HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Teşekkür Edelim Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab



Şükr etmek, teşekkür etmek, müteşekkir olmak ifadelerini sık sık kullanırız.

Peki, arapça kökenli bu sözcükten ne anlıyoruz?

[Yukarıda ki resmin konuyla ne ilgisi var demeyin, okumaya devam edin.]

“Teşekkür etmek” ne demek?

Bu soruyu başta kendinize sonrada çevrenize sorduğunuzda üzülerek söyleyeyim pek doyurucu bir yanıt
alamayacaksınız.

Çünkü arapça olan bu sözcüğün dilimizdeki karşılığını neredeyse hiç bir zaman kullanmadık.

Hatta üzerinde düşünmeye bile gerek duymadı çoğumuz.

Öyle ya, bir dostumuz çay ısmarlar “teşekkür ederiz”, annemiz su getirir “teşekkür ederiz”, iş arkadaşımız bir
konuda yardımcı olur “teşekkür ederiz”…

Peki, teşekkür etmekle ne yapmış oluruz?

Ben kendi testimden bir kaç örnek vereyim.


Soru: “Teşekkür etmek ne demek?”

Teşekkür etmek teşekkür etmek işte!

Biri sana bir iyilik yaptığında ona teşekkür etmek.

Minnet duymak.

Nezaket göstermek.

Her kapıyı açan anahtar.

Soru: Gerçekte teşekkür etmekle ne yapılmış olunur?

Teşekkür “karşılık vermektir.”

Aklınıza gelen “teşekkürlük konuları” düşünürseniz güzel bir püf noktası farkedeceksiniz.

Bir şey karşılığında “borçlu durumda kalma” ve buna “karşılık verme” gibi mükemmel bir ifade var.

A: Allah’a neden şükrederiz?
B: Bize nimetler verdiği için
A: Örneğin; şeftali bir nimet midir?
B: Evet, elbette.
A: Peki, şeftali için Allah’a nasıl şükredersin?
B: !(/^?)’=?)^=?!!
A: Afiyetle yiyerek mi?
B: Teşekkür ederim işte!
A: Nasıl işte?
B: Nasıl?!
A: Anlaşıldı bu böyle uzar gider. Bak bir örnek vereyim…

Yaz kış pek çok meyve ve sebze tüketiriz. Yukarıdaki sorumda “şeftali” demiştim. Örneğin şeftaliyi afiyetle
yedikten sonra ne yaparız? Kalan “çöpü” (çekirdekleri) layık oldukları yere (!?) çöpe atarız değil mi?

İşte bu en rezil şükretme örneği…

Oysa “çöp” dediğimiz o çekirdekleri hiçte zahmetli olmayan bir şekilde basit bir kutunun içinde
saklayabilirsin.

Daha sonra bir parka, bahçeye, ormana, dağa gezmeye çıktığında bir kaç tanesini ve yanında bir litre suyuda
yanına alırsın.

Gezintinin tadını çıkarırken rastgele bir kaç yerde toprağa bir kaç santim bir çukur açarsın çekirdeklerden
birini gömer, üzerine biraz su dökersin. gezintine devam edersin…

Toprağa ektiğin o çekirdeklerden biri tutar, filizlenir, biri görür su verir, biri görür budar, biri görür
aşılar… Gün gelir meyve verir…

Bu da güzel bir “şükretme” olur.

Yediğiniz sebze ve meyvelerin çekirdeklerini “çöp” zannetmeyin, onlar sizin için yedikten sonra
“borçlandığınızın karşılığını vermek” için lazım.

Mutfağınızda, balkonunuzda küçük bir kutu bulundurun.

Olanak varsa, ışık görmeyen ve serin bir yerde tutun. Salata yaparken çıkan biber, limon çekirdeklerini,
elmanın, şeftalinin, kayısının, mandalinanın çekirdeğini “çöpe” değil “kutuya” atın.

Sayıları hep “abartılı küçük” olarak verelim.

Bir kış mevsiminde 10 ton mandalina tüketsek, 10 ton mandalinadan çok değil sadece 20.000 çekirdek çıksın. 20
bin çekirdeğin 10.000 tanesini çöpe değil toğrağa atılsın.

10 bin ekili çekirdeğin sadece %10′u tutsa her yıl 1000 ağaç eder.

Bu “abartılı küçük” sayıların gerçek değerlerini ve meyve sebze zenginliklerini bir kaç dakika düşünün…

Siz nasıl şükrediyorsunuz?


Metehan Yazdı:
Yukarıda ki güzel SALAT örneği sn.aydoğmuş'a aittir.
Aşağıda ise metehan(UlulElbab) kendi görüş ve çıkarımları ile konuya devam etmektedir


Ardıç ağacı ve Ardıç kuşunu düşünelim...Yada Çiçekler ve ARILAR...Birbirlerinden faydalanır ve karşılığında

ŞÜKREDERler...Nasıl mı ? Salat Zincirini devam ettirerek.

