetmek istediği
zaman,
Yehudeden olsun Nasaradan olsun, bilge bir topluluk sözkonusu olduğunda, bu topluluklardan veya
insanlardan “Kitab ehli” yani kendilerine kitab verilmiş olanlar olarak bahseder.
Bu tespitlerimizi yaptıktan sonra, ayetlere dönülecek olursa enteresan açılımlar olduğunun farkına
varılacaktır.
5:5 Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap halkının yiyeceği size helaldir. Sizin de
yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehirlerini ödemeniz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost
tutmamanız koşuluyla, inananlardan iffetli kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden
iffetli kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır
ve
o, ahirette de kaybedenlerdendir.
5:5 Elyevme ühılle lekümüt tayyibat ve taamüllezıne utül kitabe hıllül leküm ve taamüküm hıllül
lehüm
vel muhsanatü minel mü'minati vel muhsanatü minellezıne utül kitabe min kabliküm iza ateytümuhünne
ücurahünne muhsınıne ğayra müsafihıyne ve la müttehızı ahdan ve mey yekfür bil ımani fe kad habita
amelühu ve hüve fil ahırati minel hasirın
Burada iddia şudur; Müslüman erkek, Yahudi veya Hıristiyan kadınla evlenebilir.
Siz şimdi bu ayetlerin orijinalinden olan Türkçe transliterasyonunda Yahudi veya Hıristiyan’dan
bahsedildiğini görüyor musunuz?
Ben görmüyorum. Benim gördüğüm, kendilerine kitap verilmiş olanlarla Müslüman erkek evlenebilir
denmektedir.
Evlenebilirdir, sebebi de, kendilerine kitap verilenlerin kitapları,
bizatihi Allah tarafından peygamberler aracılığıyla yollanmış olup,
zaten Kuran tarafından da çarpıtılmış veya kaldırılmış ayetlerinin düzeltilmesi ve
tamamlanması öngörülmüş olduğundan, öğreti farkı olmadığındandır.
Şimdi bir de Maide:51 ayetini büyüteç altına çekelim:
5:51 İnananlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden
kim
onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.
5:51 Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül yehude ven nesara evliya' ba'duhüm evliyaü ba'd ve mey
yetevellehüm minküm fe innehu minhüm innellahe la yehdil kavmez zalimın
Her şeyden önce burada bir tercüme hatası yapılmıştır. Bu hata Yahudiler ve Hıristiyanlar üzerine
değildir.
O konu sadece bir kavram kargaşasıdır. Ama asıl hata “dost” sözcüğü üzerine yapılmıştır.
Transliterasyondaki sözcük “evliya”dır yani “gönül dostları”. Gönül dostu arkadaş manasına
kullanılmamıştır burada.
Gönül dostu bir kere her şeyden önce Allah adamı olmalıdır. O dost teslim olmuş
olmalıdır. Aynı Allah için kalpler atmalı, küfür içerisinde bulunmamalı, müşrik olmamalıdır.
Nefsine değil Allahın rızasına tabi olmaya çalışan insan demektir.
Velinin çoğuludur. Burada dikkat edilirse kitap ehillerinden bahsedilmemektedir.
Bahsedilenler Yehuda soyundan gelen Yahudalılarla, İsayı dışlayan Nasıralılardır.
Bu insanlardan gönül dostu edinmeyin tavsiyesinde bulunmaktadır Yüce Yaratan. Sebebini
bilmemekteyim, ama hikmeti kendinden mesuldür. Ama belki de:
9:30 Yehudalılar: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Nasıralılar da: "Mesih, Allah'ın oğludur."
dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. Kendilerinden önce inkar edenlerin sözlerine benzetme
yapıyorlar.
Allah onları kahretsin. Nasıl da yüz geri çevriliyorlar!
9:30 Ve kaletil yehudü uzeyrunibnüllahi ve kaletin nesaral mesıhubnüllah zalike kavlühüm bi
efvahaham
yüdahiune kavlellezıne keferu min kabl katellehümullahü enna yü'fekun
Ayetin doğru tercümesini buraya koyalım:
5:51 Ey iman edenler! Yahudalıları ve Nasıralıları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin
gönül
dostlarıdır. Sizden kim onları edinirse o,onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele
kılavuzlamaz.
5:51 Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül yehude ven nesara evliya' ba'duhüm evliyaü ba'd ve mey
yetevellehüm minküm fe innehu minhüm innellahe la yehdil kavmez zalimın
Hal böyle olunca, Maide:5 ayetiyle Maide:51 ayetinin birbiriyle hiçbir şekilde çelişmediği
anlaşılmaktadır.
