Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

  Selam arkadaşlar,

   Güzel açıklamalarınız için teşekkür ederim.Aslında Türk toplumu kitap okumayan,tabiri caizse kitapsız bir toplum.Böyle olunca da bu insanlara Allahtan geldiğine inandığınız kitabı okuyun demek,deveye hendeği atlatmaktan zor.Haydi okumaya başladılar diyelim,çeviri sorunu olanlar bir yana okuduğunu anlamaktan aciz insanlar da çoğunlukta.

    İşte bu durumda aslında iki sorun var:

    Kuranı okumaya bu insanları nasıl yönlendireceğiz?

  Okuduklarını anlayıp düşünmelerini nasıl sağlayacağız ?vesselam.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam dostlar

Öncelikle Hasan öktem ve Ahmet 16 kardeşlerimizi tebrik ediyorum..Allah şevklerini artırsın...

Üzülerek söylemeliyim ki bu millet Kuran a karşı çok yabancı kaldı...

Geçen akşam bir tv programında Ali Rıza Demircan hoca çıktı başından geçen bir olayı anlattı gerçekten ben olduğum yerde çakıldım...

Bir gün hoca bir toplantıya iştirak ediyor.Toplantıda bir ilin müftüsü ve yirmiye yakın ilçe müftüsü var.Toplantı esnasında bir telefon geliyor kadının biri telefonla arayıp kocasının vefat ettiğini bunun üzerine beklemesi gereken iddet müddetini soruyor.İl müftüsü soruya cevap veremiyor o da ilçe müftülerine soruyor.Yirmiye yakın ilçe müftüsüde soruya cevab veremiyorlar...

Şimdi bu olayı biraz irdelersek:Bir defa arayan kadın açıp Kuran okumamıştır...Çünkü Kuranı okumuş olsaydı böyle bir sorusu olmayacaktı.Çünkü Kuranda iddet mühleti açık olarak belirtilmiştir...

Olaydaki il müftüsünün hali zaten içler acısı -hadi il müftüsü insanlık hali hatırlayamadı ya yanındaki yirmi tane ilçe müftüsüne ne demeli....

Arkadaşlar ben derimki çok çalışmamız lazım çok....

Tüm forumdaşlarıma saygılarımla.....

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Selam Malcomx

  Müftü denilen bu zırtoların böyle meseleleri bilmemesi gayet doğal.Çünkü bu adamların Kurana inanmak ve inandırmak diye bir dertleri yok.Bütün dertleri sürü kabul ettikleri insanları asla atalar dininden ayırmamak ve bütün mesailerini atalar dininin canlı tutulması için harcamak,bu dine aykırı şeyler söyleyenler,isterse Kurana göre söylesinler,hemen aforoz etmek.

      Kuran İslamının en büyük düşmanı toptan bu diyanet kadrosu olup bundan dolayı derimki,bu d(h)iyanet kadrosunun lağvedilip tamamen çöplüğe atılması için uğraşmak Kuran müslümanı olmanın temel görevlerinden biridir desem acaba büyük lafmı etmiş olurum?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam malcolm_x ,

güzel tespitlerin ve gösterdiğin kanıt, dediğin gibi gerçekten ne kadar çok gayret göstermemiz gerektiğini açıkça ifade ediyor. Kur'an ın mehcur bırakıldığı gerçeğinin yavaş da olsa , gösterilen/gösterilecek çabalar sonucunda değişeceğine inanıyorum.

selam ve saygılarımla

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Başlık, mesajlar gayet iyi ilerlemiş. Okurken dinledim. Yorulmadım. Anlatmak istediklerinizi güzel ifade etmişsiniz.

Ne yapabiliriz?

             Temel konuları ıskalamamalıyız. Bu konu başlığında olduğu gibi, peygamberin konumuyla ilgili, Allah'a iftira ile ilgili, hüküm koymak, haram belirmek gibi insanı şirke götüren unsurları, Kuran ayetleriyle apaçık, net ve sade bir dille(bu önemli) foruma asmalıyız. Çünkü uzun zamandır Kuranı okurum ancak yukarıda yazdığınız ve açıkladığınız ayeti farketmemiştim. Bu konular çerçevesindeki yazılan her ayet forumdaki her türlü düşüncedeki kişilere fayda sağlar..

