Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bugün, kur’an da bazı ayetlerde geçen hikmet sözü ile ne anlatılıyor onu anlamaya çalışalım. Önce bu kelimenin sözlük anlamına bakalım. Sözlükte bilgelik, ilim, sır, özlü sözler, İnsanın mevcudatın hakikatlerini bilip hayırlı işleri yapmak sıfatı. Akıl, söz ve hareketteki uygunluk. Hak emre uymak. Bu anlamların tümünü birleştirdiğinizde ilim sahibi, gerçekleri görebilen, idrak eden ve elindeki bilgiler ışığında kendisine ve topluma yön verebilen bir insani özellik diyebiliriz. Şimdide bu bilgiler ışığında kur’an HİKMET sözüyle bizlere ne anlatıyor onu anlamaya çalışalım.
Önce Nisa suresi 113. ayete bakalım.
Nisa 113: Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
Allah bu ayetin başında dikkat ederseniz, seni şaşırtmak isteyenler mutlaka olacaktı diyor ve devamında sana zarar veremeyeceklerini, çünkü Allah sana kur’ anı ve hikmeti verdiğini söylüyor ve bu kitapla sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir diyor. Peki, burada geçen HİKMET sözünden acaba sana kur’an dışından da hüküm verme yetkisi verdim, artık sen benim kur’an da söylemediğim konularda hükümler vermeye yetkilisin diye mi anladınız? Bu anlamı istediğiniz kadar zorlayın çıkarmanız asla mümkün değildir. Günümüzde bu ayet delil gösterilip söylediğim hüküm verme yetkisi çıkarılmaktadır. Peki, bu ayeti nasıl anlamalıyız diye tekrar düşünelim. Allah elçisine seslenerek; Sana kur’anı ve ilmi vermemiş olsaydık, sana bilmediğin konuları öğretmemiş olsaydık, onlardan bir grup mutlaka seni şaşırtmayı aldatmayı deneyeceklerdi diyor. Ama sana verdiğimiz kitap ve ilimle onlar seni değil, ancak kendilerini kandırırlar diyor. Bu söylediklerimize delil aramaya kur’an dan devam edelim.
Bakara 151: Nitekim size aranızdan bir resul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size daha önce bilmediklerinizi belletiyor:
Bakara 151. ayette, aranızdan bir peygamber gönderdik, size kur’anı tebliğ ediyor ve yaptığınız yanlışları anlatarak sizleri doğru yola iletiyor. Böylece temizlenip arınmanızı sağlıyor. Sizlere kur’anı belletiyor Rabbin emirlerini iletiyor ve bu kitabın Allah katından nice sırları bizlere aktardığını, nasıl ilmi bir kitap olduğunu gösterip, sizlere daha önce bilmediğiniz bilgileri kur’an dan anlatıp öğretiyor, sizleri doğruya yöneltiyor diye uyarıyor.Tabi burada geçen hem kur’an, İncil, Tevrat diye açıklayabiliriz. Şimdi düşünelim öğretilen kur’an dışından bilgiler mi? Siz burada kur’an dışından bilgileri, peygamberimiz verecek sizlere diye mi anladınız, yoksa peygamberiniz sizlere kur’an dan, Allah katından bilmediklerinizi öğretecek sizi kur’an la temizleyip arındıracak diye mi anladınız? Kur’an ayetlerine bakmaya devam edelim.
Kasas 14: Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
Allah Musa peygamberimize daha gençlik çağlarında, yani peygamber olmadan önce, ona hikmet ve ilim verdik diyor. Ayetin devamında da biz güzel düşünen, güzel davrananları böyle ödüllendiririz diyor. Bu ayette geçen hikmet sözünü düşündüğümüzde Hz. Musa ya Rabbim ilmi doğru kullanacak, akıl söz ve hareketlerinde uygunluğu sağlayacak, hak yolundan gidecek, güvenilir bir insan olacak, hikmeti verdiğini söylüyor. Dikkat edin ayetin sonunda güzel düşünüp, güzel davrananlara biz HİKMET i veririz diyor. Eğer hikmet sözcüğünden günümüz de bahsedilen, kur’an da olmayan hükümleri verme, helal haram koyma yetkisidir işte hadislere delil ayet budur, dersek kur’an ın bütün ayetleri ile çelişiriz. Bakın Rabbim bu ayetinde açıkça GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZEL DAVRANANLARI BÖYLE ÖDÜLLENDİRİRİZ diyor, yani HİKMET veririz diyor. Araştırmamıza devam edelim.
