HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: Eşitlik Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

                                  Selamlar,Kıymetli
Dostlarım,İnsanlar adeta
alıştırılmış,eşitlik,hak,adalet isteyenler sadece
komünistler olurmuş gibi algılattırılmış,oysaki esas
eşitliği müminler ister veya istemesi lazım,yüce Rabbim
bakınız bu konularda müminleri nasıl aydınlatmıştır,ne
güzel hedefler koymuştur.       
Nahl71:''Allah,rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün
kıldı.Üstün kılınanlar,rızıklarını ellerinin
altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit
olsunlar.Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?
(diyanet işleri yeni meali)                             
Yüce Rabbim burada dünya denen yerdeki rızkın
çeşitliliğinden bahsediyor.bir tarafda çöl bir tarafta
yeşil arazi.bir tarafda verimli ovalar.bir tarafta kurak
araziler diyor.işte kimimizi kimimizden üstün kıldığı
rızık bu...yoksa bir kısmınızı zengin,bir kısmınızı fakir
yarattım demiyor yani zengin fakir edebiyatı yok.dünyanın
her yeri aynı değil diyor.Ezelden ben böyle taktir
ettim,bunu eşit hale getirin diyor.                              
Sizce bu nasıl eşit hale getirilebilir?
Bence şöyle olabilir.verimli ova sahibi avantajlı olan
sınıf,kurak ve verimsiz arazi sahipleriyle bir nevi ortak
olacaklar ve kurak arazileri de sulayıp
yeşillendirecekler.kurak arazi sahiplerinin de böylece
zengin olmalarına destek olacaklar demek
istiyor.Müminler,Buna rağmen bu güce ve ortaklığa
katılamayacak derecede yani ne parasıyla nede bedensel
gücüyle bu ortaklığa erişemeyecek kadar zayıf,hasta ve
fakir olanları da zekatlarıyla maldan arta kalan
desteklerle güçlendirecekler.
Ama tabiki tam eşitlik olamaz,olursa zaten dünyadaki ağır
ve zor işleri kim yapacak gibi bir soru akla
geliyor.örneğin siz çok zengin olsaydınız gider de
çöpçülük yapar mıydınız veya lağım,tuvalet,baca temizliği
yapar mıydınız?Zaten başka
bir ayet bu duruma şöyle işaret etmiş.                              
Enam165:''...kiminizi kiminize derecelerle üstün yapan
O'dur.''  
Zuhruf32:''Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip
paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini
aralarında biz taksim ettik;birbirlerine iş gördürmeleri
için kimini kimine derecelerle üstün kıldık;Rabbinin
rahmeti,onların biriktirdikleri şeylerden daha
iyidir.''buyurulmuştur.
Kıymetli dostlarım,yüce Rabbim demekki biraz mesafe
olmasını da istiyor,niye istiyor,işlerin gördürülmesi
için.Toplum zengin olacak ama her sınıf arasında tam
eşitlik olmayacak,gelir dağılımında uçurum da olmayacak.
  insanlar bu ayetlerin ilkeleri ve proğramları
çerçevesinde bunu aklıyla ayarlayacak.                              
  Örneğin şişman insanlara çöpçülük yaptırılacak veya
kazma kürek kanal eştirilecek veya hareket gerektiren
diğer işler yaptırılacak,hareket ettikçe çalıştıkça hem
hareket ederek spor yapması sağlanacak bu arada
zayıflamasına da imkan verilmiş olacak  ve sağlığına
kavuşmasınada bu şekilde katkıda bulunulmuş olacak hem de
ailesini geçindireceği seviyede,refah standartlarına
uygun maaşını alacak.yani
iş bulma işleri torpile göre değil bedensel durumuna zeka
ve kabiliyetine göre istihdam edilecek.işte refah devleti
bu ayetler ışığında ve adalet ilkeleri doğrultusunda
sağlanacaktır.Kıymetli
dostlarım,Yüce
Rabbim,1917de bolşevikler komünist ihtilali yapmadan
asırlar önce bakınız ne güzel eşitlik ilkeleri koymuş.Ama
müslümanlar birbirlerine düşmekten bunları tartışmaya ve
uygulamaya zaman bulamamışlardır.
  Türban bile ülkemizde 40 yıl tartışıldı,yüce Rabbimin
bu eşitlik ilkeleri kaç yıl tartışıldı.hepsini toplasan
bir yıl bile etmez.bir bez parçasına verdiğimiz değeri
ümmetin refah ve saadeti için hayatımızın ihtiyacı ve
gereği olan bu ilkelere en azından bu kadar değeri vermiş
olsaydık şimdi bu fakirlik,yokluk ve sefaleti
tartışmayacaktık bile.Ne
diyeyim Rabbim hepimize şuur versin,uyanış versin.
  selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Nahl71:''Allah,rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı.Üstün kılınanlar,rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar.Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?(diyanet işleri yeni meali). Medeni

Değerli Medeni, burada anlatılan, vurgulanan; malların, arazilerin eşit paylaşımı ve eşit işletilmesi değildir. Zaten bu muhaldir, asla rızıkta eşitlik sağlanamaz... Burada vurgulanan başka şeydir: Allah kiminizi kiminize üstün yapmış; kiminiz efendi kiminiz köle. Efendiler kölelerini servetlerine ortak etmezler, kendileriyle eşit olmalarını istemezler. Peki, kendileriyle eşit olacaklar diye kölelerini mallarına ortak etmezken, nasıl oluyor da Allah'ın efendisi olduğu yaratıklarını mülkünde O'na ortak yaparlar da Allah'ın Ni'meti'ni inkar ederler!