Diğer bir deyişle Ahmet Hakanın sorusu abesle iştigalden başka bir şey değildir.
Özetle bu iki ayette de ne Yahudilerden (yani bizim anladığımız manada Musevilerden) ne de
Hıristiyanlardan bahsedilmez.
Zaten Musevi veya Hıristiyan kelimeleri bizim bir takım dini grupları
tanımlamak için ortaya attığımız kelimelerdir. Kuran ne Musevi sözcüğünü kullanır, ne de Hıristiyan
sözcüğünü.
Biz dünyalılar için Musevilik ve Hıristiyanlık bir dinin adıdır.
Ama Kuran için bir tek din adı vardır, o da İslamdır.
Evet bu iki ayette iki tane yerleşim biriminin adından ve bir de kendilerine kitap verilen gruplardan
bahsedilmiştir.
Gerisi ise... laf-ı güzaftır.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Önemli olduğunu düşündüğüm bir konuya parmak bastığınız için teşekkürler.
Bir dünya görüşünün büyüklüğü, kalıcılığı, sevgi esası üzerine kuruludur.
Seni de, beni de, onu da içine alır. Sadece insanları değil, saygıya layık her canlıyı içine alır.
Kainatta geçmişte var olmuş, bugün var olan ve gelecekte var olacak kainat içinde bir herhangi bir şekilde işlevi olan insan zekasının kavrayabileceği her şey, hepsi bir şekilde uzaktan veya yakından biririyle bağlantılıdır.
Bu bağlantıyı kuranlar biribrleriyle kardeştirler.
Rabb insanlara isimler takmaz.Zaman içerisinde kendilerini ayrıcalıklı görenler(israiloğulları gibi),hedeften şaşarlar.Haddi aşmaklada kalmaz herşeyi tekellerine almaya kalkarlar.''o''nun adına tasvip görmeyen oluşumlar kurarlar.İnsanlığa zaradan başka bişeyleride dokunmaz.
İşte böylelerini dost edinmeyeceksiniz.
İnsanlığın değerlerini ayaklar altına alan her kişiyi dost görmeyeceksiniz.Bu hangi isimlerle gelirse gelsin.Adı müslüman dır ama tüm insanlığa kan kusturuyor şimdi bunu dostmu edineceğiz?
Kavramları doğru bir şekilde yerli yerine oturtmak gerek.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Burada asıl vurgulamak istediğim noktalar bu sözcüklerin tarihsel kökleri değildi. Asıl vurgulamak istediğim,
Kuran bir “şey”den bahsederken, bizlerin tercüme adı altında bu “şey”leri tamamen çarpıttığımız
ve böylelikle kavram kargaşasına sebebiyet verdiğimizdi.
Allahın bizlerin Yehuda kavminin yerleştiği yöre olan Yehudelilerle ve Nasıralılarla neden gönül dostları olmamızı
istemediğini, aslına bakılırsa fazla irdelemek istememiştim.
Bu isteksizliğimi de acaba “Yahudiler Uzeyri, Hıristiyanlar da İsayı Allahın oğlu ilan ettiler” demelerinden dolayı mı
onlardan gönül dostu olmaz diyor Yüce Yaratan? diye bir soru yönelterek belirtmeye çalışmıştım.
Fakat tekrar makaleyi gözden geçirdiğimde, tercüme çarpıklıklarından dikkatleri kaçırmamak uğruna gönül dostları
olamayacağı konusunu açmamış olmamın bir hata olduğunu gördüm.
Bu ruh hali içerisinde, konuyu açmaktan başka çare kalmıyor bana.
Yehudelilerden ve Nasıralılardan gönül dostları olmuyor. Neden?
Yehudeliler, Yahuda kavminden gelen insanlar. Bunlar tarihlerinde en çok peygamber öldürmüş insanlar.
Yani Allah’a inanmıyorlar, O’na baş kaldırıyorlar. Zaten bundan dolayıdır ki en çok peygamber bu kavimden çıkıyor,
en çok kitap bu kavmi oluşturan toplumlara geliyor. Davut bu kavimdendir, ona Zebur geliyor.
Süleyman bu kavimdendir, Zekeriya, Yahya, diğer koldan İmran ailesi dolayısıyla Meryem ve İsa hep bu soydan
gelmektedirler. İsa’ya da bilindiği gibi İncil verilmiştir.
Musa bu soydan değildir. Musa, yine Yakup’un Lea’dan olan oğullarından Levi’nin soyundan gelmektedir.