Ardıç ağacı Kuşa ihtiyacı olan Rızkı verir...Karşılığında Kuş onun Tohumunu,Ağacın asla ulaşamayacağı yerlere

taşır.Gübresi ile birlikte bırakır.Allah Rahmetini yağdırır,Tohum yeşerir...Bu döngü devam eder gider.

Çiçekler Özsuyunu verir...Harika kokular yayar...Buna karşılık Arı ödülünü alır...ve Polenleri başka çiçeklere

taşır.ARILARIN YOK OLMASI SALAT ZİNCİRİNİN KOPMASI demektir.

NE KADAR da AZ ŞÜKREDİYORUZ ve NE KADAR da AZ Düşünüyoruz!



32 / SECDE - 9 ..........kalîlen mâ teşkurûn

ne kadar da az şükrediyorsunuz!!!

23 / MU'MİNÛN - 78

Ve huvellezî enşee lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’ideh,kalîlen mâ teşkurûn.

.............ne kadar da az şükrediyorsunuz!!!




__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Evet, ne kadar şükretsek azdır!

Arab dilinde Şükretme eylemini yapanlara ŞAKİR denir.Şükrün karşılığını veren ise ŞEKUR'dur.

EŞ-Şekur kimdir? Şekûr الشكور Elbette Selam dır..."O" Allahtır.

Şekûr; az şükredene dahi çok nimet veren anlamındadır.

Kur'an bir kaç örneğini gelin birlikte inceliyelim:

(35:30) Çünkü Allah mükafatlarını kendilerine tamamen ödedikten başka,

lütfundan onlara fazlasını da verecektir. Çünkü O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.

(35:34) Onlar orada şöyle derler: "Hamd olsun Allah'a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok
bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir."

(42:23) İşte Allah îmân edip sâlih amel işleyen kullarını bununla müjdeler.

De ki: "Ben bu tebliğime karşı sizden akrabalıkta sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." Her kim bir
iyilik yaparsa biz onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, şükrün karşılığını
verir.



Her mümin bir anlamda Şakirdir.Aslında derin düşününce her canlı bilerek veya bilmeyerek

,isteyerek veya istemeyerek Şükreder.

Her varlık SALAT eder.Her varlığın kendine has Salatı vardır.Yazılarımı takip eden Dostlar,

SALAT'ın anlaşılması için verdiğimiz mücadeleyi bilirler.Örnekler açıklayıcıdır...

Aslanın Salatı ve Şükrü vardır...Düşünenler bilir bunu En zayıfı ayıklar...

Aslan olmazsa otlaklar tükenir...Çakalın,Akbabanın Salatı ve Şükrü vardır.

Doğada Temizlik şarttır...Keza kalan Sineklere ardından da Bakterilere fırsat sunar...

SALAT bir BAĞ,bir Zincirdir...Sağlamdır...Küçük nedenler ve sonuçlardan oluşan Sarmal bir Bağdır.

Dua ve Şükür SALATIN alt kavramlarıdır.



SALAT EYLEMSİZLİĞİ Kabul etmez...SALAT mutlaka bir işte ve oluşta dır.

Elbette Namaz kılanlarda Dua ediyor ve ellerini açıp Şükürde ediyorlardır.

Bir EYLEM sözkonusu...Ancak bu eylem kendini tekrarlayan,insan icadı bir eylemdir.

SECDE ve RUKU yu taklit eder.

Taklit eder diyoruz çünkü Gerçek SECDE Aklın ve Naefsin Yüce Yaratanın Eseri karşısında

eğilmesi dir.İçtenlikle KABULLENMEsidir.

BAŞIN eğilmesi onu Sembolize eder.

sevgiler...

metehan....

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Allah ve Melekleri de SALAT eder...

Evet yanlış okumadınız...Allahta SALAT eder...melekleride...

Peki bu Salat nasıl bir Salatmış ki ? Allah dahi "kılıyor"?

33 / AHZÂB - 56
İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi,

yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmen.

33-56 Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Nebi'ye destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey
inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.(YNÖ)

Nebiyi sevenler "Salavat" getirsin?!




Nasıl anlayacağız SALAVATI,ŞÜKRÜ?

Bizi ne hâle getirmişler?

Allah ve Resulü bunu mu istedi bizden?

Bir tarafta,

Akşama kadar Salavat getirip Cennetlerden Cennet beğenenler...

Diğer tarafta Gittikleri heryeri Cennete Çevirenler.

sevgi ile...


metehan

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Sesli düşünmeye devam edelim;

AHZÂB - 56 da Allah ve Meleklerinin geleneksel anlama göre "namaz" kıldığını görmüştük!