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar.

  sayın abdurahman hocam..

     malların, arazilerin eşit paylaşımı ve eşit işletilmesi değildir. Zaten bu muhaldir, asla rızıkta eşitlik sağlanamaz... Burada vurgulanan başka şeydir: Allah kiminizi kiminize üstün yapmış; kiminiz efendi kiminiz köle. Efendiler kölelerini servetlerine ortak etmezler, kendileriyle eşit olmalarını istemezler. Peki, kendileriyle eşit olacaklar diye kölelerini mallarına ortak etmezken, nasıl oluyor da Allah'ın efendisi olduğu yaratıklarını mülkünde O'na ortak yaparlar da Allah'ın Ni'meti'ni inkar ederler!  

 hocam bu yazıda yanlış.  yani allahmı yaptı bir tarafda zengin bir tarafta gariban..  hayır. siz bu gün gözü ile görüyorsunuz.  allaha böyle yakıştırmalar yapmak büyük vebal ister.

     o zaman allah bir tarafda zengin bir tarafta gariban yapıp ta. ya ben yanlış yaptım. kusura bakmayın. benim bu yanlışımı siz ler düzeltin. zengin olanlarınız. fakirlere versin. de onlarda sevinsin. böyle bir şey olurmu.  bu allaha yakışırmı.
 

       allah kimseyi zengin yada fakir yaratmadı sayın hocam o zenginler allahın mülkünü gasp edip zengin oldu bunu allaha yakıştırma. allah fakir yaratmadı .. sayın hocam fakirlik onlara akıl sızları yüzünden ve sizi şu mealiniz yüzünden musallat oldu. allah köle imalatçısı değil.

   



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

            selamlar,kıymetli dostlarım.
             varol takva81 kardeşim,ağzına ve tıklayan ellerine sağlık.<<Allah köle imalatçısı değil>> sözleriniz çerçeveletilip evlere asılmalıdır.
              nahl71'de yüce Rabbim,rızık kelimesini bilerek kullanmıştırki hangi şeyden rızık elde ediliyorsa ona bütün müminler ortak olmalıdır.ben yukarıda arazi örneği verdim.rızık sadece arazilerden elde edilmiyor.fabrikalardan tutunda taşıma araçlarına kadar pekçok şeyden rızık elde ediliyor.müminler bunlarada ortaktırlar veya ortak olmalıdırlar.kimi parasıyla kimi bedensel gücüyle ortak yapılmalıdır.
              örneğin Mısır'ın Mübareksizi gibi birisi çıkıpta derseki<<ben fabrikatör zengin çocuğuyum ve babamın pek çok serveti var ve bu servetin üstüne servet katacağım,kimseye de bunu koklatmayacağım>>derse bence nahl71.ayete muhalefet etmiş olur.çünkü o ayette yüce Rabbim açıkça rızıkta eşitliğe yakın hale gelin diyor.o adam fakirlere veya diğer müminlere bu servet ve zenginliği koklatmazsa bu eşitliğe yakın hale nasıl gelinecek?.
               selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

takva81 Yazdı:
selamlar.

sayın abdurahman hocam..

malların, arazilerin eşit paylaşımı ve eşit işletilmesi değildir. Zaten bu muhaldir, asla rızıkta eşitlik sağlanamaz... Burada vurgulanan başka şeydir: Allah kiminizi kiminize üstün yapmış; kiminiz efendi kiminiz köle. Efendiler kölelerini servetlerine ortak etmezler, kendileriyle eşit olmalarını istemezler. Peki, kendileriyle eşit olacaklar diye kölelerini mallarına ortak etmezken, nasıl oluyor da Allah'ın efendisi olduğu yaratıklarını mülkünde O'na ortak yaparlar da Allah'ın Ni'meti'ni inkar ederler!  

hocam bu yazıda yanlış.  yani allahmı yaptı bir tarafda zengin bir tarafta gariban..  hayır. siz bu gün gözü ile görüyorsunuz.  allaha böyle yakıştırmalar yapmak büyük vebal ister.

o zaman allah bir tarafda zengin bir tarafta gariban yapıp ta. ya ben yanlış yaptım. kusura bakmayın. benim bu yanlışımı siz ler düzeltin. zengin olanlarınız. fakirlere versin. de onlarda sevinsin. böyle bir şey olurmu.  bu allaha yakışırmı. 
allah kimseyi zengin yada fakir yaratmadı sayın hocam o zenginler allahın mülkünü gasp edip zengin oldu bunu allaha yakıştırma. allah fakir yaratmadı .. sayın hocam fakirlik onlara akıl sızları yüzünden ve sizi şu mealiniz yüzünden musallat oldu. allah köle imalatçısı değil.