             Herkes ulaşabildiği kadar kişiye adım adım anlatmalı. Günlük yaşamımızda Allah'a iftira edilen ortamlardan ya ayrılmalı ya da müdahale edilmeli, ayet söylenerek..

             Sadece Allah'a inanan, Kuranı temel kaynak alan kişilere sahip çıkılmalı; iletişim kesilmemeli, birbirlerine yardımcı ve destek olunmalı..

Şimdilik aklıma gelenler bunlar..

Selam, saygı ve sevgiler

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam abdullah63 , selam ABCDF,

sevgili abdullah' ın samimiyeti satır aralarından sızıyor, hissediliyor.gelde hissiyatına katılma .ancak, amacımız bağcıyı dövmek olmadığına göre , mümkünse biraz daha yumuşak bir lisan , Kur'an i mesajların ; yüreklerde daha çok etki bırakmasını sağlayabilir kardeşim.

sevgili ABCDF 'nin Peygamber/elçinin konumuyla ilgili, hüküm koymak, haram belirlemek gibi insanı şirke götüren unsurların ilgili Ayetlerle birlikte , net bir şekilde foruma asılması şeklindeki isteğine / talebine kesinlikle katılıyorum, çok güzel bir düşünce,kutlarım kardeşim. 

selam ve saygılarımla

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Hasan Oktem ile birlikde  cok guzel noktalari vurgulamissiniz. Umulurki akil ederlede Atalarinin dinini birakip Allahin kitabina  iman ederler.  Mezheplerile hiristiyanlastirdiklari Hirislami birakip, Kurana dayali islama iman etmek ne den bu kadar zor.

Hiristiyanlar pazalarin dediklerini din haline getirmediler mi ? Allah muslumanlari onlarin yaptiklari konusunda uyarmadi mi ? Yoksa o ayetleri goremiyorlar mi ? Neden Hiristiyan papazlarin  yerine islami  mezhep imamlari koyup Allahinn ayetlerini ortmeye calisiyorlar.

Sorular sorular sonu gelmiyor ki .......

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selamün Aleyküm!Dostlar!

Kur'an'da isim ve fiil olarak ikiyüz civarında kullanılan "hüsn" kökünden kullanılan kelimeler vardır.Ki bunlar:

Güzellik ve güzel: Hüsn

Güzel iş ve düşünce:Hasen, hasene

Daha güzel , güzele verilen karşılık: hüsna

En güzel:Ahsen

Güzel düşünüp, güzel davranan: Muhsin

Güzel düşünüp, güzel davranmak: İhsan.

Bunlarla donatmalıyız kendimizi diye düşünüyorum.

Hasan Öktem yazdı:

"...amacımız bağcıyı dövmek olmadığına göre , mümkünse biraz daha yumuşak bir lisan , Kur'an i mesajların ; yüreklerde daha çok etki bırakmasını sağlayabilir kardeşim."

İnananları Kur'an ile tanıştırmadaki birincil önceliğin, Hasan Öktem Kardeşimin belirttiği "yumuşak dil" olduğuna inanıyorum.

Hep gözardı edilen bir sorun var. Dünyada yaşayan tüm inançlı kardeşlerimiz, "saltanatlarını pekiştirmek ve devam ettirmek isteyen yönetimlerce" İnançlarının ana kaynağından sürekli olarak uzak tutulmuşlardır. Bu kaynakla arasına aşılması güç engeller konulmuştur.

Zamanla araya konulan "engeller" inançların olmazsa olmazlarından olmuştur. Olmazsa olmazlara dokunulduğunda da bütün inanç sisteminin yıkılacağından korkan kardeşlerimiz buna daha bir sıkı sarılır olmuşlar, hele bu engellere dokunan tevhid erleri uygun bir dil de kullanmamışsa daha daha bir sıkı sarılır olmuşlardır engellere.

Değerli Kardeşlerim!

İnsanlar, neyin söylendiğinden çok nasıl söylenildiğine bakarlar.

Yazımın başında bu nedenle ve özellikle dikkat çekmesi için verdim bu Kur'ansal kavramları.

Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ın isim sıfatlarından biri de "Muhsin"'dir.

Allah "Muhsin" olduğu için her yarattığını güzel yaratmıştır.İnsanı da en güzel bir biçimde yaratmıştır.