Tabii bu nokta da hemen itirazlar yükseliyor...Ayetlerde "salat" gördükleri heryere "namaz" yazan

hakim Zihniyet burada hemen itiraz ediyor ve diyor ki;"one minute" salatın bir anlamı da "destek olmak"tır.

Evet...Yani? Yani Allah ve Melekleri Peygambere tabii ki DESTEK olmaktadır...Güzel

Doğru söze ne denir? Tabii buradan Tüm inananların Resule DESTEK olması gereği çıkıyor.

Resul Hayatta iken bu elbette olması gereken birşey...

Ya Peygamberin vefatından sonra? Vefatından sonra "Temiz bir akılsahibinin" anlayacağı şudur:

Evet Resul ölmüştür.Çünkü onun bedenide bizler gibi fani dir.O da bir İnsandı

Ona salavat demek,onun getirdiği SİSTEMİ Ayakta tutmaktır Onun Doğrularını,doğru...

Yanlış olduğunu bize gösterdiklerini yanlış bilmektir.

Ama acaba öyle mi oldu? Bize SALAVAT getirmeyi öğrettiler...Ağzınızla...

ya Eylem? Namaz kıl.Zekat ver!


33 / AHZÂB - 57

İnnellezîne yu’zûnallâhe ve resûlehu leanehumullâhu fîd dunyâ vel âhıreti ve eadde lehum azâben muhînâ
33-57
Allah'ı ve Rasulü'nü incitenlere gelince; Allah onları bu dünyada ve ahirette yoksun bırakacak ve onlar için
alçaltıcı bir azap hazırlayacaktır.


Ayet Allahı ve Resulunü incitmekten ve onların akınetinden bahsediyor.

Resulü incitmek-fiziksel anlamda- sadece hayattayken mümkün.Sonrasın da?

Ya Allahı incitmek? Bu nasıl mümkün olabilir?



__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Allahı incitmek veya artık hayatta olmayan Nebiyi incitmek tabii ki Mecazi bir anlatımdır.

Müteşabih anlatımla aslında Nebinin,Gül Muhammedin hatıratına yapılacak saygısızlıktan bahsediliyor.

Allahı incitmek ise daha derin,çok boyutlu bir anlatım.

Fıtrata,Yaradılışa aykırı her türlü Düşünce ve düşüncenin ürettiği her türlü fiil

Allahı mecazen incitir.Çünkü "O" Rahman ve Rahim sıfatları ile İnsanın en güzeli düşünmesini

ve bunun sonucu olarak en güzel davranışları sergilemesini ister.

Kısacası insanın Doğal yaşayıp,doğayla uyumlu,dikkatli ve bilinçli yaşamasını ve Düşünmesini ister.

Çünkü Düşünme yetisi,sadece İnsana verilmiştir.Diğer tüm varlıkların SALATı programlıdır.

Yani özgür irade sahibi yegane varlık insan dır.Özgür iradesinin kendisine yüklediği bir NİMET

ve bir de KÜLFET vardır.O külfeti Kur'an da ki anlatımı ile "Dağlar Taşlar" dahi taşımaya muktedir değil.

NİMET ise İnsan-ı Kamilin ulaşabileceği MUHTEŞEM bir ödül olan ALLAHIN HALİFESİ olma ŞEREFİdir.

İşte o makam-ı Mahmud? denilen yüce bir Seviyedir.

Yaratılmışların tamamının karşısında Saygı duruşunda bulunması gereken bu ADEME -İblis dahil- Secde etmek zorundadır.

Burdan anlamamız gereken yine fiziksel bir SECDE den Ziyade,üstünlüğünü kabul etme ve EMRİne girmedir.
Hemen şımarmak gibi bir özelliği olan insanoğlu bu sorumluluğu taşıyacak seviyeye gelmeden

asla bu imkanlar verilemez.

Konu ve başlığına uygun güzel bir dörtlüğü araya alıp Kurân dan AHZAB Suresi 58 ve 59 ile devam edelim inşaAllah:


Gölgesinde otur amma,
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara,
Toprak senden incinmesin…

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin…

Burdayım de ararlarsa,
Doğru söyle sorarlarsa.
Tabutuna sararlarsa,
Bayrak senden incinmesin…

İl göçsün göçtüğün vakit,
Yol yansın geçtiğin vakit,
Suyundan içtiğin vakit,
Irmak senden incinmesin…

Toz konmasın sakın sana,
Hakkı geçer halkın sana,
Gücenmesin yakın sana,
Uzak senden incinmesin…


Abdurrahim Karakoç

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

33 / AHZÂB - 58

Vellezîne yu’zûnel mu’minîne vel mu’minâti bi gayri mektesebû fe kadihtemelû buhtânen ve ismen mubîn

33-58
Mümin erkek ve mümin kadınlara haksız yere,kötü söz ve hareketleriyle eziyet edenler,bir iftira ve aşikâr bir günah
yüklenmişlerdir.