Sayın Takva dostum,

Ben zenginliği, üstünlüğü Allah'a yüklemedim ki... Nahl Suresi'nin 71. sözün dizilişi böyle: Allahu faddale ba'dakum 'alâ ba'd firrizq... İfade aynen bu ve anlamı da: "Allah rızık konusunda kiminizi kiminize üstün tuttu/tercih ett... Tutarsızlık ya anlayışında yada kitabın cümlelerinde, benim mealendirmemde bir yanlışlık yok. Şahsımda aslında terslediğin bu söz ve sahibidir. Yada bu sözün yanlış olduğu. Kaldı ki, devamında "kiminiz efendi, kiminiz köle" diyerekten bu söylemin espirisinin bu olduğunu söylemek istedim. Yani hasbelkader kiminiz şu yada bu sebeplerle mal mülk sahibi efendiler olmuş, kimileri de şu yada bu nedenlerle köleleriniz. Bunun akılsızlıkla da bir alakasının olduğu kanaatında da değilim. Dünyadaki hayat düzeni böyle kurulu. Kimi güçlü kimi zayıf. Kimi sağlıklı kimi sakat hasta. Kimi çok akıllı kimi az akıllı, kimi de zır deli. Kimi kurnaz kimi aptal. Kimi şu kimi bu... Diğer canlılarda da durum aynı. Bunları ben mi böyle yarattım!! Bütün bunlar benim bu mealim yüzünden mi yani? Evet, hiç bir canlı tür arasında eşitlik olmadığı olamayacağı gibi, insanlar arasında da yeryüzünde asla eşitlik olmayacak, olamayacaktır. Allah'ın sağlayamadığı eşit dağılımı siz mi sağlayacaksınız? Siz O'ndan daha mı adilsiniz?  

Sayın Medeni, bilmeden anlamadan yazıyor, ahkam kesiyorsun her önüne gelen konuda. Senin de eline sağlık!

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

             Kıymetli haktansapmaz kardeş,selamlar.
             demekki komünistler bu ayeti sizden ve sizin gibilerden daha akla ve vicdana uygun yorumlamışlarki sizler ve sizin gibilerden daha erken harekete geçip(1917'de) bu ayetin bir düzen ve devrimini kurmuşlar.
               dikkatinizi çekerim o beğenmediğiniz devrim ve düzende bir zamanlar dünyanın 2.süper gücüydü.Fakat politbüronun bunu suistimal edip,eşitlik ilkelerini çiğneyip kendini halkın üstünde ve önünde bir güç olarak görüp uygulamaları da bu yöne kaymaya başlayınca yavaş yavaş sistem çökmeye başladı.Nato,abd ve ab'ın bunu da diğer vesaiklerle içten içe oyması ve gorbaçov'un iktidara gelmesi veya getirilmesi bardağı taşıran son damlaları olmuştu,
                tekrar kapitalizmin ve sömürünün pençesine düşen rus halkı eski komünizmi arar hale gelmişti,ama artık çok geçti.bütün düşmanları onun tepesine üşüşmüş leşleri yemekle meşgulken bu iş olmazdı olamazdı,önce leşlerin bitmesi lazımdı.kapitalizmle halk uyuşturulmuştu.bu uyuşukluk vücutlarındayken eski sistemin gelmesi mümkün değildi.çünkü o devrim heyecanla olmuştu,inançla olmuştu.
                o heyecan ve inanç örgütlenmeden bu iş yapılamazdı.Rusyada ve diğer kapitalizmin pençesindeki sömürge ülkelerinde uyanış hareketleri başladı.ancak kapitalistlerde boş durmuyor.yandaşları da.haktansapmaz şimdiden o heyecanı susturmaya çalışıyor.eyy haktansapmaz kardeş,senin rahatın keyfin yerinde olabilir.ancak herkesin senin gibi olmadığını bilmelisin.komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmeti olduğunu unutma.ilk eşitlik ihtilalcisinin senin peygamberin olduğunu unutma.bunları bil.ona buna eleştirilerini ona göre yap.adın gibi ol,haktansapma.
                selamlar,sevgiler.


__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

selamlar

  sayın  hocam ...

    evet suçluyu bulduk allah. evet .. allah yaptı zenginleri..  sonrada insan denen solicana embesile. dediki. ya ben yanlış yaptım.   siz onu düzeltin. yok böyle bir şey..

  nahl bal arısı demek bakın bal arısı neler yapıyor. imkanlarını nasıl kullanıuyor. allah resmen ben bal arısına vahy ettim buyuruyor. git çiçek özlerini topla ve bir kimya mühendisi gibi ondan bal yap kendin kadarını kullan gerisini. insanlara ver. yada önceki ayetlerde. enamdan bağsediyor. onların kan ile fişkı arasından insanlar için kolay içimli süt çıkıyor buyuruyor .. burdada bir nevi hizmet var . insanlar için. ama gel görki. insan bunların hiç birini yapmıyor. bu. gün evet bu gün. gelişmiş  milletler ne ile diğerlerini sömürüyor. sayın haktan sapmaz. ben  arının allah adına yaptıklarını gördümmü. vay bizim halimize diyorum. işimiz çok zor. allah .. bir bal arısına verdiğinin bin katını insanlara veriyor. ama gel görki. bu gün. akılda ileri giden biyoloji fen kimya da ileri giden toplumlar. diğerlerini. eziyor.  bal arısı ayetini selim bir kalple okuyun. ve ne derece hatada olduğumuzu görün. ...