Yani ayrı bir koldan gelmektedir. Dolayısıyla Yehudelilerden olup da Ehl-i Tevrat olmayan, Nasıralı olup da Ehl-i Tevrat
veya Ehl-i İncil olmayan insanlardan gönül dostları olunmayacağını belirtmektedir ayet.
Bu aşamada İsa Nasıra’da bir Ehl-i Tevrat olarak doğmuştur ama orada ilk vaazını verdikten sonra Kudüse geçmiştir.
Zaten İsa, Tevrat’ta değişikliğe uğratılmış bir takım ayetleri düzeltmeye yollandığını kendi ağzından söylemiştir.
Enteresan olan, bilindiği üzere semavi kitaplardaki ilk çarpıtma Tevrat üzerinde yapılmıştır.
Ortodoks Museviler günümüzde bile Allahın (Yahvenin) sadece kendi tanrıları olduğunu, başkalarının ise, başka başka
tanrıları olabileceğini söyleye gelmektedirler.
Nasıra’da kalanların (demek ki) hepsi Ortodoks olarak kalmış ve kendilerine gelen kitabın takipçisi olmamışlardır.
Zaten Museviler için Kuran soydan bahsetmek istediğinde İsrailoğulları, dinden bahsetmek istediğinde de “Tevrata tabi
olanlar” diye bir ifade tarzı benimsemektedir.
Hıristiyanlar için ise “İncil bağlıları” (5:47) diye bir ifade kullanmaktadır (Bu İncil’in bugünkü İncil olduğunu ifade
etmiyorum burada tabii ki). Soyları yine Yakub-oğullarından olduğu içindir ki soydan bahsederken ayırım yapmamış ve
onların hepsine İsraeloğulları demiştir.
İşte bu yüzden Yahuda soyundan gelenlerle (bu soya hem Yehudeliler hem de Nasıralılar girmektedir) gönül dostu olmayınız,
çünkü onlar hiçbir semavi kitabın ehli olamamışlardır denerek, özetle, kitap ehli olmayanla gönül dostluğu kurmayın
denmiştir.
Diğer taraftan, Kuran’da geçen bütün özel isimlerin satıhsal manalarının yanı sıra birkaç değişik, deruni manası olduğuna
da inanıyorum. Ufak bir örnek vermek istiyorum:
61:6 Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen
Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın
müjdelediği elçi onlara apaçık delilleri getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür." Dediler.
61:6 Ve iz kale 'ıysebnu meryeme ya beniy israiyle inniy resulullahi ileykum musaddikan lima beyne yedeyye minettevrati
ve mubeşşiren biresulin ye'tiy min ba'diy-ismuhu ahmedu felemma caehum bilbeyyinati kalu haza sıhrun mubiynun.
Ayetteki "Ahmed" kelimesi, Arapçada "daha çok övülen" anlamında bir betimlemedir.
Bunu özel bir isim olarak yansıtan geleneksel yorumlar, tarih ve realite ile çelişmektedirler.
İsa'dan sonra gelen peygamberin ismi Muhammed idi. Yüzyıllar sonra Muhammedi putlaştıranlar, sadece Allaha ait olan
"İlk, Son, Hesaba Çeken..." gibi isimleri ve Ahmedi de içeren 99 ismi peygambere yakıştırmışlardır. "Ahmed" kelimesi,
İncilde de özel isim olarak geçmemekte, İbranice karşılığı olan "paraklitos" olarak geçmektedir.
Ayrıca, İsa, kendisinden sonraki elçiyi ismiyle haber verseydi, İsayı izleyen analar ve babalar çocuklarına bu ismi
verecekler ve binlerce Ahmedin yaşadığı bir dünyada bu müjdenin önemi kalmayacaktı.
Nitekim bu kelimenin İbranice karşılığı bir isim olarak yaygınlaşmamıştır. İsanın, Musanın, daha önce ona kimsenin adaş
yapılmadığı belirtilen Yahya ve v.s.’nin özel manaları olduğu kanısındayım.
Sanki Allah bir taşla binlerce kuş vurmakta gibi midir, nedir?
Tekrar altını çizmek istiyorum, Maide:5 ayetinde ne bizim anladığımız anlamda ne de Kuran’ın söylemi manasında,
Yahudi ve Hıristiyanlardan bahis edilmemektedir.
Bu ayette bahsedilenler “Kitap ehilleri”dir, yani kendilerine kitap indirilmiş olup o kitapları takip edenlerden
olanlardır.
Bu kitap ehilleri sadece Museviler ve Hıristiyanlar değillerdir, bir de Davudiler vardır, onlara da kitap indirilmiştir.
Bu Kitap Ehillerinin kadınlarıyla, Müslüman erkeklerin evlenebilecekleri tavsiye ediliyor.