Burada çok önemli bir uyarı söz konusu! İftira için de kötülük adına herşeyi barındıran bir Kavramdır.

Herşeyden önce Yalan söz konusudur.İftira her anlamda,maddi manevi büyük bir Zulümdür.

Toplumda her iki cinse de iftira atılması sıkca rastlanan aşağılık bir tutumdur ancak

Kadınlara iftira ,sıkca ve Alçakca yapılan bir eylemdir.

Gerek husumet gerekse kıskançlık duygularının yön verdiği bu aşağılık eylem,

Allah tarafından açıkca Cünah olarak nitelendirilen sayılı hallerden dir.


İşte tam burada Çok ama çok önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Bu noktada siz değerli Dostlarımı geniş bir bakış açısı ile olayları değerlendirmeye davet ediyorum:

Lâkin bir sonra ki Ayet Ahzab 58, Nur 31 ile birlikte bazı çevrelerce kullanılan bir Ayet tir.

Kullanılan diye özellikle belirtiyorum,çünkü Ayetleri cımbızla çekip yine Kur'an da uyarıldığı gibi Ayetleri

eğip-bükmeye kalkmak büyük bir cünahtır.Bu sıkca başvurulan Şia,Vahhabi ve Sunni yöntemidir.

Öncelikle Vahyin indiği zaman dilimine ve hatta An'a bakmak çok önemlidir.

Resul ve İnananlar öyle bir dönemden geçmektedirler ki,

İmtihanlarının ağırlaştığı ve Müşriklerce Taciz edildikleri Mekke ortamında gelen bir Vahiydir.

Resul ve ehli ilk etapta dışlanmış hatta açlık ve susuzluğa mahkum edilmişlerdi.

Ekonomik ambargo ile Müşrikler Onu davasından vazgeçirmeyi denemiş ancak başarılı olamamışlardı.

Şimdi ise sıra açıktan Saldırı ve Tacize kadar varacak hareketlere gelmişti.

O günün ortamını Lütfen göz önüne getirmeye çalışınız.

Bazı önemli tarihi bilgilere ihtiyaç var;

Öncelikle Mekke halkının Sosyolojik ve Ekonomik yapısına ve Putperest inancın kâidelerine vâkıf olmak gerekiyor.

Kabilelerden meydana gelen toplumda Tarım yok denilecek kadar az.Ticaret başlıca geçim kaynağı.

Kabile herşey,birey ise bir hiç...Kabile ileri gelenlerinden oluşan bir konsey ve Lideri söz konusu.

Belirleyici olan ise Mal varlığı yani Para/Güç.



Köle ve Özgür olmak üzere iki kesimli bir toplum söz konusu!

Tarihte heryerde ve her zaman olduğu gibi Mekke de de KIYAFET AİDİYET ve SINIF belirleyicisidir!

Yani bir Köle ile Özgür ayrımı ilk bakışta belli olmak zorunda.Alt katman,Zengin ve Fakir farklı giyim

ile ilk bakışta birbirinden ayırd edilir ve ona göre Saygı gösterilir veya tam tersi muamele görür.

Bu anlamda KADINLAR özellikle Kıyafeti ile tanınır.Bu çok önemlidir çünkü yanlış bir hareket Kan davası ve Arap

toplumunda bitmek bilmeyen bir kabile savaşına neden olurdu.

İklimde göz önüne alındığında tabii olarakBAŞ ÖRTMEK ÖZGÜR KADINLARA HAS BİR GiYiM TARZI idi.

Köleler,yani Cariyelerin...Başını örtmesi KESİNLİKLE YASAKTI ve Ağır cezalar ile yaptırım uygulanıyordu.

Hz.Ömer bu tutumunu islamiyet sonrasında da uzunca bir süre sürdürmüş ve Başını örten Cariyeleri sopası ile uyarmıştır.

kaynak:Suyûtî, a.g.e., 137-140).kaynak Sâmil Islam ansiklopedisi


Müşrik bir kadın herzaman Başını örtme ayrıcalığı ile sokağa çıkar,başörtüsünü arkadan bağlardı.Bkz.Nur 30*31

Saçl uçları yine omuzundan dökülür,Göğüs yırtmacı ise genelde Derince olurdu.

Ayaklarında değerli metallerden Halhal o dönemin adeta modasıdır.

Dikkat çekmek için kuvvetlice ayağını yere vurmak sureti ile sesle beğendiği erkeklere sinyal

göndermek yöntemlerinden sadece biridir.

Arap Toplumu kendine has kadın ve erkek ilişkileri ve Toplum düzeni kurmuşlardır.

Özellikle Evlilik,Miras ve Ticaret hukuku kendilerine hastır.Putlarıda öyle.

Bu ortam da bir Grup,diğer bir Gruba,iftira ve Taciz ile baskı uygulamaktadır.

Peygamberin hanımlarına ise Düşmanca hisler besleyen aşağılık bazı kadınlar iftira uyduruyor,bazı aşşağılık erkelerse

kasten ve bilerek tacizde bulunma terbiyesizliğini gösteriyorlardı.

Bunlar yakalandıklarında ise yalana başvuruyor ve onları tanımadan bilmeden,karıştırdıklarını

veya cariye zannettiklerini söylüyor yaptıkları feci işleri inkar ediyorlardı.

Aslında AHZAB 59 kesin bir ayrım getirmiştir.Tevbe suresinde ki Ultimatomun zayıf durumda iken verilişidir.

İnen 59. ayetle günün koşullarında KIRMIZI Renk veya YEŞİL Renk giymeyi emretmekten hiçbir farkı yoktur.

Ve verilen mesaj şudur: Bizim Kadınlarımız,özelliklede Peygamberin hanımları ve kızları yani koruması altındakiler.

Lüzum üzerine,yani mecburiyet nedeni ile FARKLI ve AYIRD EDİCİ olarak sokağa çıkacaklardır.

Buna Rağmen herhangi bir Taciz ve Tahkir ile karşılaşırlarsa ve ya bir kimse EL uzatırsa...Onun Eli kırılacaktır.

Ve o kimse veya mensub olduğu Kabile-yanlışlıkla oldu veya sehven diye- MAZERET üretemiyecektir.

33 / AHZÂB - 59

Yâ eyyuhen nebîyyu kul li ezvâcike ve benâtike ve nisâil mu’minîne yudnîne aleyhinne min celâbîbihinn,

zâlike ednâ en yu’refne fe lâ yu’zeyn(yu’zeyne) ve kânallâhu gafûren rahîmâ.

33-59
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve (öteki) bütün mümin kadınlara (toplum içine çıktıklarında)

dış kıyafetlerini üzerlerine almalarını söyle! Bu, onların (temiz kadınlar olarak) tanınmalarını ve

rahatsız edilmemelerini temin eder. Ama Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!


devam edelim inşaAllah...

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Burada kısaca Nur 30'a da değinmek istiyorum.

Ayette sözü edilen Kadınların zaten başlarında örtüsü MEVCUT olduğu neden gözönünde bulundurulmuyor?




Yani islamiyet öncesinin YEREL GİYİM TARZI na ilave olarak daha doğrusu

Atıfta bulunarak BAŞÖRTÜLERİNİN UÇLARI ile GÖĞÜSLERİNİ KAPATMALARI Emrediliyor!

Burada ki atfe dayanarak BAŞÖRTÜSÜ/TÜRBAN Mecburiyeti İcad etmek ZULÜMDÜR.

Her aklı başında insan bu ayetten kadınların Göğüslerini kapatmaları emredildiğini,SAÇtan ve KILdan hiç

bahsedilmediğini görür.Ancak Örtücüler bu kısmı Hadis yalanları ile Peygamberin ağzından konuşarak

telafi etmişlerdir.

Bu konuda değerli Hasan Akçay'ın kıymetli çalışmasına tamamen katıldığımı belirtmek istiyorum.

www.hasanakçay.net te incelemenizi tavsiye ederim

Netice de Aklın yolu da,kaynağıda BİRdir.

Ancak bazı AKIL DÜŞMANları gerçeklerin örtülmesi konusunda ısrarla çaba sarfediyorlar.

Kadını ikinci sınıf dahi görmeyen bu kesim,sömürü ve aşağılamalarına devam etmektedir.

Bize düşen Şahitliğimizi Dosdoğru yapmaktır.
Nur 30

İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç,
alımlı yerlerini göstermesinler.Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar.

Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları,
kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar,
cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan
çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek/bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey
inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı olasınız.


Kadını mal gibi görenleri yetiştiren de maalesef bir Kadın...

ve bu tip insanlar toplumda ve kendi iç dünyalarında gerginlik ve huzursuzluk çıkarmaktan öte gitmemektedirler.

Kadının toplumun her alanında eşit ve paydaş olarak bulunması gerek.

Ekonomik ve sosyal hayattan toplumun bir kısmını dışlamak demek,tek bacaklı bir insan olarak hayatta kalmaya

çalışmak ile eş değerdir.

Bu tip toplumlar asla gelişemez ve istenilen bireysel kaliteye ulaşamazlar.

Bana göre Saçtan,tüyden ve kıldan tahrik olmak Fetişistlik ile eşdeğer Sanal bir obsesif kompülsif bozukluktur.

Kısacası ATALARININ Telkinleri sonucu Ruh sağlığı bozulmuş bir Vakıadır.

Not:Bu yalnız ve yalnız şahsi görüşüm olup,kimseyi hedef almak veya aşağılamak değildir.

Başını kendi isteğiyle örtmek isteyenlere derinden saygım vardır ve hiçbir rahatsızlık hissetmem.

sevgiler....

metehan

__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

SELAM Sevgi ve Hayatın Kaynağı olan Rabb-ül Alemine Tabi olanlara,

Burada izninizle "Namaz" hakkında zamanla değişen görüşlerimi de belirtmek istiyorum;

Aslına bakarsanız Forumun ilgili başlıklarında konu hakkında görüşlerimi defalarca yazdım...

Bu neden tartışmalar zaman zaman sertleşti de...

Ancak bizler Şahidliğimizi Dosdoğru yapmak adına tepkileri göğüslemeyi her zaman bildik...

Bu konuda acımasız eleştirilere de hedef olduk bazende biz dayanamayıp "kantarın topuzunu" kaçırdık...

SALAT kavramını elimizden geldiği,dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştık.

Zaman zaman soyut bir kavram olduğu gerekcesi ile eleştirildik.

Ancak birbirimizi sanal ortamda tanımaMAmızdan kaynaklanan sorunlardır bunlar...

Çevremizde,yani bizleri Şahsen tanıyan insanlarda bu tür tepkiler almıyorduk aslında...

Onlara Salatı anlatınca,Allah Razı olsun diyor ve "Namazı" bırakıyordu insanlar.

Elbette Telefonda yada İnternet ortamında yanlış anlaşılmalar,Şüpheler ve Ön yargılar daha fazla olacaktı..

Uygulama görelim diyordu bazıları..bazıları ise ZAN ile hareket ve hakaret ediyordu...

Gözlerimin içine bakarak asla söyleyemeyeceği şeyleri yazıyordu bazı kardeşlerimiz...

Salat ta neymiş? Kur'an dersi mi? hayır...tam olarak değil...

İyilik yapmak mı? hayır ...tam olarak değil...

Kur'anı derin derin düşünerek okumak mı?...

Gökyüzüne,yıldızlara..Güneşe bakmak mı? nedir bu Salat? Yok yok...siz bizim aklımız çelmek istiyorsunuz.

BAĞ da neymiş...Herkesin Yaradanla bir BAĞI var...

Salat=Namaz işte...Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz?

İş öyle değil...Tanımıyorsunuz bizleri..Bilmiyorsunuz.

İnsan bilmediğini, düşman bilirmiş...

Bu arada benim Namaza bakışım da değişti zaman içinde...

Sabah ve Akşamın çok kısa zaman zarfında Kuşlarla birlikte SALAT etmek gibi güzel bir hasletim var.

Normal koşullar da Anlatılmaz...Rabbi ile Arasındadır insanın...Ancak emirler var...

Vakitli olarak yazılmış olan SALAT VAR:

Ama insanlar 2 mi 3 mü yoksa 5 mi tartışmalarından kafasını kaldırıp dinlemiyor bile...

Çığlıklarımız duyulmadı bile...

Olsun...biz anlatmaya devam edeceğiz...bıkmadan..usanmadan..yılmadan.

Çünkü söz verdik..kendimiz/nefsimiz için ne istiyorsak,kardeşimiz için de aynını hatta daha iyisini

isteyeceğiz..diye...Rabbimize Sözümüz var...

sevgiler...

metehan





__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

SELAM Sevgi ve Hayatın Kaynağı olan Rabb-ül Alemine Tabi olanlara,

Madem ki bir Monolog tutturdum gidiyorum :)

O halde Hacc konusunda görüşlerimi de açıklayayım diye düşündüm...

Dedik ya "Düşünmek AKLIN Salatı" diye...

Ancak Taşlanmaktan korkuyorum:) Recm birçoğunun kanına işlemiş.

Önce dövüp sonra dinlemek vardır ya...

En iyisi Düşünceleri olgunlaştırmak...Bir Dostun da dediği gibi...

muhabbetle...Salatı ikame ediniz...arınınız..

metehan



__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 
UlulElbab
Yasaklı
Yasaklı
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2009
Yer: Micronesia
Gönderilenler: 488
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı UlulElbab

Gerçekten de Doğa ya bakınca TEŞEKKÜR'ü görürüz.


AV yasağının Kur'an da ki yerini görürüz.


MÜLK15- Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur.

Şu halde yerin sırtlarında dolaşın ve Allah'ın rızkından yiyin.

Dönüş ancak O'nadır.

