İSKENDER EVRENESOĞLU
 
RASUL MÜ SAHTEKAR MI?

 

Nebi – Rasul (II)

Nebi-Rasul Kavramı (1)

Kur'an-in belirledigi kriterlere göre:

1. Her Rasul yalnizca tek olan Allah'a kulluk etmekle emrolunmus, kavmine getirdigi ilk temel iletide budur.
2. Hic bir Rasul ne kendisi icin birsey iddia etmistir nede bir ücret talep etmistir.
3. Hic bir Allah'in Rasul'ü, kendisine Allah'dan beyyine verilmeksizin gönderilmemistir! Her Rasul istisnasiz beyyineler ile gelmistir.

NebiRasul veya Rasul seklinde diledigimiz kadar ayrim yapalim, Adam ben Allah'in Rasulüyüm diyorsa is bitti, bu kriterlere göre egrisi dogrusu muhakkak ortaya cikar.

Beyyineler Allah'in her türlü Ayetleridir. Allah her Rasulü'ne acik secik deliller vermistir, hic bir Rasul dayanaksiz bir topluma gitmemistir.

Beyyineler herkesce esit sekilde acik secik görüp algilanmasi zorunludur.

Herkesce esitce algilanmayan beyyineler, beyyine olamaz! Beyyineler sirf laf ile olmaz. Yok efendim, sancagim kilicim var, basimda mühür var ama sadece inananlar görebilir gibi safsatalara kanmayalim. Kur'an a bakarsaniz, Rasuller'in görev aldigi toplumlari, Rasullere inandiklari icin mi beyyinelere tanik oluyorlardi? Ne alaka?

Ayrica Beyyine kavramini yalnizca mucizevi olaylar ile dondurmak yanlis olur.
Allah'in indirdigi kutsal sayfalar, Kitaplar'da birer Beyyinedir. Kur'an-in 98. Suresinin adi da BEYYINE'dir.

Beyyine kavramini sirf mucizevi olaylara baglayip, ve bu mantigin dogal cikarimi olarak bazi Rasullerin Allah'dan Ayetler almadigini düsünmek, büyük bir yanlistir.
Bunun altini bastan cizelim!

 

Her Rasul, Allah'in vahyini teblig etmekle yükümlüdür


5. Maide - 67. Ayet:
Y[a] ayyuh[a] a(l)rrasoolu balligh m[a] onzila ilayka min rabbika wa-in lam tafAAal fam[a] ballaghta ris[a]latahu wa(A)ll[a]hu yaAA[s]imuka mina a(l)nn[a]si inna All[a]ha l[a] yahdee alqawma alk[a]fireen(a)


Meal: Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kâfir olan bir topluluğu hidayete eriştirmez.
Not: Risalet, Elcilik görevidir. Risaleti duyurmamak, Elcilik görevini yerine getirmemek olur.

5. Maide - 99. Ayet: M[a] AAal[a] a(l)rrasooli ill[a] albal[a]ghu wa(A)ll[a]hu yaAAlamu m[a] tubdoona wam[a] taktumoon(a)

Meal: Rasul'e düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.


Peki bu hususta Nebi ve Rasul arasinda bir fark varmidir?

YOK!



42. Sura - 48. Ayet: Fa-in aAAra[d]oo fam[a] arsaln[a]ka AAalayhim [h]afee{th}an in AAalayka ill[a] albal[a]ghu wa-inn[a] i[tha] a[th]aqn[a] al-ins[a]na minn[a] ra[h]matan fari[h]a bih[a] wa-in tu[s]ibhum sayyi-atun bim[a] qaddamat aydeehim fa-inna al-ins[a]na kafoor(un)

Meal: Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir.

36. Yasin - 17. Ayet: Wam[a] AAalayn[a] ill[a] albal[a]ghu almubeen(u)
Meal:
"Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."


Sura Suresinde konu dogrudan son Nebi olan Hz. Muhammed'dir
selam olsun
Yasin Suresinde söz alan Rasuller ise, Kur'an-da Nebi olarak anilmayan Rasuller'dir. Bu da gösteriyor ki, bu hususta Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok. Ayrica bkz: Nebi olarak anilmayan bir diger Rasul
selam olsun Hz. Hûd:"...benimle size gönderileni size bildirdim/teblig ettim(Ablaghtukum)..."(11.Hud-57) ve ayrica her ümmete teblig yapan bir Rasul gönderildigi Nahl Suresi 36. Ayet'te yaziyor.



 

Her Rasul bir müjdeci ve uyaricidir



2. Bakara - 213. Ayet: K[a]na a(l)nn[a]su ommatan w[ah]idatan fabaAAatha All[a]hu a(l)nnabiyyeena mubashshireena wamun[th]ireena waanzala maAAahumu alkit[a]ba bi(a)l[h]aqqi liya[h]kuma bayna a(l)nn[a]si feem[a] ikhtalafoo feehi wam[a] ikhtalafa feehi ill[a] alla[th]eena ootoohu min baAAdi m[a] j[a]at-humu albayyin[a]tu baghyan baynahum fahad[a] All[a]hu alla[th]eena [a]manoo lim[a] ikhtalafoo feehi mina al[h]aqqi bi-i[th]nihi wa(A)ll[a]hu yahdee man yash[a]o il[a] [s]ir[at]in mustaqeem(in)

Meal: İnsanlar bir tek ümmetti. Allah Nebileri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir.


Dikkat edelim!, üsteki Ayette "Rasuller" demiyor Allah, "Nebiler"'den söz ediyor!
Peki yalnizca Nebiler'mi müjdeci ve uyaricidirlar?

Hayir!, Rasuller'de müjdeci ve uyaricidir:


18. Kehf - 56. Ayet: Wam[a] nursilu almursaleena ill[a] mubashshireena wamun[th]ireena wayuj[a]dilu alla[th]eena kafaroo bi(a)lb[at]ili liyud[h]i[d]oo bihi al[h]aqqa wa(i)ttakha[th]oo [a]y[a]tee wam[a] on[th]iroo huzuw[a](n)

Meal: Biz, Rasulleri sadece müjdeci ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler.

2:113'de Allah Rasuller'den söz etmiyor, 18:56'da da Nebiler'den söz etmiyor.

Görüyoruz ki, bu acidan da Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok.


Iskender Evrenesoglu ne diyor du? Veli-Rasuller arasinda fetret olmaz diyordu, Veli-Rasuller böylelikle Nebilerin gelmedigi dönemlerde de gelmisler, Insanlari uyarmislar. Mis.

Yalan söylüyor, Kur'an-dan isine geldigi gibi Ayetleri secip kendi iddiasina dayanak olarak kullanan bu sapik adam, insanlarin gözünün icine baka baka yalan söylüyor.



 

Rasuller arasi fetret vardir!