Unutmamak gerekiyor ki, indirilen kitap o toplumdaki peygambere geliyor. Peygamber de bu kitabı alıp önce yakın çevresine
sonra da uzak çevresine tebliğ ediyor.
Toplumlarda tebliğ edilenlere her birey inanmıyor.
İnananlar “Kitap Ehli”ni oluşturuyor. Toplumun inanmayan diğer bireyleri ise “O yöreli” olarak adlandırılmakta.
Ben bunu böyle anlıyor ve anlatıyorum.
__________________ Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
sayın asım iyi ve kötü ayrımını Resul/kitab ve öğretiler olmaksızın DOĞRU olarak yapabilirmiydik.
saf Akıl sizce bunu başarabilirmiydi?
iyinin ve iyiliğin kaynağını Akıl hiçbir kıyas olmadan nasıl yapar?
Akıl herşeyin Zıttı ve benzerine ihtiyaç duyar.Bunların olmadığı yani kötülük olmayan steril bir ortamda
Akıl çaresiz ve zavallı bir hal almaz mı?
iyiyi ve kötüyü bilmek fıtratımızda vardır...
yani bu özellik default olarak aklımıza yüklenmiştir...
vahy yani peygamberler bize iyiyi kötüyü öğretici değil hatırlatıcı fonksiyonu görürler...
kuranın kendisini zikir yani hatırlatma olarak olarak isimlendirmesi manidardır...
fıtrata uygun yaşam vahyin isteğidir...
fıtrata uygun yaşamak doğru dürüst yardımsever fedakar diğergam duyarlı zulme engel olmaya çalışarak geçen bir yaşamdır...
yani kısaca iyi insan olmak...
iyi insanlar allahın istediği peygamberin istediği meleklerin istediği insanlardır...
onlar allahın yoluna teslim olmuş demektir...
bunada müslüman denir...
müslümanlar ancak müslümanlarla dost olmalı evlenmelidir...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
"İnsanlığın değerlerini ayaklar altına alan her kişiyi dost görmeyeceksiniz.Bu hangi isimlerle gelirse gelsin.Adı müslüman dır ama tüm insanlığa kan kusturuyor şimdi bunu dostmu edineceğiz?"
Selam Evrensel,sözünü ettiğin türde bir müslüman dünyaya gelmemiş ve asla gelmeyecektir.Allah böyle birini kendi dinine kılavuzlamaz.Bir kısım mezhep mensuplarıyla Kuranın Müslümanlarını karıştırmamak lazım.
Birşeyleri temize çıkarma adına nasılda kelime oyunlarına girişiyoruz değilmi?
Doğru müslüman asla zarar vermez ama bir hristiyana sorarsanız oda asla zarar vermez der?Her düşünce mensubu kendini ak kaşık gibi görür.
Ben bir takım adlandırmaları kendini nasıl nitelerlerse nitelendirsinler öyle görmem zaten.
Dünyadaki savaşlara bakarsanız bu kimlik altında işlenen sayısız suçların anlatılamsına gireşmeye kalkışsam başaramam.
Kendini yalnız doğru müslüman gören talibanalr a bakın kur'anı uygulama/yaşama sokma adına sözüm ona ne zorbalıklar yapıyorlar.Bunlarda müslüman değilmi?Dünyanın bir çok coğrafyasında özellikle ortadoğuda sadece farklı mezhep düşüncesine sahip diye birbirlerini doğruyor ve bombalıyorlar.Bunları hem müslüman hemde diğer inançlarda olanlar yapıyor.Peki gerçek müslümanlık nerede ve nasıl derseniz onuda herkes kendi kafasındaki düşünce olarak gösteriyor.Örneğin;bu sitedeki ve internet dünyasındaki birçok kişi kendisini hanif diye tanımlıyor ama binbirçeşit hanif profili çıkartılıyor.Oda yetmezmiş gibi birbirlerini küfürle itham edecek noktaya geliyorlar.Hangisi gerçek hanif?İnsanlar kafası karışmış durumda.İnsnaları hanif olmaya davet ediyorlar ama net bir profil çizemiyorlar ve etraflarında toplanıp bir duruş sergileyemiyorlar.Bir hanif namaz kılıyor.Kimisi 2,3,5,7 vs vakit kılıyor.Kimisi cuma kılıyor kimisi kılmıyor.Kimisi oruç tutuyor kimisi tutmuyor.Buna benzer yüzlerce örnek var .Biz hanifliği hangisinden öğreneceğiz.Her düşünce biçimi kendisini doğru addediyor.Özellikle son zamanlarda çizilen hanif profilinede çok çirkin bakılıyor.Kimilerinin ellerinden gelse inanınki onları boğazlamaktan büyük bir hoşnutlukda duyacaklardır.Bunları yapanlar maalesef kendini müslüman görenler.Onca çelişki içerisinde can çekişiyorlar doğruları öğrenecekleri yerde birbirlerini imha etmek peşindeler.
