KURAN’DA YEMEK, MEZHEPLERİN, HADİSLERİN DİNİNDE
YEMEK
MİDYE, KARİDESİN HARAM KILINMASI
ÜÇ PARMAKLA PİLAV YEMEK
19. BÖLÜM
KURAN’DA YEMEK, MEZHEPLERİN, HADİSLERİN DİNİNDE YEMEK
Bu bölümde yemek konusunu ele alıp Kuran’ın anlattığı dinle mezheplerin dininin arasında ortaya çıkan uçuk farkı bu bağ-lamda sunmaya çalışacağız. Kuran’ın ayetleri yenilmesi haram olan yiyecekleri çok açık bir şekilde şöyle sıralar:
O size ancak şunları haram kıldı: Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan. Fakat kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa; saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla. Çünkü gerçekten Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
16- Nahl Suresi 115
De ki: Bana vahyolunanlar içinde bir kimsenin yiyeceği olarak leş, akıtılmış kan, domuz eti ki bu gerçekten pisliktir, Allah’tan başkası adına kesilmiş bir murdar dışında ha-ram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla. Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, merhamet edendir.
6- Enam suresi 145
MİDYE, KARİDESİN HARAM KILINMASI
Ayetlerde gördüğümüz gibi Kuran; 1- Leş, 2- Kan,
3- Domuz eti, 4- Allah’tan başkası adına kesilenler olarak haramlarını bu 4
maddede toplamıştır ve sadece bunların haram olduğunu da vur-gulamıştır. Çok zor
durumda kalıp da bu 4 maddeden biri dışında hiçbir yiyecek bulamayan kişinin
aşırıya gitmemek şartıyla bunlardan yiyebileceği gibi bir detay da
belirtilmiştir. Etrafımızdaki insanlara sorarak bir araştırma yapsak böyle bir
zaruret durumuyla yüzyüze gelen yüz kişide bir kişi bile zor buluruz. (O da
belki ha-yatında bir kez bu durumda kalmıştır.) Yani Kuran konuyu en detaylı
şekilde açıklamıştır. Fakat buna rağmen mezheplerin, Ku-ran’da olmayan
haramları, bu konuda da dinimize ilave ettiklerini görmekteyiz. Örneğin
Türkiye’de en yaygın mezhep olan Hane-fi’ye göre midye ve karides yemek
haramdır. Ne yazık ki birçok kişi bu izahı dinin bir hükmü sanmakta ve Allah’ın
bu nimetlerini kendilerine haram kılmaktadırlar. Mezhepler haram olan yiyecekler
konusunda Kuran ile çelişmekle kalmamış, kendi aralarında da çelişmişlerdir.
Mesela Maliki mezhebi Hanefi’nin haram kıldığı midye ve karidesi helal kabul
eder. Maliki mezhebinin haram de-diği at etiyse Şafi, Hanbeli gibi mezheplere
göre helaldir. Büyük alimlerin (!) ilave haramları bunlarla bitmez. Azı
dişleriyle kapıp avlayan, parçalayan kurt, ayı, köpek, sincap, tilkinin dahil
olduğu hayvanlar da bu haram edilenler listesindedir. Tırnaklarıyla kapıp
avlayan kuşların eti de mezheplerce haram edilmiştir. Yılan, kur-bağa,
kaplumbağa, yengeç tipi hayvanlar da listeye dahildir. Ku-ran’ın izahlarını
yeterli görmeyenler kendi örf, adetlerinde çirkin gördüklerini, uydurma
hadislerle destekleyerek haram kılmışlar-dır. Oysa farklı farklı kültürlerde
insanların yemek listesi de fark-lıdır. Örneğin kurbağa eti, at eti kimi
kültürlerde hiç yenmezken, bazı ülkelerin kültürlerinde bunlar çok prestijli
yemek sınıfında-dırlar. Birçok kültürde ayı, aslan, kurt gibi vahşi hayvanları
yeme alışkanlığı da olabilir. Kendi kültürlerine göre din oluşturanların bu
saçma ve gereksiz ilaveleri, birçok farklı kültürde yaşayanlara gereksiz
zorlukları beraberinde getirmiştir. Mesela ülkemiz gibi üç tarafı denizlerle
çevrili bir ülkede istiridye, midye, karidesin haram kılınması beraberinde din
adına zorlukları taşımıştır. Ayetlerde %1’den bile daha az ihtimalle
karşılaşılacak durumları açıklayan Allah’ın, %90’dan daha fazla insanın
karşılaşacağı midye, karides gibi yiyecekler haram olsaydı bunları açıklamaması
hiç düşünülebilir mi? Madem ki açıklanmamıştır, demek ki Allah bunları haram
etmek istememiştir. Allah’ın haram etmediği her şey helal olduğu-na göre demek
ki bunlar afiyetle yenilebilir.
Allah’ın kendilerine verdiği rızıkları haramlaştıranlar hüsrana uğramışlardır,
sapıtmışlardır, doğru yolu bulamamışlardır.
6- Enam Suresi 140
De ki: Ne oldu size de Allah’ın size rızık olarak
indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal? De ki: Allah mı size izin
verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?
10-Yunus Suresi 59
Ayetlerde görüldüğü gibi fazladan haramlar türetip
midye, ka-rides, at etine haram demek dinde titizlik, dinde takva olmak demek
değildir. Bilakis Allah’ın haram kılmadığına haram demek Al-lah’a iftiradır,
dine ihanettir, kitlelerin dinden kaçmasına sebep olmak demektir. Maide suresi
87. ayette Allah’ın helal kıldığı güzel şeylerin haram kılınmaması geçer. Bunu
yapmak haddi aşmak olarak değerlendirilir. Ayetin “Ey iman edenler” diye
başlaması bu ayette belirtilen haddi aşmanın “Ben Müslümanım” diyenler tara-fından
gerçekleştirildiğini gösterir. Demek ki “Ne olacak fazladan bir midye, karides
haram olsun...” diyemeyiz. Din adına dine zorluk ilave etmek haddi aşmadır,
sapkınlıktır, Allah’ın emirlerine karşı gelmek demektir.
Ey iman edenler, Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri
haramlaştırmayın, haddi aşmayın. Şüphesiz Allah had-di aşanları sevmez.
5- Maide Suresi, 87
Buraya kadar yemek konusunda dine “haram” başlığı altında ya-pılan ilaveleri gördük. Bunların yanında yemek yemenin adabın-dan, yemeğin menüsüne kadar yüzlerce “Sünnet” başlıklı adetler de dine ilave edilmişlerdir. Kuran’da geçmeyen herhangi bir şeye ister sünnet, ister başka ad altında olsun ufak dahi olsa bir sevap yüklemek mazur görülemez. “Sünnet” başlıklı uydurma ilavelere göre yemekte şu hususlara dikkat edilir:
Yemek yer sofrasında yenmelidir. İster pilav, ister et olsun tüm yiyecekler üç parmakla yenir. Çatal, kaşık kullanılmaz. Yer sofra-sında sağ ayak dikilip, sol ayak alta alınıp yemek yenir. Sağ elle yemek çok çok önemsenir. Sol elle yenilenleri şeytanın yediğine ina-nılır. Bu arada tavuk, kuzu, inek eti, kabak, patlıcan gibi yiyecekler sünnettir. Peygamber’in yaşadığı dönemde Amerika kıtası keşfedil-mediği için patates, domates, mısır sünnet dışı yiyeceklerdir. Yani kabak yiyen sevap kazanırken, aynı öğünde patates yiyenler bu sevaptan mahrumdurlar. Suyu 3 yudumda içmek, yemeği 21 lokmada bitirmek şeklinde sayılar da önemlidir. Suyu 4 yudumda içmek isteyen bu mantığa göre sevaptan yararlanamaz. Yemeklerin ortadaki bir kaptan yenmesinin de sünnet olduğu iddia edilir. Oysa Nur suresi 61. ayette toplu olarak veya ayrı yemekte sakınca olmadığı açıklanır, ama yine de mezhepçi kafa sevap hakkını toplu yemekten ve ortadaki kaptan beraber yemekten yana kullanmıştır. Özellikle Ramazan’da yemeğe zeytin veya hurma ile başlamanın sevap oldu-ğuna dair çok meşhur bir inanç da oluşturulmuştur. Bu inanca göre peynir ve çorba ile orucu açan, zeytin veya hurma ile orucu aça-nın sevabını alamaz. Yemeği bitirdikten sonra üç parmağı yalama-nın ve bunları yalarken sıranın nasıl olması gerektiğinin de mezhepçi sünnet anlayışında açıklamaları vardır. Yemek yerken dikkat edilecek hususların listesi daha da çoğaltılabilir. Kuran’ı yeterli görmeyen yaklaşım, dini Kuran dışı birçok ayrıntıya boğmuştur.
Kuran’dan dinini anlayan Müslümanla, mezheplerin Müslümanı sofrada da kendini belli etmektedirler. Görüldüğü gibi Kuran’ın Müslümanına göre 4 tane haram yiyecek varken, her mezhepte farklı olmak üzere mezheplerin İslam’ında düzinelerce haram yiyecek vardır. Kuran’ın Müslümanına göre yemekte aslolan yemeğin haram olmaması, Allah’a şükredilmesi, rızkı verenin Allah olduğu-nun bilinmesidir. Kuran’ın Müslümanına göre yemekteki bu seremonilerin dinle bir alakası yoktur. Arapların örf ve adetlerindeki bu yemek stilleri Peygamber’in de, o dönemdeki putperestlerin de yemek yeme şekli olabilir. Yemeği çatal kaşıkla veya çubukla veya el-le yemek Allah’a yakınlığı veya takvayı değil sadece örf ve gelenekleri simgeler. Fakat Kuran’ın İslam’ı yerine Arapçı, mezhepçi İslam’ı benimseyenler putperestiyle, Müslümanıyla tüm Arapların örfü olan yemek yeme şeklini, hatta menüsünü “Sünnet” adı altın-da insanlara yutturmuşlardır. Ne yazık ki bu yutturmacalara öylesine inanılmıştır ki kimi Türkler, Afganlılar, İranlılar bu örfleri din sandıkları için Araplar’dan daha Arapçı olmuşlardır. Fakat onlar bunu Sünnet tatbikçisi olmak olarak algılamaktadırlar.
... Kitap’ta hiç bir şeyi eksik bırakmadık
6- Enam Suresi 38