Iskender'in iddiasi:

- Her topluma, her irka kendi dilinde bir Rasul gönderilmistir; ki aralarinda fetret olmaz, Nebilerin gelmedigi dönemlerde, yani Nebilerin fetret döneminde Rasuller her zaman gelmistir

Diyor. Bakiniz simdi Iskender Efendinin bu iddiasini nasil cürütüyoruz. Önce son Peygamberimiz
selam olsun Hz. Muhammed'le ilgili:

34. Sebe - 28. Ayet: Wam[a] arsaln[a]ka ill[a] k[a]ffatan li(l)nn[a]si basheeran wana[th]eeran wal[a]kinna akthara a(l)nn[a]si l[a] yaAAlamoon(a)

Meal: Biz seni insanlara yalnizca müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik! Ama insanların çokları bilmiyorlar.

Insanlar'dan kasit kac insan veya hangi toplumlar dir?

Hic böyle cahilce bir soru olabilir mi? Peygamberimiz son Nebi olduguna göre, Insanlar'dan kasit, Kur'an la yüzlesen yer yüzünde ki bütün gelmis ve gelecek olan Insanlar'dir.

Tekrar Iskender'in yukarida ki iddiasina bakin ve simdi nakledecegimiz Ayetleri degerlendirin:

34. Sebe - 43 ve 44. Ayet: Wa-i[tha] tutl[a] AAalayhim [a]y[a]tun[a] bayyin[a]tin q[a]loo m[a] h[atha] ill[a] rajulun yureedu an ya[s]uddakum AAamm[a] k[a]na yaAAbudu [a]b[a]okum waq[a]loo m[a] h[atha] ill[a] ifkun muftaran waq[a]la alla[th]eena kafaroo lil[h]aqqi lamm[a] j[a]ahum in h[atha] ill[a] si[h]run mubeen(un)
Wam[a] [a]tayn[a]hum min
kutubin yadrusoonah[a] wam[a] arsaln[a] ilayhim qablaka min na[th]eer(in)

Meal: Karşılarında açık deliller halinde âyetlerimiz okunduğu zaman o zalimler: «Bu, başka değil, sırf sizi atalarınızın taptığı tanrılardan men etmek isteyen bir adam.» dediler. Ve: «Bu (Kur'ân), başka bir şey değil, sırf uydurulmuş bir iftira» dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldiği zaman: «Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.» dediler. Oysaki biz onlara, araştırıp ders alacakları kitaplar vermemiştik; daha önce kendilerine bir uyarıcı da görevlendirmemiştik/göndermemiştik.


A aaa, bakin gördünüz mü? Peygamber efendimizden önce kendilerine bir Uyarici gelmemisti!
NEZIR, uyarici demek. Iste Allah söylüyor bunu, hani Veli-Rasul adinda ne idü belirsiz birileri her devirde, her zamanda, her topluma, her irka, kendi konustuklari dilleri ile (bir Veli-Rasul) gelip toplumu dogruya, yani hidayete ulastiriyordu?

Not: Arsalna ifadesini bazen göndermek bazende görevlendirmek olarak tercüme ediyoruz, nitekim esas manasi "Elci olarak görevlendirmek" oldugundan, Elcilendirmek türkcemize uymuyor. Elciyi vazifeli kilmak, elci olarak görevlendirmektir. Zaten biz gönderildi olarak tercüme ettigimizde mantiken daha önce görevlendirilmis oldugunun ön kabulunu gözetmekteyiz!

Hz. Isa'dan sonra geldilerde Allah niye uyarici gelmemisti diyor? Kim dogrusunu söylüyor, Allah'mi yoksa Iskender mi? Hic süphesiz Yüce Allah dogru söyleyendir! Iskender Yalan söylüyor. Selam olsun, Hz. Isa ile Hz. Muhammed arasinda nereden baksak saglam bir besyüz yillik zaman gecmis olsa gerek. Bu besyüz yil icinde Hz. Muhammed'in yasadigi toplumuna hic bir Uyarici ugramadi mi?
 
Bu sorunun cevabi yukarida,  34:44. Ayette, yani HAYIR, gelmedi! Dikkat edelim, Allah, Rasullerin de birer müjdeci ve uyarici olduklarindan söz ediyor! Yalnizca Nebilere özgülenmemis; ve zaten aralarinda bu hususta ayrim yapmanin bir belirtisi, ölcegi bile yok! 34:44'de bakiniz, uyarici gelmemisti o topluma! Ister Nebi olsun ister Nebi olmadigini farzedelim. Kimse gelmemisti.

Daha bitmedi! Bakiniz Allah Maide Suresinde ne diyor:

5. Maide - 19. Ayet: Y[a] ahla alkit[a]bi qad j[a]akum rasoolun[a] yubayyinu lakum AAal[a] fatratin mina a(l)rrusuli an taqooloo m[a] j[a]an[a] min basheerin wal[a] na[th]eerin faqad j[a]akum basheerun wana[th]eerun wa(A)ll[a]hu AAal[a] kulli shay-in qadeer(un)

Meal: Ey ehl-i kitab! Rasuller'in (fetret)arası kesilmiş olduğu bir zamanda size apaçık beyanda bulunur olarak Rasûlümüz geldi. "Bize ne müjdeci nede uyarıcı gelmedi" demeyesiniz. İşte size müjdeci ve uyarıcı geldi. Allah her şeye kadirdir.

Iste ispat ortada, Rasuller arasi fetret devri olabiliyor, olamaz diyen Allah'in sözlerini yalanlamis olur. Dikkat edelim, Nebi denmiyor, Rasuller sözkonusu! Bu Ayet, bir cok Ayet gibi, Iskender Hazretlerinin isine gelmeyecegi icin, Nebirasul olarak yorumlayip Kur'an i kendi sapikligina malzeme ediyor. Birazdan bununla ilgili baska Ayetler'de sunacagiz!

Hz.Isa'dan son Peygamberimize dek hic bir Rasul gelmedi! Üstelik Hz. Isa kendinden sonra Ahmed adinda bir Nebi'in degil, bir Rasul'ün gelecegini Insanlara müjdeledi:

61. Saf - 6. Ayet: Wa-i[th] q[a]la AAees[a] ibnu maryama y[a] banee isr[a]-eela innee rasoolu All[a]hi ilaykum mu[s]addiqan lim[a] bayna yadayya mina a(l)ttawr[a]ti wamubashshiran birasoolin ya/tee min baAAdee ismuhu a[h]madu falamm[a] j[a]ahum bi(a)lbayyin[a]ti q[a]loo h[atha] si[h]run mubeen(un)

Meal: Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın Rasulüyüm. Benden önce Tevrat'ı tasdikleyici ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir Rasul'ü müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler.

Ve son olarak yine bir örnek, 28:46(....Senden önce kendilerine uyarıcı gelmeyen bir toplumu uyarman için, Rabbinden bir rahmet olarak gönderildin; belki düşünürler.)

Her devirde her kasabaya, her beldeye, her irka birer Rasul gönderildigi tutarsizdir. Bu iddia Kur'an la bagdasmaz, Kur'an-in bütünlügü esastir!; iste Ayetler(26:208, 28:59 ve 25:51). Sehirlerin anasi günümüzün tabiriyle Kentlerin merkezleridir. Ankara'ya Rasul geldiginde, diger illere bir Elcinin gelmesi gerekmiyor, bu sadece kaba bir örnektir.  Son Peygamber selam olsun Hz. Muhammed bütün insanliga gelmistir, sadece bir kentin merkezine degil!, bakin 1400 seneden beri bu Haber nasil yayildi ve günümüzde Dünyada Müslümandan, Islam'dan hic haberi olmayan bir Ülke görelim?

Allah Rasuller arasi Fetretten bahsediyor, daha önce hic bir Uyarici gelmemisti diyor, Hz. Isa bir Nebi'i degil toplumuna Ahmed adinda bir Rasul'ü müjdelemis, ama gel gelelim ki Iskender Efendi cok yaman oynuyor.

Iskender Evrenesoglu yalan söylüyor, Kur'an-i, Ayetleri, kendi sapikliginin geregi istismar edip konu ve kavramlari carpitiyor, isine gelmedigi Ayetler oldugunda iki yüzlülük yapiyor. Kur'an da Rasuller zümresinde Veli-Rasul adinda ayri bir zümre yok. Son üc dört Ayeti bir arada ele alsaniz bile Iskenderin acikca yalan söyledigi ortaya cikiyor.

Yazimizin bu bölümünü noktalamadan, önemli bir ayrinti daha var, buna mutlaka deginmeliyiz!

Hz. Mûsa'dan sonra Allah Rasuller gönderdigini, daha sonra Hz. Isa'yi görevlendirdigini söylüyor. Iskender Evrenesogluna göre Hz. Mûsa'dan sonra gönderilen Rasuller birer Peygamber degil, Veli-Rasuller imis. Biz simdi bu iddiayi cürütmekle beraber, Nebi ve Rasul arasinda bir fark olmadigini da birkez daha ortaya koymak isteriz:

2. Bakara - 87. Ayet: Walaqad [a]tayn[a] moos[a] alkit[a]ba waqaffayn[a] min baAAdihi bi(al)rrusuli wa[a]tayn[a] AAees[a] ibna maryama albayyin[a]ti waayyadn[a]hu biroo[h]i alqudusi afakullam[a] j[a]akum rasoolun bim[a] l[a] tahw[a] anfusukumu istakbartum fafareeqan ka[thth]abtum wafareeqan taqtuloon(a)

Meal: And olsun ki, Musa'ya kitap verdik ve ardi sira Rasuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs ile destekledik. Size bir Rasul nefsinizin hoşlanmadığı bir şey getirdikçe, büyüklük taslayarak, bir kısmını yalancı sayıp, bir kısmını öldürür müsünüz?


2. Bakara - 246. Ayet: Alam tara il[a] almala-i min banee isr[a]-eela min baAAdi moos[a] i[th] q[a]loo linabiyyin lahumu ibAAath lan[a] malikan nuq[a]til fee sabeeli All[a]hi q[a]la hal AAasaytum in kutiba AAalaykumu alqit[a]lu all[a] tuq[a]tiloo q[a]loo wam[a] lan[a] all[a] nuq[a]tila fee sabeeli All[a]hi waqad okhrijn[a] min diy[a]rin[a] waabn[a]-in[a] falamm[a] kutiba AAalayhimu alqit[a]lu tawallaw ill[a] qaleelan minhum wa(A)ll[a]hu AAaleemun bi(al){thth}[a]limeen(a)

Meal: Mûsa'dan sonra İsrailoğullarının kodamanlar meclisini görmedin mi? Kendilerine gelen bir Nebi'e şöyle demişlerdi: "Bize bir kral gönder, Allah yolunda çarpışalım."
Dedi ki: "Üstünüze savaş yazılır da savaşmazsanız ne olacak?" Dediler ki: "Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayız? Yurtlarımızdan çıkarıldık, oğullarımızdan uzak düşürüldük." Nihayet, üzerlerine savaş yazıldığında pek azı hariç yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.


Hani Nebi olmayan Rasuller gönderilmisti? Hani nerede?

Devam ediyoruz:


2. Bakara - 247 ve 248. Ayet:
Waq[a]la lahum
nabiyyuhum inna All[a]ha qad baAAatha lakum [ta]loota malikan q[a]loo ann[a] yakoonu lahu almulku AAalayn[a] wana[h]nu a[h]aqqu bi(a)lmulki minhu walam yu/ta saAAatan mina alm[a]li q[a]la inna All[a]ha i[st]af[a]hu AAalaykum waz[a]dahu bas[t]atan fee alAAilmi wa(a)ljismi wa(A)ll[a]hu yu/tee mulkahu man yash[a]o wa(A)ll[a]hu w[a]siAAun AAaleem(un)
Waq[a]la lahum nabiyyuhum inna [a]yata mulkihi an ya/tiyakumu a(l)tt[a]bootu feehi sakeenatun min rabbikum wabaqiyyatun mimm[a] taraka [a]lu moos[a] wa[a]lu h[a]roona ta[h]miluhu almal[a]-ikatu inna fee [tha]lika la[a]yatan lakum in kuntum mu/mineen(a)

Meal:
Nebileri
onlara dedi ki
: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." 
"Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir.
Nebileri onlara şöyle söyledi: "Onun mülk ve saltanatının belirtisi o Tabut'un size gelmesidir. Onun içinde Rabbinizden bir huzur, Mûsa hanedanının, Hârun hanedanının bıraktığından bir kalıntı vardır. Onu melekler taşır. Eğer iman sahipleri iseniz, bunda sizin için elbette bir ibret vardır."


Her Rasul müjdeci ve uyaricidir! Allah uyarici göndermedik diyorsa, Rasul gelmedi demektir. Dolayisi ile gelmeyen bir Rasul'ü geldi olarak ilan etmek, yalan söylemekten öte Allah'a karsi bir iftiradir!

Ve son naklettigimiz Ayetlerde de görüyoruz ki, Hz. Mûsa ve Hz. Hârun'dan sonra gönderilen Rasuller, Hz. Isa'dan önce gelen birer Nebi idi. Olmayan Veli-Rasul adinda bir takim sözde devrin imamlari degil! Allah Nebiler'den söz ediyor.


 

Her Rasul Din gününde sorguya cekilecek, sahitlik edecektir.



73. Muzemmil - 15. Ayet: Inn[a] arsaln[a] ilaykum rasoolan sh[a]hidan AAalaykum kam[a] arsaln[a] il[a] firAAawna rasool[a](n)

Meal: Firavun'a bir Rasul gönderdiğimiz gibi, size de, hakkınızda şahidlik edecek bir Rasul gönderdik.