Secde7:" O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır."

Mümin 64:"Sizin için yeri durak, göğü bina eden, size şekil verip de, şeklinizi güzel yapan, sizi temiz şeylerle rızıklandıran Allah'tır. İşte Rabbiniz olan Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!"

Tegabün 3:"Gökleri ve yeri gerektiği gibi yaratmıştır. Size şekil vermiş ve şeklinizi güzel yapmıştır. Dönüş O'nadır."

Haşr 24:"O, vareden, güzel yaratan, yarattıklarına şekil veren, en güzel adlar kendisinin olan Allah'tır. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim'dir."

Tin 4:" Biz insanı en güzel şekilde yarattık,"

İnsandan hep ihsan üzere olması istenmiştir.

Rahman 60:" İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?"

Yüce Allah Tevbe 91'de:

"Güçsüzlere, hastalara ve sarfedecek bir şeyi bulunmayanlara, Allah ve Peygamberine bağlı kaldıkları müddetçe sorumluluk yoktur. İyi davrananlara sorumluluk olmaz. Allah bağışlayandır, merhamet edendir." diyerek "

muhsinlerin" durumunu belirtmiştir.

Muhsin üzere olunduğunda, güzellik ortaya konulduğunda :

Yunus 26:" İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar."

En'am 160:" Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir; ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz."

Neml 89:" Kim bir iyilik getirirse, ona daha iyisi verilir. Onlar o günün korkusundan güvendedirler."

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Muhterem kardeşim..

Elbette ki Rasulullah s.a.s sadece ve sadece Allah'a çağırıyor bizleri.Bunun bilincinde olmak ilk şarttır öncelikle.

Lakin sünnet ve sahih hadisler zaten Kur'an-ı açıklamaktır.Tabi bilinçli bir müslüman Kuran'a ters düşen uydurma hadisleri ayırmayı bilmelidir.Peygamber efendimizin sahihliği kesin olan hadisleri ve yaşayışı da elbette bize örnek olması bakımından,onun gibi yaşayabilmek bakımından önemlidir.

Mesela Bakara süresi 190. ayette:

"Size karşı savaş açanlara,Allah yolunda olarak savaşın.Sakın aşırı gitmeyin.Çünkü Allah aşırıları (haddi aşanları)sevmez.."buyruluyor.

Rasulullah s.a.s. bir hadis-i şerifinde bu aşırılığı şöyle tarif ediyor:

Harpte çocuklara,kadınlara,yaşlılara,bağlara,bahçelere,mabed yerlerine saldırılmamasını,kısacası harbi olmayanlara ilişilmemesini emrediyor.

Örnek verdiğimiz bu hadiste Rasulullah s.a.s yukardaki ayette bahsi geçen aşırılığın tarifini açıklamıştır.

Ahzap süresi 21. ayette:

"Andolsun ki Rasulullah'ta sizin için,Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için(yaşantısından takip edecekleri) en mükemmel bir örnek vardır."buyruluyor.

Allah c.c. Kitabında namaz kılın diyor,fakat nasıl kılınacağını Rasulullah s.a.s'den öğreniyoruz.Sahih rivayetler yoluyla namazı nasıl kılacağımızı,zekatın nisbini,haccın yapılışını,bu gibi konuları Rasulullah'tan öğrenmeyeceğiz de kimden öğreneceğiz?Elbette Cebrail a.s.'ın Allah c.c.'dan aldığı bilgileri Rasulullah s.a.s'e öğretmesi ve Rasulullah s.a.v.'nin de bizlere öğretmesidir bunlar.

Rasulullah s.a.v.'nin güzel örneklerle dolu hayatını ve yaşayışını da sahih rivayetlerden araştırıp öğrenip hayatımıza bu örnekleri taşımamız gereklidir.Nitekim yukardaki ayette bize önerilen onun hayatındaki güzel örneklerdir.

Bir başka ayet Ali İmran 31'de:

"(Rasulüm) de ki:Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki,Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."buyruluyor.

Bir başka ayet Ahzap 36'da:

"Allah ve Rasulü bir işe hüküm verdiği zaman,mü'min bir erkekle,mü'min bir kadın için kendi işlerinden dolayı Allah'ın ve Peygamberinin hükmüne aykırı olanı seçme hakkı yoktur.Kim Allah'a ve Rasulüne isyan ederse muhakkak ki açık bir delalet içinde olur."

Ayetlerden de anlaşılacağı üzere Muhakkak ki Rasulullah s.a.v'in yaşantısı,sözleri,öğretileri biz müslümanlar için dikkatle üzerinde durulması gereken konulardır.Bize bunu Kuran'ı Kerim emrediyor.

Bahsettiğiniz cinlerin imanı konusunda ise;evet cinler ilk olarak Yüce Kuran-ı Azimüşşan'ı dinleyip öyle iman ettiler.Nihayetinde bize bildirilenden başkasını bilmiyoruz onlar hakkında.Nitekim Hz.Ömer r.a.'nın iman edişi de Kuran'ı Kerim'den bir süre dinlemesiyle olmuştu.İman vesilesi Kur'an idi.Ancak daha sonra Rasulullah s.a.v.'in güzel hayatından örnekler aldı.Onunla birlikte diğer sahabiler de hayatlarının her hususunda Kur'an'a ve Rasulullah s.a.v.'e danıştılar.Bizim de yolumuz bu olmalıdır.Tabi ki bu güne kadar bir çok yalancı,fitneci kimseler yüzünden uydurma hadisler ortaya atılmış olabilir.Onlar hakkındaki hükmü Allah c.c. elbette verecektir.Lakin biz müslümanlar bu uydurma hadisler,yalancılar yüzünden hadisleri toptan çıkarıp atamayız hayatımızdan.Rabbimizin emri Rasulullah s.a.s'e uymaksa,onun hayatından güzel örnekler alıp onun gibi yaşamaya çalışmaksa kesinlikle yapmak zorundayız.Bize düşen Kur'an'a ters düşen hadisleri ayırmayı öğrenmektir,Rasulullah s.a.v.'nin hayatı,öğretileri konusundaki rivayetleri de güvenilir derecede olanları hayatımıza geçirmektir.

selametle...

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Değerli Kardeşim,

Ahzap 21: Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah'ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.

Aynen söylemiş olduğunuz gibi, ayetin söylemiş olduğu gibi, Allahın resulünde bizim için güzel örnek vardır.

Burada asıl vurgu yapmak istediğim "örnek" kelimesi. Örnek kelimesini bir bütünün özelliklerine sahip olan parçası olarak tarif edebiliriz. Örneğin İyi davranış'a örnek vermek gerekirse bunun altında yüzlerce örnek vermek mümkün. Ama örnek hiçbir zaman bütünün kendisi değildir. Yani bütüne aykırı olmamak şartıyla, temel niteliği ile bütün ile çelişmeyecek, her türlü örnek verilebilir.

Elbette Kuran'a aykırı olmamak şartıyla, hadislerden (gerçekten Resul tarafından söylenmiş olsun ya da olmasın) istediğinizi kendinize örnek alabilirsiniz. Ancak hatalı olan tavır bunları mutlaklaştırmak ve "din budur, başkası haramdır, dinden çıkmaktır vb" şeklinde dine sınırlamalar koymak, Allahın sınırlarını değiştirmektir. Hadislerde yazmasa da Kuran'a uygun olarak farklı yorumlar getirmek her zaman mümkündür. Bunlarda Kuranın izin vermiş olduğu sınırlardaki diğer örnekler olacaktır.

Maalesef hadis ve sünneti dinin temelleri arasına sokan zihniyet, kısıtlı örneklerle yetinmekte, sonuçta bu zihniyeti benimseyen insanların bir kısmı, tabiri caiz ise bir "üniforma" giymiş gibi durmaktalar, bilinçli veya bilinçaltından gelen bir davranış biçimiyle, kendilerine benzemeyenleri dini açıdan tutarsız, yetersiz ve hatta dinsiz olarak nitelendirmekte ve açık veya gizli tavır almakta ve hatta kendi anlayışlarını karşı tarafa dayatmaya kadar gidebilmektedirler.

Bugün, Resule uymanın anlamı Kuran'a uymaktır. Birinci elden Resul'den bilgi alma şansımız yok. Var olan kaynakların doğruluğuda çoğunlukla şüpheli. Resul'ün Kuran dışında birşey öğretmediği, uygulamadığı düşünülürse aynı yoldan giderek doğruya ulaşabiliriz.

Selam ile