Ben bunlardan beriyim
Kimseye de benim düşünce mutlak doğru buna inanın siz yanlıştasınız demem diyemem.
Tek gayretim var oda ibrahim gibi şyanın iç yüzünü kavramak.
Salatı yaşamımın merkezine koymam.
Not:Yarın nette olamayacağım.Gelen iletilere cevap daha sonra işlerimin bitmesi durumunda cevap vereceğimi bilmenizi isterim.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Birşeyleri temize çıkarma adına nasılda kelime oyunlarına girişiyoruz değilmi?Değil!Temiz olanı temize çıkarmama gerek yok.
Doğru müslüman asla zarar vermez ama bir hristiyana sorarsanız oda asla zarar vermez der?Her düşünce mensubu kendini ak kaşık gibi görür.Müslüman anlık gaflete düşebilir.Ancak asla zulüm ve kötülük onları kuşatamaz.Tarihi liderlerimizden hiçbiri İbrahim,İsmail,Şuayb,Davut,Süleyman,İsa,Musa,Muhammed adını zalimler olarak yazdırmamışlardır.
Ben bir takım adlandırmaları kendini nasıl nitelerlerse nitelendirsinler öyle görmem zaten.
Dünyadaki savaşlara bakarsanız bu kimlik altında işlenen sayısız suçların anlatılamsına gireşmeye kalkışsam başaramam.
Kendini yalnız doğru müslüman gören talibanalra bakın kur'anı uygulama/yaşama sokma adına sözüm ona ne zorbalıklar yapıyorlar.Adı üstünde TALİBAN
Bunlarda müslüman değilmi?Dünyanın bir çok coğrafyasında özellikle ortadoğuda sadece farklı mezhep düşüncesine sahip diye birbirlerini doğruyor ve bombalıyorlar.Bunları hem müslüman hemde diğer inançlarda olanlar yapıyor.Peki gerçek müslümanlık nerede ve nasıl derseniz onuda herkes kendi kafasındaki düşünce olarak gösteriyor.Örneğin;bu sitedeki ve internet dünyasındaki birçok kişi kendisini hanif diye tanımlıyor ama binbirçeşit hanif profili çıkartılıyor.Oda yetmezmiş gibi birbirlerini küfürle itham edecek noktaya geliyorlar.Hangisi gerçek hanif?Sen gerçek salatı bulduğuna göre bize gerçek hanifliğide öğretirsin artık!
İnsanlar kafası karışmış durumda.İnanıyorum ki bir gün durulacak daha yeni başlıyoruz.
İnsnaları hanif olmaya davet ediyorlar ama net bir profil çizemiyorlar ve etraflarında toplanıp bir duruş sergileyemiyorlar.Bir hanif namaz kılıyor.Kimisi 2,3,5,7 vs vakit kılıyor.Kimisi cuma kılıyor kimisi kılmıyor.Kimisi oruç tutuyor kimisi tutmuyor.Buna benzer yüzlerce örnek var .Biz hanifliği hangisinden öğreneceğiz.Her düşünce biçimi kendisini doğru addediyor.Özellikle son zamanlarda çizilen hanif profilinede çok çirkin bakılıyor.Kimilerinin ellerinden gelse inanınki onları boğazlamaktan büyük bir hoşnutlukda duyacaklardır.Bunları yapanlar maalesef kendini müslüman görenler.Onca çelişki içerisinde can çekişiyorlar doğruları öğrenecekleri yerde birbirlerini imha etmek peşindeler.Bunlar çok tutarsız çelişki dolu ithamlar..Ne adına bu eleştirileri yapıyorsun anlamış değilim.
Ben bunlardan beriyim
Kimseye de benim düşünce mutlak doğru buna inanın siz yanlıştasınız demem diyemem.
Tek gayretim var oda ibrahim gibi eşyanın iç yüzünü kavramak.İbrahim Hanif bir Müslümandı ve Allahın sözünün dışına çıkmadı.Sen bunun neresindesin?
Salatı yaşamımın merkezine koymam.Vaktin olursa şu haniflerin sorunlarınada bi el atıver.
Not:Yarın nette olamayacağım.Gelen iletilere cevap daha sonra işlerimin bitmesi durumunda cevap vereceğimi bilmenizi isterim.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma