Allah’ın dini, Kuran’ın indirilmesinin bitişiyle Peygamberimiz hayattayken
tamamlanmıştır: Rabbinin kelimeleri doğruluk ve adaletle tamamlamıştır. (6
Enam [Davar] Suresi 115) Kuran dinin bütün ayrıntılarını kapsamaktadır: Bu
kitabı sana her şeyin açıklayıcısı, doğru yola iletici, rahmet ve
Müslümanlara bir müjde olarak indirdik. (16 Nahl [Arı] Suresi 85) Kuran,
inananlara mükemmel bir şekilde rehberlik eder, inananların dini kaynak
olarak Kuran dışında bir kitaba ihtiyaçları yoktur:
Kendilerine okunan bu
Kitap’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz bunda inanan bir
toplum için bir rahmet ve bir hatırlatma vardır.
29 Ankebut [Dişi Örümcek]
Suresi 51
Kuran’ın okunması, anlaşılması, üzerinde
düşünülmesi Kuran’ın bir emridir:
Neden Kuran’ın anlamını iyice düşünmüyorlar? Yoksa kalpleri mi kilitli?
47
Muhammed Suresi 24
Bu ise ancak Kuran’ı herkesin anladığı dilde
okumasıyla mümkündür. Kuran’ı anlamayan kimse Kuran’dan öğüt alamaz,
Kuran’ın hatırlatıcı özelliğinden yararlanamaz, Kuran’daki bilgileri,
hükümleri öğrenemez ve Kuran’ın Kuran’ı düşünme emrini yerine getiremez.
Bunları göz önünde bulundurarak Kuran ayetlerinin çevirisinde iki noktaya
çok titiz davranmaya çalıştık.
1-
Kuran ayetlerini tercüme ederken
hiçbir yorum katmamaya, Kuran’ın orijinal anlamını aktarmaya her şeyden
daha çok dikkat ettik. Kuran’ın emirlerinin yerine gelmesi ve Kuran’ın
doğru anlaşılması için bu olmazsa olmaz şarttır.
2-
Kuran ayetlerini en anlaşılır konuşma
diliyle tercüme etmeye çalıştık. Böylece Kuran’da geçen Arapça kavramları
bilmeyenler, yeni Kuran okumaya başlayanlar, ilkokul,lise yıllarındaki
genç nesil de Kuran’ı anlayacaktır. Bunu yaparken anlaşılmaz Osmanlıca ve
Arapça’dan da, kullanılmayan öz Türkçe kelimelerden de kaçındık. Çünkü
bizim hedefimiz çeviride belli bir dil politikasını izlemek değildi; en
anlaşılır şekilde Kuran ayetlerini tercüme etmekti. Örneğin Arapça kökenli
“akıl” kelimesi de, öz Türkçe “us” kelimesi de aynı anlamı ifade etmek
için kullanılırken, biz daha yaygın kullanıldığını gözlemlediğimiz “akıl”
kelimesini seçtik. Fakat bazı çevirmenlerin Arapça’sını aynen bıraktıkları
“zikr” kelimesini “hatırlatma”, “gafur” kelimesini “affedici”, “hidayet”
kelimesini “doğruya iletme” olarak çevirdik.
Kuran bize kendisini Doğruya İletici
(Hidayet), Öğüt (Meviza), Hatırlatıcı (Zikr), Ayırıcı (Furkan), Işık (Nur)
olarak tanıtmaktadır. Kuran’ın bu sıfatlarının ifade ettiği anlama uygun
olarak, Kuran’ı orijinaline sadık kalarak ve en anlaşılır şekilde tercüme
etmek olmazsa olmaz şarttır. Bazıları Kuran’ın tercümesinden ve namaz, dua
gibi ibadetlerde bu tercümelerin kullanılmasından rahatsızlardır. Kuran’ın
tercümesine karşı yüzlerce yıl savaşan, beş yüz yıllık Osmanlı tarihinde
halka Kuran’ın tercümesini okutmayan, insanları “din adamı” etiketiyle
sunulan bazı şahıslara mahkum etmeye çalışan bu zihniyet hala
faaliyettedir. Bu zihniyet Kuran’ın tercümesini engellemekten ümidini
kesmiştir. Fakat Kuran’ın tercümelerine uydurma yorumlar sokmak ve
Kuran’ın tercümesinin namazlarda, dualarda kullanılmasını engellemek için
çabalar sürmektedir.
Namaz Allah’ı hatırlamak amacını güden bir
ibadettir. Kuran’da bu şöyle anlatılır:
Bana kulluk et ve beni
hatırlamak için namaz kıl.
20
Taha Suresi 14
Allah’ı nasıl anacağımız en güzel şekilde
Kuran’da açıklandığı için elbette namazda Kuran okumak çok güzeldir, fakat
Allah’ın “namazda Kuran okuyun” diye bile emri yokken, illaki “Namazda
sadece Arapça Kuran okunabilir.” diye ısrar hiçbir mantığa sığmaz. Allah
bütün dilleri bilir. Kişi isteğini, derdini ancak anladığı dilde ifade
edebilir, anladığı dilde ne dediğini bilerek Allah’ı yüceltebilir., tövbe
edebilir. Bu yüzden kişilerin ana dilde ibadet etmesi; bizce sadece bir
izin, bir ruhsat değil ,aynı zamanda Allah’ın emirlerinin ve isteklerinin
yerine daha iyi bir şekilde gelmesi için şarttır.
Gerek namazın içinde, gerek namazın dışında dua çok önemli bir ibadettir:
De
ki “Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?”
25
Furkan [Ayırıcı] Suresi 77
Dua eden kul Allah’ın kendisine çok yakın
olduğunu bilir ve isteği ,derdi, sorunu için Allah’a yönelir:
Kullarım, Beni sana soracak olurlarsa, gerçektende Ben pek yakınım. Bana
dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlarda bana
cevap versinler ve Bana inansınlar ki doğruya erişsinler.
2
Bakara [Sığır] Suresi 186
Birçok kişinin gerek namazda, gerek namaz
dışında Allah’a dua etmek için, Kuran’daki duaları öğrenmek istediklerine
tanık olduk. Bu yüzden Kuran’da geçen duaları ve namazın içinde veya
namazın dışında Allah’ı yüceltmek için kullanabileceğimiz ayetlerin bir
kısmını bu ufak kitapçığın ilk bölümünde topladık. Hedefimiz bu kitapçığı
bir çok kişinin cebinde taşıması; gerek namaz kılarken, gerek başka bir
durumda içindeki ayetleri kitapçığı açıp okuyabilmeleridir. Böylece bu
kitapçığın; rehberimiz, rahmet, müjde olan Kuran’la iç içe olmamıza ufakta
olsa bir katkısının olmasıdır.
Kitabımızın ikinci bölümünde Kuran’dan on
sure tercüme ettik. Ufak bir cep kitapçığı tasarladığımız için hacmimiz
ancak buna imkan tanıyordu.
Kitabımızın üçüncü bölümünde ise çok sık
okunan “Yasin” süresini tercüme ettik ki bu muhteşem surenin Türkçe’sini
de herkes öğrenebilsin.Özellikle bu surenin 70. ayetini çok dikkatli
okuyun:
Diri olanları uyarması ve inkarcıların üzerine sözün gerçekleşmesi
içindir.
36
Yasin Suresi 70
Kuran’ın diriler için olduğunu söyleyen bu
surenin diriler tarafından anlaşılmaya çalışılması yerine ,ölülere hediye
için kullanılması ne kadar da ilginçtir!
Kitabımızın dördüncü bölümünde Allah
hakkında, Kuran hakkında ve inananların özellikleri hakkında bazı ayetleri
seçip okuyucuya Kuran bilgisi vermeye çalıştık.
Kitabımızın beşinci bölümünde ise
“Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize”
kitabında ve "www.mucizeler.com"
internet sitesinde ayrıntılı şekilde işlediğimiz, Kuran’ın bilimsel mucizelerini
oluşturan ayetlerin, bir kısmını aktardık. Bu konuyla ilgilenenlere
ayrıntılı bilgi için
“Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize”
kitabımızı mutlaka öneriyoruz. Kuran bir yandan öğüt verip, rehberlik
ederken,bir yandan da Allah’ın gönderdiği kitap olduğunu ve iddiasının
doğruluğunu kendi içindeki mucizeleri ile (kendi kendisiyle) ispat
etmektedir:
De ki
“Eğer bütün insanlar ve cinler bu Kuran’ın bir benzerini oluşturmak için
toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile, onun bir
benzerini meydana getiremezler.”
17 İsra
[Gece Yürüyüşü] Suresi 88