    yine burdan haykırıyorum.. ALLAH KÖLE İMALATÇISI DEĞİL. ALLAH ZENGİN İMAL ETMEDİ.. nahl 71 ayet de bence anlatmak istenen. dünyadaki yerleşik hayattta . insanların rısklarını çeşitliliği. burda bir kinaye var. kimini kiminizden üstün kılmış .. dünyanın bir yerin altın bir yerinde gümüş. bir yerinde  petrol. bir yerinde. doğal gaz. bir yerinde. kömür. olabilir. bal arısı gibi olmalıyız. kendi kadarımızı kullanıp gerisini insanların kullanması için harcamalıyız.

    inan hocam şu bal arısı ayetini okudumu. insanlığın yıkıldığı . an  diyorum.  allah sonumuzu hayır etsin. bunu vebalini öte dünyada ağır dünyada allaha nasıl vereceğiz. bilmiyorum... altın dan zengin olanlar. petrolden zengin olanlar. gümüşten zengin olanlar. doğal gazdan zengin olanlar. bu rıskları bal arısı gibi yapıp da ihtiyacı kadarını kullanıp. diğerlerine insanlara verselerdi   ya...  bal arısı insandan çokmu akıllı..

    ey leş insanlık. ey embesil insanlık sen bir bal arısı kadar olamadın.vay senin haline.......!



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
medeni0002
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 kasim 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 936
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı medeni0002

                 Karmatiler: 9. Yüzyılda ortaya çıkmış olan ilk İslam komüncüleri. (Siz 'komünistleri' diye de okuyabilirsiniz.)
Yani Anadolu'da 'fetret devri'nde önem kazanan Şeyh Bedrettin hareketinin ataları..Hasan Sabbah'ın Haşşaşinler'ine de kaynaklık ediyorlar..Zenginden alıp yoksula vermek, genel uygulamaları..Bu açıdan Robin Hood'un da ataları. 930 yılında Mekke'yi fethetmişlerdir..Karmatiler'le başa çıkamayan Abbasiler, Selçuklu Sultanı Melikşah'tan yardım istemekzorunda kalıyor..güneş doğmadan iki rekat, güneş battıktan sonra da iki rekat namaz kılmanın, yılda iki gün oruç tutmanın yeterli olduğuna inanıyorlar.
Kıbleleri Mekke değil, Kudüs..(nedir.antoloji.com  adlı siteden)
                Genel kabule göre 869 yılında zenc isyanı sırasında ortaya çıkmışlardır.Kurucusu Hamdan b.Eş'asın asıl destekçileri Kufe'ye yerleşen Beni Şeyban ve Bekir b.Vail'e mensup arap kabileleriydi..Ebu Said zamanından itibaren toplumda Hz.Peygamberin nübüvvetine inanılıp islamın getirdiği içki yasağına  uyulmakla birlikte namaz,oruç ve diğer ibadetlerden vazgeçilmiş bir cami bırakmışlar,diğerlerini yıkmışlardır.(TDV yay.islam ans.'den)
                Bu sitedeki yorumculardan asım adlı kardeşimin karmatilerle ilgili yazısından:
                Halife Osman’dan sonra Emevîler ve ardından Abbasîler bir ganimet, rant ve toprak ağaları devletine dönüşmüştü. Arabistan’ın, Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın, Mısır’ın verimli topraklarına tek başlarına sahip olan aristokrat bir zümre ortaya çıkmış, saray hayatı, debdebe, tantana almış başını gitmiş, ezilen halk kitleleri adeta kaderine terk edilmiş, Afrika’dan (zenc), Hind’den (zutt) getirilen köleler bataklıklarda, pirinç tarlalarında, maden ocaklarında karın tokluğuna çalıştırılmaya başlanmıştı.

Sadece doğu eyaletindeki Hindukuş gümüş madenlerinde 10 bin işçi çalışmaktaydı. Altın batıdan, özellikle Nubya ve Sudan’dan getiriliyordu. Bakır Isfehan çevresinden elde ediliyordu.  Basra körfezinden inci çıkarılıyordu.  Altın ve zenci köleler Doğu Afrika’dan, misk Tibet’ten, kaliteli kumaş Malaga’dan, ipek elbiseler, toprak mamulleri ve kağıt Çin’den, kilim ve yaygılar Ermenistan’dan, baharat değerli taşlar, ilaçlar, mızraklar ve kafur Hindistan’dan, pamuk, ipek dokumalar, kağıt, kürk ve Asyalı köleler Maveraünnehir’den,  kilimler, başlıklar, meyveler ve içecekler İran’dan, keten elbiseler, eteklikler ve yaygılar Bizans’tan getirilmekteydi.

Böylece muazzam servetlere sahip tüccar tabakası oluşmuş, bir kısmının serveti milyonlara varmıştı. Mustağni bir sermayedar sınıf (bahçe sahipleri) oluşmuş, anonim şirket (Şirket el-Daman), bağımsız şirket (Şirket el-Muvefaza) türünde doğudan batıya uzanan dev şirketler (küresel sermaye!) meydana gelmişti.

