Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili İbrahimim, O zaman
Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka
ilâh olmadığına adaletle şahitlik ettiler.
Ayetinin tercümesi ya da meali,
Melekler ve İlim sahipleri, Allahın kendisinden
başka ilâh olmadığına dair, adaletle şahitlik ettiler
Olmalı sanırım.
Burada onaylama veya şahitlik öznenin
kendisince değil çevresince yapılmalı diye düşünüyorum.
Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?" De ki:
"Ben şahitlik etmem. O, ancak
tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden
uzağım."
"Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve
Peygamber'e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber
yaz."
İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik
ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu
Allah nasıl doğru yola eriştirir?
Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı
içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları
ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar
kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın).
Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en
yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti
titizlikle ayakta tutan kimseler olun
Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle
indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder.
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle
ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun.
Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman
vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki
kişidir. Yahut seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan
başka iki kişi şahitlik eder.
De ki: "Haydi, Allah şunu haram kıldı"
diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler de
sen onlarla beraber şahitlik etme.
"Siz babanıza dönün ve deyin ki: "Ey
babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik
ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini)
bilemezdik."
İbrahim dedi ki: "Hayır! Rabbiniz göklerin
ve yerin Rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik
edenlerdenim."
İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin,
ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde
onlara çok büyük bir azap vardır.
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşılacağı üzere, şahitlik ve şahadet
kavramı, kelime itibarı ile kişi açısından malik ve muktedir olunan bir kavram,
yani bizatihi tespit ve görsel temas gerekiyor sanırım.
Türkçeyi boş verelim, eğer Kuran o dönemin Araplarınca anlaşılabilmesi için
apaçık bir dil ile indirildi ise şahadet ve şahitlik kavramı da günlük hayat ve
konuşma dilinde kullanılan bir anlam içermeli.
"Görsel Temas"... "Şahitlik"... "Şahadet"...
Bugünün bilimi açısından insanın 5, 6, 7... ya da her ne kadar varsa, duyu
organı ile tespit edemediği her türlü olgu metafizik alana girmektedir.
Bilim bu tespiti yapabildiği an olay ölçülebilir ve gözlemlenebilir bir hal
almaktadır. Ki İhlâs suresince Allah bunların tümünden münezzehtir.
İşte bu nedenledir ki en azından bilimin şimdilik izah edemediği tüm konular iman
ve inanç kavramlarının şemsiyesi altındadır ve inanan açısından mutlak
teslimiyet gerektirir. Bu da bir nevi referans noktası olarak aksi
ispatlanmadıkça şimdilik kabul görür.
Deve ve mal alıp satmaktan başka bir şey bilmeyen ve
bilimden, ilimden bir haber olan devrin Arapları "Eşhedu" kavramını
acaba nasıl yorumladılar ya da yorumlayabilen "İlim sahipleri" ki
sanırım bunların arasında sahabede var, yorumlayamayanlara nasıl anlattılar da
kabul edildi.
De ki: "Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın
resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O
diriltir, O öldürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine
inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz."
Rabbiniz Allah işte budur! İlah yok O'ndan başka.
Her şeyin yaratıcısıdır, Haalik'tir O. O'na kulluk/ibadet edin! O her şeye vekil’dir.
Rabbinden sana vahiy edilene uy! O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz
çevir!
İnsanlar iman
eder, kulluk eder, ibadet eder, Allah,
melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şahitlik ettiler.
Sevgili İbrahimim “Bir insan olarak en büyük ilim
sahipleri de resullerdir” sözünüze, (amacımın size saygısızlık olmadığını
bilmeniz adına) katılamayacağım dememi ne olur mazur görün.
Çünkü Kuranda bildirilen tek Allah dostu peygamber İbrahim’in
şahitliği dahi, Enbiya 56 gereğidir.
İbrahim dedi ki: "Hayır! Rabbiniz göklerin
ve yerin rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.
Bu dediklerimden Allah’ı inkâr ettiğim ya da varlığını bana
ispatlayın inanayım, şeklinde bir söylemde bulunduğum anlaşılmasın.
Şahitlik ve şahadet insanlar için geçerli bir kavram değil ya da düzeltmek
gerekirse, insan Allah öğütlerini tutma ve Allahtan hakkı ile korkma ve sakınma
derecesi ölçüsünde, yani imanı ölçüsünde ilim
sahibi oluyor ve beraberinde şahitlik,
şahadet kavramı meydana geliyor.
O zaman da derler ki bunun ölçüsü ne ve kim belirliyor? İşte bence şeyhlerin, evliyaların, makamların
ve merhalelerin ortaya çıkması ve insanları bu yolda müritler haline
getirenlerin olması kaçınılmaz olmaktadır.
Ya da ayette belirtilen ilim
sahipleri deyişinden, melekler gibi bambaşka bir metafizik boyutta yaşayan varlıklar
kastediliyor…
Bu durumda insanın hakikaten “Doğrusunu ALLAH bilir”
demekten başka şansı yok…
|