İnsanlar uzun süre yeryüzündeki hayatlarına; üzerinde kolayca dengede durabilmelerine,

üzerinde dolaşıyor olmalarına, toprağından, suyundan, havasından, yeraltı madenlerinden, enerji kaynaklarından,

kısacası tüm rızklarından rahatlıkla yararlanmaya, onları zorlanmadan diledikleri gibi kullanmaya alıştıkları için...

Yüce Allah'ın yeryüzünü onlar için boyun eğdirişinde, yeryüzünü onların hizmetine sokmasında somutlaşan nimetini
unutuyorlar.

işte Kur'an-ı Kerim, her kuşaktan her insanın yeryüzünün boyun eğdirilişine ilişkin bilgisi oranında

kavrayabileceği bu yalın ama çarpıcı ifade ile bu akıllara durgunluk veren nimeti hatırlatmak istiyor, göstermek
istiyor.

Yerin boyun eğdirilişi ifadesi, ilk önce bu Kuran'la muhatap olanların zihinlerinde;

üzerinde gerek yaya, gerek hayvan sırtında gerekse denizlerde yüzen gemiler üzerinde yürümeye

elverişli olan şu yeryüzü canlanıyordu.

Tarım yapmaya, bağ-bahçe dikmeye, ürün elde etmeye uygun olan şu toprak akla geliyordu.

Bitkilerin ekilip yeşermesine yardımcı olan toprak, su ve havayı içeren Dolayı siyle üzerinde

yaşamaya elverişli olan şu dünya canlanıyordu zihinlerde.

Bunlar günümüze kadar pozitif bilimlerin ayrıntılı olarak ortaya koyduğu genel anlamlardır.

Bu ayrıntılar, Kur'an ayetinin daha geniş boyutlarıyla kavranmasına yardımcı oluyorlar.

Yerin boyun eğdirilişi kavramı ile ilgili olarak bilim şöyle diyor:

Genellikle hayvanlar için kullanılan "Boyun eğme" deyiminin burada yeryüzüne

yakıştırılması bir amaca yöneliktir.

Çünkü hareketsiz, sakin ve yerinde kımıldamaz olarak gördüğümüz

şu yeryüzü aslında hareket halinde olan bir hayvandır...

Seğirten, zıplayan, koşan bir hayvan! Ama aynı zamanda uysal, boyun eğen bir hayvandır.

Sırtına bineni düşürmeyen, yürürken tökezlemeyen, serkeş hayvanlar gibi kontrolden çıkmayan,

insanı sarsmayan, yormayan uysal bir hayvan. Bu hayvan uysal olduğu kadar sağmaldır da.

Sırtına bindiğimiz bu hayvan saatte bin mil gibi bir hızla kendi ekseni etrafında döner.

Ama aynı zamanda aşağı yukarı saatte altmış beş bin millik bir hızla güneş etrafında da döner.

Sonra güneş ve güneş sisteminde yer alan diğer gezegenlerle birlikte

yaklaşık olarak saatte yirmi bin mil hızla gökteki (Cibar) Sirius burcuna doğru yol alır.

Bütün bu konuşmalara rağmen insanoğlu bu hayvanın sırtında güvencededir,

son derece rahattır, kendinden emindir, eklemleri birbirinden kopmaz, organları dağılmaz.

Hatta beyni bile çalkalanmaz, yuvarlanmaz, bu uysal hayvanın sırtından bir kez olsun düşmez.

Dünyanın bu üç hareketinden her birinin bir hikmeti vardır.

Biz iki hareketin insan hayatı, daha doğrusu yeryüzündeki tüm canlıların hayatı üzerindeki etkilerini biliyoruz.

Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi gece ve gündüzün meydana gelmesine neden olur.

Şayet sürekli gece olsaydı yeryüzünde hayat soğuktan donardı.

Eğer sürekli gündüz olsaydı bu sefer sıcağın etkisiyle hayat kavrulurdu, yanardı.

Dünyanın güneşin etrafında dönmesi ile de mevsimler meydana gelir.

Şayet yeryüzünde sürekli tek mevsim olsaydı yüce Allah'ın dilediği bu günkü şekliyle yaşamak mümkün olmazdı.

Fakat dünyanın üçüncü hareketine gelince, henüz bu hareketin hikmetinin üzerindeki gayb perdesi aralanmış değildir.

Ama genel evrensel ahenk ile bir bağlantısının olduğu kuşkusuzdur.

Aynı anda dehşet verici bu üç hareketi yapan bu uysal hayvan, hareket halinde hep aynı değişmez konumunu sürdürür.

Bu konumu, ekseninin 23.5 derecelik eğimi belirler.

Çünkü dünyanın güneşin etrafında dönmesi sonucu dört mevsimin meydana gelmesini sağlayan etken bu eğimdir.

şayet hareket esnasında bu eğimin oranı bozulursa, yeryüzündeki bitkilerin, daha doğrusu yeryüzündeki bütün hayatın
üstlendiği
rolün dayanağı, kaynağı olan mevsimler de bozulur.

Yüce Allah yeryüzüne çekim gücü vermek suretiyle onu insanların yaşamasına

elverişli hale getirmiştir, boyun eğdirmiştir.

Dünyanın büyük çaplı hareketi esnasında bu çekim gücü insanları kendine doğru çeker.

Ayrıca dünyanın yüzeyine doğru bir hava basıncı oluşturmuştur.

Bu da dünyanın üzerinde hareket kolaylığı sağlar.

Eğer hava basıncı şimdikinden daha güçlü olsaydı insanın yeryüzünde dolaşması zorlaşır

veya basıncın ağırlığının oranına göre büsbütün imkansızlaşırdı.

Ya da insan bu basıncın ağırlığı altında ezilirdi, hareket edemezdi.

Eğer hava basıncı şimdikinden daha hafif olsaydı bu sefer insanın adımları karışacak, yürüyemeyecekti.

Ya da içinden gelen basıncın çevresini saran hava basıncından daha fazla olmasından dolayı

içindeki organları dışarı fırlayacaktı.

Nitekim, hava basıncına karşı gerekli önlemleri almadan havanın yüksek

tabakalarına doğru yükselenler bu duruma düşmektedirler.

Yüce Allah, yerin yüzeyini yaymak ve yüzeydeki toprağı da yumuşak kılmak

suretiyle dünyayı insana boyun eğdirmiştir, uysallaştırmıştır.

Eğer -Bilimin söylediği gibi dünyanın soğuyup yüzeyinin donmasından sonraki durumu

devam edip- yüzeyi kayalık olsaydı üzerinde yürümek ve bitki yetiştirmek imkansızlaşırdı.

Fakat hava ve yağmur gibi atmosferden gelen etkenler bu sert kayaları parçalayıp ufaltmışlardır.

işte yüce Allah ufalan kayalardan hayata elverişli bu verimli toprağı meydana getirmiştir.

Bunun sonucunda da şu uysal hayvanın binicisinin hoşuna giden bitkileri ve rızkları yaratmıştır.

Yüce Allah, dünyayı saran atmosfer tabakasının son derece özenle belirlenmiş

bir oranda hayat için gerekli olan unsurları içerir nitelikte kılmak suretiyle yeryüzünü boyun eğdirmiş,
uysallaştırmıştır.

Şayet atmosferin içerdiği elementlerin oranları değişseydi yeryüzünde hayat olmazdı.

Eğer temelde planlanmış olsaydı bile sürmesi imkansızlaşırdı.

Şu anda havadaki oksijen oranı yaklaşık olarak % 70, % 21'dir. Havadaki Azot veya Nitrojen oram ise % 78'dir.

Geriye kalanı ise on binde üç oranında Karbondioksit ve diğer elementlerden oluşur.

Bu oranlar yeryüzünde hayatın olabilmesi için kesinlikle zorunludurlar.

Yüce Allah bunun gibi yeryüzünde hayat için vazgeçilmez olan birbirini

bütünleyen binlerce etken sayesinde yeryüzünü uysallaştırmış, boyun eğdirmiştir.

Yeryüzünün, güneşin ve ayın hacmi, dünyanın güneşe ve aya olan uzaklığı, güneşin ısı derecesi,

yerkabuğunun kalınlığı, dünyanın hareket hızı, ekseninin eğimi, yeryüzündeki ve

karaların dağılım oranı atmosfer tabakasının yoğunluğu...

Evet bütün bunlar yeryüzündeki hayat için vazgeçilmez olan birbirini bütünleyen etkenlerdir.

Kur'an-ı Kerim bu gerçeklere işaret ediyor ki, her kuşaktan her fert yapabildiği kadar,

bilgi ve değerlendirmesi oranında bunların bilincine varsın, mülkü kontrolünde tutan,

hem kendisini hem de çevresindeki her şeyi çekip çeviren yöneten,

yeryüzünü kendisinin hizmetine sokup boyun eğdiren ve onu her türlü tehlikeden koruyan Allah'ın elini hissetsin.

Şayet yüce Allah bir saniye olsun evreni korumayacak olursa tüm evrenin dengesi bozulur,

üzerindeki canlı cansız tüm varlıklar un-ufak olur, yok olur gider.

İnsanın vicdanı bu dehşet verici gerçeğin bilincine varınca

Rahman ve Rahim olan Allah onun yeryüzünün sırtlarında dolaşmasına,

yeryüzüne yerleştirilen rızklardan yemesine izin veriyor.



__________________
Demek ki,gerçekten zorlukla beraber kolaylık da vardır,ŞERH-5
Yukarı dön Göster UlulElbab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: UlulElbab
 

Sayfa 10 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats