وَأَقِمِ الصَّلَاةَ
طَرَفَيِ النَّهَارِ
وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ
إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى
لِلذَّاكِرِينَ
11/114.
Gündüzün her
iki tarafında
ve
gecenin zülefinde
namaz
kıl! Muhakkak ki, Hasenat/Güzellikler seyyiâtı/kötülükleri
giderir. Bu bir öğüttür/ hatırlatmadır, öğüt/hatırlatma
isteyenlere
Zülefa: (
زُلَفَا
) Kökü => (جنب
= جانب وجه= جبهة = ناحية طرف = ضلع
= (
زلف) Yaklaşmak/ilerlemek/cenab...
Seyyiât (
سيءات
) Kökü => (
سيء
) = رديء
. فاسد . كري
Kötülük/fenalık/ahlaksızlık...
Hasenat: (
حَسَنَات ) Kökü =>(حسن
)S
جيد = خصب = وسيم ، جذاب =
ملائم = صالح = سليم = مفيد
Güzel/iyi/selim/müfid /salih...
Öncelikle yukarıdaki grafiği iyice
inceleyiniz. Yaz ve Kış mevsimlerinde gece ve gündüzün
uzunlukları değişmekte ve güneşin tam tepe noktasındaki
saatte ise farklılık gösterebilmektedir. Fakat biz ortalama
üzerinden anlatmaya çalışacağız. Yukarıdaki grafikte de
gördüğünüz gibi saat tam 12:00 da güneş tam tepe noktadadır.
Yani günün TAM ORTASI ve
Öğleden önce ile
Öğleden sonrasını
ayıran sınırdır. Yani günün iki tarafı (Taraf-en Nehar) için
ayraçtır.
Böylece
yukarıdaki Hud Suresi 114. ayette geçen
Gündüzün her
iki tarafında....
kılınması
gereken namazı anlamış olduk. Bunlara sabah ve öğle namazı
diyebiliriz. Fakat
sabah namazı;
gecenin bitmeye yüz tuttuğu ve günün aydınlanmaya doğru
gideceği vakitten, tâ öğle dikmesi dediğimiz ayraca
girmesine yaklaşılıncaya kadar olan zaman diliminde
kılınabilir. Lakin güneş doğmadan önceki (fecr) sabah
vaktinde kılınan namaz ile gün(eş) doğduktan, öğle ayracına
kadar olan vakitte kılınan sabah namazı arasında kıymet/derece
farkı vardır. Şöyle ki:
أَقِمِ الصَّلَاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ
إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْءَانَ الْفَجْرِ
إِنَّ قُرْءَانَ الْفَجْرِ كَانَ
مَشْهُودًا
17/78
Gündüzün güneş
dönüp/kayıp, gecenin karanlığı bastırıncaya kadar(ki zamanda)
namaz kıl; ve de fecrde (namaz içinde okunan) Kur'anı da...
Muhakkak ki;
fecr/sabah
(namazı içinde) okunan Kur'an şahitlidir.
Yine
yukarıdaki ayette, GÜNDÜZÜN dönüp/kayıp (tepe dikmesinden
batıya/batmaya) gecenin karanlığı bastırıncaya kadarki olan
vakit günün ikinci kısmı olan vakittir. Gün battıktan ve
karanlık çöktükten sonra artık ikinci kısım bitmiş ve 3. son
namaz vakti girmiştir ki; bu da bizlerin oruçlu iken iftar
açmamız gereken vakittir aynı zamanda. Peki akşam salasını
iqame süresi nedir? Yani güneşin batmasından ve karanlığın
bastırmasından hemen sonra başlayıp, hangi vakte kadar Akşam
salasını iqame edebiliriz?
وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَكَ عَسَى أَنْ
يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
17/79
Gecenin
bir bölümünde de sana mahsus teheccüd için uykudan kalk.
Umulur ki, Rabb'in seni Makam-en Mahmud (Övülen Makam)'a
ulaştırır.
Bizim
Kur'an dan akşam namazı için anladığımız şudur: Güneşin
batmasıyla giren karanlık bölümde, şayet zaruret yok ise
akşam namazı geciktirilmeksizin kılınmalı. Çünkü Kur'ana
göre; efendimiz Hz Muhammed (S.A.V)'in uygulamasına
baktığımızda, akşamı geciktirmeksizin kıldığı anlaşılıyor.
Bu sebeple biz diyoruz ki; zorunlu haller haricinde akşam
namazı saat: 24:00 dan sonrasına bırakılmamalıdır. Elbette;
rahatsızlık, misafirlik, su kesintisi...vs gibi zaruretler
halinde saat: 24:00 sonra da kılınabilir. Çünkü normalde, "Gecenin
yarısından sonra kılınmaz" diye bir sınırlama yok.
Az önce
dedik ki; Hz Muhammed (S.A.V)' de akşam namazını gece
yarısından sonrasına bırakmamıştır. 17/79. Ayet bizim için
delildir. Şöyle ki: "Gecenin
bir bölümünde de sana mahsus teheccüd için uykudan kalk..."
Gece
sadece kendine mahsus teheccüd için kalkacağına göre, vakti
girdiği halde akşam namazını kılmadan yatmış olamaz. Esasen
ayet üzerinde ibretle tefekkür edildiğinde görülecek ki; Hz
Muhammed efendimiz bir gün dahi bizler gibi gönül
rahatlığıyla yatmamıştır. Düşünün bir, akşam namazı
kılınıyor, yemek yeniyor, ashabdan giden gelen oluyor ve az
çok ailesine vakit ayırdıktan sonra yatıyor. Sonra gecenin
bir vaktinde teheccüd için kalkmak zorunda... (Tabii biz
zorunda kelimesini lafın gelişi söylüyoruz....Bu muhabbet
ile yapılıyordu.) Teheccüd görevini yerine getirdikten sonra,
büyük ihtimalle tekrar yatmamıştır. Çünkü sabah namazı vakti
ya girmiştir, ya da yaklaşmıştır. Aradaki kısa zaman dilimi
yatmaya değmez.
Gündüz ise
gelen-giden yoğun misafirler (33/53) ve ayrıca Elçilik
görevi hasebiyle, gündüzün bir bölümünde şekerleme diye
tarif ettiğimiz kısa süreli uykunun da fırsat yönünden
mümkün olmadığını düşünüyorum. Buradan da anlaşılıyor ki; Hz
Muhammed (S.A.V) efendimiz akşamdan sonra ile.......teheccüde
kalkma vakti arasındaki kısa zaman diliminde ne uyudu ise
onun ile yetindi.
Özet ile;
herhangi bir kısıtlama olmamasına rağmen, akşam namazını,
güneş batıp karanlık çöktüğünde geciktirmeksizin kılmak en
uygun olanıdır