Cumua 2: O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.
Yukarıdaki ayeti anlamaya çalışalım. Allah toplumun içinden resuller gönderir, onlara Allah ın ayetlerini okur onları arındırıp temizler yani doğru yola iletir, onlara kitabı ve içindeki ilmi, ondan nasıl yararlanmamız gerektiğini öğretir diyor. Dikkat edin toplumu neyle uyarıyor arındırıp temizliyor, Allah ın ayetleriyle. Ama bizler kur’an dışından da hükümlerden bahsediyoruz ve diyoruz ki, Allah hikmet sözüyle peygamberimize hüküm verme yetkisinin olduğunu yani günümüzdeki hadis bilgilerinin de hiç şüphe duyulmadan kur’an gibi iman edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Siz bu ayetten Rabbin bunu emrettiğini mi anladınız? Bakın ayetin sonunda ne diyor; Çünkü onların kitap gelmeden önce sapkınlık içinde olduğu açıklanıyor. Elbette kur’an a uyan hadislerden yararlanmalıyız bunda hiçbir şüphe yok. Kur’an ın onayladığı onun ayetlerinin hayata geçirildiği örnekler her zaman bizlere yararlı olacaktır. Şimdi yazacağım ayetleri dikkatli düşündüğümüzde hikmet sözünden Rabbim kur’an ın içindeki ilimden, eşsiz bilgilerden, bilge bir insan olmanın yolundan bahsettiği çok net anlaşılıyor.
Lokman 2: İşte sana, o hikmetlere dolu Kitap'ın ayetleri.
Yunus 1: Elif, Lâm, Râ. İşte sana hikmetlerle dolu Kitap'ın ayetleri.
Yasin 2: Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,
Aliimran 58: İşte bu sana ayetlerden ve hikmetlerle dolu Zikir’den okuduğumuzdur.
Yukarıdaki ayetleri okuyan herkes, hikmetle dolu kur’an ayetleri sözünden kur’an ın bir ilim ve bilgi yüklü bir kitap olduğunun anlatıldığını anlar. Allah peygamberimize sana kur’anı ve hikmeti verdim sözünden de, sana kuranı iyice anlayabilmen ve insanlara anlatabilmen ve ikna edebilmen için ilim, bilgelik verdim diyor. Bizler sırf kendi çıkarlarımıza ve inançlarımıza delil aramak adına bu sözcüklere, hiç bahsedilmeyen anlamları yükleyerek kur’an da çelişki yaratmaktan çekinmiyoruz. Allah bizleri affetsin. Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya çalışalım.
Aliimran 79: Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.
Allah bakın ne diyor lütfen dikkatli okuyalım. Kitap, hikmet ve peygamberlik verilen hiç kimse insanlara, Allah ı bırakıp bana kul olun demez diyor. Peki, bunlar ne yapar diyor burası çok önemli. Size getirdiğimiz öğrenmekte olduğunuz kitap uyarınca yani kitapta yazanlara uygun Allah a halis kullar olun. Dikkat ettiniz mi kitap tebliğ edilen hikmet verilmiş peygamberler, yalnız indirilen kitaplar doğrultusunda iman edilmesini isteyeceğini söylüyor Rabbim. Peki, bizler ne diyoruz? (Allah burada geçen hikmet sözüyle elçisine kur’an dışından hükümler koyma yetkisi vermiştir.) Siz yukarıdaki ayetlerden bunumu anladınız, yoksa Rabbin indirdiği kitaba sarılmasını mı emrediyor Allah diye anladınız? Yorum ve karar sizlerin.
Kur’an hikmet sözünden bizlere neler anlatıyor bunu anlamaya devam edelim.
Nahl 125: Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe kılavuzlananları da en iyi bilendir.
Allah elçisine bakın ne diyor, ben sana hikmeti verdim sende insanları kur’an a davet ederken, onun içindeki ilmi, bilgeliği ve yüceliği ön plana çıkar ve insanları bu yolla güzel öğütlerle Allah yoluna davet et diyor.
Bu konuyu araştırmaya devam edelim.
Zühruf 63: İsa, açık-seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan korkun ve bana itaat edin
Hz. İsa açık seçik kanıtlarla yani İncil ile topluma gelerek; ben size hikmeti getirdim, tartıştığınız konuların bir bölümünü sizlere açıklamak için geldim diyor. Dikkat edin burada hikmet sözüyle İncil den yani Allah katından gelen kitaptan bahsediyor. Demek ki hikmet Allah katından verilen bir ilim, bilgi ve açıklayıcı sözler, onları anlayabilme kavrama becerisi olduğu anlaşılıyor.
Şimdi yazacağım ayetler kafanızdaki soru işaretini kaldıracak ve sizlere hikmet sözünden ne anlamalıyız tam karşılığını verecektir umarım.
Şuara 83: “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”
Bakara 269: O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.
Ayetlere baktığımızda hikmet sözcüğünün anlamı iyice su yüzüne çıkıyor. Allah bizlere nasıl dua etmemiz gerektiğini bakın ne güzel söylüyor ve nasıl dua etmemizi istiyor?( Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”) Eğer Rabbin peygamberimize, sana kur’anı ve hikmeti verdik sözünden, bizler peygamberimize kur’an dışından hükümler koyma, helal haram yapma yetkisi veriyor diye anlarsak, bizlerde Allahtan böyle bir yetkimi istiyoruz diyeceğiz? Elbette hayır, Allah kur’an da hikmet sözüyle Bakın bakara 269. ayette çok daha iyi açıklayarak, Hikmeti Allah dilediğine vereceğini ve kendisine hikmet verilenler yani ilim ve doğruyu kavrama gücü verilenlere büyük bir hayır verilmiş olur diyor Yaratan. Daha önce yazdığım bir ayette de güzel düşünüp güzel davrananlara hikmet bahşettiğini söylüyordu lütfen hatırlayınız. Ayetin sonunda ise Allah çok güzel sesleniyor aklını çalıştırmayanlara bakın ne diyor? (Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz.)
Şimdide hikmet sözünden peygamberimize hüküm koyma, helal haram yapma yetkisi verdiğini, böylece kur’an da hükmü olmayan bazı konularda peygamberimiz hüküm vermiştir, diyenlere kur’an ın bazı ayetlerini de hatırlatmak istiyorum. Acaba gerçekten böyle bir yetki vermiş midir Rabbim? Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hikmet sözünden asla böyle bir yetkiden söz edilmiyor ama diğer ayetlerde bu konuda ne diyor? Gelin bu soruyu kur’an a soralım bakalım nasıl bir cevap alacağız?
Kehf 26: ……….Ne güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.
Başka hiçbir ayet örnek vermesem bile bu ayet her şeyi çok net anlatmıyor mu sizce? Allah asla hüküm verme konusunda kimseyi ortak etmez kendisine dediği halde, nasıl olurda bunun tersine inanmaya devam ederiz? Kur’an a bakmaya devam edelim.
Enam 62: Nihayet onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur
Enbiya 10: Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki. Bütün şanınız ondadır, hala akıllanmayacak mısınız?
Yukarıdaki iki ayeti anlamaya çalışalım. Allah dikkat ederseniz dikkatimizi çekmek için GÖZÜNÜZÜ AÇIN diyor ve HÜKÜM YALNIZ ONUNDUR diyerek hükmü yalnız Allah vereceğini açıkça söylüyor. Enbiya suresi 10. ayet aslında bizlerin sarılacağı, bizlerin şanı şerefi, rehberi olan yalnız KUR’AN olduğunu sizce çok açık söylemiyor mu? Bizleri kur’an dışından da bilgiler olduğunu mu söylüyor yoksa bütün bilginiz orada mıdır(Kur’an damıdır) diyor? Ama bu sözleri dikkate almayacağımızı bilen rabbim ayetin sonunda söylediği sözler çok üzücüdür. (hala akıllanmayacak mısınız?) Rabbim çok haklısın hala akıllanmadık.
Şimdi yazacağım ayet üzerinde dikkatle düşünelim.
Bakara 170: Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiğinde: "Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." derler. Peki, ataları bir şeye akıl erdiremiyor, doğruya ve güzele ulaşamıyor idiyseler.
Ayete baktığımızda peygamberimiz o devrin insanlarına bakın nasıl bir tebliğ yapıyor ve karşılığında cevap alıyor?( "Allah'ın indirdiğine uyun!" ) Demek ki o devrin insanlarına da yalnız kur’an tebliğ edilmiş ve Allah ın indirdiğine uyun diye uyarılmış. Peki onlar ne cevap veriyor? ("Hayır! Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.") Bence bu cevabın üzerinde çok düşünmeliyiz. Peygamberimiz o devrin insanlarına Allah ın indirdiği kur’an a uyun diyor, onlarda biz atalarımızdan gördüklerimize inanırız diyor. Burada geçen sözlerle günümüzde buna benzer inancın bağlantısını sizler düşünün lütfen, yorum sizlerin.
Kur’an a sormaya devam edelim.
Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah'ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar
Enam 57: De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
Şimdide yukarıda ki ayetleri anlamaya çalışalım. Araf suresi 3. ayetinde Rabbim bizlere çok açık ve net Rabbinizden size indirilene uyun diyor, bu indirilen hangi kitaptı? Elbette KUR’AN. Ayetin devamına dikkat edin, onun berisinden bir takım velilerin sözlerine inanmayın, yani ardına düşmeyin diyor. Peki, bizler ne yapıyoruz? Kur’an da her şey yoktur, gerçek iman etmek istiyorsan fıkıh kitaplarına bakacaksın demiyorlar mı? Apaçık Rabbim kur’an a sarılın demesini nasıl olurda göz ardı ederiz bir türlü anlayamıyorum. Araf suresi 185. ayette çok açık ve net(O halde Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar.) demesine rağmen nasıl olurda bizler, kur’an ın onayını almamış bir rivayete göre diye başlayan sözleri kur’an gibi görüp iman ederiz? Düşünen aklını çalıştıran yok mu diyor Rabbim. Kur’an ı ben koruyorum derken Rabbim, düşünen yok mu diğer bilgilerin koruma dışı olduğunu anlayamıyor muyuz? Enam suresi 57. ayette;( Hüküm ancak Allah'ındır. O hakkı anlatır ve O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır.) demesine rağmen hala, Allahın vermediği hükümlerde peygamberlerde hüküm verir deme cesaretini neren buluyoruz bilmiyorum. Bakın aşağıdaki ayette peygamberimizin ne söylemesini istiyor Rabbim bizlere? Bu ayetten çıkaracağımız o kadar dersler var ki Ahhh bir anlayabilsek.
Cin sur. 21: De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim.22. De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam. 23. "Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Ebedi orada kalacaklardır.
Yukarıdaki ayeti tebliğ alan ve iman eden hiç kimse bu sözlerin tersini söyleyemez. Bakın Rahman elçisine söyle onlara diye başlıyor ve peygamberimizin zarar verme ya da fayda sağlama gücünün olmadığını çok açık bir şekilde söylemesini istiyor. Bizler bu ayetlere, sözlere gözlerimizi kapatmış hala peygamberimizin şefaat yani bağışlama yetkisinin olduğunu, kur’an ın koymadığı hükümleri koyabileceğini söylüyoruz. Bizler acaba bakar kör mü oldukta farkında değiliz? Daha açık nasıl söylesin peygamberimiz, ben ancak Allah ın tebliğ ettiği mesajları sunarım diyor, elbette bununda kur’an olduğu diğer ayetlerde açıkça söyleniyor. Bakın Zühruf suresi 44. ayette hangi kitaptan sorumlu olduğumuz açıkça söylenmesine rağmen nasıl olurda bu ayetlerin tersine iman ederiz?
Zühruf 44 : Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Şimdi sizlere bir soru sormak istiyorum. Kur’an ın hiçbir ayetini okumadınız ama bu ayeti okudunuz. Size birisi dese ki yalnız bu kitap yetmez, dini öğrenmek ve yaşamak için kur’an ın vermediği başka hükümler de vardır dese, siz ne cevap verisiniz? Sanırım madem Allah bizleri bu kitaptan sorumlu tutacak, neden başka kitaplara da çalışıp aklımı karıştırayım ya da yanlışlık yapma riskimi artırayım demez misiniz? Yorum sizlerin elbette kararda sizlerin, çünkü hesabı herkes kendisi verecektir.
Benim yazdıklarım kur’an ın apaçık sözleridir. Hiçbir yorum yapmadan sizlere aktardım. Kur’an dan apaçık anladıklarımı yazdım. Bende bir beşerim elbette hata yapabilirim, bu yazdıklarımı hemen kabul etmek yerine, sizlerde kur’an a müracaat ediniz, onu anlayarak bol bol okuyunuz, eminim ki sizlerde tarafsız bir şekilde okursanız Rabbin ne söylediğini anlayacaksınız. Bizler birilerinin öğretisini doğrulamak adına değil, rabbin ne söylediğini anlamak adına kurana bakarsak, O ışığı kesinlikle görüp, onun hikmetinden faydalanacağımızdan hiç şüphem yok.
Yüceler Yücesi Rabbim, bana ve Rabbin yolundan giden, kur’anı anlamak için çırpınan halis kullarına ne olur HİKMETİNİ nasip eyle. Senin her şeye gücün yeter ÂMİN. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|