İmparatorluk topraklarında yaşanan muazzam gelişmenin (büyüme!) Karmatîlerin felsefi proğramı olan İhvan-ı Safa Risaleleri’nde sınıfsal analize tabi tutulduğunu görüyoruz.  İhvan-ı Safa o günkü toplumu üç tabakaya ayırır: Zenginler, orta halliler ve yoksullar…

İmparatorluğun büyük şehirlerinde böylesi bir gelişme ve büyüme yaşanırken iç bölgelerde sefalet de alabildiğine derinleşmişti. “Ipıssız aşiyanlar, kimsesiz köyler, yıkık damlar” kendi haline terk edilmişti.  Buralarda binlerce kişi zor şartlarda çalışmakta ve yaşamakta idi.

Statükocu fıkıh zekatı 40/1’de dondururken tarih akıyordu. Tarihin gerisinde kalmama çabası demek olan içtihat, bu uçurumu gidermek ve sefaleti ortadan kaldırmak için bir türlü işletilmiyordu. Böylece zekat kısa sürede nostaljik bir dini ritüel haline geldi, fıkıh kitaplarının sarı sayfalarına hapsoldu. Ama hayat durmadı, alabildiğine gelişti, karmaşıklaştı, çelişkiler derinleşti. Böylece İslam’ın yayıldığı yerlerde peygamberin rüyasının aksine zengin ile yoksul arasındaki uçurum kapanmak bir yana iyice açıldı…

Erken dönemlerden itibaren Mevâlîler, Şiîler, Haricîler, Mutezilîler, Horasanlılar, Hürremîler, Zenciler, İsmailîler, Karmatîler gibi isyan hareketlerinin yatağının işte bu “ıpıssız aşıyanlar, kimsesiz köyler, yıkık damlar” olduğunu görüyoruz. Sosyal hayat boşluk kabul etmez; İslam’ın imparatorluklarla birlikte ortaya çıkan müreffeh yüzüne karşılık, öteki yüzünün de beraberinde yükseldiğini, tarih boyunca isyanlarla kendini gösterdiğini görüyoruz.

Sünnî zihin “ıpıssız aşiyanlardan, kimsesiz köylerden, yıkık damlardan” çıkan bu hareketlerin tarihini bilmez. Saray tarihçileri bu hareketleri aşağılık yaftalarla mahkum ederler. Bu tür kitaplarda “zındıklık, sapıklık, dinsizlik, servet düşmanlığı, malda ve kadında ortaklık, namazı inkar, sünneti red, Kabe’yi yıkma, çapulculuk, haydutluk, teröristlik” gibi ithamların bini bir paradır.

İslam tarihini galiplerin gözüyle okuyanların beyinlerinin böyle yıkandığını, İslam’ın öteki yüzünün özenle yok sayıldığını görüyoruz. Bu amaçla el-Muhtare örneğinde olduğu gibi şehirleri yok edilmiş, kitapları yakılmış, tarihe sarayın penceresinden bakmamız sağlanmıştır.

Oysa tarihe  sarayların penceresinden değil; “kimsesiz köylerin, yıkık damların” penceresinden bakabilmemiz lazım.

***

Buradan baktığımızda bambaşka bir tarih ile karşılaşırız.

Hamdan Karmat… Bir hamal…

Yaydığı fikirlerin adalet, eşitlik, kardeşlik, imamet esaslarına dayandığını görüyoruz.

Giderek küçük guruplar oluşturmaya başlıyor. Köylere, bataklıklara, kabilelere, Abbasî aristoklarının topraklarında çalışan tuz işçilerine, yenilmiş Zenci kölelere adamlar (daî) göndererek fikirlerini yayıyor.

Mevâlîler (Abbasî burjuva sınıfına dahil olmayan Müslüman sınıf) ve Zımmîler (Abbasî burjuvazisinden rahatsız gayr-i müslim sınıf) ve yönetimden rahatsız ezilen kitleler çağrısına kulak vermeye ve hareket giderek güçlenmeye başlıyor.

Karmatîlerin ilk günlerden itibaren eşitlikçi bir paylaşım hareketi olarak dikkat çekmeye başladığını görüyoruz. Harekete katılanlar için ilk farz “infak” (mal verme, paylaşım, bölüşüm) idi. Öyle ki bu namazdan bile önce geliyordu.

Hareketin sosyal hedefi zengin-yoksul ayrımını ortadan kaldırmak, köleliğe son vermek, toprak reformu yaparak iktalara (devlet tarafından zenginlere bağışlanan topraklar) son vermek, herkesi çalışır, üretir hale getirmek, İslam dünyasının hiçbir yerinde aç ve yoksul bırakmamaktı. Peygamberin rüyasında geçtiği gibi; bir kadın San’a’dan Hadremevt’e kadar tek başına gidecek, Allah’tan başka kimseden korkulmadığını görecekti… Bir adam elinde altın ve gümüşle günlerce dolaşacak, zekat verecek kimse bulamayacaktı…

Önce Ramazan ayındaki zekat, fitre ve sadakaları ortak bir havuza toplayarak başladılar. Harekete katılan her kadın ve erkek ortak havuza bir dinar verecekti. Hamdan Karmat buna giriş infakı (hijra) diyordu. Hareketin mensuplarından da ayrıca yedi dinarlık ahd veya mithak adı verdikleri yemin töreni infakı (bulgha) alınıyordu. Ayrıca 12 dinarlık tebliğe muhatap kişinin bölge daisi ile tanışması sırasında alınan vergi (necva) vardı. Giderek tüm servetlere beşte bir verme kuralı koydular.