4. Nisa - 159. Ayet: Wa-in min ahli alkit[a]bi ill[a] layu/minanna bihi qabla mawtihi wayawma alqiy[a]mati yakoonu AAalayhim shaheed[a](n)

Meal: Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.
Not: Ayette sözü edilen, sahitlik edecek olan kisi selam olsun Hz. Isa'dir

4. Nisa - 41. Ayet: Fakayfa i[tha] ji/n[a] min kulli ommatin bishaheedin waji/n[a] bika AAal[a] h[a]ol[a]-i shaheed[a](n)

Meal: Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz, seni de bunların üzerine şahit getirdiğimiz zaman, bakalım bunların hali nasıl olacak?

Her ümmetten getirilen sahit, ümmetlere gönderilen Rasuller'dir.

7. Araf - 6. Ayet: Falanas-alanna alla[th]eena orsila ilayhim walanas-alanna almursaleen(a)

Meal: Kendilerine Rasul gönderilmiş olanlara soracağız ve gönderilen Rasullere de soracağız.

Ne sorulacagina dair örnek olarak 28:65'i verebiliriz. Dünyadayken kendilerine gönderilmis olan Rasuller'e ne cevap verdikleri soruluyor. Ayrica bakiniz:

43. Zuhruf - 44. Ayet:  Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.


11. Hûd - 54. Ayet: In naqoolu ill[a] iAAtar[a]ka baAA[d]u [a]lihatin[a] bisoo-in q[a]la innee oshhidu All[a]ha wa(i)shhadoo annee baree-on mimm[a] tushrikoon(a)

Meal: -Biz ancak ‘seni ilahlarımızdan biri çarpmış’ demekten başka bir şey demeyiz, dediler. -Ben, Allah’ı şahit tutuyorum. Ve Siz de şahit olun ki, ben sizin O’nu bırakıp koştuğunuz şirklerden uzağım.
Not: Ayette söz alip cevap veren kisi selam olsun Hz. Hûd. Ki Kur'an da Nebi olarak anilmayan bir Rasul'dür.


33. Ahzap - 45. Ayet: -Ya Nebi!, biz seni bir şahit(sahiden), bir müjdeci(mubesshiran) ve bir uyarıcı(naziran) olarak gönderdik.


 

Her Rasul'e Ayetler verilmistir!



Tabiat Ayetleri var, Olaganüstü Ayetler var, birde Kitap/Sayfa Ayetleri vardir.

Bir Rasul'ün topluma gidip, insanlara Allah'in mucizelerini gösterip geri cekilmesini, yada yalnizca postaci görevini yapmis oldugunu, insanlara hic bir Ayet getirmeyip, kagita alinmaksizin sirf Vahiy üzere Rehberlik yaptigini düsünmek, yanlistir. Allah'in her Rasul'ü mutlaka Ayetlerle gelmistir.

Ayetler insanlara neden verilir? Önce bu soruya cevap alalim:

- Temizlenip arinabilmemiz icin (3:164)
- Aklimizi isletmemiz icin (2:242)
- Düsünüp ögüt alabilmemiz icin (2:231, 7:26)
- Dogruya ve Güzele kilavuzlanmamiz icin (3:103)
- Bizlere bir Rehber, Kilavuz olsun diye (2:2, 5:44)
- Bize ibadet yollarimiz bildirilsin diye (2:128)
Allah'dan baskasina kulluk etmemek, Namaz, Abdest, Zekat, Oruc....(98:5, 5:6, 9:31, 2:185, 2:196, 2:83, 2:125, ...)

Elciler neden gönderilir?, birinci bölümden bu yana yazdiklarimiz esasen bu soruyu da cevaplamistir, kisaca:

- Insanlari müjdeleyip uyarsinlar diye (18:56)
- Insanlara Allah'in Ayetlerini bildirip, hesap gününe karsi uyarsinlar diye(7:35, 6:130)
- Elciler geldikten sonra, insanlarin Allah'a karsi "bize birsey gelmemisti" mazareti olmasin diye (4:165, 5:19)
- Elciler toplumlara örnektirler (33:21, 43:59, 60:4)
- aramizda ayriliga düstügümüz seyleri bize bildirmesi icin ve inananlara da dogru yol rehberi ve rahmet olmasi icin Elciye Zikr/Kitap verilmistir (16:64)
....


Kur'an da Nebi olarak anilmayan, fakat isimleri ile belirtilmis Rasuller var demistik.

Selam olsun, Hz. Hûd, Hz. Sâlih ve Hz. Sûayb.

Not: "Nebi olmayan Rasuller" gibi bir ifade Kur'an-da yoktur, ancak arastirmamizi sürdürebilmemiz icin bu tabiri kullanmak zorundayiz.



Soru:
Sadece Kur'an-da Nebi olarak anilmayan Rasuller'in kavimleri mi helak edilmistir?

Hayir! Örnek, Nebi olarak anilan Hz. Nûh, Hz. Lût ve Hz. Ibrahim'in kavmide helak edilmistir(9:70). Bu hususta aralarinda hic bir fark yoktur.

Soru:
Kur'an da ismi ile belirtilen ancak Nebi olarak anilmayan Rasuller hangi kavimlere gönderilmistir?

Hz. Hûd Âd kavmine, Hz. Sâlih Semûd kavmine ve Hz. Suayb Medyen, Eyke halkina gönderilmistir.(Suara Suresi)

Soru:
Bu kavimler Hz. Nûh'dan öncemi yoksa sonra mi var oldular?

Tufanla birlikte Hz. Nûh'un kavmi helak edilmis, dünyada kurtarilanlarin disinda hic bir insan nesli birakilmamistir. Dolayisi ile bu kavimler Hz. Nûh'un zürriyyetindendir. Hz. Nûh'dan önce yasamis degiller idi. (71:26, 40:31)

Ve bu baglamda son Soru:
Sözkonusu Rasuller'in Nebiler'den bir farki var mi?

Kur'an-in bütünlügüne göre aralarinda hic bir fark yok! Peygamberler arasinda Veli takma adiyla ayriyetten Rasuller zümresi yok! Sözkonusu Rasuller'in birer Nebi oldugunu daha sonra baska Ayetler'den ögreniyoruz.


57. Hadid - 25. Ayet: Laqad arsaln[a] rusulan[a] bi(a)lbayyin[a]ti waanzaln[a] maAAahumu alkit[a]ba wa(a)lmeez[a]na liyaqooma a(l)nn[a]su bi(a)lqis[t]i waanzaln[a] al[h]adeeda feehi ba/sun shadeedun waman[a]fiAAu li(l)nn[a]si waliyaAAlama All[a]hu man yan[s]uruhu warusulahu bi(a)lghaybi inna All[a]ha qawiyyun AAazeez(un)

Meal:
Yemin olsun, biz, Rasullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve Mizanı'da indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir.


Kur'an da bazi Ayetler'de Kitap ve Hüküm, Kitap ve Hikmet, Kitap ve Mizan.... kavramlari Kitapla bir arada zikredilir. Bu demek degildir ki, Kitap ayri Hüküm ayri, Kitap ayri Hikmetler ayri, Kitap ayri Mizan/Ölcü ayri.... ve saire. Hayir! Bunlar hep Allah'in Ayetlerinin özelligidir.

NOT: Peygamberimizin Kur'an disi vahiy alarak Hikmetler ögrendigini iddia etmek acik bir sapiklik olsa gerek. Bu sapikligin bir devami olarak, birileri her zaman kendine bir mertebe hazirlayip insanlari saptirmistir. Tipki Iskender Evrenesoglu'nun yaptigi gibi. Kur'an-in bütünlügünü esastir!

Kisacasi Allah Ayetler vermeseydi, kim neye göre Hükmedecek, kim hangi Hikmeti kavrayabilecek, kim neye göre Mizani, insanlar arasi Yasalari belirleyecek, neye göre Adaleti saglayacak, nasil hükmedecekti? Insanlar dogru yolu bulamayacaklari gibi Allah'in rizasinida bulamazlardi.

19. Meryem - 58. Ayet: Ol[a]-ika alla[th]eena anAAama All[a]hu AAalayhim mina a(l)nnabiyyeena min [th]urriyyati [a]dama wamimman [h]amaln[a] maAAa noo[h]in wamin [th]urriyyati ibr[a]heema wa-isr[a]-eela wamimman hadayn[a] wa(i)jtabayn[a] i[tha] tutl[a] AAalayhim [a]y[a]tu a(l)rra[h]m[a]ni kharroo sujjadan wabukiyy[a](n)

Meal: İşte bunlar Allah'ın kendilerine nimetler sunduğu Nebiler; Adem'in zürriyyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan; İbrahim ve İsmail'in zürriyetinden ve doğru yola erdirdiğimizden, seçip beğendiklerimizdendirler. Rahman'ın ayetleri onlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.


57. Hadid - 26. Ayet: Walaqad arsaln[a] noo[h]an wa-ibr[a]heema wajaAAaln[a] fee [th]urriyyatihim[a] a(l)nnubuwwata wa(a)lkit[a]ba faminhum muhtadin wakatheerun minhum f[a]siqoon(a)

Meal: Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de Elcilikle görevlendirdik. Nübuvveti ve Kitap'ı bunların zürriyetleri arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.

Belli isimlerin zürriyetleri arasina Kitaplar verilmisse, Ayetler hayli hayli verilmis demektir. Yoksa hangi Nebi olmayan Rasul insanlara nasil rehberlik yapacak idi?

Hz. Nûh ile Hz. Ibrahim birer Nebi'dir. Her ikisinin Nesline Kitap ve Nübuvvet verilmistir.
Ayetler ayri ayri sekilde
selam olsun Hz. Adem Hz. Nûh Hz. Ibrahim ve Hz. Ismail'in zürriyetlerinden bahsetmekte. Egerki Hz. Nûh'un zürriyeti ile diger Zürriyetler kastedilmis olsa idi, ayri ayri zikredilmesinin bir geregi kalmazdi. Hz. Ibrahim'den öncede Nebiler var idi. Bunlardan birtanesi örnegin bizzat Hz. Nûh ve Hz. Nûh'un zürriyetinden gelen Rasullerdir.

1. Hz. Nûh
2. Hz. Hûd
3. Hz. Sâlih
4. Hz. Lût
5. Hz. Suayb


Isimlerini zikrettigimiz bu 5 Peygamberin konusunu ve konusmalarini dinleyelim ve aralarinda hic bir fark olmadigini görelim! Suara Suresi 105. Ayetten itibaren:

026.105 Ka[thth]abat qawmu noo[h]in almursaleen(a)
Meal:
Nuh kavmi gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: tekzip etmek = yalanlamak, yalanci saymak

026.123 Ka[thth]abat AA[a]dun almursaleen(a)
Meal:
Âd, gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Âd, Hz. Hûd'un kavmi idi!

026.141 Ka[thth]abat thamoodu almursaleen(a)
Meal:
Semûd gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Semûd, Hz. Sâlih'in kavmi idi.

026.160 Ka[thth]abat qawmu loo[t]in almursaleen(a)
Meal:
Lût kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti

026.176 Ka[thth]aba a[s]-[ha]bu al-aykati almursaleen(a)
Meal:
Eshabı Eyke gönderilen Resulleri tekzib etti
Not: Eshabi Eyke ve Medyen halkina Hz. Sûayb gönderilmisti.

 

Hz. Nûh

026.106 I[th] q[a]la lahum akhoohum noo[h]un al[a] tattaqoon(a)
Meal:
Kardeşleri Nûh onlara: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Hûd
026.124
I[th] q[a]la lahum akhoohum hoodun al[a] tattaqoon(a)
Meal:
Kardeşleri Hûd onlara: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Sâlih
026.142
I[th] q[a]la lahum akhoohum [sa]li[h]un al[a] tattaqoon(a)
Meal:
Kardeşleri Sâlih onlara: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Lût
026.161 I[th] q[a]la lahum akhoohum loo[t]un al[a] tattaqoon(a)
Meal:
Kardeşleri Lût onlara: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

Hz. Suayb
026.177
I[th] q[a]la lahum shuAAaybun al[a] tattaqoon(a)
Meal:
Şuayb onlara: "Sakınmaz mısınız?" demişti.


Buraya kadar gördük ki, farkli bir söylem yok, devamina bakalim, neler diyorlar.

Hz. Nûh:

026.107 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.108
Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.109
Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

Hz. Hûd:

026.125 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.126
Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.127
Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

Hz. Sâlih:

026.143 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.144
Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.145
Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

 

Hz. Lût:

026.162 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.163
Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.164
Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)

 

Hz. Suayb:

026.178 Innee lakum rasoolun ameen(un)
026.179
Fa(i)ttaqoo All[a]ha waa[t]eeAAoon(i)
026.180
Wam[a] as-alukum AAalayhi min ajrin in ajriya ill[a] AAal[a] rabbi alAA[a]lameen(a)


Mealler:

026:178 Ben size gönderilmiş, güvenilir bir
Rasulüm
026:179 Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin.
026:180 Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatım alemlerin Rabbine aittir.


Soru: Rasuller neden kendilerine itaat edilmesini istiyor? Nicin?
Rasulllerin sadece Teblig edip uyarmakla yükümlü olmadiklarini iste buradan da cok acik ve net olarak anliyoruz.

Not: Hic bir Rasul yalnizca aldigi Vahyi teblig etmekle kavimlere gönderilmedi. Bu cok yavan bir istir; Kur'an-in bütünlügüne göre ve zaten Vahyin amaciyla da bagdasmaz. Peygamberler, kendisine uyup itaat edenlere Allah'in verdikleri ile Rehberlik yapmistir, örnektirler. Konusunu ettigimiz kavimler helak edilmistir, Peki, Peygamber ve az sayida insan ondan sonra ne yapmistir? Peygamber yalnizca azabi müjdelemek icin mi geldi? Peygamber kendisiyle beraber kurtulan insanlara ne sekilde rehberlik yapti? Ayetler verilmeksizin rehberlik olur mu? Inananlara kuru kuru itaat emri verilmis olsa idi, Peygamber vefaat ettikten sonra bu insanlar ne yapacakti? Hadislere göremi hareket edeceklerdi?

Insanlar Allah'in verdigi Ayetler'den sorumludur. Allah Ayetlerini yalnizca Peygamberlerine göndermedi!


Kur'an da bazi Rasul'ün dogrudan Nebi olarak anilmamasi, Nebi olmadigini belgelemez. Tam aksini ortaya koyan Ayetler sunacagiz!


2. Bakara - 151. Ayet: Kam[a] arsaln[a] feekum rasoolan minkum yatloo AAalaykum [a]y[a]tin[a] wayuzakkeekum wayuAAallimukumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wayuAAallimukum m[a] lam takoonoo taAAlamoon(a)

Meal: Nitekim size aranızdan bir Rasul göndermişiz; size ayetlerimizi okuyor, sizi temizleyip arıtıyor, size Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor, size, daha önce bilmediklerinizi öğretiyor.

Ayetler verilmeksizin temizlenip arinmak, Kitabi ve Hikmeti ögrenmek, daha önce bilinmeyenleri bilmek, olamaz. Bütün bunlar ancak Allah'in Ayetleri ile olur.

Bu arada: Siz saniyormusunuz ki, sonradan gelen bir Rasul, kendinden önceki Rasul'e verilen Kitabi yalnizca kuru kuru sözler ile tastikledi? Hz. Isa, Incil ile Tevrati tastikledi, Hz. Muhammed, Kur'an ile Incil ve Tevrati, önceki gelen Kitaplari tastikledi. Allah hic bir Peygamberini desteksiz dayanaksiz göndermez, kaldi ki mevzu tastidlemek oldugunda kendisine Ayetler verilmemis olsun! Allah'in yasasidir bu, degisme olmaz.


3. Ali Imran - 164. Ayet: Laqad manna All[a]hu AAal[a] almu/mineena i[th] baAAatha feehim rasoolan min anfusihim yatloo AAalayhim [a]y[a]tihi wayuzakkeehim wayuAAallimuhumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wa-in k[a]noo min qablu lafee [d]al[a]lin mubeen(in)

Meal: Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara bir Rasul gönderdi, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler.

Bir Rasul görev aliyorsa, diyebilirmiyiz ki: "Yalnizca vahyi teblig etmekle yükümlüdür?"
Isin püf noktasi da burada: Allah'a iman edenler hayatlarina ne sekilde yön verip, ne sekilde davranip, ne sekilde Allah'in rizasini bulacaklarini, hak ve adaleti, yol ve yöntemi ne sekilde belirleyeceklerini nereden bilecekler?

Insanlara Rehber olacak, kilavuzluk yapacak, Ayetler verilmis olmasi gerekiyor.
Bizler kac sayfalik Ayetler, kime Kitap kime sayfalar verildigini tartismiyoruz. Bu bizim mevzumuz degil.

Acik secik deliller, yani Beyyineler genelde Mucizeleri, kanit olan isaretleri, delilleri kasteder. Ki Allah'in her türlü Ayetleri basli basina birer Mucizedir. Kisacasi siz, Ayet kavramini ne sekilde degerlendirirseniz, Ayet o sekilde karsiniza cikar! Kur'an-in bir cok yerinde "Ayetlerimizi/Ayetleri yalanladilar" söylemi vardir, bu ifadelerden yalnizca mucizevi olaylari anlayip yorumlamak bir hatadir. Kafirler yalnizca mucizevi olaylari yalanlamadi ki, Allah'in Peygamberlerine verdigi yazili Ayetleri de yalanladilar. Allah'in her Ayeti Allah'in varligina birligine birer delildir, isarettir, beyyine dir. Acikcasi Beyyine kavramini sadece mucizevi olaylar olarak yorumlarsak, bu genis kavrami daraltip dondurmus oluruz. Her Ayet bir Beyyine, her Beyyine bir Ayettir. Allah'in Peygamberlere verdigi sayfalar veya Kitaplar ise birer beyyine olmakla birlikte, insanlara bir yol gösterici, aydinlatici, temizleyici, arindirici, bilmeyenleri bildirici, kisacasi bir Kilavuzdur, bir Rehberdir. Bunu en iyi sekilde hayata gecirip insanlara örnek olacak kisi de Allah'in görevlendirdigi Peygamberleridir. Kur'an-in bütünlügünü esas alirsaniz, yalanlanip inkar edilen Ayetler'in yalnizca Mucizevi olaylar olmadigini anlarsiniz.

NÜBUVVET:    N - B -E "haber verdi" anlamındaki kelimenin fâili: "nebî", mastarı ise: "nübüvvet" gelir. Buna göre nebî: Haber getiren, nübüvvet ise "Haber getirme görevi" anlamındadır. Kur'an'da risalete göre daha az geçen bu kelime ve türevlerinin hemen hepsinin sadece "insan elçileri", yani peygamberleri ifade için kullanıldığını görüyoruz.(1)

Tekrar Ayetlere bakalim:

57. Hadid - 26. Ayet:
Walaqad arsaln[a] noo[h]an wa-ibr[a]heema wajaAAaln[a] fee [th]urriyyatihim[a] a(l)nnubuwwata wa(a)lkit[a]ba faminhum muhtadin wakatheerun minhum f[a]siqoon(a)

Meal:
Yemin olsun, Nûh'u ve İbrahim'i de Elcilikle görevlendirdik. Nübuvveti ve Kitap'ı bunların zürriyetleri arasına koyduk. O soylardan bir kısmı hidayete ermiştir. Ama onlardan çoğu, yoldan çıkmış olanlardır.

Hz. Ibrahim'in soyuna Peygamberlik verilmistir, selam.olsun. Hz. Ibrahim, Hz. Ismail'le Beyt'in temellerini yükseltiyordu(2:127):


2. Bakara - 128 ve 129. Ayet: Rabban[a] wa(i)jAAaln[a] muslimayni laka wamin [th]urriyyatin[a] ommatan muslimatan laka waarin[a] man[a]sikan[a] watub AAalayn[a] innaka anta a(l)ttaww[a]bu a(l)rra[h]eem(u)
Rabban[a] wa(i)bAAath feehim
rasoolan minhum yatloo AAalayhim [a]y[a]tika wayuAAallimuhumu alkit[a]ba wa(a)l[h]ikmata wayuzakkeehim innaka anta alAAazeezu al[h]akeem(u)

Meal: Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin. Rabbimiz! İçlerinden onlara, senin ayetlerini okuyacak, kendilerine Kitap'ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyip arındıracak bir Rasul gönder. Sen, evet sen, Azîz'sin, tüm ululuk ve onurun sahibisin; Hakîm'sin, tüm hikmetlerin kaynağısın.


Tufan ile Hz. Nûh'dan önceki nesiller ve kendi kavmi yer yüzünden silinmisti. Insanlarin zürriyeti böylece Hz. Nûh'dan sonra devam etmistir.

Suara Suresinde sözü edilen kavimler, Nuh kavminden sonra(17:17) bir biri ardina var olan kavimler idi, birinin digerinin basina ne geldi, haberleri yok degildi!, örnek(7:65-69, 7:73-74, 11:89). Bilhassa 11:89'a dikkat etmek gerekir, Medyen halkina görevlendirilen Hz. Suayb, Nuh milletinden, Ad, Semud ve Lut Milletine dikkat cekip, kendilerinden uzak olmadiklarini vurgulamaktadir, buda demektir ki, bu Milletlerin bir birlerinden ve akibetlerinin ne oldugundan haberleri var idi!

Bu topluluklar Hz. Nûh'un neslinden/zürriyetindendir. Dolayisi ile bu toplulukta görev alan Rasuller'e 6:89 ve 57:26'ya göre Nübuvvet görevi verilmis olmasi gerekiyor. Nebi olan Hz. Nûh'un zürriyetinden gelen kavimlere gönderilen Elciler birer Peygamber idi. Nebi olmayan Rasuller degil! Kur'an da zaten Nebi ve Rasul arasinda kesinlikle ayrim yapacak bir ölcü bile yok.

Tam askine, her defasinda iki kavram arasinda bir ayricalik olmadigini gösteren Ayetlere rastgeliyoruz:

43. Zuhruf - 6, 7 ve 8. Ayet:
-Wakam arsaln[a] min nabiyyin fee al-awwaleen(a)
-Wam[a] ya/teehim min
nabiyyin ill[a] k[a]noo bihi yastahzi-oon(a)
-Faahlakn[a] ashadda minhum ba[t]shan wama[da] mathalu al-awwaleen(a)

Meal: Biz, öncekiler için de nice Nebiler gönderdik. Onlara bir Nebi geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.

Not!
: "Öncekilerin örnegi gecti" sözü bizim yorumumuz degil, Ayetin icerigidir!

Nuh kavmi, Ad kavmi, Semûd kavmi, Ibrahim- ve Lût kavmi, Medyen halki, Eykeliler..... helâk edildi! 

Hepsine Selam olsun:

Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. Sâlih, Hz. Ibrahim, Hz. Lût, Hz. Suayb.... 
Her biri istisnasiz birer
Nebi idi.

Allah'in Elcilikle görevlendirdigi her Rasul birer Nebi'dir, her Nebi birer Rasul'dür.

Kur'an da bazi sorularin cevabi dogrudan verilir, bazi sorularin cevabi da dolayli sekilde verilir, baska Ayetler aciklik getirir, gönderme yapar, cevaplar, acik kapi birakmaz.

Kisacasi Kur'an-in bütünlügü esastir.

Sadece bir konu veya Ayetten yola cikarak fikir yürütmek yanlis sonuclara götürebilir ve malesef bir cok kisi Peygamberler arasi ayrim yaparak, git gide bu tür kavram ve konulara takilarak bir Peygamberin yerini almis ve sapitmistir.


Kur'an-in bütünlügüne göre Nebi ve Rasul arasinda hic bir fark yok. Birinci bölümden bu yana, Rasul ve Nebi'in bir birinden farkli birseyler yaptigini göremedik!

Tam aksini ortaya koyacak birden fazla Ayetler sunduk ve devam ediyoruz.



2. Bakara - 213. Ayet:
K[a]na a(l)nn[a]su ommatan w[ah]idatan fabaAAatha All[a]hu a(l)nnabiyyeena mubashshireena wamun[th]ireena waanzala maAAahumu alkit[a]ba bi(a)l[h]aqqi liya[h]kuma bayna a(l)nn[a]si feem[a] ikhtalafoo feehi wam[a] ikhtalafa feehi ill[a] alla[th]eena ootoohu min baAAdi m[a] j[a]at-humu albayyin[a]tu baghyan baynahum fahad[a] All[a]hu alla[th]eena [a]manoo lim[a] ikhtalafoo feehi mina al[h]aqqi bi-i[th]nihi wa(A)ll[a]hu yahdee man yash[a]o il[a] [s]ir[at]in mustaqeem(in)

Meal: İnsanlar bir tek ümmetti. Allah Nebileri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir.

57. Hadid - 25. Ayet: Laqad arsaln[a] rusulan[a] bi(a)lbayyin[a]ti waanzaln[a] maAAahumu alkit[a]ba wa(a)lmeez[a]na liyaqooma a(l)nn[a]su bi(a)lqis[t]i waanzaln[a] al[h]adeeda feehi ba/sun shadeedun waman[a]fiAAu li(l)nn[a]si waliyaAAlama All[a]hu man yan[s]uruhu warusulahu bi(a)lghaybi inna All[a]ha qawiyyun AAazeez(un)

Meal: Andolsun biz Rasullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

 

3. Ali Imran - 184. Ayet: Fa-in ka[thth]abooka faqad ku[thth]iba rusulun min qablika j[a]oo bi(a)lbayyin[a]ti wa(al)zzuburi wa(a)lkit[a]bi almuneer(i)

Meal: Seni yalanladılarsa, senden önce de Resuller yalanlandı. Açık-seçik deliller sayfalar ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi onlar.


35. Fatir - 25. Ayet: Wa-in yuka[thth]ibooka faqad ka[thth]aba alla[th]eena min qablihim j[a]at-hum rusuluhum bi(a)lbayyin[a]ti wabi(al)zzuburi wabi(a)lkit[a]bi almuneer(i)

Meal:
Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık-seçik deliller, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.



7. Araf - 35:  Y[a] banee [a]dama
imm[a] ya/tiyannakum rusulun minkum yaqu[ss]oona AAalaykum [a]y[a]tee famani ittaq[a] waa[s]la[h]a fal[a] khawfun AAalayhim wal[a] hum ya[h]zanoon(a)

Meal: Ey âdemoğulları! İçinizden size ayetlerimi bildiren Rasuller geldiğinde, korunup hallerini düzeltenlere hiçbir korku dokunmayacaktır, tasalanmayacaklardır da.


6. En'am - 130. Ayet: Y[a] maAAshara aljinni wa(a)l-insi alam ya/tikum rusulun minkum yaqu[ss]oona AAalaykum [a]y[a]tee wayun[th]iroonakum liq[a]a yawmikum h[atha] q[a]loo shahidn[a] AAal[a] anfusin[a] wagharrat-humu al[h]ay[a]tu a(l)dduny[a] washahidoo AAal[a] anfusihim annahum k[a]noo k[a]fireen(a)

Meal:
Ey cin ve insan topluluğu!
İçinizden size âyetlerimi bildiren ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran Rasuller gelmedi mi? Derler ki: «Kendi aleyhimize şahitlik ederiz.» Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.


16. Nahl - 43 ve 44. Ayet: Wam[a] arsaln[a] min qablika ill[a] rij[a]lan noo[h]ee ilayhim fa(i)s-aloo ahla a(l)[thth]ikri in kuntum l[a] taAAlamoon(a)
Bi(a)lbayyin[a]ti wa(al)zzuburi waanzaln[a] ilayka a(l)[thth]ikra litubayyina li(l)nn[a]si m[a] nuzzila ilayhim walaAAallahum yatafakkaroon(a)

Meal:
Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz adamlardan/iki ayak üzerinde yürüyenlerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun. Açık delillerle, sayfalarla. Sana da bu zikiri indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açık-seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.



Nebi ve Rasul'ün görev farki yoktur. Nebi Allah'dan Vahiy getirmisse(ki ister kutsal Sayfalar olsun ister Kitap, nihayetinde Vahiy bütünüdür!) kendisine Vahyolunani teblig edip hayata gecirmekle zaten Risalet görevini de üstlenmis oluyor. Ayni zamanda, bir Rasul Risalet görevini yerine getiriyorsa, daha önce bundan haberdar olup ne yapip ne yapmamasina yönelik Allah'dan Haber almis olmasi gerekiyor. Ki haliyle nübuvvet göreviyle yüzlesmis oluyor. Allah'dan haber alan bir Rasul, insanlari yalnizca uyarip, teblig etmekle görevlendirilmedi. Böyle bir iddia Kur'an'la bagdasmaz.

Kur'an-in bütünlügüne göre her Rasul bir Nebi, her Nebi bir Rasul'dür. Her Peygambere Ayetler verilmistir, hic bir Rasul Ayetler verilmeksizin gönderilmemistir.

Bazi Ayetler'de, Rasul ve Nebi, her iki kavram bir arada ifade edilmektedir, bunun gayesini en iyi Allah bilir. 
Belki böylelikle Allah bazi insanlarin sapitmasini dilemistir?

Kanaatimizce, (özellikle Hac Suresi 52. Ayet) her iki kavramin bir arada ifade edilmesi( ...ne Rasul nede Nebi...) ya bir birini güclendirici veya aralarinda hic bir fark olmadigini göstertmek icin kullanilmistir. Eger Allah Hac Suresinde sadece Nebi veya sadece Rasul kavramini kullanmis olsa idi, bu sefer insanlar baska türlü sapitip, Rasullerin düsüncelerine Seytan karisabiliyormus, demekki Nebilerde böyle bir sey yok kanisina varacaklar idi(yada tam tersi Nebilerde var Rasullerde yok kanisi olurdu). 33:40'ci Ayette kanaatimizce yanlis yorumlaniyor, "Rasulullahi" ifadesi Hz. Muhammed'in yalnizca Allah'in Elcilik görevini yapiyor olmasini vurguluyor, Nebi ve Rasul arasinda bir fark oldugunu göstertmiyor ki!, adamlarinizdan hic birisinin babasi degildir demekle söylemler bir birini tamamliyor. 3:81'e gelince, orada ki sözkonusu Misak yalnizca Peygamberlerden alinmadi, Peygamberlere itaat edip, Allah'a iman etmis insanlar'dan da haliyle alinmistir bu Misak(neden Ayetlerin devami okunmazki? ayetin devamini okursaniz söz verenlerin sadakati ortaya cikacak!, Yahudiler Allah'a söz vermemismiydi? Son Peygamber gelipte ellerindekilerini tasdikleyince neden sözlerinden döndüler???????????), ikincisi, sonradan gelecek olan Rasul her zaman bir Nebi idi, nitekim gelipte öncekini tastiklemek ancak ve ancak yine Allah'in Ayetleri ile olur. Kuru kuru hangi Rasul geldi de öncekini tastikledi? Allah her zaman Ayetlerini yine gönderidig Ayetleri ile tasdikletmistir.

Kisacasi Kur'an-in bütünlügünü esas aldigimizda Peygamberlerin arasinda hic bir ayrim, ayricalik yok. Sünetullah'da degisme olmamistir, olmazda.

Bosu bosuna kimse bir Rasul beklemesin, Allah Yahudilere cikisiyor, Tevrat ellerinde iken Hakemmi ariyorlar diye, biz Müslümanlar büyük bir Nimet olan Kur'an-a kavusmusken daha hangi Rasul gelipte bizi dogruya iletecek?

Kur'an-in bütünlügünü göz ardi ettigimiz sapitmak pek mümkündür.


Kimilerine göre Kur'an-da kendilerine Kitap verilmis Peygamberlerin Nebi olarak anildigina isaretler var imis.... ancak saglam bir dayanak arz etmiyor ki. Etmiyor cünkü diger Rasuller baska Ayetler'de Nebi olarak anilmakta, ve hal böyleyken kime Kitap verilip kime verilmedigini Kur'an-dan cikartmak kesinlikle mümkün degil.  Bir yere kadar ayrim yaptik, ondan sonra? Ademogluna toplam kac Peygamber gönderildigini dahi bilmiyoruz, kaldi ki aralarinda, sınırlı bilgilere dayanarak ve Kur'an-in bütünlügünü gözetmeksizin: ayrim yapalim!? Bu vebalin altina biz girmek istemeyiz.

Acikcasi Peygamberler arasi her ne sekilde olursa olsun ayrim yapmak bizim haddimize degildir, kanaatimiz:

Her iki kavram'in es anlamli olup, ayni kisinin iki türlü sifati, tek kiside toplaniyor olmasidir.

En dogrusunu süphesiz Yüce Allah bilir!


Allah rizasi icin dogrusunu anlamaya calistik/calisiyoruz, hatalardan muaf tutulmadik, insaniz. Ayetlere dayanarak görüslerimizi belirttik.

"Iste biz yazdik bu konuda kapandi..." gibi bir iddiamiz yok. Tam aksine, hatalarimizi insaAllah düzeltip dogrusuna bakalim.

 

Allah razi olsun ve hamd olsun Subhan Allah'a.

 


Bakara - 136:  Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer Nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."

Bakara - 285:
Rasul, Rabbinden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, rasullerine inanmışlardır. Allah'ın rasullerinden hiçbirini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdi: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabbimiz. Dönüş yalnız sanadır."

Nisa - 69:
Allah'a ve rasule itaat eden kişilere gelince, bunlar, Allah'ın kendilerine nimet verdikleriyle beraberdirler. Nebilerle!, hak dostlarıyla, şehitlerle, hayır ve barışı sevenlerle. Ne güzel dosttur bunlar!