Nihaî amaç giderek oranlı infaklardan özel mülkiyetin ortadan kaldırıldığı bir anlayışa geçmekti.

Bu amaçla Zenc hareketinin el-Muhtare şehri gibi, aşağı Mezopotamya’da “Dâru’l-Hicre” adlı bir şehir kurdular. Peygamberimizin hicret ettiği Medine’nin bir ismi de Daru’l-Hicre idi. Ona özenerek Medine’deki gibi bir “kardeşlik iktisadı” kurmak istiyorlardı.

Çok sayıda insan buraya toplandı. İşçiler, köylüler, efendilerinden kaçan köleler, kimsesizler, yoksullar akın akın şehre hicret etmeye başladı. Kimin neyi varsa buraya getiriyordu. Herkesten yeteneğine göre alınıyor, ihtiyacına göre dağıtılıyordu. Öyle ki kısa süre içinde silah ve at dışında özel mülkiyet “gönüllü” olarak kalktı. İranlı seyyah Nasır-Hüsrev Daru’l-Hicre’yi ziyaret ettiğinde insanların ne vergi, ne de aşar  vergisi vermediğini söyler. Yoksul veya borcu olan bir kimseye işini kurması veya durumu düzelinceye kadar infak farzdı. Toplumun diğer mensuplarının ilk görevi buydu. Bunu yapmadan namaz kılması boşunaydı. Borç (karz/kredi) sadece ortak havuzdan (Beytu’l-mal) alınabilirdi. Bütün kredi ve borç işlemleri buradan yönetilmekteydi. Tahıllar ücretsiz değirmenlerde öğütülürdü. Değirmencilerin ücretleri ve değirmen için gerekli tamir masrafları kamudan (Beytu’l-mal) karşılanmaktaydı.

Halife Osman bin Affan’dan beri devam eden ikta (zengine toprak bağışı) sistemini kaldırdılar. Toprak köleliğine son verdiler. Yoksul çiftçilere ekip biçme karşılığı toprağın kullanım hakkını verdiler. Kimse toprağın sahibi olamazdı. Toplumsal servetin dışarı çıkışını önlemek amacıyla kurşundan para bastırdılar. Uzak Doğu ve Hindistan başta olmak üzere bir çok ülkeye dış ticareti teşvik ettiler.

İranlı seyyah Nasır-ı Hüsrev Daru’l-Hicre’yi 443/1053 yılındaki ziyareti sırasında gördüklerini hayranlıkla aktarır… Şehirde yaşayanların sahip oldukları sığırlar, mücevherler, eşya vb. şeyler toplandı. Her köyde güvenilir kimseleri dai olarak seçtiler. Karşılık olarak bu idareci yoksullara elbiseler temin ettiler ve halkın ihtiyaçlarını karşıladılar. Böylece şehirde yoksul hiç kimse kalmamıştı. Herkes topluma yaptığı infakla büyük bir mertebeye layık olmak için sabırla ve gayretle çalışmaktaydı.

Kadınların hepsi elde ettiklerini getirdiler ve hatta çocuklar mahsule dadanan kuşları korkutup kaçırtmakla kazandıkları paraları bile vermekte idiler. Hiç kimse kılıcı ve silahları dışında şahsi mülkiyete sahip değildi. “Madem ki toprağımız var, kardeşlerimiz var, güven içinde yaşayabiliriz, şahsi mal biriktirmemize gerek yok” anlayışı yerleşmişti. Tek bir yoksul ve sakat kalmamakla üzere açlar doyurulmakta ve çıplaklar giydirilmekte idi.

Karmatîlerin kurduğu düzen içinde kadınlardın rolü üst düzeydeydi. İdarede yer almaları, üst düzey toplantılara erkeklerle birilikte katılmaları kadınların hareketteki rollerini göstermesi açısından kayda değerdir. Ayrıca kadınlar da kazandıkları parayı bu sebeple birliğe ödüyorlardı.

Malatî gibi abdest alırken ibriğini bir cariyesi, havlusunu başka cariyesi tutan saray tarihçisi böylesi kadın-erkek kardeşliğini anlayabilecek kafadan yoksun olduğundan “Kadın erkek birlikte oluyorlar, erkeklerle rastgele yatıyorlardı” diye alçakça yazabilmektedir. Bu kafanın, örneğin Medineli Ensarın, Mekkeli Muhacirlere “İki eşim var, boşanayım biriyle sen evlen” demesini, “Karılarını misafirlerine sunuyorlardı” (!) diye yazması içten bile değildir. Kafa bu olunca dilin de zembereği olmuyor…

Anadolu’daki “Ahîlik” (kardeşlik) geleneği de Karmatîlerin felsefî proğramı olan “İhvan-ı Safa” risalelerine dayanmaktadır. Ahilikteki Lonca sisteminin İhvan-ı Safa Risalleri’nde yer aldığını Fuad Köprülü, Massignon ve Hodgson gibi yazarlar ittifakla söylerler. Lonca sisteminde bir borcun anapara dışında ödenecek miktarı yoktur. (Faiz yasaktır). Yıkıcı rekabete, tekelleşmeye izin verilmez. Ortaklaşa üretim ve paylaşım düzeni esastır. Böylesi bir esnaf ve ticaret anlayışı Karmatîlerin Daru’l-Hicre’sinde vardı. Osmanlı’nın ilk yıllarındaki Ahîlik ve sonraki yıllarda gelişen “Mirî” (kamu) toprak düzeni anlayışı da buradan gelmektedir…

***

Karmatîlerin namazı, orucu, haccı inkar ettiği iddiası meseleyi anlamamaktan kaynaklanıyor. Şöyle ki: Klasik Sünnîlik namaz, oruc, hac gibi “nusuk”ları temel farz, mülk ile ilişkiyi ise nafile derecesinde görür. Kırkta bir zekat yeterlidir. İnfak zenginin himmetine bırakılmıştır. Halife Osman’ın Ebuzer’e dediği gibi kimseye ihtiyaçtan fazlasını verme mecburiyeti getirilemez. Ama örneğin fıkıh kitaplarında geçtiği gibi kişi namaz kılmaya mecbur tutulabilir, hatta kılmazsa kırbaç cezası bile verilebilir. Aksi halde dinin direği yıkılır (!).

Karmatîler ise tam tersini düşünüyor. Onlara göre dinde aslolan mülk ile ilişkidir. Kırkta bir zekat oranı hem Kur’an’da geçmez, hem de tarihseldir, değişebilir. Esas amaç zengin-yoksul ayırımının ortadan kaldırılması, mülkiyet ilişkilerine sosyal adalet, eşitlik, hakça paylaşım getirmektir. Dinin temeli buradan ortaya çıkar. Namaz, oruc, hac gibi “nusuk”lar ise bireysel olup kişinin himmetine bırakılmıştır…

İşte bunu Sünnî zihin namazı, orucu, haccı inkar olarak anlıyor.

Bu nedenle Abbasî şehirlerinin ortasında dev camiler var, ezanlar okunuyor, cumalar kılınıyor, hac kervanları törenle uğurlanıyor, sokaklarda kadınlar çarşafa bürünüyor. Fakat aynı şehirlerde zenginler debdebe, yoksullar sefalet içinde… Cami önleri dilenciden geçilmiyor, uzak beldelerde ıpıssız aşiyanlar, kimsesiz köyler, yıkık damlar sefaletin kucağına terk edilmiş… Nusuklar devlet eliyle öne çıkmış, meydana dikilmiş, mülkiyet ilişkileri ise kişinin insafına, gönlüne, himmetine bırakılmış…

Karmatî şehrinde ise zengin yok, aç ve yoksul kalmamış, dilenene de rastlanmıyor. Şehrin meydanında devasa tapınaklar yok, isteyen cami yaptırıyor, oruç tutuyor, hacca gidiyor. Mülkiyet ilişkileri devlet eliyle öne çıkmış, meydana dikilmiş, nusuklar ise kişinin insafına, gönlüne, himmetine bırakılmış…

Siz olsanız hangisinde yaşamak isterdiniz?
                   Çağımızda bize ilham verecek.
                  Peygamberimizin her türden sünnetini küçük yaşlardan beri ezberlediniz: Sarık, cübbe, sakal,    misvak, kabak yemeği… Oysa bunların sünnetle ne alakası var?

Ama bir sünnetlerin anası (ummu’s-sunne) var ki nedense kimse yanaşmaz: Mal biriktirmezdi!
                      Malum sünnet diye Kur’an’ın ete kemiğe bürünüşüne, peygamberimizde yaşar/yürür hale gelişine diyoruz.
                 Adam peygamberin kürsüsünden konuşuyor ve konuştuğu, yazdığı üzerinden mal biriktirmede hiçbir beis görmüyor. Peygamberden daha fazla mülk sahibi olmaya utanmıyor. Eğer bu mülk yığma matah bir şey olsaydı, kimse merak etmesin en önce Peygamberde olurdu. Öyle ya Allah “nimetini” en önce, herkesten önce resulünde görmek isterdi, değil mi?
              Karmatî hareketinin en önemli yönü ilmî ve kültürel faaliyetlere verdikleri önemdir. Bu açıdan baktığımızda büyük alimler çıkardıklarını ve dev eserler ürettiklerini görüyoruz.  En başta “İhvan-ı Safa Risaleleri”nin onlara ait olduğu biliniyor. İbn Nedim, hareketin ilk kurucusu Hamdan Karmat’ın kayınbiraderi Abdan’a ait olduğunu belirttiği dört eserden bahseder: Kitâbu’l-Hudûd, Kitâbu’l-Melâhim, Kitâbu’l-Mizân, Kitâbu’l-Makâsıd… Abdullah el-Mağribi ise Karmatîlerin hukuk normlarını oluşturan kişi olarak bilinir. 50 eseri olduğu belirtilir. Bu eserlerden 20 kadarı günümüze ulaşmıştır. En önemle eseri “Deâimu’l-İslâm fi Zikri’l-Helâl ve’l- Haram” Karmatî fıkhının abide eseri olarak kabul edilir. Arapça basımı mevcuttur.

                  Böyle onlarca alim ve fikir adamı yetiştirmişler. Ünlü Hallac-ı Mansur da Karmatî olduğu suçlaması ile 8 yıl hapiste tutulduktan sonra asılmıştır. Hallac’ın da Karmatî fikirleri doğrultusunda ihtiyaçtan fazla mal biriktirmeyi haram saydığı, devrin mülk sahiplerine Ebuzer gibi isyan ettiği, bir çok fakihin “Enel-Hak” sözünün idamı gerektirecek bir söz olmadığını, fıkhî mülahazalara dayanarak cevaz çıkamayacağını söylemesine rağmen, asıl sebep başka olduğu için idam edildiğini biliyoruz. Bizlere hep ‘kendini tanrı yerine koydu, onun için idam edildi’ diye öğretildi. Halbuki asıl sebep teolojik değil; ekonomi-politikti. “Lehu’l-mülk” diye haykırması, kavmin iktidar ve zenginlikten şımarmış ileri gelenleri (mele-i mütref ) takımına, müstağnilerine, bahçe sahiplerine isyan etmesiydi. Bu fikirlerin toplumda yayılması çok tehlikeli görüldüğü için ve o devirde bu fikirlerin savunulduğu ana muhalif akım Karmatîler olduğu için, onlara destek verdi. Bundan daha tehlikeli birisi olur muydu?
                 Karmatîlerin “Şiî” oluşuna gelince…
                 Doğrusu işin bu tarafı ile hiç ilgilenmiyorum. İlham alınacak hiçbir yön de bulamıyorum. Kanımca “Sunnî saltanat idelojisi” nasıl iktidar mezhebi olup devrini tamamlamışsa, “Şiî imamet mitolojisi” de ezilen kitlelerin bir zamanlar kurtuluş umudu idi. O da devrini tamamladı.
               Cabirî’nin dediği gibi her ikisi de aşılmadıkça İslam dünyasının önünde yeni ufuklar açılmayacaktır.İnşa çağında bize yeni bir dil lazım.
                Sosyal adalet, infak, mülkiyet ve ekonomi-politik yaklaşımları bakımından Karmatîlik benzeri hareketlerde Peygamber ocağının ateşini gördüm. Geçmişin külüne değil; ateşine talipseniz yabana atmayın derim.

                    Bu nedenle de “İslam’ın ‘yoldaş’larının (‘refîk’lerinin)”, insana bir kez daha ‘tarih hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi’ dedirten yenilmiş ve fakat görkemli tarihini saygıyla selamlıyorum. Tabi çoğu dinî, felsefî ve mezhebî fikirlerinin zamanı geçti, devir çok değişti ama ekonomi-politik görüşlerinin gayet Kur’anî ve Peygamberimizin mülk ile ilgili tutumuna paralel olduğunu, bu nedenle de ilham ve esin kaynağı olabileceği görüşündeyim.
           (Tavsiye kitap; Ortadoğu’da marjinal bir hareket: Karmatîler, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Ekinci, Odak, Ank., 2005).
           Not:Bende asım adlı yorumcu arkadaşa bu güzel araştırmasından dolayı teşekkür ediyorum.



__________________
medeniyet
Yukarı dön Göster medeni0002's Profil Diğer Mesajlarını Ara: medeni0002 Ziyaret medeni0002's Ana Sayfa
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Gerçekten güzel bir yazı..Asım ve Medeni dostlara teşekkür ederim..Anlaşılan bundan sonra uzun yazılarıda okuyacam :)
Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
mustacanta
Ayrıldı
Ayrıldı
Simge

Katılma Tarihi: 18 aralik 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 198
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mustacanta

Mutlak eşitlik hayalleri ütopyalarda yaşar..

İnsanların istediği "sosyal eşitlik" ve "sosyal
adalettir".
Yani hak edenin hak ediş ölçüsünde sistemden kazanımı, ve
asgari yaşama şartlarının eşitlenmesidir..

Son günlerde abdestli kapitalizme karşı duruş olan
sosyalist söylemlerin nahl 71 e dayandırılması yanlıştır.
öncesi ve sonrası ile..

Hayat bir sistem mücadelesi değildirki ve abdestli
kapitalizmin çözümü abdestli sosyalizm olsun.. Mesele
abdestli olmakta ya da olmamakta değil.. Mesele
BİLİNÇLERDE ve kişilerin kendilerine koydukları ahlaki
hedeflerde..

İhsan eliaçık hoca ve çevresindekiler doğru şeylere
dikkat çekerken inandıkları
ekonomik sistemi yüceltiyorlar..

Adalet "eşit paylaştırmalı" demekle sağlanmaz..
Sloganlarla sadece kuru kalabalıklar oluşur..

Hayat aklın her daim aktif kullanılmasını gerektiren
VİCDANİ bir mücadeledir..

Hareket noktamız insanlığın ortak değerleri ve hayatın
dinamik gerçekleri olmaz ise FAYDASIZ tartışmalar
geçmişte olduğu gibi gelecekte de devam edecektir..

Biz müslümanlar da diğerlerine imrenmeye devam edeceğiz.
Yukarı dön Göster mustacanta's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mustacanta
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats